MESİH’İN ÜÇ YÖNLÜ HİZMETİ
(Yuhanna 1:38-1:51)
Mesih, tüm gerçek hizmetin konusudur. Hizmetin sonuna O’nun sözünü dinleyenler O’na sımsıkı bağlandıkları zaman ulaşılır. Bu nedenle, iki öğrenci Mesih’e O’nu izleyecek kadar gerçek bir sevgi ile bağlandıkları zaman Yahya’nın hizmetinin amacı yerine gelmiş olur.
Yahya’nın tanıklığının sonu Mesih’in hizmetinin başlangıcıdır. O dönemde anlatılanların gerçekliği, imanlının ruhsal öyküsü için de hala geçerlidir. Eğer Rabbin bir hizmetkarının hizmeti aracılığı ile Mesih’e çekildi isek o zaman Mesih’in Kendi lütuf dolu sevgi hizmetinin yararını görebiliriz.
Yahya için nasıl ise Rab için de öyledir. Yahya’nın hizmeti art arda devam eden üç gün içinde sunulur. Yahya’nın ilk günkü hizmeti bize 38-42 ayetleri içinde anlatılır; ikinci günkü hizmeti 43.ayetteki “ertesi gün” sözleri ile başlar ve bölümün sonuna kadar devam eder. Yahya’nın üçüncü gündeki hizmeti 2.bölümün ilk on bir ayeti içinde yazılıdır ve “Ve üçüncü gün” sözleri ile ifade edilir.
Mesih’in Hizmetinin İlk günü (ayetler 38-42)
Bu ilk günkü hizmet Mesih’in şimdiki Hristiyan dönemi sırasında hizmeti ile halkını bir araya toplamasının örneğidir. Yaşayan bir Kişi’nin Tanrının halkı için bir toplanma merkezinin olmasının gerekmesi yeryüzünde yaşanan tamamen yeni bir durumdur. Bizlerin, bu sevgi hizmetini takdir etmek için iki öğrenci tarafından sevgi ile bağlanılan bu görkemli Kişi’nin –izlemekte oldukları Mesih- dünya tarafından tanınmayan ve dindar benlik tarafından reddedilerek dışarda bırakılan Mesih olduğunu hatırlamamız gerekir. (ayetler 10-11,26,28) Ayrıca, Yeruşalim, tapınağı nedeni ile ağızları ile iman ikrarında bulunan Tanrı halkı için inanç ile ilgili aktivitelerin merkezi haline gelmiş idi. Yahudilikte hareket merkezi bir yer idi: Hristiyanlık’ta ise toplanma merkezi bir Kişi’dir ve o Kişi, reddedilmiş ve dışarda bırakılmış bir İnsan’dır. Eğer O’nda toplanacak isek iki öğrenci gibi O’nun ile birlikte ordugahın dışına çıkmaya ve aşağılanmaya hazır olmamız gerekir. (İbraniler 13:13)
Ağzı ile iman ikrarında bulunan Hristiyanlığın büyük ölçüde Yahudilik sistemine geri dönüş yapmış olması ve bir kez daha bu sistemin inanç yaşamının merkezi olarak görkemli binalar dikmesi üzücüdür. Ayrıca Mesih’in reddedilmesi ile ilgili gerçeği görmezden gelmek ve Mesih’e gitmek için dünyayı terk etmek yerine Mesih’i dünyaya geri getirmek günümüzdeki Hristiyanlığın ardından gittiği konulardır. İnsanlar kendilerini onurlandırmak için sistem, plan ve ülkelerine O’nun değerli Adını iliştirirler. Ama Mesih yine de bu dünyanın ve bu dünyanın dininin tüm sisteminin dışındadır. Yüreklerindeki sevgi tarafından O’na kişisel olarak çekilmiş kişiler eğer Mesih’e her şeye yeterli Kaynakları olarak ulaşacaklar ise ordugahtaki aşağılanma yerini kabul etmek zorundadırlar.
