(Misir’dan Çikis 15:22-27, Misir’dan Çikis 16:1-36, Misir’dan Çikis 17:1-16)
Eger kendi yüreklerimizdeki islah olmaz kötülügü ve derin imansizligi bilmese idik, o zaman belki de bu bölümde yazili olanlar bizi biraz sasirtabilirdi. Ama gerçek su ki, Israilin bizden farki yoktu. Tanriya güvenmek onlar için çok zordu. Ve siz ve ben, kutsallar olarak Tanri’ya güvenmekte çok zorluk çekeriz. Tanri yolumuzdaki zorluklar ile ilgili olarak tüm bunlari bizi rahatlatmak ve tesvik etmek için söylemistir. Bu olaylarin sonucunda ortaya çikanin ne oldugunu gözlemleyeceksiniz; halkin sikayetinin ortaya çikardigi tek sey, Tanri’nin lütfudur. Tarihlerinin bulundugu dönemdeki durum budur. Sina dagina kadar tamamen saf lütuf altinda bulunduguna dikkat etmeniz gerekecek. Egemen lütfun disinda hiç bir sey! Bulunduklari toprak kefaret topragidir ve burada ortaya çikan tek sonuç yalnizca lütuftur.
Caninizin tarihçesindeki tüm farki yaratan tek seyin su oldugunu fark edeceksiniz: Tanrinin önünde O’nun lütfunun ne oldugunu bilerek mi duruyorsunuz yoksa O’nun önünde ne olmaniz gerektigini düsünerek yasal bir konum altinda mi duruyorsunuz? Lütuf, olasi her kosulda canimin Tanrinin ne oldugunu kesfetmesidir. Halkin, tüm düsmanlarini deniz kiyisinda ölü olarak gördükleri zaman, Tanri’ya yükselttikleri övgü sarkilari ile gögü nasil çinlattiklarini gördük. Agizlarini açip bu güzel sarkiyi söylerken onlari isitip isitmediginizi merak ediyorum. Gökyüzü o sabah bu sarkiyi isitmisti. O gün çok mutlu idiler ve mutlu olmak için hakli bir nedene sahiplerdi. Söyledikleri çok güzel bir sarki degil miydi? Çok güzel bir sarki idi. Ve sarkida neler söylüyorlardi? Onlarin sarkilarinda sizin ve benim sarkilarimda söylenmeyen bir sey vardi; Bizim söyledigimiz sarkilarin nerede ise tamami kendimiz hakkindadir. Onlarin söyledikleri bu kurtulus sarkisi ise basindan sonuna kadar yalnizca Rab hakkinda idi.
Ama o da ne? Ben üzgün bir sesin söyle dedigini isitiyorum: Ben sarki söyleyemem, çünkü sefil bir durumdayim ve tövbe ettigim konusunda kusku duyuyorum. Sevgili dostum, eger tövbe etmemis olsa idiniz, sefil durumda hissetmezdiniz. Eger hala günahlarinizin içinde ölü olsa idiniz, hiç bir seye aldiris etmezdiniz. Simdi neden sefil hissediyorsunuz? Çünkü caninizda Tanri Ruhunun bir isleyisi gerçeklesmistir. Ve çarmihin degerinin farkina varmissinizdir. Ama daha sonra, gözlerinizi Mesih’in üzerinde dinlendirerek muhafaza etmek yerine sefil benliginize bakmaya basladiniz. Eger ben sizin yerinizde olsa idim, bunu yapmaktan vazgeçer ve bu güzel sarkinin ruhuna dahil olurdum.
Israil Misir’da inledi, agladi ve sikayet etti, ama sarki söyleyemediler. On ikinci bölümde bile sarki söylemediler. Neden? Çünkü orada özgür degildiler. Ama özgür kilindiklari an, sarki ortaya çikti. Sizin için de ayni sey geçerli olacak. Mesih’in çarmihinin, ölümünün ve dirilisinin sizin için oldugu gerçegini ögrendiginiz an ve O’nun ölümünde ve dirilisinde sizin de öldügünüzü ve dirildiginizi anladiginiz zaman, sarki söylemekten baska bir sey yapamayacaksiniz. Sizin çaba göstermenize hiç gerek bile kalmadan sarki kendiliginden dudaklarinizdan dökülüverecektir. Bu durum, bize dogru tapinma düsüncesini saglar. Dindar bir tören bize kendimiz ile ilgilenmek için her türlü imkani verir. Ama tapinma bu degildir. Tapinma dolu bir yüregin coskusu ile ortaya çikar. Tanrinin özgürlügüne sahip olmadikça hiç kimse tapinamaz.
