Misir’dan Çikis kitabi pratikte bir kurtulusun kitabi ve bir kaçisin kitabi olarak adlandirilabilir. Yaratilis kitabinda yaratilistan söz edilir, ama Misir’dan Çikis kitabinda kurtulus vardir- satin alma ve güç araciligi ile tutsakliktan kurtarilma. Eger Misir’dan Çikis kitabinin müjdenin tüm gerçegini düsünüyor iseniz, bu düsünceniz tamamen yanlistir. Bu düsünce, verilen örnekler ne anlama gelirse gelsin, sizi yalnizca Misir’dan çikartir ve çöle sokar. Levililer kitabi ise size kurtulus temelinde bulunan canlarin Tanri’ya mutlu bir sekilde nasil yaklasabileceklerini gösterir; Tanri’nin amaci, onlari önce Kendisine getirmek ve sonra süt ve bal akan bir ülkeye götürmek idi. Çölde Sayim kitabinda Vaat Edilen Ülkeye giderken geçtikleri çölde Tanri’nin onlarla nasil ilgilendiklerini görürsünüz. Böylelikle Tanri’nin bizi simdi nereye getirdigini ifade edilen tarz ve verilen örnek araciligi ile anlayabiliriz.
Büyük olasilikla müjdenin kutsanmis gerçegini kesfetmek için gözleriniz henüz yeni açilmis olabilir ve cennete gideceginizi ögrenmissinizdir. Bu nedenle size gerekli olan sunu söylemek isterim: cennet yolculugunuzda oraya varmak için bir çok adim atmadan önce cennet hakkinda bilgi edinebilirsiniz. Israil’in tarihindeki tüm bu olaylar, Tanri’nin canlarimiz ile simdi nasil ilgilendigini göstermek için Tanri’nin bize vermis oldugu figürler ve karakterler ya da tasvir edici resimlerden ibarettirler. Ve böylelikle henüz dünyada olmamiza ragmen, Tanri ile ilgili daha derinlemesine bilgi edinebiliriz.
Eger Misir’dan Çikis kitabinin baslangicina bakarsaniz, Israillilerin dünyada olduklarini ve benlikte yasadiklarini göreceksiniz. Misir ülkesi, bu dünyaya iliskin bir figür teskil eder; burada seytan egemenlik sürer, benlige hizmet edilir ve benlikten beslenilir ve biz günahkarlar burada kendimizi seytanin hizmetkarlari olarak buluruz. Durumumuzun gerçekten ne oldugunu tam olarak anlamadan önce belki biraz zaman geçebilir. Kitabin ikinci bölümünde Misir Krali Israilogullarina baski yapmaya basladi. Üçüncü bölümde Tanri, Musa’nin kisiliginde bir kurtarici hazirlamistir. “Rabbin melegi, bir çalidan yükselen alevlerin içinden ona göründügü” zaman, Musa çölün arka tarafinda idi: ve baktiginda sunu gördü: çali ates ile yaniyordu ama tükenmiyordu. Ve Musa söyle dedi: “Simdi yan tarafa dönecegim ve çaliligin neden yanmadigini anlamak için bu müthis görüntüye bir göz atacagim.” Musa, alevler içindeki bu çalinin nasil olup da yanmadigini anlayamiyordu. Sonra Tanri ona konustu. Halkinin Misir’da çektigi sikintiyi yakindan gördügünü, onlari Misirlilarin elinden kurtarmak için geldigini, onlarin kutsal bir Tanri’nin gazabina kutsal olmayan bir halk olarak sorumlu olmalarina ragmen, yine de onlarin arasinda konut kuracagi bir yola sahip oldugunu ve onlar ile ilgili amaçlarini yerine getirecegini bildirdi. Tanri’nin amaci ile ilgili düsünceye yüreklerimizde yer vermek çok önemlidir.
