(Misir’dan Çikis 14)

Yeni Antlasma’da Israil’in tarihi ile ilgili bu bölümde çok çarpici bir yorum mevcuttur. Bu yorumu okuyacagim: “Iman sayesinde Israilliler karadan geçer gibi Kamis Denizinden geçtiler. Misirlilar bunu deneyince boguldular.” (Ibraniler 11:29) Sevgili dostlar, iman yolu, dogal olan yol ve dünyevi insanin yolu arasinda basit bir dil ile söylenecek olursa, çarpici bir karsitlik mevcuttur.

Simdi eger Israil tarihinin bu bölümü üzerinde düsünecek olur iseniz, çok büyük korku ve dehset ile karismis olsa da, iman enerjisinin güzel bir kanitinin mevcut oldugunu göreceksiniz. Tanri’nin sözü her zaman, her seyi böyle bir örnekte bile tam olarak oldugu gibi tanimlar ve siz bu on dördüncü bölümde siz kendi deneyiminize mutlak bir yanit saglayan örnegi bulacaksiniz. Burada ima edilen yalnizca sizin kendi caninizin tarihçesinde bildiginizi resmeder – inaniyorum ki, hepimiz bunun ne oldugunu biliriz.

Bizler, bu imalar ve örnekler araciligi ile Tanri’nin canlarimizin bereketlenmesi için Rab Isa Mesih ile olan simdiki baglantimizi ögreniriz. Anlamaniz gereken sudur: bu gün her sey örnek ile ifade edilir ve hepsi Yücelik içindeki bir Kisi’de bulunur. Her seye ragmen tüm örnekler Tanri tarafindan, bize degerli ve harika gerçekleri ögretmek için tasarlanmislardir. Daha önce de söylemis oldugum gibi, Israil tarihinde Rab Isa ile ilgili önde gelen dört örnek mevcuttur. Bunlardan ilki, kuzunun bogazlanmasidir; ikincisi, Kamis Denizinden geçistir; üçüncüsü tunç yilandir; ve son olarak dördüncüsü, Seria irmagindan geçistir. Mesih’in ölümü ile ilgili dört örnek vardir ve bunlarin hepsi bize tamamen farkli gerçekleri ögretirler.

Tanri kutsaldir ve günahtan yüzde yüz nefret eder. Hiç kimsede günah bulunmasina tahammül edemez. Çarmihta baskasi hesabina günahi yüklenen kutsanmis Oglu’nda bile günaha bakamamis ve o an için Oglu’nu terk etmistir. Günahin yargilanmasi gerekir. Ama Kamis Denizinin verdigi ders kapi sövelerine sürülen kanin verdigi dersten çok farklidir. Bu durum Tanri’nin bir yargiç olarak disarida birakildigi gerçeginin ötesine geçmez. Eger lütuf araciligi ile Rab Isa Mesih’in kanina, kusursuz kutsalligina, ve Tanri’nin dogruluguna güvenmek için yönlendirildi iseniz, O’nun sizi yargilamasini kesinlikle imkansiz kilmis olursunuz. Bu konu hakkinda çok emin olabilirim ve tüm günahlarimin bagislandigini bilebilirim, ama yine de canim ile ilgili gerçek zorluklar ile karsilasabilirim. Ya seytanin gücü hakkinda ne demeli? Tanri açisindan Israil mükemmel bir sekilde kurtulmus olmasina ragmen, firavun açisindan kesinlikle kurtulmus olarak görülmüyorlardi (Misir’dan Çikis 14). Konu, bu kisilerin gerçekte Tanri’ya mi yoksa firavuna mi ait olduklari idi. Kamis denizinde yasananlar bu konuyu açikliga kavusturdu.

Geçenlerde Yesaya kitabinda yer alan dikkat çekici bir ayet beni oldukça sarsti. Bu ayette, Tanri’nin Israil’i tekrar kurtaracagi bir günün geleceginden söz edilmektedir: “Acele ile çikmayacak, kaçip gitmeyeceksiniz; çünkü Rab önünüzden gidecek, Israil’in Tanrisi artçiniz olacak.” (Yesaya 52:12) Misir’dan Çikis 12. bölümde acele ile çikmislardi. Öfkeli bir düsmandan kaçan, korkudan dehsete düsmüs yaratiklar gibiydiler. Misir’dan kovulmuslardi (Misir’dan Çikis 12:39), acele ile çikmislardi ve “halkin kaçtigi Misir firavununa bildirilmisti” (Misir’dan Çikis 14:5). Rahat bir sekilde çikmamislardi. Çiktiklari zaman yasamlari tehlike altinda idi. Kendilerini izleyen düsmandan korkarak, siginacak bir yer bulmak için kaçmislardi. Çok geçmeden acele ile çikmaktan vazgeçeceklerdi, çünkü o zaman sunu ögrenmis olacaklardi: mesele, kendilerinin ve firavunun arasindaki bir mesele degildi, mesele, Tanri ve ait olduklari firavun arasinda idi.

