Yedinci Tanrisal Mutluluk

Bölüm 8

Matta 5:9. Ne mutlu barışı sağlayanlara; çünkü onlara Tanrı çocukları denecek! Tanrı çocuklarının bu dünyadaki görevi çok üstün bir karaktere sahiptir; zekamızın, imanımızın ve uygulamalarımızın ölçüsü bizi korkutabilir. Bu karaktere bağlı olarak bir saygınlık, bir ahlak güzelliği ve genellikle takdir etmekte başarısız olduğumuz bir yücelik mevcuttur. Bu karakter Baba Tanrıdan hasıl olur; O’nun ahlak özelliklerini paylaşır; her ne kadar zayıf da olsa tanrısal yüceliğin mükemmel yansıması olan kutlu Rabbin yansımasıdır. O’nun yüreğinin her düşüncesi ve her duygusu mükemmel huzuru nefes alır ve Tanrılığın mutlak saflığının ve esenliğinin yüksekliğine ulaşır. Yedi tanrısal mutluluk İnsanoğlu’nun alçalmış yolu üzerindeki tüm tanrısal mükemmellikleri içinde parlarlar – İmmanuel, Tanrı bizimle. Ve O bizim yaşamımız olduğu için O’nun karakter özelliklerinin iman aracılığı ile ve Kutsal Ruh’un gücü ile bizim içimizde üretilmeleri gerekir.

Yahudi ya da Hıristiyan imanının görevi budur. Biz derin düşünürken bunların her ikisi üzerinde de düşünceye dalmamız gerekir; ama asıl olarak gerçeğin uygulaması olan Hıristiyan imanı üzerinde düşünceye dalmamız doğru olandır; ama yine de İsrail’in o son günde tüm tanrısal mutlulukların bereketleri ile taçlanacağı ve tanrısal mutlulukların karakterine sahip olacağı güvencesi ile seviniyoruz. Bu tanrısal mutluluklar şimdi Hıristiyan için ne kadar değerli olsalar da yine de krallığın güç ve görkem ile kurulmasını özlemle beklerler ve tam olarak yerine gelmeleri tam o günde gerçekleşecektir. Ama bu arada Hıristiyan’ın burada “mutlu” olarak ilan edilen tüm lütfedilenlerin içinde parlamanın ardından gitmesi gerekir. Tanrısal mutlulukların hepsinin her Hıristiyan’da bulunmaları gerekir, ancak bunlardan bazılarının bir kişide bir başka kişide olduğundan daha çok görüleceği de bir gerçektir.

Ey canım, o zaman görevinin ne olduğuna dikkat et ve bunu iyice ölçüp biç ve görevinin nasıl tanımlanması gerektiğini öğren. Ve görevine iyi başladığından emin ol; attığın ilk adım doğru bir adım olsun; bu her zaman çok önemlidir. Tanrı ile başlaman ve O’ndan güç alarak devam etmen gerekir. Tanrı için çalışmak diye bir şey yoktur, Tanrıdan güç alarak çalışmalısın. Tek doğru yol yalnızca budur. Önce Tanrının huzurundaki hiçliğini öğren; Tanrının huzurunda ölçül ve tartıl. Kendin için doğru olan dengeyi başka hiç bir yerde bulamayacaksın. Ahi Hıristiyan’a yakışmayan ne kadar da çok şey var; Tanrıdan güç aldığın zaman bunlardan korunmuş olacaksın! Kutlu Rabbin tanımlandığı gibi alçakgönüllülük, bağımlılık ve itaat gibi özellikler ile tanımlanmak yerine bu lütuflardan yoksun kişiler olarak kendi isteğini yapan ve kendine yeterli olan kişiler olarak tanımlanırız. Ama Efendi’nin ayaklarının dibinde dersini iyi öğrendiğin zaman, burada verilen imanlı portresine uygun olarak ilerlemek ve O’na tanıklık etmek için donanmış olacaksın. O’nun adına gösterilen saygısızlık nedeni ile, yas tutacaksın; ve aynı O’nun gibi yumuşak huyluluk ile kişisel çabalarından vazgeçecek ve her şeyi sakin bir şekilde O’nun ellerine teslim edeceksin. Aynı zamanda Tanrının isteğini de yapmak isteyeceksin; çevrendeki kişilere merhamet gösterecek ve Tanrının önünde temiz bir yürek ile yürüyeceksin. Ve bu nokta şimdi bizi yedi tanrısal mutluluğun sonuncusuna getirir.

