Yaratılış 24
Bu bölümün kendisinden önce gelen iki bölüm ile bağlantısına dikkat etmemizde yarar vardır. Yaratılış 22.bölümde oğul sunulur; Yaratılış 23.bölümde sara bu dünyadan ayrılır ve Yaratılış 24.bölümde hizmetkar, mecazi olarak ölümden diriltilmiş İshak için bir gelin tedarik etmek üzere göreve gönderilir. Bu bağlantı çok çarpıcı bir şekilde kilisenin çağrılışı ile ilgili olayların düzeni ile benzeşmektedir. Bu benzetme tanrısal bir orijin olarak düşünülebileceği gibi aynı zamanda bazı kişilerin zihinlerinde bir soru da uyandırabilir. Ama yine de bu benzetmenin en azından dikkate alınması gerekir.
Yeni Antlaşma’ya döndüğümüz zaman burada gözümüze çarpan büyük olayların ilki Mesih’in reddedilmesi ve ölmesidir. İkinci olay ise İsrail’in et ve kan olarak bir kenara ayrılmasıdır. Ve son olay olarak da gördüğümüz şudur: Kilisenin Kuzu’nun Gelini’nin yüce konumuna ulaşması için çağrılmasıdır.
Şimdi tüm bunlar bu bölümün ve önceki iki bölümün içeriği ile tam olarak uyum halindedir. Bu konudan uygun bir dil ile söz edecek olur isek Kilisenin çağrılması için Mesih’in ölümünün yerine gelmiş olan bir gerçek olması gerekir. “Yeni bir insanın “ geliştirilebilmesi için “orta duvarın parçalara ayrılarak” yıkılması gerekiyor idi. Kilisenin Tanrının yollarında işgal ettiği yeri bilebilmemiz için bu konuyu iyi anlamak önemlidir. Yahudi düzeni var olduğu sürece Yahudi ve diğer uluslar arasındaki ayrılık mevcut ayrılıkların en katısı idi. Ve bu yüzden her ikisinin tek bir insanda birleştirilmesi fikri bir Yahudi için, zihninde yer alamayacak kadar uzak bir fikir idi. “Bir Yahudinin başka ulustan biri ile ilişki kurmasının ve onu ziyaret etmesinin töremize aykırı olduğunu bilirsiniz. Oysa Tanrı bana hiç kimseye bayağı ya da murdar dememem gerektiğini gösterdi.” Elçilerin İşleri 10:28.
Eğer İsrail Tanrının kendisini lütufkar bir şekilde getirmiş olduğu ilişkinin gerçeğine uygun olarak yürümüş olsa idi, özel ayrıcalık ve üstünlük konumlarında devam edecekler idi, ama İsrail bunu yapmadı ve bu yüzden yaşam ve yücelik Rabbini çarmıha gererek suçlarının ölçüsünü tamamladıkları ve Kutsal Ruhun tanıklığını reddettikleri zaman İsrail’e tanıklığın devam ettiği süre içinde Tanrının planlarının gizli tutulduğu dönemde elçi Pavlus’un yeni bir konuya hizmet etmek üzere yükseltildiğini görürüz. “Bu nedenledir ki, ben Pavlus siz uluslar uğruna Mesih İsa’nın tutuklusu oldum. Tanrının bana bağışladığı lütfu size ulaştırmak ile görevlendirildiğimi duymuşsunuzdur. Yukarda kısaca değindiğim gibi Tanrı, sır olan tasarısını bana vahiy yolu ile bildirdi. Bu mektubu okuduğunuz zaman Mesih sırrını nasıl kavradığımı anlayabilirsiniz. Bu sır önceki kuşaklara açıkça bildirilmemiş idi. Şimdi ise Mesih’in kutsal elçilerine ve peygamberlerine (tois hagiois apostolois autou kai prophetais, τοῖς ἁγίοις ἀποστόλοις αὐτοῦ καὶ προφήταις)) Ruh aracılığı ile açıklanmış bulunuyor. Şöyle ki, öteki uluslar da mirasa ortaktır; aynı bedenin üyeleridir ve müjde aracılığı ile Mesih İsa’da vaade ortaktır.” Efesliler 3:1-6. Bu ifade kesin ve nihaidir. Yahudi ve diğer uluslardan oluşan kilisenin sırrı şudur: Kilise tek bir Ruh tarafından bir bedende vaftiz