Bölüm 7
İlk Ürünler Bayramı
(Levililer 23:9 dan 14.ayete kadar)
“Toprağınızın seçme ilk ürünlerini Tanrınız Rabbin Tapınağına getireceksiniz.” ( Mısırdan Çıkış 23:19)
“İsrail halkına de ki, ‘Size vereceğim ülkeye girip ürününüzü biçtiğiniz zaman ilk yetişen ürününüzden bir demet kahine götüreceksiniz; kabul edilmeniz için kahin demeti Rabbin huzurunda sallayacak. Demet, Şabattan sonraki gün sallanacak.” (Levililer 23:10,11)
“Oysa Mesih, ölmüş olanların ilk örneği olarak ölümden dirilmiştir.” (1.Korintliler 15:20)
Rabbin bayramlarının üçüncüsü Fısıh bayramını çok yakından izler ve aynı zamanda Mayasız Ekmek Bayramı ile aynı tarihte kutlanır idi. Bu bayram, İlk Ürünler Bayramı idi. Şabattan sonraki günün sabahında kutlanır idi. Fısıh ve Mayasız Ekmek Bayramları önce Mısır’da ve daha sonra da çölde kutlandılar. Ama İlk Ürünler Bayramı yalnızca Vaat Edilen topraklarda kutlanabildi.
Çöl, Tanrının İsrail için seçtiği yer değil idi. Kenan diyarı, İsrail’in kendi gerçek yuvası idi. Kenan diyarı yuvamız olan göksel evimizi temsil eder. “Oysa bizim vatanımız göklerdedir ve oradan Kurtarıcı’yı, Rab İsa Mesih’i bekliyoruz.” (Filipeliler 3:20) Ve hatta Tanrı bizi şimdiden “Mesih’te her ruhsal kutsama ile göksel yerlerde kutsamıştır.” (Efesliler 1:3); ve biz O’nda “mirasçı atandık.” (Efesliler 1:11) Bu neden ile yolumuz hala bu çöl dünyasından geçiyor olmasına rağmen yüreklerimiz daha şimdiden göklerdeki yuvamızdadır ve bu neden ile biz de İlk Ürünler Bayramını kutlayabiliriz.
Kenan diyarı diye anılan o verimli ülkede “buğday, arpa, üzüm, incir, nar, zeytinyağı ve bal vardır”; orada hiç bir şeye gereksinim duyulmaz.” (Yasanın Tekrarı 8:7-9) Ancak halk, o verimli ülkede o zengin ve bol ürünlerin hiç birine dokunmadan önce kabul edilmesi için bu ilk ürünlerden oluşan demeti getirmelidir, - “İlk ürünlerinin ilkini.” “Tanrınıza bu sunuyu getireceğiniz güne dek ekmek, kavrulmuş buğday ve taze başak yemeyeceksiniz.” (Levililer 23:14) Bu sunu Bu sunu, Kenan diyarındaki olgun tahıl tarlalarından derlenmiş bir demet idi. Ve kahine, kendileri için kabul edilmesini sağlamak amacı ile Rabbin önünde sallasın diye bu demet götürülürdü. Bu sunuyu, yakmalık sunu, yiyecek ve içecek sunuları takip eder idi. Ama burada lütfen günah sunusu olmadığına dikkat edin. İlk Demet, gelecek olan büyük hasadın bir örneğini teşkil eder idi. Tanrının Ruhu aynı zamanda bize bu bayramın anlamını anlatma konusunda özen göstermiştir. Bunu 1.Korintliler 15:20 ayetinde okuruz: “Oysa Mesih, ölmüş olanların ilk örneği olarak ölümden dirilmiştir.” Ve tekrar aynı konuda okuyalım:” Her biri sırası gelince dirilecek. İlk örnek olarak Mesih, sonra Mesih’in gelişinde Mesih’e ait olanlar.”(1.Korintliler 15:23)
Ama ne yazık ki, İsrail hem Mesih’in Fısıh Kuzusu olduğunu anlamadı hem de O’nun İlk Ürünlerin Demet’i olduğunu göremediler.