Üçüncü bölüm Tanri’nin amacinin ne oldugu konusunda kisa bir açiklama verir. Amaci, bizi tutsakliktan çikartmak ve simdi Mesih’in bulundugu sevgi ve özgürlügün o bereketli kutsal yerine getirmek ve O’nun orada sahip oldugu her seyin verdigi zevki yüreklerimize yerlestirmektir. Israil’in feryatlari Tanri’nin önüne yükselmisti ve ayni sekilde sizin ve benim feryatlarimizda O’nun önüne yükselmistir. Tanri beni neye yönlendirdi? Siz nasil tövbe ettiniz? Tüm bunlarin arkasinda olan ne idi? Tanri’nin amaci ve gözlerinin üzerimizde olmasi ve kulaklarinin bizim sikinti içinde yükselen feryatlarimiza açik olmasi. Rab, “Halkimin Misir’da çektigi sikintiyi yakindan gördüm. Angaryacilar yüzünden ettikleri feryadi duydum. Acilarini biliyorum. Bu yüzden onlari Misirlilarin elinden kurtarmak için geldim. O ülkeden is çikarip genis ve verimli topraklara, süt ve bal akan ülkeye götürecegim.” (Misir’dan Çikis 3:7,8) Tanri’nin amaci bu idi, ayni zamanda Israil de Misir’da, canlarina huzur verecek hiç bir sey mevcut olmadigini ögreniyordu. Luka’nin 15. bölümünde “ama hiç kimse ona bir sey vermedi” ifadesini okuruz. Bu ifade ne anlama gelir? Canin ihtiyaçlarini karsilayacak tek bir seyin bile bulunmadigi bir durumda olmak. Kaybolan ogul kendi istegi ile babasindan ayrildi. Onu geri getiren ne idi? Içine düstügü sefalet.
Burada da ayni sekilde Rab tüm halkinin içinde bulundugu sefaleti görmüstü ve amaci onlari kurtarmak idi. Tanri, çok sevdigi halkinin çektigi sikintiyi, aciyi ve yasadiklari baskiyi görmüstü ve amaçladigi iki sey vardi. Onlari kurtarmak ve o ülkeden ( bu ülkede zevkler ve güzel yiyecekler ile birlikte angaryacilarin zalim kirbaçlari da vardi) çikartarak içinde süt ve bal akan verimli bir ülkeye götürmeyi planlamisti. Evet, cennet içinde süt ve bal akan bir ülkedir. Tanri’nin, Mesih ile birlikte gökte bir arada olmanin bereketini ve söz ile ifade edilemez sevincini ve mutlulugunu, ve bir imanlinin yüregini dolduran Kutsal Ruh’un esenligini tanimlamak için kullandigi örnek budur.
Evet, Tanri’nin amaci bu idi, ama onlarin Kenan diyarina ulasmalari ne kadar zaman aldi? Kenan diyarina varmalari tam kirk yil sürdü ve geçen bu yillar zarfinda çok önemli dersler aldilar. Tanri’nin amaci ne idi? Onlari disari çikartmak ve sonra da içeri sokmak. Çöl yolculugu, Tanri’nin amacina dahil degildi, ama Tanri’nin yollarinin bir bölümü idi. Halkin yasayarak ögrenmesi gerekiyordu. Ve sevgili yeni imanli kardesim, iste bu sizin henüz ögrenmediginiz bir seydir. Sizi tesvik etmek istiyorum. Neyi ögrenmeniz gerekecek? Belki çok pratik ama ayni zamanda aci bir sekilde benlikte iyi olan hiç bir seyin bulunmadigini ögrenmeniz gerekiyor. ancak o zaman Rabbin iyiligini, sefkatini, merhametini ve caniniza yardim etmek için nasil harika bir sekilde gelecegini ögreneceksiniz. Halkin ögrendigi bu oldu. (bakiniz Yasa’nin Tekrari 8.bölüm).
Tanri’nin amaci ve Tanri’nin yollari arasindaki fark hakkinda çok net bir bilgiye sahip olmanizi istiyorum. Ve Tanri’nin amaci nedir? Yanitiniz, ‘Tanri beni yargilamayacak’ olabilir. Ama benim Tanri’nin amaci olarak ifade ettigi bu degildir. Bu, O’nun merhametidir. O’nun amaci, sizi ve beni göksel yücelik içinde tam olarak Mesih’in benzerligine dönüstürmektir. “Çünkü Tanri önceden bildirdigi kisileri Oglu’nun benzerligine dönüstürmek üzere önceden belirledi. Öyle ki, Ogul bir çok kardes arasinda ilk dogan olsun. Tanri önceden belirledigi kisileri çagirdi, çagirdiklarini akladi ve akladiklarini yüceltti.” (Romalilar 8: 29, 30). Ve bunu neden yapti? Çünkü amaci bizi Oglu’nun benzerligine dönüstürmek idi. Sevgili dostlar, bunlar da gerçekten de harika haberler. Tanri bir zamanlar günah ve seytanin köleleri olan sizlere ve bana Kendi yüce huzurunun sevinci içinde ve kutsanmis Oglu’nun benzerliginde sonsuza kadar sahip olacaktir. Eger caninizda Kutsal Ruh araciligi ile Tanri’nin amacina sahip iseniz ve bunu iman ile kavradiysaniz, hem iyi bir baslangiç hem de iyi bir yolculuk yapacaksiniz.