edilmiştir ve göklerdeki görkemli Baş ile birleşmiştir. Bu sır Pavlus’un gününe kadar hiç bir zaman açıklanmamış idi. Elçi bu sır ile ilgili sözlerine şöyle devam eder: “Tanrının etkin gücü ile bana verilen lütuf armağanı uyarınca bu müjdeyi yaymak ile görevlendirildim.” (ayet 7) Yeni Antlaşma’nın elçileri ve peygamberleri bilindiği gibi bu görkemli binanın ilk katı olarak oluşturuldular. “Elçiler ile peygamberlerden oluşan temel üzerine inşa edildiniz. Köşe Taşı Mesih İsa’nın Kendisidir.”(Bakınız Efesliler 2:20) Durum bu olduğu için karşımıza çıkan sonuç şudur: Bu binanın daha önceden başlatılması mümkün değil idi. Eğer bu bina Habil’in günlerinden başlayarak devam etmiş olsa idi o zaman elçi şu sözleri söyleyecek idi: Eski Antlaşma kutsallarından oluşan temel üzerine inşa edildiniz! Ama elçi bu sözleri söylememiştir ve bu yüzden şu sonuca varıyoruz: Eski Antlaşma kutsallarına atanmış olan konum ne olur ise olsun onların Tanrının amacı dışında varlığı olmayan bir bedene ait olmaları mümkün olamaz idi; Mesih ölünceye ve dirilinceye kadar ve sonunda Kutsal Ruh’un gönderilişi gerçekleşene kadar bu imkansız idi. Eski Antlaşma kutsalları kurtulmuşlar idi; Tanrıya övgüler olsun ki Mesih’in kanı sayesinde kurtulmuşlar ve kilise ile birlikte göksel yüceliğin tadını çıkartmak için belirlenmişler idi. Ama onların zamanından yüzlerce yıl sonra var olacak olan bir bedende bir parça oluşturmaları mümkün değil idi.
Eğer şimdi burada yapabilmem mümkün olsa idi bu çok önemli gerçek ile ilgili daha ayrıntılı bir anlatıma girebilir idim ama şimdi bölümümüzde ilerlemem gerekiyor; bu konuya ilgili bir soruya yanıt vermek için burada kısaca değindim, çünkü Yaratılış 24.bölümün konumu aracılığı ile bu konunun varlığından haberdar ediliyoruz.
Bazı zihinlerde bu konu ile ilgili şöyle bir soru yer alabilir: Kutsal Yazıların bu çok derin ve ilginç kısmına kilisenin Kutsal Ruh tarafından çağrılıp çağrılmadığı açısından bakmamız gerektiği zaman ben kendi adıma bu konuya o görkemli işin bir “örneği” olarak düşünüyorum ve kendimi o zaman daha mutlu hissediyorum. Tanrının Ruhunun sıra dışı uzunluktaki bir bölümü bir aile sözleşmesinin ayrıntıları ile doldurma nedeninin bu sözleşmenin büyük ve önemli bir gerçeğin örneğini teşkil ediyor olmasına bağlıyoruz; aksi takdirde böyle yapmaz idi. “Bizden önce yazılmış olan her şey bizim öğrenmemiz için yazılmıştır.” Bu dikkat çeken güçlü ifadenin üzerinde durmak gerekir. Bu yüzden incelediğimiz bu bölümden öğrenmemiz gereken nedir? Ben, öğrenmemiz gereken şeyin güzel ve yerinde bir örnek ya da kilise ile ilgili büyük sırrın bir ön bilgisi olduğuna inanıyorum. Eski Antlaşma’da bu sır ile ilgili doğrudan bir açıklama yer almadığı için bu konuyu anlamak önemlidir. Doğrudan açıklama olmasa da bu konuya dikkat çekecek bir şekilde olaylar ve koşullar aracılığı ile imada bulunulur, örneğin önümüzdeki bölümde bu konuda imalı bir şekilde ön bilgiler yer almaktadır. Görmüş olduğumuz gibi oğul mecazi bir sunu örneği olarak sunulur ve ölümden geri alınır. Orijinal olarak alışılmışın dışında bir anne ve baba yerine baba tarafından bir elçi oğul için bir gelin tedarik etmek üzere gönderilir.