Belki biri söyle diyebilir: - Ben tövbe edip dönüs yaptigimi düsündüm, ama simdi böyle olabilecegini düsünmüyorum, çünkü bazen çok korkular ve kuskular duyuyorum. Bu bölümde bu konu ile ilgili olarak açiklanan gerçek sayesinde büyük rahatliga kavusacaksiniz. bir imanli Rab Isa Mesih’in kani altina girdigi andan itibaren korunma altindadir. Onu koruyan ayni kan, O’nu Tanri için ayiran kandir. Çünkü ruhunuz, caniniz ve bedeniniz Tanri’ya aittir. Siz kendinize ait degilsiniz, bir bedel karsiligi satin alindiniz (1. Korintliler 6:19,20). Siz Rabbe aitsiniz, ama hala bu dünyadasiniz ve Tanri Israil’i Misir’dan çikarttigi gibi sizi de çikartacaktir. “Onlara dogru yolda öncülük etti.” (Mezmur 107:7) “Firavun Israillileri saliverdigi zaman, Filist yöresi yakin olmasina karsin, Tanri onlari oradan götürmedi. Çünkü, ‘halk savas ile karsilasinca düsüncelerini degistirip Misir’a geri dönebilir’ diye düsündü. Halki çöl yolundan Kamis Denizine dogru dolastirdi. Israilliler Misir’dan silahli çikmislardi. (Misir’dan Çikis 13, 17,18)

Varacaklari ülkeye olan uzaklik yaklasik on bir gün idi (Yasa’nin Tekrari 1:2). Ama neden o yoldan götürülmediler? Henüz savas için hazirlikli degildiler ve Rab söyle dedi: “eger yolda Filistliler ile karsilasir ve savas görürler ise düsüncelerini degistirip Misir’a geri dönebilirler.” Bu nedenle onlari çöl yolundan götürdü. Daha önce hiç savas görmemislerdi ve Tanri’nin gücünü görene kadar da savas görmediler. Size onlarin ne gördüklerini söyleyecegim. Onlar, “Rabbin kurtarisini” gördüler. O, size, öncelikle, düsmanin gücünün nasil tam ve kesin olarak kirildigini ve Mesih’in zaferinin ne demek oldugunu ögretmekten hoslanir. Bunu, yani, kendi kendinizi kurtaramayacaginizi ögrenmeniz gerekir. Zayiflik özelligimiz vardir ve zayiflik onlar tarafindan “bes kisilik siralar halinde dizilmis” olarak kabul edilir (Misir’dan Çikis 13:18, sayfa kenari). Onlarin Kenan’a nasil – bundan kirk yil sonra – girdiklerini biliyor musunuz? Orada da “beser kisi olarak siraya kondular” (silahli olarak) (Yesu 1:14, Yesu 4:12).

Bes rakaminin önemi nedir? Kutsal Yazilarda, bes rakami her zaman “zayiflik, güçsüzlük” ile baglantili bir sayidir. Örnegin, “Burada bes arpa ekmegi ile iki baligi olan bir çocuk var. Ama bu kadar adam için bunlar nedir ki?” (Yuhanna 6:9) Bes tane ne ise yarayacakti? Ben bes sayisinin zayiflik isareti oldugundan eminim, bundan kuskum yok. Ve Tanri’nin bize ögretmek istedigi sudur: biz, kendi basimiza nihai zayifligin bir ifadesiyizdir. Yolculuklarimizin baslangicinda ya da sonunda gücümüz yoktur. Ama böyle oldugunu bir günde ögrenmeyiz. Göksel ülkeye vardiklari zaman, içeri beser kisi olarak girdiler. Siz, ne Misir’dan çikacak güce ne de Kenan diyarina girecek güce sahip degilsiniz. Gücümüzün Tanri olmasi gerekir ve biz zayif oldugumuzun bilincine vardigimiz zaman, Tanri gücümüz olur. “Ne zaman zayif isem, o zaman güçlüyüm.” (2. Korintliler 12:10).

