Çölde Sayım 25
Bu bölümde önümüzde yepyeni bir olayın sayfaları açılır. Pisga dağının tepesinde bulunduk ve Tanrının İsrail ile ilgili tanıklığına kulak verdik. Ve orada her şey parlak ve güzel idi, tek bir bulut ya da tek bir leke yok idi. Ama şimdi kendimizi Moav vadilerinde buluruz ve her şey değişmiştir. Orada iken Tanrı ve Tanrının düşünceleri ile ilgileniyor idik. Burada ise insanlar ve onların sevinçleri ile ilgileniyoruz. Ne kadar büyük bir karşıtlık! Bu bize, 2.Korintliler 12.bölümün başlangıcını ve sonunu hatırlatıyor. Başlangıçta imanlının “olumlu duruşunu” görürüz. Sonrakinde ise, imanlının uyanık olmadığı takdirde içine düşebileceği “olası konumu” görürüz. O durum bize “Mesih’teki bir kişinin” her an cennete alınabilmesi için yeterli olduğunu gösterir. Bu durum ise bize Tanrının kutsallarının her tür günah ve ahmaklık davranışında bulunabileceklerini gösterir.
Kayaların doruğundan görülen İsrail için de aynı durum söz konusudur. “Her Şeye Gücü Yeten’in görümü” ve Moav vadilerinde görülen İsrail. Bir durumda onların mükemmel duruşlarına, diğerinde ise kusurlu duruşlarına tanık oluruz. Balam’ın bildirileri bize Tanrının ilk duruşu nasıl değerlendirdiğini gösterir, diğer duruşta ise Pinehas’ın mızrağı ile Tanrının yargısını gösterir. Tanrı, halkının duruşu ile ilgili kararından asla vazgeçmeyecektir. Ama halkın yolları duruşları ile uyuşmadığı zaman, Tanrı, halkını yargılamak ve cezalandırmak zorundadır. Tanrının lütufkar isteği, halkının duruşu ile konumunun uyumlu olması gerektiğidir. Ama bu noktada ne yazık ki, başarısızlık ile karşılaşılır. Benliğe çeşitli şekillerde davranması için izin verilir. Ve Tanrımız disiplin değneğini eline almak zorunda kalır, öyle ki, kendini göstermek için uğraşan o kötü şey ezilsin ve boyun eğmek zorunda kalsın.
Şimdi Çölde Sayım 25.bölümdeyiz. İsrail’i lanetleme girişiminde başarısızlığa uğrayan Balam, bu kez kötülük ederek onları günah işlemeleri için kandırmayı başarır, böylece halkın sonunun geleceğini ümit etmektedir. “İsrail halkı böylece Baal-Peor’a bağlandı ve Rab bu yüzden onlara öfkelendi. Musa’ya, ‘Bu halkın tüm önderlerini gündüz benim önümde öldür’ dedi, ‘öyle ki İsrail halkına öfkem yatışsın.’” Çölde sayım 25: 3-4. Sonra gayretli ve sadık Pinehas ile ilgili çarpıcı ifadeler içeren kaydı okuruz. “Rab Musa’ya şöyle dedi: ‘Kahin Harun oğlu Elazar oğlu Pinehas İsrail halkına öfkemin dinmesine neden oldu. Çünkü o, aralarında benim adıma büyük kıskançlık duydu. Bu yüzden onları kıskançlıktan büsbütün yok etmedim. Ona de ki: ‘Onunla bir esenlik antlaşması yapacağım. Kendisi ve soyundan gelenler için kalıcı bir kahinlik antlaşması olacak bu. Çünkü o Tanrısı için kıskançlık duydu ve İsrail halkının günahlarını bağışlattı.” Çölde Sayım 25: 10-13.
Tanrının yüceliği ve İsrail’in iyiliği sadık Pinehas’ın bu durumdaki davranışını yöneten konular idi. Çok kritik bir an idi. Pinehas çok sert bir eyleme başvurmak için bir talep olduğunu hissetti. Sahte bir yumuşak tutumun zamanı değil idi. Tanrı halkının tarihinde öyle anlar vardır ki, insanın yumuşak davranışı Tanrıya sadakatsizlik haline gelir. Ve bu tür anları ayırt edebilme yeteneğine sahip olmak çok ciddi bir önem taşır. Pinehas’ın ani harekete geçişi tüm topluluğu kurtardı, Yehova’yı halkının ortasında yüceltti ve düşmanın planını tamamen bozguna uğrattı. Balam yargılanmış Midyanlıların arasında düştü, ama Pinehas sonsuza kadar kalıcı bir kahinliğin sahibi haline geldi.
Kitabımızın bu kısa bölümünü içeren ciddi öğretiş hakkında söyleyeceklerimiz bu kadar. Bu bölümden yararlanmış olduğumuzu umuyorum. Tanrının Ruhu bize Mesih’teki duruşumuzun mükemmelliği ile öylesine kalıcı bir duygu versin ki, uygulamadaki hareketlerimiz duruşumuz ile daha uyumlu hale gelsin!