Şimdi tüm bölümün içeriğini net ve tam bir şekilde anlamak için şu noktalar üzerinde düşünmemiz gerekecektir: “.”Ant”; 2.”Tanıklık”; 3.”Sonuç.” Rebeka’nın çağrılmasının ve yüceltilmesinin temelinin İbrahim ve onun hizmetkarı arasındaki ant olduğunu gözlemlemek hoştur. Rebeka tam olarakTanrının amacı içindeki bir konumda bulunmasına rağmen kendisinin bu konumundan haberi yok idi; aynı şey bir bütün ve her bir parça olarak Tanrının kilisesi için de tam olarak geçerlidir. “Henüz döl yatağında iken gözlerin gördü beni. Bana ayrılan günlerin hiç biri gelmeden hepsi senin kitabına yazılmış idi.” Mezmur 139: 16. “Bizi Mesih’te her ruhsal kutsama ile göksel yerlerde kutsamış olan Rabbimiz İsa Mesih’in Babası tanrıya övgüler olsun. O, Kendi önünde sevgide kutsal ve kusursuz olmamız için dünyanın kuruluşundan önce bizi Mesih’te seçti.” Efesliler 1:3,4. “Çünkü tanrı önceden bildiği kişileri Oğlu’nun benzerliğine dönüştürmek üzere önceden belirledi. Öyle ki, Oğul bir çok kardeş arasında ilk doğan olsun.” Romalılar 8:29,30. Bu kutsal yazıların hepsi şu anda önümüzde olan nokta ile çok güzel bir uyum içindedirler. Çağrı, aklanma ve kilisenin görkemi, tüm bunların hepsi Tanrının sonsuz amacı üzerinde temele sahiptirler – Tanrının sözü ve andı, Oğul’un ölümü, diriltilişi ve yüceltilişi aracılığı ile tasdik edilmiştir. Zaman sınırlarının ötesindeki çok önce bir dönemde Tanrının sonsuz zihnindeki derin düşünceler kilise ile ilgili bu harika planı kurmuştur. Ve bu harika plan hiç bir şekilde Oğul’un yüceliği ile ilgili tanrısal düşünceden ayrılamaz. İbrahim ve hizmetkarı arasındaki andın konusu oğlu ile ilgili bir eş tedarik edilmesi idi. Babanın oğlu için olan arzusu hizmetkarı saygınlığı olan Rebeka’ya yönlendirdi. Bunu görmek insanı mutlu ediyor. Kilisenin güvenliğinin ve bereketinin Mesih ve O’nun yüceliği ile ayrılmaz bir şekilde nasıl bir arada bulunduğunu görmek insana huzur veriyor. “Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı. Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı.” 1.Korintliler 11:8,9. Aynı şey evlilik yemeğindeki güzel benzetme için de geçerlidir. “göklerin Egemenliği oğlu için düğün şöleni hazırlayan bir krala benzer.” Matta 22:2. Oğul, Tanrının tüm düşünce ve tasarılarının en büyük objesidir ve eğer biri bereketlenecek ya da yüceltilecek ya da saygınlık alacak ise bunlar ancak Oğul ile olan bağlantısı aracılığı ile mümkün olabilir. Bu değerler ile ilgili tüm ünvanlar ve hatta yaşamın kendisi günah yüzünden ceza olarak haklarını kaybetmişler idi, ama Mesih günah ile ilgili cezanın tümünü üzerine aldı; Bedeni olan kilise adına her konudaki tüm sorumluluğu üstlendi; kiliseyi temsil etmek için çarmıha çivilendi; kilisenin günahlarını ağaç üzerinde Kendi bedeninde taşıdı ve bu günahların tüm ağırlığı altında aşağı mezara indi. Bu nedenle kilisenin kendisine karşı olan her şey üzerinde olabilecek en tam kurtuluşa sahip olduğu kesindir. Kilise tüm günahlarının orada bırakıldığı Mesih’in mezarından dışarı çıkarak dirildi. Kilisenin sahip olduğu yaşam ölümün öte yanına geçmiş olan bir yaşamdır; var olabilecek her türlü talep karşılanmıştır. Bu yüzden bu yaşam tanrısal doğruluk ile bağlantılıdır ve bunun üzerinde temellenmiştir. Ölümün gücünü tamamen tüketen yaşam, yani kilisenin yaşamı, Mesih’in yaşamıdır. Böylece kilise tanrısal yaşamın tadını çıkartır; tanrısal doğruluğa sonsuza kadar sahiptir ve onu dirilten umut doğruluğun umududur. (diğer ayetlere de bakınız: Yuhanna 3:16; Yuhanna 5:39; Yuhanna 6:27, 40, 47,68; Yuhanna 11:25; Yuhanna 17:2; Romalılar 5:21; Romalılar 6:23; 1.Timoteos 1:16; 1.Yuhanna 2:25; 5:20; Yahuda 21; Efesliler 2:1-6,14,15; Koloseliler 1:12-22; Koloseliler 2:10-15; Romalılar 1:17; Romalılar 3:21-26; Romalılar 4:5,23,25;2.Korintliler 5:21; Galatyalılar 5:5.)
