Bölüm 2

İNSANIN YIKIMI VE MESİH’İN YÜCELİĞİ

Mesih’in Hizmetinin Üçüncü Günü (ayetler 2:1-11)

Bu bölümün ilk sözleri Celile’nin Kana köyündeki düğünü son bölüm ile net bir şekilde bir birlerine bağlar. Düğün “üçüncü günde” yapılır. Eğer ilk gün imanlıların Rabde Kilise dönemi sırasında toplandıklarını resmeden örneği ortaya koyuyor ise ve ikinci gün, kilise göğe alındıktan sonra Yahudilerin tanrısayar bakiyesinin Rabde toplandığını gösteriyor ise şu sonucu çıkartmakta haklı değil miyiz? Üçüncü gün, bin yıllık dönemde İsrail’in yenilenmesinden söz etmektedir! Tüm olaydan bir “belirti” (ayet 11 JND) olarak söz edilir ve bir belirti ruhsal önem taşıyan bir doğal ya da maddesel gerçektir. Kendisine özgü bu önemi nedeni ile düğün sahnesi İsrail’e tekrar bereket olacağını ortaya koyar çünkü peygamberler evlilik ilişkisini Yehova ve İsrail arasındaki yenilenmeyi ortaya koyan bir örnek olarak kullanmışlardır. Hoşea, Yehova ve İsrail arasındaki ilişkiyi şu şekilde sunar: “Seni sonsuza dek kendime eş alacağım. Doğruluk, adalet, sevgi ve merhamet temelinde seninle evleneceğim. Sadakat ile seninle evleneceğim, Rabbi tanıyacaksın.” Hoşea 2:19,20.

Hoşea peygamber ayrıca şu önemli sözleri de ekler: “İki gün sonra bizi diriltecek. Üçüncü gün ayağa kaldıracak.” Hoşea 6:2. Bu durum, doğruluk konusunda yenilenmelerine neden olan ulusun tövbesinden söz ediyor olabilir. Bu yenilenme, tövbe etme aracılığı ile sağlanan bir ahlak temizliğinin sonucu olacaktır; temizlenmenin boş su kaplarının doldurulması aracılığı ile resmedilerek ortaya konur. Ve sonra kutsallık sağlandığı zaman, sevinç şarabı İsrail için akacaktır.

Yuhanna Müjdesini okuduğumuz zaman hatırlamamız gereken şudur: karakteri tamamen yeni, göksel ve sonsuz olanı tanıtmak için bereketin Yahudilere özgü ve yersel düzenini bir kenara kaldırır.

Bereketin tanrısal kişilerin açıklamasını dahil eden bu yeni düzeni – Hristiyanlık – Söz’ün Beden almasını beklemiştir. Tanrısal bir Kişi’den başka hiç kimse tanrısal Kişileri açıklayacak ve Tanrının yüreğinin amaçlarını ortaya koyacak kadar yüce değildir.

Hristiyanlıktaki her şey Oğul Kişiliği üzerinde temellendirildiği için Müjdenin, neden O’nun Kişiliğinin yüceliğini açıklayarak başladığını anlayabiliriz. İnsan için tüm kalıcı bereketin ve Tanrı için tüm yüceliğin temeli O’nun Kişiliğindedir. Ama yine de göksel değerlerin açıklaması tarafından yararlanmaya hazırlanmamızdan önce düşmüş insanın nihai yıkımı ve umutsuz durumu konusunda ikna olmuş olmamız gerekir.

İnsan ile ilgili bu gerekli açıklama ikinci bölümde önümüze getirilir. Burada öncelikle öğrendiğimiz şudur: insan, doğru ve doğal değerler konusunda kendi mutluluğunu garanti edemez: şarap tükenir (ayetler 1-11). İkinci olarak, insan, yeryüzündeki bereketi garantilemesi için tanrının, kendisine vermiş olduğu inanca kendi başına sahip çıkamaz: tapınak kirletilmiştir (ayetler 13-17). Üçüncü olarak insan, Tanrının, lütuf ve gerçek ile dolu olarak insanlar arasında konut kurmak ile sergilenen Tanrı iyiliğini takdir edemez: Mesih reddedilir (ayetler 18-22). Son olarak, insan, doğal mantığı ile Mesih’i takdir edemez. Çünkü Mesih hakkında doğru bir sonuca ulaşsa bile doğal mantığı onu Tanrıdan ayırır. Düşmüş insanda Tanrının güvenebileceği hiç bir şey yoktur (ayetler 23-25).

Ayrıca, eğer bu bölüm bize insanın yıkımını anlatıyor ise aynı zamanda Mesih’in yüceliğini de açıklıyor demektir; gerçek mutluluğu getiren, tüm kötülük ile başa çıkan, ölümün gücünü yenen ve insanları Kendine çeken, Mesih’tir.

