MISIR’DAN ÇIKIŞ

Kitabı Hakkında

NOTLAR

Yazan

C. H. Mackintosh.

Onlara doğru yolda öncülük etti
Mezmur 107:7


ÖNSÖZ

Eserin al yazması metni ve matbaa provası aracılığı ile hazırlanan, çok geniş bilgi veren ve Tanrı Sözünün en ilginç bölümü olan MISIR’DAN ÇIKIŞ kitabında yolculuk etmekteyiz.

Bu kitapta kan aracılığı ile kurtulma konusu önemli bir yer tutar. Bu kitabın özelliği, kan aracılığı ile kurtuluştur. Tanrının, kurtardığı halkına gösterdiği pek çok merhameti, gücü, sabrının sevgisi ve lütfunun zenginliklerinin kaynağını kan aracılığı ile kurtuluş teşkil eder. İsrail’in Tanrısı ile olan ilişkisine dair büyük sorun kuzunun kanı aracılığı ile ortadan kalkar. Ve halkın içinde bulunduğu durumu tamamen değiştirir. İsrail halkı bulundukları evlerin üzerindeki kan ile Tanrının kurtardığı, kan ile satın alınmış olan Tanrı halkıdır.

Tanrı kutsaldır ve İsrail suçludur; bu durumda yargı yerine gelene kadar aralarında hiç bir mutlu ilişki var olamaz idi. Günahın yargılanması gerekir. Bir zamanlar masumiyet temeli üzerinde Tanrı ve insan arasında mutlu bir ilişki var idi; ama sonra günah girdi ve bu bağı kopardı; barışmanın gerçekleşebilmesi ancak Tanrının günaha karşı olan ahlak yargısının tam ifade edilmesi ile mümkün olacak idi. “Yaşama ancak ölüm aracılığı ile sahip olabiliriz.” Tanrı, kutsallık Tanrısıdır ve günahı yargılaması gerekir. Günahkarı kurtarır iken onun günahını yargılar. Çarmıh, bu gerçeğin tam ve mükemmel bir ifadesidir.

Sphinx and a Pyramid at Giza, Egypt
Sphinx and a Pyramid at Giza, Egypt

“Buradaki en büyük mesele, “ilk ayın on dördüncü gününün akşamı” ifadesi ile ilgilidir. Yani, Tanrı, kutsallığının mahkum ettiği kişileri hem nasıl yargıdan uzak tutabilir hem de onlara iyiliğini nasıl gösterebilir? Bu ciddi sorunu çözebilecek tek çare var idi; Tanrının kutsallığının taleplerini tatmin edebilecek olan bu tek çare, Tanrının Kendisinin sağlamış olduğu Kuzu’nun kanı idi. “Kanı gördüğüm zaman üzerinizden geçeceğim.” Bu ifade ile sorunların en önemlisine çözüm getirildiğini görüyoruz. Konu, yaşam ya da ölüm, kurtuluş ya da yargı idi. Kapı sövelerine sürülmüş olan kan kutsallığın tüm taleplerine ve topluluğun tüm ihtiyacına karşılık veren mükemmel bir yanıt idi. Artık sorun tamamen çözülmüş idi. Tanrı yüceltilmiş, günah yargılanmış ve ortadan kaldırılmış idi ve İsrail kuzunun kanı aracılığı ile kurtuldu.

Kutsanmış gerçek! İsrail artık esenlik içinde idi; hala ölüm ve yargı ülkesi olan Mısır’da bulunmasına rağmen sığınak bulmuş, kurtulmuş ve mutlu bir halk idi. Tanrı şimdi İsrail’i kurtarmak için ant içmiş idi. Mesih’in kanına güvenen herkes için mükemmel bir güvenliğin var olduğuna dair çok değerli bir örnek! Kızarttıkları kuzuyu güvenlik ve esenlik içinde yediler, ”Gece yarısı Rab tahtında oturan firavunun ilk çocuğundan zindandaki tutsağın ilk çocuğuna kadar Mısır’daki bütün insanların ve hayvanların ilk doğanlarını öldürdü. O gece firavun ile görevlileri ve bütün Mısırlılar uyandı. Büyük feryat koptu, çünkü ölüsü olmayan ev yoktu.” (Mısır’dan Çıkış 12.29,30.) “İsrailliler’e ya da hayvanlarına bir köpek bile havlamayacak. Ve o zaman Rabbin İsrailliler ile Mısırlılar’a nasıl farklı davrandığını anlayacaksınız.” (Mısır’dan Çıkış 11:7.)