Bu ayetler şu üç noktayı tam olarak bina eden ayetlerdir: Yaşam, doğruluk ve kilisenin umudu; tüm bunların hepsinin kaynağı kilisenin ölümden dirilmiş Olan ile birleşmiş olmasıdır. Mesih’in yüceliği için kilisenin varlığının elzem olduğu konusundaki kanaat kadar kiliseye güvenlik sağlayan başka hiç bir şey yoktur. “Kadın, erkeğin yüceliğidir.” 1.Korintliler 11:7. Ve yine başka bir ayette kilise “her şeyi dolduranın doluluğu” olarak adlandırılır.” Efesliler 1:23. Bu sonuncusu çok dikkat çeken bir ifadedir. “Doluluk” olarak çevrilen sözcük, tamamlık anlamına gelir; bir şeye eklendiği zaman o şeyi tam hale getiren olarak tercüme edilebilir. Böylece Mesih Baş’tır ve kilise Beden’dir ve her ikisi birlikte “yeni bir insan” oluştururlar. Efesliler 2:15. Konuya bu görüş açısından bakıldığı zaman, kilisenin Tanrının sonsuz amaçlarının objesi olması gerektiğine şaşırmamak lazımdır. Kiliseye beden, gelin, yardımcı olarak baktığımız zaman lütuf yardımı ile hissettiğimiz şudur: dünyanın kuruluşundan önce Rebeka İshak için gerekli idi ve bu yüzden gizli tasarının öznesi idi; ama Rebeka yine de yüce yazgısı hakkında bilgiye sahip değil idi. İbrahim’in tüm zihni İshak hakkında düşünceler ile dolu idi. İbrahim uşağına, “Yerin göğün Tanrısı Rabbin adı ile ant içmeni istiyorum. Aralarında yaşadığım Kenanlılardan oğluma kız almayacaksın. Oğlum İshak’a kız almak için benim ülkeme, akrabalarımın yanına gideceksin.” Yaratılış 24:2-4. Burada gördüğümüz gibi en önemli nokta, “Oğlu İshak’a kız alınması” idi. “İnsanın yalnız olması iyi değildir.” Bu ifade, kilise ile ilgili çok derin ve bereketli bir görüşün ortaya çıkmasını sağlar. Tanrının tasarılarına göre gelin(kilise) Mesih için gereklidir. Ve Mesih’in tamamlamış olduğu işteki tanrısal sağlayış kilisenin var olmaya çağrılması için yapılmıştır.