“Ne mutlu barışı sağlayanlara, çünkü onlara Tanrı çocukları denecek!” Burada şuna dikkat edin: tanrısal mutluluk ile taçlandırılacak olanlar, barış içinde yaşayanlar, barış içinde yürüyenler ya da barışı koruyanlar değil, barışı sağlayacak olan kişilerdir – “barış yapıcılar!”

Buradaki farklılık önemlidir, pek çok kişi barışçıl bir doğaya sahip olabilir, ama bu kişiler barışı sağlama konusunda yeterli olmayabilirler ve barış uğruna sadık olmama tehlikesi içindedirler. Ancak, barışı sağlamak bundan çok ayrı bir şeydir. Bu bereketli eylemi sağlayan Rab İsa’nın lütfudur; sıkıntı veren suların ve insanların kargaşalı tutkuları üzerine yağ dökmek. Ve dikkat edin, söz konusu olan, bunu Tanrının kutsallığından ödün vermeden ya da ortada barış yok iken, ‘Barış, barış’ diyerek yapmaktır. Barış sağlamak, insanın kendini inkar etmesine, çok kaygılanmasına, kendi karmaşık zihninden beklemek yerine Tanrıdan beklemesine neden olur. Yaşam uğruna karakteri ve mutluluğu etkileyen en karşıt duygular, kanaatler ve ilgiler kutsal yerin dengeleri içinde halledilmeli ve ölçülmelidirler. Ama barış sağlayan kişinin taraf tutmaması gerekir; “merhamet ve gerçeğin buluştuklarından ve doğruluk ve esenliğin öpüştüklerinden” emin olması gerekir. Lütuf olduğu kadar gerçek ve barış olduğu kadar da paklığın olması lazımdır. Tanrıya, çalışması için zaman verilmesi gerekir; barış, güç kullanarak sağlanamaz. Ama her nerede, sıkıntı ve üzüntü sahnesine barışı çıkarmak için Tanrının gerçeğinin ve kutsallığının sürekliliği ile düzenli olan en küçük bir olasılık bile mevcut ise, Hıristiyan’ın ayrıcalığını ve çağrısını hatırlaması gerekir ve sahnede rehberlik ve bereket için Tanrının gücüne güvenmelidir. “Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı çocukları denecek.”

Ama akla şöyle bir soru gelebilir: Her Hıristiyan’a barışı sağlama çağrısı yapıldı mı? Bu kutsanmış için herkes İsa Mesih’teki lütfun hak edilmemiş iyiliğine ve ayrıcalığına sahiptir, ama herkes bunu aynı şekilde kullanmamıştır. Barış sağlayan bir kişide gerekli olan lütfun kalitesi ya da ölçüsü Tanrı huzurundaki kendi canının durumuna bağlıdır. Rabbin karakterinin başka araştıracağımız özellikleri var mıdır? Örneğin, Rab son tanrısal mutluluğun bereketinden zevk alıyor mudur? “Ne mutlu yüreği temiz olanlara, çünkü onlar Tanrıyı görecekler!” Barış sağlayan bir kişi için bu tanrısal bir hazırlıktır. Bu kişi Tanrının huzurunda doğru kişi olmalı ve O’nunla paydaşlığın tatlı esenliğini solumalıdır.

Yüreği temiz olanlar Mesih İsa’nın değerli kanı aracılığı ile Tanrı ile esenlik içindedirler. Tüm günahtan temiz olarak – kardan da ak – Tanrıyı görürler ve tanrısal huzurda barış sağlamak için kendilerini uygun kılacak olan çok şey öğrenmişlerdir. Tanrı ile yürüyen kişinin kendini yargılama ruhunu taşıması gerekir – kendisine doğal olarak ait olan her şeyi yargılaması lazımdır ve bu şekilde kendi ruhu, huyu, sözleri ve yolları üzerinde tam bir kontrol kazanır. Pak yürek barışçıl bir yürektir, esenliği sever ve diğer kişilerin esenliğini ve mutluluğunu gayretli bir şekilde arzu eder. Bu tür yüreklerde egemen olan sevgidir ve barışı sağlayacak bir kişiye ihtiyaç duyulan bir konumda olan herkese gerçek bir yardım severlik ile akar. Ama mücadele ve disiplin gibi durumlarda sağduyulu ruhsal yargının da gerekli olduğu söylenecektir. Çok doğru; ama kendilerini yargılayanlar gibi ruhsal yargıda bulunacak kadar ve Tanrının ışıkta olduğu gibi ışıkta yürüyecek kadar uygun konumda olan kim vardır? Hiç kuşkumuz yok ki altıncı tanrısal mutluluk, yedinci mutluluğun Tanrı lütfuna benzer uygulaması için gerçek hazırlıktır. Ya da Yakup’un dediği gibi, “Her şeyden önce paktır, sonra barışçıldır.” Yakup 3:17.