Bu bes rakami ile ilgili ifade ilk kez, her iki yanlarindaki dalga duvarlari ile Kamis Denizinin içinden geçtikleri zaman, ortaya çikar – onlara yandan gelen düsmana karsi savunma saglanir. Seria’ya geldikleri zaman, ne görürüz? “Bir siradaki bes kisi” muhafaza edilir, ama yine de bildiginiz gibi, önlerindeki otuz millik yolda bir damla su bile yoktu (Yesu 3:16). Kamis denizinden geçtikleri zaman sular sag ve sol taraflarinda yükseldi. Kim böyle bir denizin içine girebilirdi? Imandan baska hiç kimse. Insan dogasi buna tesebbüs edebilir ve etmistir, ama sonuç yargi olmustur. Iman yoluna, insan dogasinin gücü ile girmeyi denemek çok ciddi bir konudur.

Ama firavunun bunu yaptigini okuruz: “Firavun savas arabasini hazirlatti, ordusunu yanina aldi. Seçme alti yüz savas arabasinin yani sira Misir’in bütün savas arabalarini sorumlu sürücüleri ile birlikte yanina aldi. Rab Misir firavununu inatçi yapti. Firavun zafer havasi içinde ilerleyen Israillilerin pesine düstü.” (Misir’dan Çikis 14:6-8) Düsmanin tüm gücü, onlarin kaçmalarina engel olmak için kullanildi. Ama bu gücün her zerresi Tanri, sevgili halkini kurtardigi zaman kirildi.Tanri onlara öncülük etti ve “Israillileri ülkeden altin ve gümüs ile çikardi, oymaklarindan tek kisi bile tökezlemedi.” (Mezmur 105:37)

Güvenlikleri tamdi! “Gece gündüz ilerlemeleri için Rab gündüzün bir bulut sütunu içinde yol göstererek, geceleyin bir ates sütunu içinde isik vererek onlara öncülük ediyordu. Gündüz bulut sütunu gece ates sütunu halkin önünden eksik olmadi.” (Misir’dan Çikis 13:21,22)  Siz O’nun su sözlerini isittiniz, degil mi? “Iste ben, dünyanin sonuna dek her an sizinle birlikteyim.” (Matta 28:20) Ah sevgili, halkina o zaman öncülük eden simdi de öncülük ediyor, yeter ki halki O’nun öncülük etmesine izin versin.

Tanri onlari önce, denizin kiyisina getirir. (Misir’dan Çikis 14:1,2) Bize, pratik bir konuyu, güçsüzlügümüzü ögretmesi gerekir. ‘Kamis Denizi örneginin anlami nedir?’ diye sorabilirsiniz. Rab Isa Mesih’in bizim ve günahlarimiz için ölmesi ve dirilmesidir. Dirilmis bir Mesih’i taniyana kadar düsmani hiçbir zaman net olarak bilemem. Pek çok imanli günlerini su sözleri söyleyerek geçirmektedir:” Ne zavalli insanim! Ölüme götüren bu bedenden beni kim kurtaracak?” (Romalilar 7:24) Gözlerinizi dirilmis bir Mesih’e dikinceye ve O’nun ölümünde ve dirilisinde O’nunla birlestiginizi bilinceye kadar hiç bir zaman kurtulamayacaksiniz. Yani, Mesih için gerçek olan simdi sizin için de gerçektir. Ben lütuf araciligi ile Mesih ile birlestim. Mecaz yolu ile Mesih’in ölümünün ve dirilisinin benim için oldugunu ögrenirim. Eger O öldü ise, ben de öldüm. Eger O dirildi ise, ben de dirildim. Ölümü, Tanri’nin insan üzerine gelen yargisi olarak kabul etmeliyim. Ancak, tüm bunlarin Mesih’in ölümünde ve dirilisinde sizin için gerçek oldugunu anladiginiz zaman, caniniz ne kadar büyük bir özgürlüge ve berekete kavusacaktir.