Bu tür bir gerçeğin karakteri ile meşgul olduğumuz zaman, artık Tanrının zavallı günahkarları kurtarıp kurtarmayacağı bir soru olmaktan çıkar. Tanrı aslında “Oğlu için bir evlilik” ister ve kilise belirlenmiş olan bu gelin’dir – gelin Babanın amacının objesi, Oğul’un sevgisinin objesi ve Kutsal Ruhun tanıklığıdır. Gelinin Oğlun tüm saygınlık ve görkemine paydaş olması gerekir, çünkü gelin aynı zamanda Oğul’un sonsuza kadar kalıcı objesi olan tüm o sevgiye de paydaştır. Bu konuda Oğul’un kendi sözlerine kulak verelim: “Bana verdiğin yüceliği onlara verdim. Öyle ki bizim bir olduğumuz gibi bir olsunlar. Ben onlarda, Sen bende olmak üzere tam bir birlik içinde bulunsunlar ki, dünya beni senin gönderdiğini ve beni sevdiğin gibi onları da sevdiğini anlasın.” Yuhanna 17:22,23. Bu ifade, tüm meseleyi net olarak ortaya koyar. Burada alıntısı yapılan bu sözcükler bize yalnızca Mesih’in kilise ile ilgili olarak yüreğindeki düşünceleri bildirirler. Kilisenin Mesih gibi olması gerekir, ama yalnızca bu kadar da değil, çünkü kilise zaten şimdiden Mesih nasıl ise öyledir. Elçi Yuhanna bu konu ile ilgili olarak bize şunları söyler: “Yargı gününde cesaretimiz olsun diye sevgi böylelikle içimizde yetkin kılınmıştır. Çünkü Mesih nasıl ise biz de bu dünyada öyleyiz.” 1.Yuhanna 4:17. Bu gerçek cana tam bir güvence sağlar. “Yine biliyoruz ki, Tanrının Oğlu gelmiş ve gerçek Olan’ı tanımamız için bize anlama gücü vermiştir. Biz Gerçek Olan’dayız. O’nun Oğlu İsa Mesih’teyiz. O, gerçek Tanrı ve sonsuz yaşamdır.” 1.Yuhanna 5:20. Burada bu konuda belirsizlik ile ilgili hiç bir temel mevcut değildir. Damatta Gelin için her şey güvence altına alınmıştır. İshak’a ait olan her şey Rebeka’ya da ait oldu, çünkü İshak Rebeka’ya ait idi ve aynı şekilde Mesih’e ait olan her şey de Kilise’ye ait oldu. “Bu nedenle hiç kimse insanlar ile övünmesin. Çünkü “her şey sizindir.” Pavlus, Apollos, Kefas, dünya, yaşam ve ölüm, şimdiki ve gelecek zaman “her şey sizindir. Siz Mesihinsiniz, Mesih de Tanrınındır.” 1.Korintliler 3:21-23. “O’nu her şeyin üzerinde Baş olmak için kiliseye verdi.” Efesliler 1:22. Kilise tüm sonsuzluk boyunca O’nun sevinci olacaktır; O’nun kilisenin üzerine boca ettiği lütuf ile kilise O’nun tüm yüceliği ve güzelliği içinde görünecektir. Melekler ve herkes kiliseye Tanrının Mesih’teki bilgeliğinin, gücünün ve lütfunun harika bir görüntüsü olarak bakacaktır.
Ama şimdi ikinci nokta olan “tanıklık” konusunu gözden geçireceğiz. “adam, ‘Ben İbrahim’in uşağıyım.’ dedi. Rab efendimi alabildiğine kutsadı. Onu zengin etti. Ona davar, sığır, altın, gümüş, erkek ve kadın köleler, develer ve eşekler verdi. Karısı Sara ileri yaşta efendime bir oğul doğurdu. Efendim sahip olduğu her şeyi oğluna verdi.” Yaratılış 24:34-36. İbrahim’in uşağı babayı ve oğulu anlattı. Tanıklığı bu şekilde oldu. Babanın sahip olduğu büyük varlıktan söz etti ve oğulun babanın sevgisinin objesi olduğundan ve babanın biricik oğlu olarak onun tüm varlığına sahip olduğundan bahsetti. Verdiği bu tanıklık aracılığı ile oğul için bir gelin elde etmek istiyor idi.