Ama barış sağlama konusundaki göksel görevlerini unutan ve sık sık sorun çıkmasına neden olan diğer kişiler için ne diyelim? Esenlik müjdesinin hazırlıklarını ayaklarında taşımak ve attıkları her adım ile bu esenliği götürmek yerine hata bulan ve muhalefet taşıyan bir ruh için ne denebilir? Bu şekilde, alçakgönüllülük ile güvendiğimiz çok az kişi mevcuttur. Ancak sıkıntılar elbette olacaktır ve fikir ayrılıkları ile ilgili unsurların işlemesi kaçınılmazdır. Yine de bu, gerçek ve doğruluk olarak adlandırılan bir amaç uğruna hatalı bir gayret yüzünden yapılmaktadır. Bazı zihinlere göre bir hata, bir güceniklik ile; bir ifade yetersizliği kasti bir sahtelik ile sonuçlanır; ve bir araya getirilmiş farklı şeyler ciddi bir suçlama oluşturur ve suçunun bilincinde olmayan kişiye yönletilir. Ve her ikisi de belli bir noktaya kadar doğru olabilirler, ama onların arasında yargıda bulunacak olan kimdir?

Ah, böyle bir anda barış sağlayan bir evlat! Biraz bilgelik, biraz sabır, biraz yardım, insan zayıflığına dair küçük bir gözlem, biraz Rabbi beklemek, zayıfları kurtarabilir ve güçlülerin vicdanını tatmin eder. Bu durumda ahlak ya da öğretiş açısından bir kötülük mevcut değildir, bu, yalnızca görünürdeki dengesizlikler ile ilgili bir meseledir; bazı zihinler bunu kınama konusunda çabuk davranırlar ve diğer zihinler ise bunu keşfedip ortaya çıkartma konusunda gereğinden yavaş davranırlar. Ama biraz önce tanımlamış olduğumuzdan daha azı bile bazen zamanın iyileştirmekte başarısız kaldığı sıkıntılara ve yürek yangınlarına neden olmuştur. Tanrıya şükürler olsun ki, tüm bunlar hali hazırdaki zayıflık durumumuzun ötesine geçmezler; yukarıda, cennette her şey esenlik içindedir. Ama hali hazırdaki kusurlu konumumuzun içine iman eli aracılığı ile aşağı getirilen bu tatlı esenliğin yalnızca birazı Mesih’e benzer olacak ve bir çoğumuzu üzüntülü yürekten ve acı göz yaşlarından koruyacaktır. “Ne mutlu barışı sağlayanlara, çünkü onlara Tanrının çocukları denecek!”

Ama daha az özür kabul eden bir başka sınıf da mevcuttur; bu sınıfta yer alan kişiler hizmetlerinin takdir edildiğini varsaymadıkları takdirde, küçük de olsa bir hayal kırıklığı göstermemek için barış sağlama görevlerini unuturlar. Kendilerinden hoşnut olmazlar ve mutsuzdurlar, diğer kişilerin sempatisini almak için onları kendilerine çekerler. Bir birlik ruhunun ortaya çıkması söz konusu olur ve bunun sonucu olan üzüntü kaçınılmazdır. :Yara almış gurur ve görev ile ilgili kıskançlık tüm bu sıkıntıların kökünde yer alırlar. Rabbin bir hizmetkarının kardeşlerinin arasındaki barıştan çok kendisine önem vermek ile meşgul olmasından daha fazla üzücü olan ne olabilir? Ancak benlik, hem ruhsal hem de sosyal açıdan sergilediği on binlerce şekli ile tüm sıkıntılarımızın doğurgan kaynağıdır. Benliği bastırmayı ve yalnızca tüm ünvanların en tatlısı olan Rabbin yüceliğindeki değerimizi bilerek yürümeyi başaramaz mıydık?  - “Onlara Tanrının çocukları denecek.” – O zaman her şey esenlik ve sevgi olurdu.