Lütfen Fısıh Kuzusunun 1900 yıldan daha uzun bir zaman önce boğazlanmış olduğunu bir kez daha göz önüne getirin. O’nun bedeni ağaçtan alındı ve Şabat’tan önceki akşam mezara kondu. Tüm Şabat süresi boyunca bedeni o mezarda kaldı; mezarın kapısına büyük bir taşı yuvarladılar ve böylece mezarı mühürlediler. Öyle ki, mezarı hiç kimse açamasın. Ama şimdi Şabattan sonraki günün sabahı çok erken bir saatte, haftanın ilk gününde şafak sökmeye başlar iken büyük bir deprem oldu; çünkü Rabbin meleği gökten indi ve mezarın kapısındaki büyük taşı yuvarladı ve taşın üzerine oturdu. (Matta 28:1,2)
Rab dirilmişti, İlk Ürünlerin Demet’i biçilmiş, Tanrıya sunulmuş ve O’nun tarafından gelecek olan büyük hasadın örneği olarak kabul edilmişti. Yeruşalim’de, tapınakta İsrail halkı ilk demetlerini getiriyor ve kahinler bu demetleri Rabbin önünde sallıyorlar idi ama Tanrıyı tam anlamı ile tatmin eden tek Yüce Demet, kentin dışında idi.
Rab İsa tam olarak Fısıh bayramında öldü ve yine tam olarak İlk Ürünler Bayramı gününde ölümden dirildi. Fısıh bayramı nasıl İsa Mesih’in ölümünün bir resmi ise aynı şekilde İlk Ürünler bayramı da Rab İsa’nın ölüler arasından dirilişinin bir resmidir.
O’nu çarmıhta bizim büyük günah yükümüzü taşımak için asılı olarak gördük. Ve O’nun şu sözleri bağırdığını işittik: - “Tamamlandı ” ve sonra bedeninin mezara götürüldüğünü gördük. Bu kurban günahlarımızın ortadan kalkması için yeterli olacak mıydı? Bu kurban Tanrının huzurunda kabul görecek miydi? Evet, İlk Ürünler bayramı işte bu sorulara yanıt verir. Tanrının Kendisi şöyle der: “Kahin, demeti senin adına kabul edilmesi için Rabbin önünde sallayacaktır.” Diriliş, Tanrının günah için feda edilen bu kurbanı kabul etmiş olduğunun kanıtıdır. Diriliş, tüm borcumun ödendiğini ve benim özgür olduğumu kanıtlayan makbuzdur!
O Demet, gelecek olan tüm hasadın bir örneği idi ve bu demet kabul edildiği zaman Kenan diyarının tüm hasat tarlaları da onun ile birlikte kabul edilmiş idi. Ve o günden bu yana o hasat tarlalarından ne kadar çok demet biçilmiştir! Yalnızca Kenan diyarının değil ama aynı zamanda dünyanın her yerindeki hasat tarlalarından demetler biçilmiştir. “Her biri sırası gelince dirilecek. İlk örnek olarak Mesih, sonra Mesih’in gelişinde Mesih’e ait olanlar!” (1.Korintliler 15:23) Ve çok geçmeden o gün gelecek; o zaman tüm demetler Yuvada toplanacaktır,-“O’nun gelişinde,”-uyuyan kutsallar ve yaşamakta olan kutsallar, -hepsi “Sevgili’de kabul edilmiş” olarak Yuvada bir araya gelerek toplanacaklardır.