Tüm bunların Pentikost gününde gökten gönderilen Kutsal Ruhun tanıklığı ile çarpıcı bir benzerlik taşıdığını sanırım söylemem dahi gerek yok. “Baba’dan size göndereceğim Yardımcı, yani Baba’dan çıkan Gerçeğin Ruhu geldiği zaman, bana tanıklık edecek.” Yuhanna 15:26. Aynı konuda devam edelim: “Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu geldiği zaman, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. Çünkü kendiliğinden konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecekte olanları size bildirecek. O, beni yüceltecek, çünkü benim olandan alıp size bildirecek. Babanın nesi var ise benimdir.” Yuhanna 16:13-15. İbrahim’in uşağının tanıklığı ile bu sözler arasındaki benzerlik öğretici ve ilginçtir. Uşak, İshak’tan söz eder iken Rebeka’nın yüreğinin İshak’a çekilmesini istiyor idi. Ve aynı şekilde bildiğimiz gibi Kutsal Ruhun da İsa’dan söz eder iken zavallı günahkarları bir günah ve ahmaklık dünyasından İsa’ya ve O’nun bedeninin bereketli ve kutsal birliğine çekmek istediği aşikardır. “Benim olandan alıp size bildirecek.” Tanrının Ruhu asla hiç kimseyi Kendisine ya da Kendi yaptığı işe bakmak için yönlendirmeyecektir. Kutsal Ruh yalnızca ve her zaman herkesi Mesih’e bakmaya yönlendirecektir. Bu yüzden gerçekte herhangi biri ne kadar ruhsal ise Mesih ile o kadar çok meşgul olacaktır.
Kendi yüreklerine bakan ve orada neler bulabilecekleri üzerinde duran bazı kişiler bu yaptıklarını büyük bir ruhsallık işareti olarak görürler, oysa bu, onların değil, Kutsal Ruhun işidir. Bu kişilerin yaptıkları büyük bir hatadır. Bu davranışları ruhsallıklarının kanıtı değil, tam aksine başka bir şeyin kanıtıdır; çünkü Kutsal Ruhun beyan ettiği ifade çok kesindir. “Çünkü benim olandan alıp size bildirecek.” Bu nedenle, bir kişi ne zaman yüreğine bakar ve orada Kutsal Ruhun işleri yerine kendi düşüncelerini görmeyi arzu eder ise böyle yaptığı zaman Tanrının Ruhu tarafından yönlendirilmediğinden kesinlikle emin olabilir. Kutsal Ruh Mesih’e dayanarak canları Tanrıya çeker. Bu gerçek, çok önemlidir. Mesih bilgisi, sonsuz yaşamdır. Ve bu Kutsal Ruh aracılığı ile Tanrının Mesih hakkında kilisenin temelini oluşturan açıklamasıdır. Petrus, Mesih’in Diri Tanrının Oğlu olduğunu söylediği zaman Mesih’in ona verdiği yanıt şu oldu: “İsa ona, ’Ne mutlu sana Yunus oğlu Simun!’ dedi. ‘Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babam’dır. Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus’sun ve ben kilisemi bu kayanın (Grekçe: Petros yani ‘kaya parçası, taş’) üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek.” Matta 16:17,18. Hangi kaya? Petrus mu? Tanrı yasaklasın. Buradaki “kaya” (taute te petra, ταύτῃ τῇ πέτρᾳ) yalnızca Babanın Mesih hakkındaki açıklaması yani, O’nun Yaşayan Tanrının Oğlu olduğuna dair açıklaması anlamına gelir. Mesih’in Bedenine üye olabilmek yalnızca Yaşayan Tanrının Oğlu aracılığı ile mümkün olabilir. Şimdi buradaki tüm bu ifadeler bize Müjde’nin gerçek karakteri hakkında pek çok bilgi verir. Bu bilgiler her şeyden önce bir açıklamadır – yalnızca bir öğretişin açıklaması değil ama bir Kişi’nin yani Oğlun Kişiliğinin açıklamasıdır. İman aracılığı ile alınan bu açıklama yüreği .Mesih’e çeker ve yaşam ve güç kaynağı haline gelir – bedene üye olmanın temeli – paydaşlığın gücü. “Tanrı, Oğlu’nu bende açıklamaktan hoşnut olduğu zaman…,” Burada Tanrının Oğlunu açıklar iken “kaya” ile ilgili geçek ilkeyi görmekteyiz. Buradaki bu olağan üstü bina ve sağlam temel Tanrının sonsuz amacına göre O’nun Oğlu’dur.