O zaman her imanlı için karakterinin bu ifadesini göz önünde bulundurmasının nasıl da söz ile anlatılamaz bir öneme sahip olması gerekir. Bu karakter ifadesinin eksikliğine ne neden olabilir? Bu karakter ifadesinin karşıtı için ne mazeret gösterilebilir? Hiç bir şey. Barışı korumak ve barışı sağlamak yerine herhangi bir niyet ile karmaşa eken kişi, bir Tanrı çocuğu olarak yolunu şaşırmış bir kişidir. Evet, bir Hıristiyan’ın Mesih’e olan sadakati aracılığı ile belirli çevrelerde pek çok huzursuzluğa neden olabilir. Ama bu durum oldukça farklı bir konu teşkil eder. Böyle bir kişi Mesih’e tam bir yürek ile bağlı olduğu için şeytan bu kişiye karşı pek çok tuzaklar kuracaktır. Aslında bu sözü edilen kişi, Rabbimizin Matta 10:34 ayetindeki şu sözleri nedeni ile bu tür tuzakları bekleyebilir: “Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç getirmeye geldim.” Ama yine de kimseyi gücendirmeyecek ve eğer mümkün ise kendisi de gücenmeyecektir. Çekişme ve mücadeleden uzak duracak ve Mesih uğruna yumuşak huyluluk ile acı çekecek ve çevresinde bulunan imansız ve dikkatsiz kişiler için dua edecektir. Tanrının kendisini zengin kıldığı yedi tanrısal mutluluğun birleşmesi ile şimdi kendisini içinde bulduğu konum ile uyumlu olarak parlaması gerekir. Biraz sağduyu, biraz sabır ve Tanrıyı beklemek, dillerin çekişmeli konuşmasını susturmak, kabarmış huyu sakinleştirmek, muhalefeti uzaklaştırmak ve Mesih için yürekler kazanmak gibi sonuçlar verebilir. Hıristiyan lütuflarından hiç biri bu barış sağlayıcı ruh kadar çocuklarında yaşayan Tanrıyı böylesine ayrıntılı açıklayamaz. “Onlara Tanrı çocukları denecek!”

Yani, Tanrı onlarda görülür ve bundan zevk alır. Ahlak benzerliği görülür ve onların çocuklar oldukları beyan edilir. Bu nedenle, ey canım, evlat olduğunun doğrulanmasına izin ver ve her zaman gayret ve hararet ile dua et!

En büyük barış sağlayıcı Tanrı’dır! Bu, Tanrının yapmakta olduğu, yapıyor olduğu, ve yeni yeryüzü ve yeni gökyüzünde sonsuza kadar barış sağlanana dek yapacak olduğudur. Tanrı, Kendisine “barış ve esenlik Tanrısı” denilmesinden zevk alır. Bu unvan, Yeni Antlaşma’daki mektuplarda yedi kez yer alır. Tanrı, barış sever; çatışma ve karmaşa O’nunla bağdaşamazlar. Çekişme cini ortaya çıktığı zaman, barış Tanrısı çekilir. Esenlik olmadan zihni ve ahlaki yönden gelişme olamaz.

İsa’nın doğumu göksel ordu tarafından haber verildiği zaman, şu beyanda bulundular: “En yücelerde Tanrıya yücelik olsun, yeryüzünde O’nun hoşnut kaldığı insanlara esenlik olsun!” Ve O’nun barış sağlayan alçaltılmış yolu sırasında Tanrı, İsa Mesih’te dünyayı Kendisi ile barıştırıyordu ve insanların suçlarını onlara saymıyordu. O, büyük Barış Sağlayan’dır ve barıştırma sözünü elçilerine emanet etmiştir. Ve bu kutsanmış işin böylece devam edip gitmesi gerekir.