Simdi kisaca bu yeni kurtulus sarkisini dinleyelim. Sarki su sözler ile baslar: “Ezgiler sunacagim Rabbe, çünkü yüceldikçe yüceldi; atlari da atlilari da denize döktü.” (Misir’dan Çikis 15:1) Sarki, Tanrinin zaferini kutlamaktadir. Nasil sona erer? “Rab sonsuza kadar egemen olacaktir.” (Misir’dan Çikis 15:18) O’nun yüceligini beyan eder. Bu sarki, kurtulusu saglayan lütuf ve güç ile baslar, ama yücelik ile sona erer. Bizi dogrudan yücelige götürür. Iman Rab’de buldugu kurtulus ile sevinir ve iman yola çikan tüm zorluklarin üstünden uçarak siçrar ve söyle der: “Öncülük edeceksin sevgin ile kurtardigin halka, kutsal konutunun yolunu göstereceksin gücünle onlara.” (Misir’dan Çikis 15:13) Iman, lütfun baslattigi seyi bitireceginden emindir. Kusku duyan dostum, ayni dilden konus ve kuskularina yol ver. Kuskular, imansizligin ürünüdür. Gözlerini Mesih’ten ayirmana neden olan, seytandir. Birak, gözlerin Mesih’in üzerinde kalip dinlensin, o zaman tüm kuskularin çekip gidecektir. Ve o zaman yalnizca Tanri ile ve Mesih’in kim oldugu ile ilgileneceksin.
Bu bölümün nasil basladigina dikkat edin. “Sonra Musa ile Israilogullari Rabbe su sarkiyi söylediler,”(ayet 1). Günümüzde Hiristiyan oldugunu ikrar eden pek çok kisinin durumu aslinda “sarki” sözcügü ile degil, “iç çekis” sözcügü ile ifade edilir. Ah, benim sevgili dostlarim, sevinç eksikligimizin büyük bir günah olduguna inaniyorum. bu konu, gerçekten de çok ciddi bir konudur, çünkü Mesih’e karsi olan düsmanlari için çok olumlu bir taniklik teskil eder. Bizler, O’nun için taniklik etmemiz gerekirken, genellikle O’na karsi taniklik ederiz ve yürekleri ikiye ayrilmis günahkarlarin dünya ile yürümeye devam etmeleri için bir tür tesvik olustururuz. Bu zavalli durumun nedeni, canlarimizin bu sarkinin sevincinde bulunmayislarindan kaynaklanir. Sarkinin sözlerini yeniden dinleyelim. “Ezgiler sunacagim Rabbe, çünkü yüceldikçe yüceldi.” Bu durum Kutsal Yazilarda gerçek tapinmanin ilk yer alisidir, ve su gerçegi temel alir: “Yüceldikçe yüceldi, atlari da atlilari da denize döktü.” Düsmanin tüm gücü kirildi. Eger bir an için geri dönüp bakar ve Mesih’in çarmihi, ölümü ve dirilisi ile neyin baglantili oldugunu anlarsaniz, düsmanin gücünün mutlak bir sekilde ezildigini ve bizlerin Mesih’in zaferinde, kurtarisinda ve kabulünde durdugumuzu göreceksiniz. Mesih her seydir. Insan bunu anladigi zaman yüregi nasil da büyük bir sevinç ile dolar. Kaybolan oglun yüregi Babasinin sevincini hissettigi zaman nasil da sevinç ile dolmustu. (Luka 15)
Bu bölümümüzde müzik ve dans yer alir (Misir’dan Çikis 15:20). Ve Luka’nin on besinci bölümünde de müzik ve dans vardir. Bölümün baslangicindaki ruha ortak olmanizi istiyorum. Bölümün sonunda Israil’in sikayet ettigini okuruz. Misir’dan Çikis kitabinin on besinci bölümündeki sarkinin son buldugu dogrudur, ama Luka’nin on besinci bölümündeki sarkinin son buldugunu hiç duydunuz mu? Sarki, “sevinmeye basladilar” der. Ve bu sarkinin son buldugunu asla isitmeyiz ve bizim ilahi takdirin ruhunda yasamamiz gerekir.