Tüm bunlarin hepsini bir dakikada ögrenmeyiz. Ama ögrendigimiz zaman da gerçekten söyle diyebiliriz: “Oh, ne mutlu bana, çünkü lütuf araciligi ile Tanri’nin sevgisinin ve benim için kazandigi zaferin ne oldugunu ögrendim. Romalilar 7. bölüm gerçek bir imanli ve bu yüzden Tanri’nin çocugu olan herkesin bir deneyimi olmakla birlikte ayni zamanda kurtulmamis bir canin da deneyimidir. Kurtarilmis bir can,”Rabbim Isa Mesih araciligi ile Tanri’ya sükürler olsun’!” der, “Beni kim kurtaracak?” sorusu ise, kurtulmamis bir canin acinacak halde olan, merhamet uyandiran sorusudur. Ve hiç kuskusuz bu deneyimden geçen çok sayida insan mevcuttur. Ben bunun deneysel oldugunu kabul ediyorum. Kurtuldugunuzu kendi caninizda bilmeniz gerekir. Ve kurtarilincaya kadar kurtulmus degilsinizdir. Bunu anliyor musunuz? Ne zaman kurtarildiniz? Kendi kendinizi kurtarmaya çalismaktan vazgeçtiginiz zaman. Burada Yunus’u bir örnek olarak alalim. Yunus büyük bir baligin karninda kaldi. Ne zaman kurtarildi? Kendi kendini kurtarmak konusunda umutlanmaktan vazgeçtigi zaman, iste o zaman kurtulusu geldi. Yunus kitabinin ikinci bölümünü okuyun. Yunus acinacak bir halde idi. Dua etti (Yunus 2:1), feryat etti (Yunus 2:2), vaatte bulundu: “Kutsal tapinagini yine görecegim” (Yunus 2:4), ahlakini düzeltti (Yunus 2:8), kurban sundu, adagini yerine getirecegine söz verdi (Yunus 2:9); ama hala büyük baligin karninin içinde idi. sonunda söyle dedi:”Kurtulus senden (Rab’den) gelir.” (Yunus 2: 10) ve aninda karaya atildi.

Iste Israil de ayni sekilde Kamis Denizinden çikarak karaya ayak basti. Kara, Mesih’in bulundugu yerdir. Diriliste Mesih, kabul ediliste Mesih ve Tanri’nin önündeki yasam ve yücelik Mesih. Mesih, zaferli Olan’dir. Mesih bu gün bir Hiristiyan için kara’dir. Ben Mesih’teyim, Adem’de degilim. “Kara ya da kuru toprak” ifadesinden benim anladigim budur. Her engel uzaklastirilmis ve düsmanin tüm gücü kirilmistir.

“Rab, Musa’ya,’Israillilere söyle, dönsünler’ dedi. ‘Pi-Hahirot yakinlarinda, Migdol ile deniz arasinda, Baal-Sefon’un karsisinda deniz kiyisinda konaklasinlar. Firavun söyle düsünecek: ‘Israilliler ülkede saskin saskin dolasiyorlardir, çöl onlari kusatmistir.’” (Misir’dan Çikis 14:1-3) Pi-Hahirot Tanri’nin bize, benligin nihai yararsizligini ögretmek için kullandigi yollardan biridir. Yeni iman etmis biri sik sik söyle der:”Simdi iyi olani yapacagim ve farkli bir kisi olacagim ve farkli bir yasam sürecegim.” Bizim hiç bir sey yapamayacagimizi ve Tanri’nin her seyi yapmasi gerektigini ögreninceye kadar kendimize duydugumuz öz güven büyüktür. Pi-Hahirot sözcügünün anlaminin “özgürlük kapisi” olmasi çok dikkat çekici bir

noktadir. Kendimi kurtarma konusundaki gücümün sifir oldugunu anladigim zaman, benim için her sey yoluna girecektir. Burada da durum ayni idi. Firavunun hizmetkarlari ona halkin kaçtigini söylediler; bunun üzerine o da savas arabalarini hazirlatti ve büyük bir güç ile onlarin pesinden gitti. (Misir’dan Çikis 14:5-8) Gördügünüz gibi, seytan sizi izlemek ve ele geçirmek için karalidir. Eger elinden gelebilse idi, sizin Rab Isa’ya adanmis bir hizmetkar olmaniza engel olacakti.