Dördüncü bölümde Musa’ya görevi bildirilir: “Sonra Firavun’a de ki,’ Rab söyle diyor: Israil benim ilk oglumdur. Sana, birak oglum gitsin, bana tapsin dedim” (Misir’dan Çikis 4: 22,23). Simdi burada bir iliskinin mevcut olduguna dikkat edin. Eger Rab Isa Mesih’te bir imanli iseniz, Tanri’nin gözünde artik zavalli bir günahkar degilsiniz. Artik bir kul degilsiniz. Musa’nin iletecegi mesaj nedir? “Israil benim oglumdur.” Iman ettiginiz ilk gün evlat oldugunuz gerçeginin farkina varmaniz harika bir seydir. “Birak oglum gitsin, bana tapsin.” Konu, iste budur. Tanri devreye girer ve ‘tüm halkimin Bana gelmesi gerekiyor’ der. Eger Rabbi tanimak için henüz çagrildi iseniz, Tanri’nin yüreginin sizi bir evlat olarak görüp attigini anlamaniz ne kadar harikadir! Tanri sizin evlat olmaktan zevk almanizi ister. Bunu siz de istiyor musunuz?
Besinci bölüm, bize bunlara ek olarak baska bir ayricaliktan söz eder; Rab söyle demektedir: ‘Halkimi birak gitsin, çölde bana bayram yapsin.” Tanri sizinle ne yapmak istiyor? Bir bayram. Simdi bir bayrama çagrildiniz, ama bunu yapabilmek için Misir’dan temizlenmeniz gerekiyor. Ve firavun söyle karsilik verdi: “Rab kim oluyor ki, O’nun sözünü dinleyip Israil halkini salivereyim? Rabbi tanimiyorum, Israillilerin gitmesine izin vermeyecegim” (Misir’dan Çikis 5:2) Seytan böylelikle, eger elinden gelebilse idi, yeni imanlinin dünyadan ayrilmasina engel olacakti. Ilk farkina vardiginiz sey, bir günahkar oldugunuzdur, daha sonra tapinmasi gereken biri oldugunuzu anlarsiniz. Dünyada hiç bir zaman tapinilamaz ve kurtulus sarkisinin Misir’da söylenmesi mümkün degildir. Günahkarlar bir tapinma sekli ile ibadet ederler. Ama ruhsal tapinma Baba’nin gerçeginde zevk alarak yapilir ve dünya ile benlikten olan ile ruhtan olan arasinda bir ayirim yapilmasi gerekir. Bu nedenle Musa ile Harun’un su sözlerini anlayabiliriz, “Ibranilerin Tanrisi bizimle görüstü. Izin ver, Tanrimiz Rabbe kurban kesmek için çölde üç gün yol alalim.” (Misir’dan Çikis 5:3) Çölde üç günlük bir yolculuk yapmak, oldukça uzun bir mesafedir; dünya tamamen arkada kalir. Kutsal Yazilarda üç gün ifadesinden çok kez söz edildigini görürsünüz. Ama firavun Israil halkina izin vermez ve hemen onlara yaptigi baskiyi ve islerini daha da agir hale getirir. Bu konu çok egiticidir. seytanin isini yaparak devam ettigimiz sürece bizi kendi halimize birakir, ama zincirlerin farkina vardigimiz an, baskisini öyle bir arttirir ki! (Misir’dan Çikis 5:4-19)
Firavunun bu davranisi seytanin yollari ile ilgili bir örnektir; seytan bir canin özgür kalmak istedigini gördügü zaman, o canin Mesih’e kaçmasina engel olmak için hemen zincirleri daha da siki baglamaya yeltenir. Ah, Tanri’ya sükürler olsun, bu tutsakliktan kurtuldunuz ve özgürsünüz. Belki söyle diyorsunuzdur: Müjdeye inandigim zaman farkli olacagini düsündüm, ama simdi öncesine kiyasla daha iyi degilim ve mutsuzum. Sakin cesaretinizi yitirmeyin, ayni zamanda seytanin sizi geriye çekmesine de izin vermeyin. Bizde, yani benligimizde iyi olan hiç bir seyin bulunmadigini ve güçsüzlügümüzü baslangiçta ögrenmemiz bizim için yararlidir. Canin bu asamadan geçmesi gerekir. Sizin gücünüz yoktur ve seytanin isi size sikinti vermektir.