Hiristiyanlik nedir? Imanlinin bedeninde konut kurmus olan Baba, Ogul ve Kutsal Ruh hakkindaki bilgidir ve Mesih’in kendi gücünde ve ruhunda yasayabilmesi için izin vermektir. Hiristiyanlik, Hiristiyanin yasaminda Mesih’in yasaminin tekrarlanmasidir. Biraz kederli oldugum takdirde, bu bölümden kendim için herhangi bir rahatlik saglamama bu nedenle izin veremem. Hayir, hayir! Tanri’nin, bedeni denedigi zaman, o gün bu durum gözden kaçmis olabilir, ama içinde bulundugumuz günün gerçeginin tam ifadesine ulastigimiz zaman, model olarak Mesih’i elde ederiz. Mesih’in sikayet ettigini hiç duydunuz mu? Hayir, asla! O’nun yasadigi en karanlik günde bile, “Ey Baba, sana sükrederim” dedigini isitiriz. (Matta 11:25) O, her zaman boyun egdi, her zaman itaat etti ve her zaman huzur içinde idi. “Size kendi esenligimi veriyorum” dedi (Yuhanna 14.27). Her zaman sevinçli olmak, ayni zamanda bizim de normal halimizdir. “Sevinciniz tam olsun diye size bunlari yaziyorum.” (1.Yuhanna 1:4) Ah sevgili, Rab Isa Mesih’in yasaminda mükemmel bir modele sahibiz. O’nu izleyelim.
Dirilis sabahinda canlarinin nasil sevinç ile doldugunu düsünelim.”Rab gücüm ve ezgimdir ve benim kurtulusum oldu!” (Misir’dan Çikis 15:2) Sevgili dostlar, sanirim, bazilarimiz bu ayeti su sekle koyuyoruz: “Rab gücüm ve ezgim idi, ama simdi o kadar güçsüzüm ki.”
Israil burada söyle der: “Rab gücüm ve ezgimdir.” Sarkinin bu sözlerinde tazeleyici bir güç yok mudur? Siz ve ben yaslandikça soguklastigimizi düsünüyor musunuz? Yasimiz ilerledigi zaman daha güçsüz mü olmamiz gerekiyor? Bu tür imansizliktan uzak durun. Size eski bir imanlidan söz edeyim. Tüm dünya ile iliskisi kesilmis olarak dört yil boyunca hapishanede kaldi ve tüm Asya ondan yüz çevirdi ve bu kisinin bu durumda iken söyledigi su sözlere kulak verin: “Rab’de her zaman sevinin, tekrar söylüyorum, sevinin!” (Filipeliler 4.4) Bu kisi, aziz Pavlus idi. Burada bir elçi olarak degil bir aziz olarak yazdi. Bir kutsali dogru davranmasi için koruyan nedir? Mesih’in onunla olan varligi.
Kardesler, bu sevinç kavramini biraz daha yakindan inceleyelim. Sevinci istiyoruz. Genç imanlilari genellikle çok coskulu görürsünüz. Biz yasli imanlilarin bunun aksi mi olmamiz gerekir? Tanri yasaklasin, asla! Eger sevinçli ve coskulu birini görür isek, bizim öyle olup olmadigimiz konusunda kendimizi yargilamamiz gerekir. Mutlak zayiflik ve yetersizligimizi ögrendigimiz zaman, “Rab kurtulusum oldu” sarkisinin notalarini söylemek zevklidir. Kamis Denizinin kiyilarindan yükselen bu sesleri duydugu zaman, Onun yüregi sevinç ile doldu. O zaman ayni sekilde bizim seslerimizi de duymayacak midir? Israilliler Misir’a dönüs yolunun kapali oldugunu anladilar. “Yerinizde durun” sözünü isitmislerdi. Tanri’nin nasil geldigini ve onlari nasil harika bir sekilde kurtardigini görmüslerdi. Ve simdi döndüler ve tüm övgü ve sükrani Tanri’ya verdiler. Ayrica söyle de dediler: “O, benim Tanrimdir.” Canin bilinçli ve net bir sekilde bunu söyleyebilmesi harika bir seydir. Ayrica ”Ona bir konut hazirlayacagim” da dediler. Bu sözler benim için tüm bölümün en güzel sözlerinden biridir. Kurtulus topraklarina girdigim an, Onun bana eslik etmesi için uygun hale gelirim ve O benim Onunla paydaslikta bulunmamadan hoslanir. “Ona bir konut hazirlayacagim” ifadesi, Tanrinin nihai amacinin iman ile kavranmasidir. Tanrinin onlar arasinda konut kuracagi düsüncesini anladilar (ayni zamanda bakiniz Misir’dan Çikis 15:3). Kirli bir dünyadan sizi disari çikartanin ve sizi kutsal bir konuta götürenin (ayni zamanda bakiniz Misir’dan Çikis 15:17) Onun gücü olduguna dikkat edin. Sanki söyle der gibiler: “Rab, bizi kendi refakatine alincaya kadar için rahat etmeyecek.”