Düğün Şöleni (ayetler 1-11)

Kana köyündeki düğünün dağıtmaya özgü öğretişinden ayrı olarak burada bize Tanrının, gelecekteki bir günde İsrail ile olan ilişkisini yenileyeceği anlatılır; burada büyük bir ahlak dersi vardır ve bize yersel olan her şeyin kalıcı sevince hizmet etmekte başarısız olacağı öğretilir. Evlilik, doğal bir kişinin yaşamındaki en önemli olaylardan biridir ve insan bu olayı bir kutlama ve sevinç zamanı haline getirmek istemekte haklıdır, ama üzücü olan şudur ki, insan sevincinin şarabı tükenir. İnsanın kendi mutluluğunu garanti etme konusunda gücü yoktur. İstisnai bir iyilik taşıyan koşullar altında eğer doğal araçlar ile bunu yapabilmesi mümkün olsa idi insan mutluluğu garanti etmek için her fırsata sahip olabilir idi. Gençlik, zenginlik ve sağlık insanın elinde olabilir ve evlilik konusunda olduğu gibi yasal yollardan bunları da kendisi için en avantajlı şekilde kullanabilir. Ama yine de her şeye rağmen  mutluluk kalıcı olmayacaktır. Şarap tükenecektir. Yaşamın en parlak bir anında mutluluğun tamamına leke düşürecek bir şey olacaktır. Geçen günün sevincinin üzerinde yarının neler getireceği tehdidi asılı durur. Koşullar değişebilir, sağlık bozulabilir ve ölüm en mutlu yuvayı dağıtabilir ve en yakın ilişkileri sona erdirebilir.

Ama yine de her şeye rağmen evlilik sahnesi, en iyi durumdaki insanın başarısızlığını ortaya koyuyor ise aynı zamanda Mesih’in her insan ve her şey üzerinde yükselen üstün yüceliğini de sergilemektedir, yani inanın kendisi için garanti edemeyeceği mutluluğu Mesih’in yüceliği garanti eder. Bize burada öğretilmek istenen Mesih dışında kalıcı bir sevinç olmadığıdır.

Ayrıca eğer gerçek mutluluğu Mesih garanti ediyor ise O, bunu dünyadan ve İsrail’den tamamen ayrı olarak yapar. 1.ayette İsa’nın annesi ile bağlantısı olan sosyal bir durum görürüz. 2.ayette ise İsa’nın ve O’nun öğrencilerinin dünyadan ayrı farklı bir halka oluşturduklarını görürüz. Düğüne davet edilirler. Rab bu daveti kabul eder ve düğünde bulunan varlığı ile onlara lütfunu gösterir, böylece Tanrı tarafından yaratılan bir ilişkinin üzerine kutsamasını koyar.

Ama yine de, şarap tükendiği zaman annesinin duruma müdahale etmesini hemen onaylamaz. Ve ona şöyle der: “Kadın, benden ne istiyorsun? Benim saatim daha gelmedi.” Rab, annesi aracılığı ile İsrail ve yasa ile bağlantıda idi; annesinin kendisinden istediğini yapmayı reddetmek ile bu Müjdede sunulan yaptığı her şeyin Oğul olarak Babası ile olan ilişkisinden kaynaklandığını göstermiş olur; O’nun yaptıklarının annesi ile olan doğal ilişkisi ya da İsrail ile olan yasa ilişkisinden kaynaklanmamaktadır. Rab, bu Müjdede her zaman tüm yersel ilişkilerin dışında, göksel değerleri getiren göksel bir İnsan olarak görülür. (Yuhanna 3:12) Rab bu davranışı ile şu gerçeği ortaya koymuştur: O, Babası ile ilişkidedir, O’nun isteğini yerine getirmektedir ve sonunda insan için sevinç garanti etmektedir.

Rabbin iyi şarap sağlamak için yaptığı kesinlikle önemli bir davranış tarzıdır. Geleneksel temizlik için kullanılan boş su küplerinin doldurulmasını ister ve bu su küplerinde şarap oluşturur. Bu, bize sembolik olarak insanın mutluluğunun yalnızca kutsallık elde edildiği zaman garanti edileceğini söylemez mi?

Tapınağın temizlenmesi (ayetler 13-17)

Eğer Kana’daki düğün bize insanın kendi mutluluğunu Tanrının oluşturduğu doğal araçlar tarafından garanti edemeyeceğini söylüyor ise Yeruşalim’deki ikinci sahnenin bize sergilediği şudur: insan, Tanrının vermiş olduğu inancı kendi çıkarları için kullanamaz; eğer Tanrı bedendeki insana, davranışını düzenlemesi ve yersel bereketini garanti etmesi için uygun bir inanç sağlıyor ise insan bu inancı hemen ondan kazanç elde edeceği bir şekle dönüştürerek bozar. Tüm uluslar için dua evi olan yer para bozanların ve Baba’nın evini bir ticaret yeri haline getirenlerin yeri oluverir. Rab bu büyük kötülük ile mücadele eder ve Tanrının Babası olduğunu ve bu nedenle tapınağın da Babasının evi olduğunu söyler ve tapınağın Pazar yerine çevrilmesine karşı çıkar. Böylece bir kez daha öğrencilerinin önünde Oğul olarak yüceliğini gösterir ve Babasının evinin yüceliği için kutsal yazılara uygun şekilde hareket eder: “Evin için gösterdiğim gayret beni yiyip bitirdi.” (Mezmur 69:9) Şimdi oğul gelmiş olduğu için bu Mezmur daha dolu ve daha derin bir anlam kazanır ve Mezmur yazarının sözünü ettiği bu reddedilmiş İnsanın oğul olduğunu açıklar.