Ama Tanri’nin amacinin yerine gelmesi gerekir ve “Bizden yana olan, bize karsi olandan güçlüdür”, bu nedenle Rab bir sonraki bölümde tekrar konusur (Misir’dan Çikis 6:1-8). Firavun Israil halkinin tutsakligini sürdürür, ama Tanri Israilogullarina harika bir mesaj gönderir. Tanri’nin yedi kez “Ben yapacagim” dedigine dikkat edin. Yedi rakami, Kutsal Yazilarda her zaman bütünlügü ifade eden sayidir. (1) “Ben Rabbim, sizi Misirlilarin boyundurugundan Ben çikaracagim.” Bu iyidir, çünkü onlar bu boyundurugu hissediyorlardi. (2) “Onlarin kölesi olmaktan sizi Ben kurtaracagim, ve (3) Onlari agir biçimde yargilayacagim ve kudretli elimle sizi özgür kilacagim; ve (4) sizi Kendi halkim yapacagim, ve (5) Sizin Tanriniz olacagim…. Ve (6) Sizi vaat ettigim ülkeye götürecegim ve (7) Orayi size mülk olarak verecegim: “Ben Rabbim” (Misir’dan Çikis 6:6-8). Bu ifadeler “Ben Rabbim” seklinde baslar ve “Ben Rabbim” seklinde sona erer. O’nun “Ben yapacagim” sözleri asla basarisizliga ugramaz ve iman her zaman Tanri’nin sözüne güvenir. Size tavsiyem, Tanri’nin bu “Ben yapacagim” diyen yedi ifadesini yüreginize almanizdir. Söyle dediginizi isitiyor gibiyim, “Bu konuda biraz kuskuluyum.” Eger bu yedi “Ben yapacagim” ifadesine sarilirsaniz, bir daha asla kusku duymayacaksiniz. Tanri, sözünden dönmeyecektir, O, amaçlarini her zaman yerine getirir. Sizin ve benim kurtulusumuz bizim ne oldugumuza bagli degildir, Tanri’ya baglidir. Biz kendimize yardim edemezdik, ve kendimiz için hiç bir sey yapamayiz. Her seyi Tanri’nin ellerine birakalim ve o zaman sonuç esenlik olacaktir.
Tanri’nin burada halkini tesvik etmek için yaptigi konusma ne kadarda bereketlidir! Ama halki O’nu isitti mi? Ayette sunlari okuruz: “Musa bunlari Israillilere anlatti, ama umutlari kirildigi ve agir baski altinda olduklari için onu dinlemediler.”(Misir’dan Çikis 6:9) Düsmanin baskisi öylesine agirdi ki, halk umutsuzluga kapilmisti. Eger kurtulusun ne oldugunu henüz ögrenmedi iseniz, sizi Tanri’yi beklemeniz ve O’nu dinlemeniz için tesvik edeyim. Mücadele etmeyin. Seytan sizden güçlü bir düsmandir. Sizi Tanri’nin kurtarmasina izin verin. Bu bölümlerde kurtulusunuzun yolunu anlayacaksiniz; bir yanda Tanri’nin adil yargisi ve öte yanda düsmanin gücü. Soru, gidip gitmeyecekleridir. Firavun, elbette, gitmelerine izin vermeyecegini söyler ve sonra Tanri amacini gerçeklestirmek için gücünü gösterir. Burada çesitli belalara deginmeyecegim, ama sekizinci bölümde size seytanin hilelerini göstermek istiyorum. Güçsüzlügünün farkina varan firavun, köleleri hala elinde tutacagini umarak ödün vermeye baslar. Teklif ettigi ilk ödün çok ilginçtir. “Gidin, bu ülkede Tanriniza kurban kesin” der. (Misir’dan Çikis 8:25) Nerede? “Ülkede.” Firavun onlara Misir’da kurban kesmelerini söyler. Misir’da Tanri’ya kurban kesebilirler miydi? Imkansiz.
Onlar firavuna nasil karsilik verdiler? Musa, “Bu dogru olmaz” dedi, “Çünkü Misirlilar Tanrimiz Rabbe kurban kesmeyi igrenç sayiyorlar. Igrenç saydiklari bu seyi gözlerinin önünde yapar isek, bizi taslamazlar mi?” (Misir’dan Çikis 8:26) Hayir, Misir’in yani dünyanin ortasinda tapinamayiz ya da Tanri için gerçekten bir sey yapamayiz. “Tanrimiz Rabbe kurban kesmek için bize buyurdugu gibi üç gün çölde yol almaliyiz (ayet27)” ifadesi imanin yanitidir. Musa’nin bu sözleri çok dogrudur. Bu, sizin caniniz ve benim canim için çok degerli bir ilkedir. eger Tanri’ya sahip olacak isem ve O’nun için yasayacak isem, o zaman dünya olmadan yasayabilmeliyim. Eger dünya ile devam etmek istiyorsaniz, O’nun sevgisinden tat alamazsiniz.