Dokuzuncu ayette firavunun onlara yetistigini okuyoruz: “Firavun yaklasirken Israilliler Misirlilarin arkalarindan geldigini görünce dehsete kapilarak Rabbe feryat ettiler.” (Misir’dan Çikis 14:10) Israilin durumu bizlerin canlarimizda sahip oldugumuz kuskulara ve korkulara çok benziyor. Ve daha sonra söyledikleri onlarin ve bizim yüreklerimizin tamamen ayni olduklarini göstermektedir. Iman etmis olsaniz bile aslinda sizi dünyaya geri götürebilecek bir yürege sahip oldugunuzu biliyor musunuz? “Musa’ya, ‘Misir’da mezar mi yoktu da bizi çöle ölmeye getirdin? dediler. ‘Bak, Misir’dan çikarmak ile bize ne yaptin! Misir’da iken sana, ‘birak bizi, Misirlilara kulluk edelim’ demedik mi? Çölde ölmektense Misirlilara kulluk etmek bizim için daha iyi olurdu.’” (Misir’dan Çikis 14:11,12) Tam Kenan diyarina dogru yol alirken ne kadar da imansiz konusmalar yapiyorlar. Bizler ayni sekilde konusabilir miydik? Yüreginiz baski ve ayartma saatleri sirasinda hiç bu sekilde konusmalar yapmadi mi? Tüm bu olanlara bakinca Mesih’i kabul etmeseydim keske dediniz mi? Eger böyle oldu ise, sevgili dostum, o zaman siz de ayni imansizligi gösterdiniz. Bence Tanri Israili Pi-Hahirot’un yanindan geçirdi, çünkü O’nun bir “özgürlük kapisini” nasil açabilecegini görmelerini ve O’nun kurtarisinin zaferini tadabilmelerini istiyordu. Onlari Tanri ve yalnizca Tanri kurtarabilirdi. Konu bu idi (Misir’dan Çikis 14:13). Musa’nin onlara verdigi karsilik harika idi. Musa tüm yüregimle sevdigim çok degerli bir karakter ve insan idi. Bu adamin yasamini okuyun. Onun sabrinin yalnizca bir kez tastigini duydum. Ama o bir hizmetkar iken de çok ama çok iyi bir hizmetkar idi. O, Tanri’nin agzi olma görevine sahipti ve dehset içinde titreyen zavalli canlara Tanri’nin agzi olmak harika bir seydir. Gelin, neler söyledigine kulak verelim:”Korkmayin. Yerinizde durup bekleyin. Rab bu gün sizi nasil kurtaracak görün. Bu gün gördügünüz Misirlilari bir daha hiç görmeyeceksiniz. Rab sizin için savasacak. Siz sakin olun yeter.” (Misir’dan Çikis 14:13-14) Tanri’nin kurtarisini o gün göreceklerdi. Sevgili imanli, bu sözcük ile – “kurtulus -  Kutsal Yazilarda ilk kez karsilasiyorsunuz. Bu sözcügü ilk kez Yaratilis 49:18 ayetinde gördünüz, “Ben senin kurtarisini bekliyorum, ey Rab.” daha önce beklenmekte olan burada gönderilir. Tanri’nin kurtarisi nedir? Mesih’in kani Tanri’nin tüm taleplerini yerine getirmistir, Tanri’nin gücü, düsmanin gücünü mutlak bir kesinlikle ezmis ve halkini Kendisinden zevk almalari için yanina getirmistir.

O gün isitilen söz su idi:”Sakin olun. Rab sizin için savasacak ve sizin yerinizde durup beklemeniz yeterli.” Mesih’in ölüme gitmesi ve çarmihta ölümü, Tanri’nin insanin üzerine inen yargisi olarak tatmasi ile ilgili harika gerçegi caniniza alin. Ey sevgili, O ölüme gitti ve ölümden çikti ve simdi diri olarak Tanri’nin önündedir. Ve siz simdi iman araciligi ile O’nun adimlarini izlerken dirilis topraklarindan geçersiniz. Sizin için ne ölüm ne de yargi yoktur. Tanri’nin sevgili Oglu bu konulara çözüm getirmistir.

Ancak bunu bilmeniz için Israil’in yaptigi gibi sizin de “ileri gitmeniz” gerekir. (Misir’dan Çikis 14:15) Kendilerine öncülük eden ates sütununa itaat ettiler, çünkü “Israil ordusunun önünde yürüyen Tanri’nin melegi yerini degistirip arkaya geçti. Önlerindeki bulut sütunu da yerini degistirip arkalarina, Misir ve Israil ordularinin arasina geldi. Gece boyunca bulut bir yani karartiyor, öbür yanini aydinlatiyordu. Bu yüzden bütün gece iki taraf birbirine yaklasamadi.” (Misir’dan Çikis 14:19,20)

Ilerlemeye basladiklari zaman isik onlarin önüne geçti ve isik onlara yol gösterdi. Ama daha sonra ne oldu? Israilliler bir an için arkalarina baktilar ve Tanri’nin kendilerinin ve düsmanin arasina gece boyunca bir bulut koydugunu gördüler. Tanri, sanki düsman ile aralarina girmis ve söyle diyordu: “Haydi firavun gel, eger yapabiliyor isen gel de onlara dokun, onlara elini bile süremezsin. Israilliler güvenlik altinda miydilar? Evet, gerçekten de korunuyorlardi. Kanin korumasi altinda güvenlikte idiler, ama simdi artik kurtulmus olduklarini ögreneceklerdi. Ben Kuzu’nun kaninin korumasi altinda güvenlik içindeyim, düsmanin gücü kirildigi zaman, ben kurtuldum, ve Tanri’nin huzurunda O’nun biricik Oglu’nun tamamladigi isin degerine güvenerek durdugumu ögreniyorum.