“Size esenlik olsun. Babamın beni gönderdiği gibi ben de sizi gönderiyorum.” Tanrı ve insan arasındaki barışın gerçek temeli, çarmıhta gerçekleştirilen büyük iş ile atıldı. Orada çarmıhta Tanrı yüceltildi ve yine orada Tanrının insanlar için olan iyi amacı sergilendi. Mesih, çarmıhında döktüğü kanı aracılığı ile barışı sağladı: ve O kutlu işini sona erdirdikten sonra, öğrencileri için arkasında barışın tam bereketini bırakarak Babasına geri döndü. “size esenlik bırakıyorum. Size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum.” Çarmıhta sağladığı barış ve bu dünyanın üzüntülerinin içinden geçerken Babası ile birlikte tadını çıkardığı kendi kişisel esenliğini O’na iman eden herkes için sevgisinin zengin mirası olarak bıraktı.

Ne harika bir miras! Ey canım, bunu ilan edebilirsin; ve bu senin için sonsuza kadar sahip olacağın bir mirastır! Tanrı ile sonsuza kadar barış! Babasının huzurundaki Rabbinin kendi zihninin o tatlı esenliği gibisi yoktur. Ve senin esenliğin ve payın da işte böyledir. Barışı giyinmiş olarak ve barış ile dolu bir şekilde ilerlemeye bak; ve yollarının hepsi de gerçekten barış yolları olsun.

Ah! Dileğim odur ki, bu sayfada yazılanları okuyan herkes bu bereketin tatlı deneyimini yaşayabilsin. Bunun elbette Tanrının huzurunda olması gerekir; İsa Mesih’in kanı aracılığı ile tüm günah temizlendi – Oğlu’nun ölümü aracılığı ile Tanrı ile barış sağlandı. Artık Tanrı bizi hiç bir şey için suçlamıyor. Mesih, tüm suçlamaların hepsine yanıt verdi. Barış, tamamlanan doğruluğun sağlam temeli üzerine bina edildi. Ve O’na inanan herkes sonsuza kadar kalıcı bu kesin payı inandığı anda elde etti. O bunu Tanrıdan doğmuş olan herkesin doğum hakkı olan miras olarak bıraktı. Benim gibi günahkar olan dostum, Yuhanna 14’deki bölümü sen kendin için oku ve oradaki sözlere kendin için iman et; ve Tanrıya kendin için güven ve mirasından iyice yararlan; bu miras hiç bir zaman en aşırı hoşgörü ya da en özgür katkı tarafından azaltılamaz. Bu mirası kabul edecek olan herkes ile paylaşmanın ardından git – bu mirası özgür bir şekilde yoksulların kulübelerinde ve zenginlerin malikanelerinde dağıt.

Evet, eğer sen bir barış mirasçısı isen, özgür olmak için uygun olamazsın! Senin payın asla eksik olamaz. Payının kaynağı, Tanrının yüreğidir; kanalı İsa’nın çarmıhıdır; gücü, Kutsal Ruh’tur; bu mirası senin yapan aracı, Tanrının Sözüdür. Ama, senden rica ediyorum; şunu hatırla, imansızlık ancak hakaret edilen iyiliğin adil yargısından başka bir şeyi miras almaz. İmansızlık, tanrısal iyiliğin sağlamış olduğu her şeyi – esenliği ve esenlik Tanrısını, kurtuluşu ve Kurtarıcıyı, cenneti ve cennetin mutluluğunu reddeder. Ve pek çok kişi, bunu yalnızca pasif ve olumsuz bir kötülük olarak görür. Ama bu durum Tanrının gözünde tüm kötülüğün aktif enerjisidir. Gerçeği reddeder, bir yalana inanır; esenliği reddeder; düşmanlığı bağrına basar; cennet kapısını kapatır; cehennem kapılarını açar; aldığı her soluk küstahlıktır, her eylemi intihar eğilimlidir.

İşte imansızlık böyle bir şeydir- imansızlık ölümcül bir günahtır. Ama bir hardal tanesi kadar küçük olsa bile iman, şimdi senin bu tanrısal mutlulukların bereketinin yedi katına sahip olmanı sağlayacak ve seni sonsuz bereket ve Babanın yücelerdeki evinin solmaz görkemleri  için uygun kılacaktır. “Rab İsa’ya iman et, sen de ev halkın da kurtulursunuz.” Elçilerin İşleri 16:31

Kutsal Tanrımız ile barış,
Ölüm korkusundan esenlik,
Kurtarıcımızın değerli kanı aracılığı ile esenlik,
İmanın ürünü olan tatlı esenlik,
Senin ayaklarının dibinde tapınırız,
Hayranlık duyar ve taparız,
Gelecek yücelik önceki esenlikten daha da tatlı olacak.