Bedeninin Tapınağı (ayetler 18-22)

Yahudiler bir belirti isterler; böylece insan yüreğinde ne olduğunu göstermek için yeni bir fırsat vermiş olurlar. Beden almış olduğu için Rab yanıtında şimdi artık Bedeninin gerçek tapınak ya da Tanrının konut kurduğu yer olduğunu ima eder. Yeruşalim’deki tapınak boştu ve çok yakında onların evi olarak ilan edilecek ve sonra ıssız bırakılacak idi. (Matta 23:38; 24:2) Yeruşalim’deki tapınak ıssız bırakılabilir idi; Rabbin bedeninin tapınağı için bir bozulma imkansız idi; insanlar vahşet kullanarak O’nun bedenini yıkmaya çalışmalarına rağmen bunu yapamadılar! Defalarca Rabbi taşlamayı denediler ve sonunda belirlenmiş olan zaman geldiğinde O’nun bedeninin tapınağını “yıkmak” için kendilerine izin verildi. İnsanın kötülüğü O’nun, diğer insanlar üzerindeki üstünlüğü gibi Oğul olarak yüceliğinin görülmesi için de bir fırsat haline gelir. İnsan yıkabilir ama ölüleri diriltemez. Mesih adeta şunu demektedir: “Siz en büyük kötülüğünüzü yaptığınız zaman yani bedenimin tapınağını yıktığınız zaman ben onu üç günde yeniden kuracağım.”  O’nun dirilişi Tanrının Oğlu olduğuna ilişkin güçlü bir beyan olacaktır.

İnsanın Doğal Zihni (ayetler 23-25)

Son ayetler önemli gerçeği daha da ayrıntılı olarak sergilerler; insan, doğal mantığı ile önüne getirilen konulara kanıt aracılığı ile belirli doğru sonuçlara ulaşabilse de doğal mantığın sonuçları yine de Tanrıdan uzak bir mesafede bırakacaktır. Böylece şu sözleri okuruz: “İsa’nın Yeruşalim’de bulunduğu sırada gerçekleştirdiği belirtileri gören birçokları O’nun adına iman ettiler.” Gözleri ile gördükleri kanıt onların doğal mantığını şu sonuca yönlendirdi: Mesih ne söyledi ise O idi ama mesele o noktada son buldu. Onlar Mesih’e hiç bir şekilde ihtiyaç duymuyorlar idi. Vicdanlarında onları Mesih’e götürecek hiç bir pişmanlık yok idi. Onlar, inanmak için Mesih hakkında göz ile görülebilir temeller arıyorlar idi; onları Mesih’in kendisine çekecek olan O’na imanları yok idi.

Mesih kendisini bu tür kişilere adamadı. Bu nokta tekrar Mesih’in yüceliğini sergiler. O, “tüm insanları tanıyan” Biri idi; O, “insanın içinde ne olduğunu” biliyor idi. Ve diğerleri gibi, bir insanın O’na tanıklık etmesine ihtiyacı yoktu. O, her şeyi bilen Tanrıdır, O’nun gözü her yerde olan her şeyi görür.

Bu bölümde insan ve dünya ile ilgili ne kadar net bir örnek sunulmuştur! Doğal değerler kalıcı mutluluk getiremezler; bu yüzden Tanrının değerleri yıkılır; yani Tanrının lütfunu getiren reddedilir. Ve insanın doğal mantığı doğru bile olsa onun yine de Tanrıdan uzak kalmasına neden olur. Ancak yine de insanın bu özelliğinin açığa çıkması Mesih’in yüceliğinin açıklanmasına yol hazırlar. Bu yüzden, şükürler olsun ki bu bölüm Mesih’i imanlının kaynağı olarak sunar. Eğer tüm yersel olan değerlerin başarısızlığını öğrenir isek ve Tanrının değerlerine yapılan tüm kötülüğün acısını yükleniyor isek eğer her şeyin üzerinde ölüm görüyor isek ve doğal zihinlerimiz insanın başarısızlığının ve yıkımının ortasında Tanrıya ulaşacak güce sahip değil ise o zaman yüreği sevinç ile doldurabilen, tüm kötülük ile başa çıkabilen, ölümün gücünü kırabilen ve bizi Kendisine çeken Kişi’yi, Mesih’i bulabiliriz.