Tanri’nin melegi yerini degistirip arkalarinda yürümeye basladi. Eger isik önlerinde olmus olsa idi, o zaman arkadakiler dehsete kapilacaklardi. Hepsi alti yüz bin kisi idiler, ama beser kisilik siralar halinde dizilmis olduklarini zihninizde canlandirin. Siranin basindaki ilk bes kisi söyle diyeceklerdi: “Bizim için sorun yok, ama son siradaki bes kisi güvende degil.” Ama Tanri, son siradaki bes kisi ve düsmanin arasina girer ve böylece Tanri’nin isigi onlari baslari üzerinde parlar iken, hepsi de güvenlik altindadirlar. Günümüzde kullandigimiz elektrik isigi Tanri’nin ordusunun o geceki isiginin yaninda çok sönük kalir. Herkes önlerinde uzanan yürüyüs yolunu net bir sekilde gördü. Bu, kesindir.

Genç Imanli, iste seni seven Tanri, Tanrin budur. O öyle bir Kurtaricidir ki, senin davani üstlenmistir ve seni bu dünyadan çikartir çikartmaz yücelige tasimak için gelmistir. Sence seytanin sana dokunmasi için herhangi bir olasilik mevcut mu? Hayir, hayir! Simdi daha sonra neler olduguna bakalim. “Musa elini denizin üzerine uzatti. Rab bütün gece güçlü dogu rüzgarlari ile sulari geri itti, denizi karaya çevirdi. Sular ikiye bölündü. Israilliler kuru toprak üzerinde yürüyerek denizi geçtiler. Sular saglarinda, sollarinda onlara duvar olusturdu.” (Misir’dan Çikis 14:21,22) Yollari açildi. Önlerinde uzanan ne idi? Onlarin ileriye dogru yürüdüklerini görüyorum ve nereye dogru yürüyorlar? Kesin bir ölüme dogru yürüdükleri asikar. Bir adim daha ve sonra ölümün bu siyah karanlik sularina dalacaklar. Onlar ölümü kabul ediyorlar ve onun yasam ve özgürlük oldugunu düsünüyorlar. Ölümü kabul etmelisiniz. Kamis Denizinin ya da Mara’nin ya da Seria’nin sulari, bunlarin hepsi size tek bir gerçegi söylemektedir Canimin Tanri’ya ulasmasinin tek yolu vardir ve bu yol ölümden geçer. Kutsanmis Rabbim Isa Mesih’in benim için öldügü ölümünü kabul etmem gerekir.

Ne kadar harikulade bir görünüm, simdi öne dogru ilerliyorlar; Tanri’nin “Ilerleyin!” sözünü isitiyorlar ve imkansiz gibi görünen bir seyi yapmak için, suya dogru ayaklarini kaldiriyorlar. Bu hareketleri, ölüm yargisini kabul ettiklerini gösterir. Ve simdi bizler için harika bir gerçek vardir ve o da Mesih’in ölüme gitmis olmasi ve ölümü tamamen yok etmis olmasidir. “Bu çocuklar etten ve kandan olduklari için Isa, ölüm gücüne sahip olani, yani iblisi ölüm araciligi ile etkisiz kilmak üzere, onlar ile ayni insan yapisini aldi. Bunu, ölüm korkusu yüzünden yasamlari boyunca köle olanlarin hepsini özgür kilmak için yapti.” (Ibraniler 2:14,15)

Ve simdi siz bana, ‘Bu gerçegi kendime nasil uygulayabilirim?’ diye sorabilirsiniz. Ama bilin ki, onlarin her birinin denize girmeleri gerekiyordu. Istisnasiz olarak hepsi de bu denize girmek zorunda kalacaklarini biliyorlardi. Ama tam o noktaya geldikleri zaman, ne gördüler? “Kuru toprak.” Adimlarini iman enerjisi ile attilar, çünkü ayetlerde sunlari okuruz: “Iman sayesinde Israilliler karadan geçer gibi Kamis Denizinden geçtiler. Misirlilar bunu deneyince boguldular.” (Ibraniler 11:29) Bu ayetin son cümlesi çok çarpici bir etkiye sahiptir. Tanri’nin çocuklarinin yerini isgal etmek isteyen kisilerin var olduklarini fark edeceksiniz. Büyük