Ah, simdi de söyle diyebilirsiniz: “Henüz oraya varmadik.” Hayir, sevgili, ama yine de siz ve ben burada iken, Tanrinin bizim aramizda olabilmesi harika bir sey degil mi? Simdiye kadar Tanri halkindan çok az kisi bunu anlayabilmistir. Kutsal Yazilar söyle der: “Tanrinin tapinagi oldugunuzu, Tanrinin Ruhunun içinizde yasadigini bilmiyor musunuz?”(1. Korintliler 3: 16) “Siz de Ruh araciligi ile Tanrinin konutu olmak üzere hep birlikte Mesih’te insa ediliyorsunuz.” (Efesliler 2:22) Canin bunu görmesi ve bunun yalnizca kurtulus topraginin üzerinde gerçeklestigini anlamasi çok önemli bir noktadir. Tanri, Ibrahim’i ziyaret etti. Ona bir ziyarette bulundu ve sonra geri çekildi. Ama ben bu bölüme geldigim zaman, onlarin yüreklerine gelen ilk düsüncenin ne oldugunu görürüm: onlar, “Tanri gelecek ve aramizda konut kuracak” derler. O, sonsuza kadar bizim yanimizda olacaktir.
Rab ile birlikte yasamayacak miyiz? Kesinlikle evet, ama simdi buradaki düsünce Tanrinin bizimle birlikte yasamasidir. Tanrinin halki simdi yalnizca kurtulus topragi üzerinde olmak kaydi ile Kutsal Ruhun varligi ve içimizde konut kurmus olmasi araciligi ile Mesih’in bedeni olarak bir bina halinde insa edilmektedir. Bu konu hakkindaki düsünce bu bölümde yer alir. “Ona bir konut hazirlayacagim.” Tanrinin, aramizda ne sekilde yasayacagi asikardir. Evet, biz Onunla birlikte yasayacagiz, ama Onun bizim ile birlikte yasayacagi ile ilgili harika gerçek bundan önce gelmektedir. (bakiniz Yuhanna 14:16,17) Onunla birlikte olmak için Onun yanina gidecegimiz elbette kesindir, ama biz Onunla birlikte yasamaya gitmeden önce, O gelir ve aramizda yasar. Bu kesindir ve yalnizca gerçegin Ruhu araciligi ile bilinir; Rab söyle der: “Ben de Babadan dileyecegim. O, sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size baska bir Yardimci, Gerçegin Ruhunu verecek….O aranizda yasiyor ve içinizde olacaktir. (Yuhanna 14:17)
Ayrica sunlari okuruz: “Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz de ona gelir ve onunla birlikte yasariz.” (Yuhanna 14:23) bu sözler yalnizca topluluk için degil, bireysel olarak da söylenmistir. Can simdi harika bir ayricaliga sahiptir ve bunun yüregimizin uygulamali konumda gerekli bir kosul olduguna inaniyorum. Daha önceki bir ayette Isa’nin söyle dedigini okursunuz: “Kim buyruklarimi bilir ve yerine getirirse, iste beni seven odur. Beni seveni Babam da sevecektir. Ben de onu sevecegim ve kendimi ona gösterecegim.” (Yuhanna14:21) Bunun anlami nedir? Siz Onun buyruklarini tutacaksiniz ve O da sizi ziyaret edecek. Ama ayni zamanda söyle de demektedir: “Beni seven sözüme uyar.” Sevgili dostlar, Onun buyruklarini yerine getirmek ve sözlerine uymak arasindaki fark nedir? Çok büyük bir fark söz konusudur. Size ve bana Kutsal Yazilardaki bir buyruk seklinde gelen pek çok sey vardir ve ayni zamanda Tanrinin düsünceleri, arzulari, sözleri ve Onu hosnut edenin ne oldugu ile ilgili büyük bir açiklama da mevcuttur. Kendinizi, size buyrulani yerine getirmek üzere düzenlerseniz, O sizi ziyaret edecektir. Ama eger Onu severseniz ve yüreginizde Onun sözlerine deger verirseniz, her zaman Onu hosnut edeni yapacaksiniz ve Onun sizinle olan varliginin kaliciligini garantilemis olacaksiniz. Böyle bir ayricalik ne kadar da bereketlidir. Bunu tam yürekle isteyelim!