Böylece bu “Şeria’nın ötesi” konusu Hristiyanlığın Tanrıya göre ne olduğuna dair güzel bir örnek teşkil eder- sosyal, siyasi ya da dini açılardan Yahudiliğin ve dünyanın dışına çekilmiş olan imanlılar birliği kendileri için her şey haline gelen bir Kişi’nin çevresinde toplanırlar. Bu kişiler yalnızca O’nun işine duydukları ortak ilgiden dolayı bir araya toplanmış olan Tanrı halkı değildir; onlar, yüreklerine çekici bir güç tecrübe ettiren yaşayan bir Kişi’de toplanmışlardır. Mesih’in işinin etkisi altına girdikten sonra ve Kutsal Ruh armağanını aldıktan sonra geleceğimiz güvence altına alındığı zaman rahatlık ile şu soruyu sorabiliriz: “Göklerdeki yuvamızın yolunda ilerler iken bu dünyanın denemeleri ve ayartmalarının ortasında nasıl korunacağız?” Bu soruya verilecek tek bir yanıt vardır: “Korunabilmek yüreği tamamen sevgi dolu, ellerinde tüm güce sahip olan ve halkı için gerekli olan tüm bilgeliği sağlayan yaşayan bir Kişi’de toplanmak ile mümkün olur.” Diri Mesih tüm zorlukların tek çaresi ya da çözümüdür. Bu karanlık dünyada yolumuzu ancak O’nu izleyerek ve O’nda kalarak bulabiliriz. O’nsuz hiç bir şey yapamayız. Böylece bu iki öğrenci hakkında şunu okuruz: “Onlar İsa’yı izlediler ve “O’nda kaldılar.” (ayetler 37,39)
Rab daha sonra bu sözleri Kendi öğrencilerine söyler iken onlara ruhsal bir önem de ekleyerek söyler: “Ben’de kalın” ve bu müjdedeki son sözleri: ”Beni izleyin.” (Yuhanna 15:4; 21:22)
38-39.ayetlerde Mesih’ten daha önce söz edildiğini duymuşlar idi; Mesih yürür iken Mesih’e bakmışlar idi, Mesih’e çekilmişler idi ve Mesih’i izlemişler idi. Ve şimdi biz Rabbin Kendisini izleyen öğrencilerine duyduğu derin ilgiyi öğreniyoruz. Şu sözleri okuruz: “İsa dönüp baktı ve onların Kendisini izlediklerini gördü.” O zaman nasılsa şimdi de öyledir. İsa, Kendisini izleyen kişileri fark eder.
Ayrıca bu iki öğrenciyi şu soru ile denemeye tabi tutar: “Ne arıyorsunuz?” Rab, sanki şu soruyu sorar gibidir: “Neden Yeruşalim’i ve Yahudiliği terk ettiniz ve Şeria’nın ötesindeki yerde kalıyorsunuz?” Eğer biz de öğrenciler gibi günün dünyevi inanç sisteminin dışında bir yerde bulunuyor isek motiflerimiz hakkında aynı şekilde bize de meydan okunacak ve denenmeye tabi tutulacağız. Kutsallar arasında genellikle ortaya çıkan sorulara izin verilmesinin nedeni bizi yoklamak ve bize şu soruyu sormaktır: “Neden bulunduğumuz yerdeyiz?” Bulunduğumuz yeri seçmiş olmamızın nedeni yalnızca dindar dünyanın kötülüklerinden kaçmak ya da daha aydınlık ve daha iyi öğretiş almak için midir, yoksa anne ve babamızın önümüze koydukları yol bu olduğu için midir? Eğer böyle ise motiflerimiz ile ilgili deneneceğimiz kesindir; eğer bazı yanlış ve karmaşık motifler ile hareket etti isek yürüdüğümüz yolda yorgun düşer ve aşağılanma yerini terk ederiz.