taklitlerin yapildigi bir günde yasiyoruz. Gerçek olmayan canlarin hepsinin, her Misirlinin bu denizde boguldugunu hatirlamalari gerekir. Yalnizca iman bu yola adim atabilir ve yine yalnizca iman denizin orta yerinde iken, kuru toprakta yürüyebilir. Firavunun söyle düsündügünden kuskum yok. “Simdi hepsini ele geçirecegim.” Firavunun tek amaci ele geçirmek ve yok etmekti. Tanri’nin amaci ise kurtarmak ve özgür kilmak idi. Tanri’nin ikiye ayirdigi bu su duvarlarinin arasindan geçerken ne kadar da güvenlik içinde idiler! Ayni sekilde biz de Oglu’nun bizim ugrumuza ölümden ve dirilisten geçmesine izin veren Tanri’nin sevgisinin harika sevgisini tadiyoruz. Ve simdi O dirildi ve bizler de O’nda dirildik.

Bu bölümde açiklanan gerçegin tarzinin Yeni Antlasma’daki Romalilar kitabinin 6. ve 7. bölümlerinde yer aldigindan hiç kuskum yok. “Siz de böylece kendinizi günah karsisinda ölü ve Mesih Isa’da Tanri karsisinda diri sayin.” (Romalilar 6:11) Rab Isa’nin ölümünün ve dirilisinin bize sayilmasi bizler için bir ayricaliktir. O’nun ölümü ve dirilisi bize ait idi ve O’nun her düsman üzerindeki zaferi de bizim içindi.

bulundugumuz bölümde, Tanri’nin düsman üzerindeki kontrolü ve onu yenme sekli çok ilginçtir. Firavun, savas arabalarinin tekerleklerinin çiktigini ve arabalarin zorlukla sürüldügünü gördügü zaman, Tanri’dan ciddi bir uyari aldiginin farkina vardi. Bunun etkisi heyecanla ürperten bir etkidir. “Sabah nöbetinde Rab ates ve bulut sütunundan Misir ordusuna bakti ve onlari saskina çevirdi. Arabalarinin tekerleklerini çikardi; öyle ki, arabalarini zorlukla sürdüler. Misirlilar,’Israillilerden kaçalim!’ dediler, ‘Çünkü Rab onlar için bizimle savasiyor!’” (Misir’dan Çikis 14: 24,25) Kosullar tamamen aksine döndü. Simdi artik kaçmakta olan Tanri’nin halki degil, Tanri’nin halkinin düsmanlari idi. Tanri’nin halki gerçekten dirilis topragina geçmisti, ama Tanri halkinin düsmanlari ölüm ve yargi altinda yok oldular. Çünkü “Rab Misirlilari denizin ortasinda silkip atti. Geri dönen sular savas arabalarini, atlilari, Israillilerin pesinden denize dalan firavunun bütün ordusunu yuttu. Onlardan bir kisi bile sag kalmadi. “ (Misir’dan Çikis 14:26-28)

Egitimli imansiz dostlarimizdan bazilari buna inanmaz ve bizi, firavunun kendisinin sahsen orada bulunmadigi konusunda ikna etmeye çalisirlar. 136. Mezmur imansizlik sisini ortadan kaldirir, çünkü söyle der:”sükredin firavun ile ordusunu Kamis Denizine dökene!” (Mezmur 136:15) Bundan kusku duyan herkes Tanri’nin Israil’e nasil merhamet ettigini gösteren Tanri’nin yollari ile ilgili bu güzel küçük yoruma ya da özete baksin. Anlamis oldugunuz gibi, her seyi yapan Tanri’dir. Ben kibirli kralin sonunun orada geldigine inaniyorum. Seytanin nasil tamamen yenildigini düsünmek çok hosuma gidiyor. Çünkü, firavun seytanin örnegidir. Tanri’nin düsüncesi halkini bu dünyadan çikartmaktir. Eger siz dünyasal (düsünceleri yenilenmemis) bir Hiristiyan iseniz, Rabbin sevincine sahip olacaginiz düsünüyor musunuz? Hayir! Tanri’nin sizi asla yargilamayacagini hissediyor olabilirsiniz, ama seytan hakkindaki düsünceniz net degildir ve kuskulariniz ve korkulariniz olacaktir, çünkü seytanin alani olan dünyadan hiç bir zaman uzaklasmamissinizdir.