Bu nedenle Yaratılış kitabının bu 24.bölümünde Kutsal Ruhun görevinin ve kutsal tanıklığının belirgin ve güzel örneğini görmek özellikle eğiticidir. İbrahim’in uşağı İshak için bir gelin tedarik etmek üzere gittiği zaman İshak’ın babası tarafından kendisine ihsan edilen tüm saygınlık ve zenginliği ortaya koyar. İshak babasının sevgisinin objesi idi; ve kısaca söyleyecek olur isek hedeflenen amaç tam olarak yüreğe sevgi göstermek ve böylece onu hali hazırdaki değerlerden geri çekmek idi. İbrahim’in uşağı Rebeka’ya uzaklardaki bir objeyi gösterdi ve tanıklığı ile onun önüne bu çok sevilen ve çok büyük iyiliğe uğramış obje ile birleşecek olan Rebeka’ya gelecek olan bereketin gerçekliğini koydu. Rebeka İshak’ın bir parçası olduğu zaman İshak’a ait olan her şey Rebeka’ya da ait olacak idi. İbrahim’in uşağının tanıklığı işte bu şekilde idi. Aynı şekilde Kutsal Ruhun tanıklığı da böyledir. Kutsal Ruh Mesih’ten, Mesih’in yüceliğinden, Mesih’in güzelliğinden, Mesih’in doluluğundan, Mesih’in lütfundan, “Mesih’in söz ile anlatılamaz zenginliklerinden, O’nun Kişiliğinin saygınlığından ve O’nun işinin mükemmelliğinden söz eder.
Ayrıca, Mesih ile bir olmanın “O’nun Bedeninin, etinin ve kemiklerinin üyeleri olmanın” şaşırtıcı bereketini ortaya koyar. Kutsal Ruhun tanıklığı her zaman bu şekildedir. Ve biz burada her tür öğretiş ve vaazlar aracılığı ile üstün ve eşsiz bir köşe taşına – Mesih’e - sahip olduğumuzu biliyoruz. Öğretişlerin en kutsal olanı her zaman Mesih’in tam ve sürekli bir sunumu ile karakterize edilecektir. Kutsal Ruh her zaman böyle bir öğretişin sorumluluğunu ya da yükünü üstlenecektir. Kutsal Ruh İsa’nın Kendisinden başka hiç bir şeyin üzerinde durmaz. Kutsal Ruh yalnızca İsa’dan söz etmekten keyif alır. Mesih’in çekiciliklerini ve üstünlüklerini ortaya koymaktan zevk duyar. Bu nedenle eğer bir kişi Tanrının Ruhu aracılığı ile hizmet ettiği zaman hizmetinde her zaman Mesih önce gelecektir. Böyle bir hizmette insan aklı ve insan mantığı için çok az yer bulunur. Bir kişinin kendisini ortaya koymayı arzu ettiği yerlerde insan aklı ve insan mantığı gibi şeyler işe yarıyor gibi görünebilir ama Kutsal Ruhun tek objesi tüm hizmet edenler aracılığı ile tam olarak hatırlatılmalıdır – ortaya konan her zaman Mesih olmalıdır.
Şimdi tüm bunların “sonucuna” en son yere bakalım. Gerçek ve gerçeğin pratikte uygulanması, bu iki şey birbirlerinden çok farklıdırlar. Kilisenin özel yüceliklerinden söz etmek bir şeydir ve bu yücelikler aracılığı ile pratik bir şekilde etkilenmek başka bir şeydir. Rebeka’nın durumundaki etki çok belirgin ve kesindir. İbrahim’in uşağının tanıklığı Rebeka’nın kulaklarında kaldı ve yüreğine kadar nüfuz etti ve onun yüreğinin çevresindekilere olan bağlılığını tamamen yok etti. Rebeka ülkesinden ayrılmaya ve uşağın ardından gitmeye hazır idi, öyle ki kendisi için tasarlanmış olanları elde edebilsin. Rebeka için böyle yüce hedeflerin öznesi olmak insan aklı ve yüreği ile inanabilmesi imkansız olan şeyler idi. Kararı Rebeka’nın doğal yapısına kalsa idi o içinde bulunduğu doğal koşulların ortasında hala devam eder idi. Eğer kendisi hakkındaki gelecek ile ilgili haber doğru ise bulunduğu zamana bağlı kalmak ile ahmaklıkların en kötüsüne bağlı kalmış olacak idi. İshak’ın gelini olma ve onun saygınlık ve yüceliğinin ortak mirasçısı olma umudu, eğer bu umut bir gerçeklik ise o zaman Lavan’ın hayvanlarını gütmeye devam etmesi Tanrının lütuf ile onun önüne koymuş olduğu her şeyi uygulamada küçümsemesi anlamına gelecek idi.