İki öğrencinin durumunda Rabbin sorduğu deneyen soru onların Rabbe sordukları soruda bulunan gerçek motifi ortaya çıkartır: “Rabbi, nerede oturuyorsun?” Burada ortaya çıkan sonuç şudur: iki öğrenci yalnızca Yahudiliğin çürümüşlüğünden kaçmak için dışardaki yeri seçmemişler idi, kendileri için bazı yararlar da sağlamak istemiyorlardı. Dışardaki yeri seçmelerinin nedeni sevgi ile çekilmiş oldukları Kişi ile beraber olmayı özledikleri için idi. Yani, motifleri kendileri değil, Mesih idi. Çünkü yüreklerini sevgi ile Kendisine çeken o Kişi’yi tanımak istiyorlardı ve bu yüzden O’na nerede oturduğunu sormuşlar idi. İnsanlar ile sıradan bir görüşme ya da arada sırada görüşme aracılığı ile gerçekten tanımayız. Onları tanımak için onlar ile birlikte onların evinde olmamız gerekir. Mesih’i daha yakından tanımak istiyor muyuz? O zaman O’nu Kendi evinde, yani Babasının evinde tanımamız gerekir. Bu nedenle şu söz söylenmiştir: “Tanrının sağında oturan Mesih’in bulunduğu yerdeki yani göklerdeki değerlerin ardından gidin.” Ve bu durumda göksel değerler ile ilgili daha derin bilgiler elde etmek istiyor isek bunları nerede ya da nasıl elde edebiliriz? Bu konudaki en uygun yer, iki ya da üç kişinin O’nun adı ile toplandığı ve O’nun ortalarında durduğu yer değil midir?
Rab bu tür isteklere karşılık vermekten zevk alır. Söylenmiş olduğu gibi, “Mesih’in istediğimiz kadarına sahip olabiliriz.” Rab bu öğrencilere hemen, “Gelin ve görün” yanıtını verir ve biz de şunu okuruz: “Gidip O’nun nerede oturduğunu gördüler ve o gün Onun ile kaldılar. Bu dünyada Mesih’ten söz eden hiç bir şey yoktur. Bizim evlerimizde ne var ise O’nun evinde de aynısının olmadığından emin olabiliriz. O’nun nerede oturduğunu gördükten sonra O’nu tanımak için O’nun evine geldiler ve o gün kendilerine O’nu tanıma fırsatı veren yerde kalmaktan zevk duydular. sOnları dışardaki yere çeken Kişi onları orada tutan Kişi oldu.
40-42 ayetlerinde Mesih ile birlikte kalmış olmanın sonucunu okuruz – Mesih için başka kişiler bulmak. Andreas, Rabbin yanından ayrıldıktan sonra kendi kardeşi Sİmun’u bulmaya gitti ve onu bulduktan sonra “Simun’u İsa’ya getirdi”. Andreas Simun’u yalnızca dışardaki bir yere ya da dışardaki yerde bulunan bir topluluğa getirmedi, ama bir Kişi’ye, İsa’ya getirdi. Ve Simun ne kadar güzel bir kabul gördü! Simun’un huzurunda durduğu Kişi, onun adını ve onun babasının adını biliyor idi ve Simun’a yeni bir ad verdi. Rab, Simun’a adı ile hitap ederek ve ona babasının adını söyleyerek Simun’a doğum anından itibaren o güne kadar olan öyküsünü bilen Biri’nin huzurunda bulunduğunu bildirmiş olur. Mesih, Simun’un adını değiştirmek ile onu Kendisine ait kılmış olur. Çünkü bir kişinin adını değiştirme hakkı aidiyet ve yetki ima eder. Böylece Petrus ruhsal öyküsünün başlangıcında Rabbin, bir günahkar olan kendisi ile ilgili tüm öyküsünü bildiğini ve buna rağmen onu sonsuza kadar Kendisine ait olarak ilan ettiğini bilir.