Tanri’nin istedigi dünyadan vazgeçmeniz gerektigidir. Bu bölümde Misir’dan vazgeçen iki kisi bulunur: Musa ve firavun. Musa Misir’dan gönüllü olarak vazgeçmistir; Musa, “imanla Misir’dan ayrildi” (Ibraniler 11:24-27) Firavun ise çaresiz kaldigi için Misir’dan ayrildi; pek çok baska günahkar gibi Tanri’nin yargisi altina girdi; cani dahil olmak üzere her seyini kaybetti; ölüm araciligi ile dünyadan vazgeçmedi ve sonsuzluk için sahip olabilecegi her seyi yitirdi. Sizin ve benim bu konuda yerimiz nerededir? Yüreklerimiz dünyadan ayrilmis ve Mesih’e ve Mesih’in degerlerine yerlesmis midirler? Yüreklerimizin olmasi gereken yer, Mesih ve Mesih’teki degerlerdir.

Burada okudugumuz diger konu sudur: “Rab o gün Israilliler’i Misirlilar’in ellerinden

 kurtardi. Israilliler deniz kiyisinda Misirlilarin ölülerini gördüler. Rabbin Misirlilara gösterdigi büyük gücü gören Israil halki Rabden korkup O’na ve kulu Musa’ya güvendi.”

(Misir’dan Çikis 14:30,31) “Kurtulus” sözcügü, Kutsal Yazilarda çok büyük ve önemli bir sözcüktür. “Kurtuldugum” zaman, düsman ile isim kalmamistir. Yüregimde ve ruhumda bu konunun disindayimdir. Ben, dirilis topraginda bulunan kurtarilmis biriyim. Israil baktigi ve tüm düsmanlarinin ölüsünü gördügü zaman, hiç kuskusuz söyle demistir: “Artik Misir’a giden hiç bir yol kalmadi.” Yol kapandi. Ve ey sevgili Hiristiyan dostum, eger bir geri dönüs yolu buldugunu düsünüyor isen, çok zavalli ve acinacak bir kisisin. Geriye dönmen imkansiz, oraya artik asla ait olmayacaksin ve yönetim açisindan Tanri’nin yargisi altina girmen gerekir. Sen acinacak birisin. Ah, dirilisin günesli topraklarinda Mesih ile birlikte olmanin ne demek oldugunu ögrenmeni diliyorum.

Hiristiyan ile ilgili sunlar söylenir: “Siz de her yönetim ve hükümranligin basi olan Mesih’te doluluga kavustunuz.” (Koloseliler 2:10) Bir Hiristiyan için bunu anlamak çok iyidir. Meleklerin üstünde, yukarilarda bir yerde bir Insan oturuyor ve ben O’ndayim ve O Tanri’nin yüreginin sevincidir; O göksel sevinç ve bereket alanindadir ve ben O’nda bütünüm. bu alana dokunabilen tek sey imandir. O, ölmüstür ve dirilmistir, ama benim için ölmüs ve dirilmistir ve simdi Insan olarak Tanri’nin önündeki bu yeni yere sahiptir ve o yer benim yerimdir.

Ah, Israil o sabah ne kadar özgürce nefes almistir! Tüm düsmanlarini deniz kenarinda ölü olarak gördükleri zaman, bir sarki söylemek için kim bilir ne kadar istekli idiler! Tanri bizim sarki söylememizden hoslanir. Bir Hiristiyan sarki söyleyen bir kisi olarak düsünülür. Biz de sarki söyleyebiliriz. O sabah tek bir düsman bile kalmamis oldugunu gördüler. Ve canlarini derin, zengin ve saglam bir huzur doldurdu. O anda nerede idiler? Çölde. Orada ne vardi? Iki sey. Tanri ve kum. Çölde ne su ne ekmek vardi. O çölde Tanri’yi tanimalari gerekiyordu. Ve bizlerin de yapmamiz gereken sey budur. Rab lütfunu, sevgisini ve destek olan yardimini ögrenmemiz gerekir. Ayni zamanda kendimizin kim oldugunu da ögrenmemiz gerekir. Onlar Tanri ile basladilar ve Tanri onlar için her sey anlamina geliyordu. Eger O’nun olmasi gerektigi gibi olmasina izin verir isek, O da bizim Her seyimiz olacaktir.

Ey canim, gel, Rabbe sarkilar söyle ve O’nu öv.
O, seni döktügü kan araciligi ile kurtardi.
Seni baglayan zincirleri kirdi,
Ve seni kurtulus topragina getirdi.
Kurtulus topragi, esenlik yeri!
Kurtulus topragi, ah, harika lütuf!
Bizi kurtulus topragina getirerek kurtaran
Tanrimiza övgüler yükseltelim!
Ah, Tanri’nin bana Golgota’da görüm verdigi
O sevinçli saat:
Baglarim çözüldü, canim özgür kilindi;
Kurtulus topraginin üstünde sarki söylüyorum.