Hiristiyanlarin Gerçegin kutsanmis Ruhunun hem bireysel hem de topluluk açisindan konut kurmus olmasi ile ilgili bilgilendirilmeleri gerektigi çok önemli degildir. Kurtulus topragi üzerine geçtiginiz an, Tanrinin bir halki oldugunu anlayacaksiniz. Bizler, Tanrinin halkinin bir üyesi olmak üzere kurtarildik. Tanrinin burada bir halki oldugunun farkinda misiniz? “Öncülük edeceksin sevginle kurtardigin halka.” (Misir’d ait olanlar”an Çikis 15: 13) O, “Bana ait olanlar” seklinde adlandirdigi halkina sahiptir. Bu halk, simdi Tanrinin kilisesidir. Bizler bu halkin bireyleriyiz. Tanrinin bu gün herhangi bir yerdeki kilisesinde Tanrinin her bir kutsali yer alir. Birlikte olmamiz gerekir ve dünyadan ayri olmamiz için temizlenmemiz gerekir. Ama dünyadan ayri degiliz. Bu gün kilisenin nerede oldugunu görüyorsunuz, ne yazik ki, bölünmüs ve ayriliklar yasiyor. Kutsal Yazilar bize Tanrinin kilise hakkindaki düsüncesini gösterir; Onun halki olarak birlikte yürüyen bir kilise. Her seyin baslangicina geri dönüs yapmak her zaman iyidir. Gider ve Kutsal Yazilari okursunuz. Kutsal Kitap’a geri dönün ve Tanrinin ne yazdigini okuyun. Ben ya da baska biri ne söylerse söylesin, Kutsal Yazilara bakip söyleneni denemeden ya da kontrol etmeden söylenen tek bir söze bile inanmayin. Istedigimiz Tanrinin söylemis olduguna geri dönmek ve düsüncelerimizi Tanrinin söylemis olduklarina göre düzenlemektir.
Ayrica, bu sarkida kutlanan, yalnizca kurtarilmis ve satin alinmis bir halk degil, ama ayni zamanda dogrudan Tanriya, yuvaya geri getirilmis bir halktir. Tüm düsmanlar silinip gittigi için sevinirler ve “Tanrinin halki geçinceye dek, Tanrinin sahip oldugu bu halk geçinceye dek, düsmanlar Tanrinin bileginin gücü karsisinda tas kesilecekler” ifadesi ile cosarlar. (Misir’dan Çikis 15:16) Bu durum, güzel degil midir? Onlar Tanrinin halkidirlar. Mesih’teki imanli kardesim, uyan, sen Tanrinin halkindan birisin. Canin bu duyguya kavusmasi harika bir seydir. Tanrinin baslattigi isi sonuna kadar götürecegine güvenebilirsiniz ve köse tasi yavas yavas yücelik içinde büyük sevinç çigliklari ile yerine konacaktir.
Bu gün Tanri halki arasinda bulunan büyük karanligin sirri, Yeni Antlasmanin Eski Antlasma zihniyeti ile okunmasidir. Ne yapmamiz gerekir? Eski Antlasmayi Tanrinin bize Yeni Antlasmada vermis oldugu isik araciligi ile okuyun. Yeni Antlasmayi eski Antlasma zihniyeti ile okumak çok büyük bir hatadir. Eski Antlasmadaki her sey bir örnek, bir gölge ya da bir imadir. Ama artik simdi tüm geçerliligini yitirmistir. Her sey, Tanrinin saginda oturan diri Insan Mesih’te geçerlidir. Ve ben Ondayim ve siz de Ondasiniz. Burada asagida bir kutsalin bireysel ya da topluluk olarak tapinma konusundaki pratik yollari ile ilgili ya da buradaki Tanri halki ile baglantili olan her ne var ise, gücünün sirri nedir? Yalnizca Kutsal Ruh. Ve bu yüzden günümüzde Musa’nin törenlerine geri dönmenin ne kadar büyük bir akilsizlik oldugunu kolaylikla görebilirsiniz.