Ama bazı kişiler bu farklı davranışı sorgularlar. İsrailliler de aynı Mısırlılar gibi günahkar kişiler idi. Bu açıdan bakıldığı zaman aralarında “hiç bir fark olmadığı” doğru idi. Ama Tanrının günaha karşı olan yargısı, kusursuz kuzunun ölümü örneği ile ifade edilmiş idi. Etin yeneceği “evin yan ve üst kapı sövelerine sürülmüş olan kuzunun kanı”, bu gerçeğin kanıtı idi. Bu kan, kuzunun boğazlanmış olduğunu, bedelin ödendiğini, tutsakların özgür bırakıldıklarını ve İsrail’in kurtuluş saatinin tam olarak yerine gelmiş olduğunu yüksek bir ses ile beyan etmiş oldu. Farkı yaratan yalnızca kuzunun kanı idi ve kuzunun kanından başka hiç bir şey değil idi. “Çünkü herkes günah işledi ve Tanrının yüceliğinden yoksun kaldı.” (Romalılar 3:23)

Ama, ah, nasıl da büyük bir farklılık! Biri, yargının kılıcından tanrısal bir şekilde korundu ve diğeri ise yargı kılıcına karşı savunmasız idi ve bu kılıç ile öldürüldü. Biri, lütfun zengin sağlayışlarının şölenini sürer iken diğeri yargı kasesinin acılığını tatmak zorunda kaldı. Ölüm meleği üzerine kan sürülmemiş olan tüm Mısır ülkesindeki her eve girdi. Taht üzerindeki firavunun ilk doğanı ve zindandaki tutsağın ilk doğanı birlikte öldüler.

Hiç bir sınıf, hiç bir yaş, ya da hiç bir karakter yargıdan kaçamadı. Tanrının uzun süren tahammül günü sona erdi ve O’nun yargısının saati geldi. O karanlık ve korkunç gecede ölüm meleğine rehberlik eden yalnızca tek bir şey var idi ve o da KAN OLMAYAN YERDE KURTULUŞ YOK İDİ.

Sevgili okuyucu, bu durum o zaman için nasıl gerçek ise şimdi için de gerçektir! Kanın olmadığı yerde kurtuluş yoktur. “Kan dökülmeden kurtuluş sağlanmaz.” Sizin için şu sorudan daha önemli başka bir soru olabilir mi? “Ben İsa Mesih’in kanı aracılığı ile korunuyor muyum? Ah, Golgota’da dökülen kana sığınmak için koştunuz mu? Orada, Golgota’da fısıh kuzumuz Mesih bizim için kurban edildi.” O’nun kanı “merhamet kapağının üzerine serpilmiş” olarak temsil edilir. Tanrının gözü, her zaman orada bizim gerçek fısıh Kuzumuzu görür. Bu değerli kana iman ettiniz mi? Suçunuz konusunda derin bir duyarlılığa sahip olmanıza rağmen gerçekten şu sözleri söyleyebilir misiniz? ‘Kan, benim sığınacağım tek yerdir; ben tamamen ve sadece kana bağımlıyım’ diyebiliyor musunuz?” eğer diyebiliyor iseniz, o zaman mükemmel bir şekilde güvenlikte olduğunuzdan emin olarak dinlenin. Dinlenin, çünkü sonsuza kadar kurtuldunuz. Tanrı bu konuda size Kendi sözünü verdi: “Kanı gördüğüm zaman üzerinizden geçeceğim.” “Tanrının tam bir bilgelik ve anlayış ile üzerimize yağdırdığı lütfunun zenginliği sayesinde Mesih’in kanı aracılığı ile Mesih’te kurtuluşa, suçlarımızın bağışlanmasına kavuştuk.” (Efesliler 1:7,8) “Ama bir zamanlar uzak olan sizler şimdi Mesih İsa’da Mesih’in kanı sayesinde yakın kılındınız.” (Efesliler 2:13.) “Tanrı Mesih’i, kanı ile günahları bağışlatan ve iman ile benimsenen kurban olarak sundu.” (Romalılar 3:25.)

Mesih’e güvenenler mutludurlar,
Payları tatlıdır ve kesindir.

Ama öte yandan eğer İsa’nın kanı ihmal edilir ya da küçümsenir ise o zaman hiç bir güvenlik, hiç bir esenlik ve hiç bir kurtuluş olamaz. “Bu denli büyük kurtuluşu görmezlikten gelir isek, nasıl kurtulabiliriz?” (İbraniler 2:3) Ölüm meleği kanı görmediği zaman günah yargılayıcısı olarak evden içeri girer. Her günahın, ya günahkarın kişiliğinde ya da günahkarın yerine geçende cezalandırılması gerekir. Bu, çok derin ciddiyet taşıyan bir gerçektir. Ama bizler için şu büyük gerçeği bilmek ne kadar büyük bir berekettir. “Mesih doğru kişi olarak doğru olmayan bizler için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü.” (1.Petrus 3:18) “Tanrı, günahı bilmeyen Mesih’i bizim için günah sunusu – ya da günah – yaptı. Öyle ki, Mesih sayesinde Tanrının doğruluğu olalım.” (2.Korintliler 5:21) Bu tanrısal Yerimize Geçen’i  ve O’nun sağlamış olduğu sığınağı umursamamak, canı, tanrının acımasız yargısına maruz bırakmak demektir. Ne kadar küçük olur ise olsun hiç bir günah yargıdan kaçamaz; ya Mesih’in çarmıhında ya da ateş gölünde yargılanacaktır. Ah, “bizi TÜM günahtan temizlemiş olan o kanın” paha biçilmez değeri! O kan bizi cennet için yeterince temiz kılmış ve kardan beyaz yapmıştır!