Ama, hayır! Konu, kolayca vazgeçilemeyecek kadar parlak bir konu idi. Evet, İshak’ı henüz görmemiş olduğu doğru idi, mirasını da görmemiş idi, ama kendisine söylenen sözlere inanmış idi; İshak hakkındaki tanıklığı işitmiş ve bu tanıklığı kabul etmiş idi. Ve tüm bunlar Rebeka’nın yüreği için yeterli idi ve bu yüzden hiç tereddüt etmeden hatırdan çıkmayacak şu sözler ile kalktı ve gitmeye hazır olduğunu söyledi: “İstiyorum, gideceğim” dedi. Kendisine çok uzaklardaki bir kişiden söz eden biri ile hiç tanımadığı yollardan tanımadığı bir kişiye gitmek için tam olarak hazır idi. Uzaklardaki bu kişinin yüceliğine bağlanmak ve onun sahip olduklarına sahip olmak istiyor idi; “Gideceğim! Bu adam ile gitmek istiyorum!” Rebeka böyle dedi. Arkasında kalacak olan her şeyi unutacak ve önündeki şeylere uzanacak ve hedefi onu çağırana varmak olacak idi. Kutsal Ruhun işleyişi altında bu ifade kilise ile ilgili çok dokunaklı ve güzel bir örnek sunar: Göksel damadı ile karşılaşmak için ileriye doğru devam etmek. Kilisenin olması gereken de budur. Ama ne yazık ki burada üzücü bir başarısızlık mevcuttur. Görevi ve zevki bize İsa’nın değerlerinden söz etmek ve onları bize göstermek olan kutsal Rehberimiz ve Yardımcımız ile yolda O’nun paydaşlığının gücü ile ilerlemek her ağırlığı ve her karışıklığı bir kenara atar. İbrahim’in uşağı nasıl İshak’ın değerlerini Rebeka’ya anlatıp ona bunları gösterdi ise Kutsal Ruh da aynı şekilde bize Mesih’in değerlerini ve yüceliğini anlatır ve gösterir. Ve İbrahim’in uşağı Rebeka’ya yolda ilerlerler iken İshak ile ilgili yeni tanıklıklar anlatmaktan sevinç duydu. Ve Rebeka da bunları işittiği için sevindi. Aynı şeyi Göksel Rehberimiz ve Yardımcımız da yapar. Bize İsa’dan söz etmekten büyük keyif alır. “Benim olandan alıp size bildirecek.” Ve “Size gelecekte olacakları bildirecek.” Şimdi gerçekten istediğimiz işte budur, yani Tanrının Ruhunun bu hizmetidir; Mesih’i canlarımıza açıklamak ve O’nu olduğu gibi görmek için bizde ciddi bir özlem uyandırmak ister. Yüreklerimizi yeryüzünden ve doğadan ayıracak olan tek şey her zaman budur. İshak ile birleşmenin dışında hangi umut Rebeka’yı şu sözleri söylemeye yönlendirebilir idi? “İstiyorum, gideceğim!” Erkek kardeşi ve annesi İbrahim’in uşağına şöyle demişler idi: “Bırak kız on gün kadar bizimle kalsın, sonra gidersin.” Ve aynı şey bizim için de geçerlidir: İsa’yı olduğu gibi görme ve O’nun gibi olma umudundan bizi hiç bir şey ayıramaz; ve bu umut bizi O’nun gibi saf olmak üzere kendimizi temiz kılmaya yönlendirecek ve bunu yapmamız için her zaman güç verecektir.