Mesih’in hizmetinin ilk gününde bu öğrencilerin Mesih ile bağlantılı olan yolda bulunmaları ne kadar hoştur ve bu bilgi de bizler için ne kadar değerlidir! Bu öğrenciler şu özellikleri ile tanınırlar:
İsa yürüdüğü zaman O’na bakmışlardır,
İsa Kendisinden söz ettiği zaman O’nu işitmişlerdir;
Dışardaki yerde İsa’yı izlemişlerdir.
İsa’nın nerede yaşadığını görmüşlerdir;
İsa ile kalmışlardır;
İsa için başkalarını bulmuşlardır;
Onları İsa’ya getirmişlerdir.
Mesih’in Hizmetinin İkinci Günü (ayetler 43-51)
Burada Mesih ile ilgili resim değişir. Mesih, O’nun yersel kutsallarının, Yahudi bakiyesinin toplandığı merkez olarak görülür; daha önce göksel kutsalların, kilisenin toplandığı merkez olarak sunulmuş idi.
43-45 ayetlerinde o gün, Mesih’in kaldığı yerde göksel kutsallar ile ilgili hiç bir şey işitmeyiz. Ondan bir önceki gün iki öğrenci Mesih’in kaldığı yerde O’nun ile beraber kalmak için dünyadan ayrılarak Mesih’te toplandılar. İşte o gün Mesih dünyaya gider ve iki kutsalı Krallığında Kendisi ile birlikte egemenlik sürmeleri için Kendisine çeker. Tüm bunlar Musa ve peygamberlerde yazılanlar ile uyumludurlar; Musa ve peygamberler O’nun göksel görkemlerinden çok yersel egemenliğinden söz etmişlerdir. Filipus O’ndan, geleceğin Kralı olarak söz eder, Yusuf’un yasal Oğlu olarak O’na tanıklık eder ve bu yüzden O’ndan tahtın mirasçısı olarak bahseder.
Daha sonra 46-48 ayetlerinde Natanyel Yahudi imansızlığına ait ilk özelliği ortaya koyar çünkü şu sözleri söyler: “Nasıra’dan iyi bir şey çıkabilir mi?” Natanel burada, kilise göğe alındıktan sonra çağrılacak olan imansız ama Mesih’i reddettiği için pişman olacak olan tanrısayar Yahudi bakiyesini temsil eder. Rab İsa Natanel için, “İşte içinde hile olmayan gerçek bir İsrailli” der, çünkü Filipus çağırmadan önce Natanel’i incir ağacının altında görmemiş midir? Hiç kuşkusuz Natanel orada günahlarını itiraf etmekte idi çünkü bir kişi hileden ancak hilesini Tanrıya itiraf etmesi aracılığı ile kurtulur.
İ Hilenin canından uzaklaştırılmasının bir sonucu olarak (ayet 49) Natanel, her şeyi net olarak görür ve Mesih’in Tanrı Oğlu ve İsrail Kralı olduğunu itiraf eder. Bu iki unvan, Mezmur 2’ye göre Yahudi ulusunun Mesih’i reddettikleri ünvanlar olarak bilinirler. Başkahinin önünde Yahudi ulusu, Mesih’in Tanrının Oğlu olduğunu inkar eder; Pilatus’un önünde ise O’nu İsrail’in Kralı olarak reddederler.
50-51 ayetlerinde Rab, Kendi sözleri ile Natanel’in imanının farkına vardırır. Rab, Natanel’in Mezmur 2’ye göre Mesih’i kabul etmesinden sonra şimdi ona Mezmur 8’e göre İnsanoğlu olarak daha fazla görkeme sahip bulunduğunu bildirir. Mesih, İnsanoğlu olarak Tanrının ellerinin tüm işleri üzerinde egemen olacak ve her şey O’nun egemenliğine boyun eğecektir. Eğer aşağıdaki yeryüzü O’na boyun eğecek ise yukardaki gökler de İnsanoğlu’nun üzerinde açılacaktır. Ve Tanrının melekleri yeryüzünde hizmet ettikleri Mesih’in üzerinde gök ve yeryüzü arasında yükselip ineceklerdir.