Siz zamanin ötesinde kaldiniz. Artik hiç bir hükmünüz yok. Simdi her seyin Kutsal Ruhun gücü ile olmasi gerekir. Belki de bu sarkida vurgulanan en büyük gerçek budur.
Aralarinda Tanrinin yasadigi kurtarilmis, sevinç içinde bir halk ve kurtarildiklarini hissediyorlar. Tanrinin halki olduklarini biliyorlar ve Tanrinin onlari yönlendirdikleri noktaya varacaklarindan kesinlikle eminler. Ancak hissettikleri bu duygudan daha fazlasi da mevcut, kutsallik da bu topluluga ait. “Var mi senin gibisi ilahlar arasinda ya Rab? Senin gibi kutsallikta görkemli, heybeti ile övgüye deger, harikalar yaratan biri var mi?” (Misir’dan Çikis 15:11) “Tapinagina kutsallik yarasir sonsuza dek, ya Rab.” (Mezmur 93:5) Bu gerçegi unutmamiza izin vermeyelim. Birinin, “Ben mutlu degilim” dedigini duyuyorum. Bir soru sorabilir miyim? Siz kutsal misiniz? Ah, bu beni arastiran bir soru. Hepimizi arastirmali. Evet, içimizde mevcut olan günah var, ama islemedigi sürece kötü bir vicdana neden olan bu degil. Kutsallik isikta yürüyen ve benlikten ve dünyadan ve Tanriya uymayan degerlerden ayri olan candir.
Ama bedenin tutkularini yerine getirmek için benlige izin verdigimi varsayalim. Eger benlikte yürüyor isem, Kutsal ruhun destegine ya da huzuruna sahip olamam. “Rab Isa Mesih’i kusanin. Benliginizin tutkularina uymayi düsünmeyin.” (Romalilar13:14) Eger bu ögüde uymaz isem, sevincim gidecek ve parlakligimi kaçinilmaz olarak yitirecegim. Ve bunun nedeni nedir? Kutsal olmamisimdir. Mutluluk, kutsalligin yalnizca tek bir adim gerisindedir. Mutlu bir yasamin sirri, kutsal bir yasamdir. Çok basit: “Kutsal olun, çünkü ben kutsalim!” (1.Petrus 1:16) Mesih ile yürüyün, o zaman kutsal olacaksiniz. Kutsal olmaya çalismayin. Eger herhangi bir sey olmak için ugrasiyorsaniz, bu Mesih’ten degildir. Hiristiyanlikta insan çabasina yer yoktur. Kutsal korku ile yürüyün ve yüreginiz Mesih’in refakatinde muhafaza edilecektir. Bir canin bu tür kutsal bir korku ile yürümesi iyi bir seydir. Dostum, Isa ile yürü, her seyi Isa’ya anlat. Ondan hiç bir sey gizleme. Eger güçsüzlük içinde isen, Isa’ya git ve Ona bunu söyle. Isa’nin yüregine, sevgisine ve gücüne güven. O bizden hiç bir sey esirgemez, biz de Ondan hiç bir sey gizlemeyelim. O zaman mutlu oluruz.
Ancak bunun da ötesinde, kutsallik, Tanriya duyulan güveni öylesine arttirir ki, can zafer ile söyle diyebilir: “Uluslar duyup titreyecekler.” (Misir’dan Çikis 15:14) Karsiniza düsmanlar çikacak mi? Hem de çok sayida çikacak. Ama ne olacak? Tanrinin önünde hepsi batacaklar. Her güçlük, Tanrinin gücünü göstermesi için bir firsat haline gelir. Tanri kendi gücünü göstermek için müdahale eder. Sevgili dostum, tüm dünya size karsi mi? Tanri ve siz onlarin karsisindasiniz. Tanri ve siz birlikte olunca yenilmez olursunuz. Tüm zorluklar ortadan kaybolacaktir, çünkü Rabbin gücüne sahip olacaksiniz. “Lütfum sana yeter, çünkü gücüm güçsüzlükte tamamlanir.” (2. Korintliler 12:9)
Sarki çok güzel bir sekilde sona erer:”Ya Rab, halkini içeri alacaksin. Kendi dagina, yasamak için seçtigin yere. Ellerinle kurdugun kutsal yere dikeceksin, ya Rab!” (Misir’dan Çikis 15:17) Yolda kutsal bir halk var ve kutsal bir yere gidiyorlar. Bu gittikleri yerde ne düsman ne de kötülük bulunmuyor. Ve sevgili dostlar, biz oraya gidiyoruz ve bu yolda bizi belirleyen, kutsalliktir.