Kurtuluş şimdi tamamlanmış ve yerine gelmiştir ve İsrail tanrısal bir şekilde hazırlanmış olarak yolculuğuna başlar. Ama yolculuğa nasıl başladıklarına dikkat edin. Vicdan ve Tanrı arasındaki her sorun tanrısal bir şekilde çözümlenmeden yolculuğun ilk adımı atılmamıştır. İsrail, Tanrının huzurunda bağışlanmış, aklanmış ve kabul edilmiştir. Bu nedenle ayette şunlar yazılıdır: “Çocukluğunda sevdim İsrail’i, oğlumu Mısır’dan çağırdım.” (Hoşea 11:1) Her gerçek imanlının Hristiyanlık yolculuğuna nasıl başladığına ilişkin gerçek durum ile ilgili kutsanmış bir örnek! İmanlı bu kutsanmış gerçeği görmeyebilir ya da aynı İsrail gibi bu konudaki kavrayışı çok zayıf olabilir, ama bunlar gerçeği değiştirmezler. Tanrı, ilişki hakkındaki kendi bilgisi ile uyumlu olarak hareket eder ve bu ilişkiye ait olan sevgisine göre davranır. Tüm bunları şu olaylarda görürüz: Tanrının çok sevdiği halkını Kızıl Deniz’deki görkemli kurtarışı, onlar için gökten man indirmesi, sert kayadan onlar için su çıkarması ve onlara tüm yolculukları boyunca gece gündüz eşlik eden Varlığının sütunu! Tanrı her zaman sevgisinin amaçlarına ve İsa’nın kanının değerine göre bu kanın paha biçilmez değeri ile uyumlu olarak hareket eder. Sevgili okuyucum size bir kez daha aynı soruyu sormama izin verin: Kurtarıcı’nın kanının güvenilir sığınağı, emin konumu ve kutsanmış gizlenme yerinde olduğunuzdan emin misiniz?

Ama şimdi okuyucum ile ilgilenmeyi bırakarak, ona, Tanrı ve kurtardığı halkı ile birlikte çöldeki yolculuğa eşlik ederek bu yolculuğu izlemesini hararet ile tavsiye ediyorum. Okuyucu, “NOTLARI” çok yararlı bulacaktır. Bu Notlar, gerçeği, kabul edilebilir ve zihinsel olarak yüreğe, vicdana ve anlayışa taşırlar. Pek çok kişi, bu Notlar’ın çölde gerçek bir vaha olduklarını görecektir. Eğer yüreklerimizdeki doğal imansızlık ve buna rağmen tanrının değişmeyen sadakati ile ilgili daha çok şey öğrenebilir isek yolculuk çok yararlı olduğunu kanıtlamış olacaktır. Tanrı asla değişmez, O’nun adına övgüler olsun ve boğazlanmış Kuzu’nunkanı etkinliğini ve yeterliliğini asla kaybetmez.

Kutsanmış Tanrı Kuzusu! Tanrının kefaret ile kurtarmış olduğu her kutsalı,
Bir daha günah işlememek üzere kurtulana kadar,
Senin değerli kanın gücünü asla yitirmeyecektir.

Rab lütfu aracılığı ile bu Notlar’a sahip çıksın ve onları Kendi yüceliği ve pek çok canın bereketi için kullansın!

Andrew Miller
Londra, İngiltere


Üçüncü Baskının Önsözü

Yazarın, bu kitabın yeni bir baskısında, Rabbe, lütfu için duyduğu derin şükranını bir ya da iki satır ile ifade etmeden geçmesi mümkün değildir; Rab, böylesine zayıf bir varlığı Gerçeğini duyurmak ve Halkını eğitmek için aracı olarak kullanmıştır.

O’nun adı kutsansın; O, bir kitap ya da yazıyı ele aldığı zaman, kendi lütufkar amaçlarının yerine getirilmesi için etkili olarak kullanabilir. Bizim gözümüze amaçsız ve güçsüz gibi görünebilecek olan sayfa ve paragrafları O, ruhsal kudreti ile donatabilir. Rab, bu hizmete sahip olmaya ve bu hizmeti bereketlemeye devam etsin ve tüm övgüler yalnız O’nun adına olsun.

C.H. Mackintosh
Dublin, İrlanda
Nisan, 1862