Ve şimdi hatırlayın, “Beyaz giysiler içinde yanlarında beliren iki adam” öğrencilere şu sözleri söylemişler idi:” Aranızdan göğe alınan bu İsa, göğe çıktığını nasıl gördünüz ise aynı şekilde geri gelecektir.” (Elçilerin İşleri 1:11) Rab İsa Mesih, İlk Ürünlerin Demetidir! O, Kendisini izleyecek olanların ilk “örneğidir”! Ve O, “Aynı İsa’dır”, yabancı değildir, farklı değildir: “aynı” İsa’dır. Aynı şekilde bizden önce uyumuş olan sevdiklerimiz de bu şekilde “aynı” olacaklardır. Evet, onların yüceltilecekleri doğrudur ama onlar hala burada yeryüzünde iken sevdiğimiz kişilerin aynısı olacaklardır.
Baba’nın O’na duyduğu sevgi, Baba’nın bize duyduğu sevgi ile aynıdır. “Ben onlarda sen bende olmak üzere tam bir birlik içinde bulunsunlar ki, dünya beni senin gönderdiğini ve beni sevdiğin gibi onları da sevdiğini anlasın.” (Yuhanna 17:23) Onlar, Mesih’in, örneğini oluşturduğu tarlanın parçasıdırlar. “Mesih İsa nasıl ise biz de bu dünyada öyleyiz.” (1.Yuhanna 4:17) Mesih’te olanlar, Tanrıya aynı Mesih’in olduğu gibi yakındır ve aynı Mesih gibi sevilmektedirler! Ne kadar da harika bir gerçek! Bu neden ile şu şarkıyı söyleyebiliriz:-
“Tanrıya öylesine çok, o kadar çok yakınım ki,
Bundan daha yakın olamazdım.
O, Oğlu’nu sevdiği sevginin aynısı ile beni de seviyor.”
(Bakınız Yuhanna 17:23)
Ve gelecek olan bir günde aynı zamanda İsrail’in de tarlaları Yüce Kocalığın sevinci adına zengin demetler verecek. Ve onlar o zaman gerçek Fısıh Kuzusunun farkına varacaklar ve sonra İlk Ürünler bayramını gerçekten kutlayacaklar; bu kutlama, çok daha önceki diriliş sabahında kutladıkları gibi boş bir şekilde olmayacaktır.
Peki, o zaman kötülerin ölümü hakkında ne denebilir? Mesih’i reddetmiş olan kişiler için ne diyebiliriz? Onlar yeniden dirilmeyecek midirler? Evet, dirilecekleri kesindir. Ama kutsalların dirilişi, “ölüler arasından olan” bir diriliştir. Yeruşalim’in tüm çevresinde ölmüş olan bu kişilerin mezarları bulunuyor idi ama İlk Ürün olan Mesih ölüler arasından dirildi, - O, ölüler arasından dirilenlerin İlki oldu; “Oğul, birçok kardeş arasında ilk doğan oldu.” (Romalılar 8:29) “Ölüler arasından ilk doğan O’dur.” (Koloseliler 1:18) Ve O’nun dirilişinden sonra O’nun ile birlikte pek çok kutsalın bedenleri de dirildi. Ama hiç bir imansızın mezarında diriliş hareketi görülmedi.
Pek çok kişi bize doğruların ve doğru olmayanların, genel bir dirilişlerinin olması gerektiğini söyler. Ama Kutsal Kitap bize böyle bir şey söylemez. Kutsal Kitap, aksine, çok açık bir şekilde şu sözleri yazar: “Ölülerin geri kalanı bin yıl tamamlanmadan dirilmedi.” (Vahiy 20:5) sonra büyük Beyaz Tahtın önünde durmak, yaptıkları işlere göre yargılanmak ve Ateş gölüne atılmak dirildiler. Ciddi ve acı gerçek! Sevgili Okuyucu, Kutsal Kitap şöyle der: “İlk dirilişe dahil olanlar mutlu ve kutsaldırlar. İkinci ölümün bunların üzerinde yetkisi yoktur.” (Vahiy 20:6) Lütfen kendimize soralım: “İlk dirilişe” dahil miyiz?