“Rab sonsuza dek egemen olacaktir.” (Misir’dan Çikis 15.18) Bu sözler, iman sarkisinin zaferli sonucudur ve bu nedenle amaç çok bereketlidir. Onun yüceligi ve kurtarisi ayni degeri temel alir – “ Firavunun atlari, savas arabalari, atlilari denize dalinca, Rab sulari onlarin üzerine çevirdi, ama Israilliler denizi kuru toprakta yürüyerek geçtiler.” (Misir’dan Çikis 15:19)
Baslangiç noktasina geri döndüler. Sarkinin sonunun sarkinin baslangici oldugunu fark etmek çok ilginçtir. Bir kutsal ne kadar yaslanirsa cani o kadar çok sarkiya istirak eder ve Tanrinin lütfunun sadeliginden o kadar çok zevk alir.
Miryam ve bütün kadinlar ellerinde tefler ile oynayarak su kurtulus ezgisini söylediler: “Ezgiler sunun Rabbe, çünkü yüceldikçe yüceldi, atlari, atlilari denize döktü” (Misir’dan Çikis 15:21) Miryam sarkiyi tek basina söyler; kadinlar sadece oynayarak onu izlerler. Çünkü Miryam kaçis düsüncesinin ötesine asla geçemeyen bir canin örnegidir. Sarkisinda ülkeye varmaktan söz etmez. Düsmanin yok edilmesinden dolayi duydugu sevinci dile getirir, ama Kenan diyarina varmak ile ilgili en ufak bir söz bile etmez. Bu çok dikkat çekici bir durumdur; Miryam Kenan diyarina hiç bir zaman girmedi. Çölde öldü (Çölde Sayim 20:1). Miryam’in can tarihinde Seria irmagini geçmek yer almamaktadir.
Mesih’in simdi bulundugu yere ruhta geçmek bize ait olan bir ayricaliktir. Ve Tanri bizi destekleyecektir. Koruyacak, kucaginda tasiyacak ve kendisi için isik ile dolu, diri bir tanik yapacaktir. Genç bir imanli misiniz? Rab için yasayin. Onun amaci sizi diyara tasimaktir. Bir Kalev ya da bir Yesu olabilirsiniz. Onlar Rabbi tüm yürekleri ile izlediler. Kenan diyarina giren iki kisi yalnizca onlardi (Çölde Sayim 14:26-30) Ben bu iki kisiye kirk yil sonra rastlasa idim, söyle derdim: Siz Kamis Denizinin kiyilarinda duran ve o sarkiyi söyleyen insanlar arasinda degil miydiniz? Evet, biz o sarkiyi söyledik ve söyledigimiz sarkinin gerçegine tanik olarak burada degil miyiz? Ah, bunu görmek ne kadar da güzel! Ben can tarihçeleri Kalev ve Yesununkine benzeyen yücelik içinde pek çok kutsal bulunacagina inaniyorum. Onlar tüm yol boyunca Tanri tarafindan korundular ve desteklendiler. Tanri size, kutsanmis adi ugruna Rab Isa Mesih’i tüm yüreginiz ile izlemeniz için lütuf versin.
Ey sabirli ve kusursuz Olan!
Yüreklerimiz senin boyundurugunu tasimak
Ve senden ögrenmek için
Alçakgönüllülük ile egitilsin,
Öyle ki, huzura kavusalim.
Isa! Sen zihni ve yüregi
Doldurmak için yeterlisin;
Senin sabirli yasamin – cani sakinlestirir;
Senin sevgin – korkuyu disari atar.
Ey Rab, gözlerimizi gayret ile
Tamamen sana dikelim.
Güzelligin ile öylesine mesgul olalim ki,
Baska hiç bir sey görmeyelim.