Musa’nin firavuna verdigi bu kesin karsilik onun ikinci ödünü vermesine neden olur, “Çölde Tanriniz Rabbe kurban kesmeniz için sizi saliveriyorum. Yalniz çok uzaga gitmeyeceksiniz” (Misir’dan Çikis 8:28) Ah, seytan ne kadarda kurnazdir! Yeni bir imanliya söyle der:”Çok uzaga gitmeyeceksin.” Ah, seytan bu tür sözler ile ne kadar çok yeni imanliyi tuzaga düsürmüstür. Çok uzaga gitmeyin. Hevesli olmayin. Dinleyin. Dünyadan ne kadar uzaga giderseniz o kadar iyidir ve eger Misir’dan tam olarak çikarsaniz, seytan bir daha elini üzerinize koyamayacaktir. Eger tam olarak çöle girerseniz, Tanri’ya sükürler olsun ki, seytan bir daha o pis elini üzerinize atamayacaktir. Asla bunu yapamayacaktir, asla!
Ama firavun yine de onlarin gitmesine izin vermez. Tanri tekrar daha agir yargilar ile devreye girer ve sonunda firavun sunlari söyler: “Gidin, Tanriniz Rabbe tapin, ama kimler gidecek?” (Misir’dan Çikis 10:8) Musa kimin gidecegini çok iyi bilmektedir: “Genç, yasli hep birlikte gidecegiz. Ogullarimizi, kizlarimizi, davarlarimizi, sigirlarimizi yanimiza alacagiz. Çünkü Rabbe bayram yapmaliyiz.” (Misir’dan Çikis 10:9) Tüm sevdiklerinin ve tüm sahip olduklarinin gitmesi gerekiyordu. Musa, Tanri için olan her seyin gitmesinden söz ediyordu. Hiristiyan anneler, imanli babalar, burada ifade edilmek isteneni anliyor musunuz? Tüm Kutsal Yazilarda oldugu gibi burada da “sen ve ev halkin” ilkesi yer almaktadir. Musa, bölünmüs bir aile olmayacaklarini belirtmektedir ve bunun da ötesinde sahip olduklari her koyunu ve sigiri da yanlarinda götüreceklerdir, çünkü her sey Tanri’ya aittir. Neden mi? Çünkü kurtulus sizi Tanri’ya ait olmanin temeli üzerine tamamen yerlestirir. Hiç bir seyin bundan daha açik bir sekilde ifade edilemeyecegini düsünüyorum. Bu kesin ve net açiklama firavuna üçüncü bir ödün verme teklifini sunar. Firavun önce söyle der: “ Alin çoluk çocugunuz, gidin gidebilirseniz, Rab yardimciniz olsun!”Ve sonra sanki çocuklari çok seviyormus ve onlari kötülükten korumak istiyormus gibi, konusmasina su sözleri ekler: “Bakin, kötü niyetiniz ne kadar açik. Olmaz. Yalniz erkekler gidip Rabbe tapinsin. Zaten istediginiz de bu.” (Misir’dan Çikis 10:11) Firavun, çocuklari birakmalarini söyler. Seytanin dedigi sudur: anne ve babalar, siz Mesih’e adanabilirsiniz, ama birakin çocuklariniz dünyada kalsinlar; ve bazi anne babalar bu kötü öneriye kulak verirler ve dünyasal zihniyete sahip, dünyanin yollarindan yürüyen ve daha sonraki günlerde anne babalarinin yüreklerini inciten ogullar ve kizlarin meyvesini tasiyan tohum ekmis olurlar.
Israilliler çocuklarini birakma önerisini reddettikleri zaman hiddetlenen firavun bir baska yarginin onun dördüncü ödünü vermesine neden olana kadar kölelerini özgür birakmayi kabul etmez: “Çoluk çocugunuz sizinle birlikte gidebilir, ama davarlariniz ve sigirlariniz alikonacak.” Ve firavun Musa’yi çagirtti, söyle dedi: “Gidi, Rabbe tapin; yalniz davarlariniz ile sigirlariniz alikonacak ( örnegin, isiniz dünyasal ilkelere uygun olarak dünyada kalsin); çoluk çocugunuz sizinle birlikte gidebilir.” (Misir’dan Çikis 10:24) Ancak iman hiç bir zaman sarsilmaz ve Musa’nin yaniti çok yerinde bir karsiliktir: “Hayvanlarimizi da yanimiza almaliyiz: bir tirnak bile kalmamali burada. Çünkü Tanrimiz Rabbe tapmak için bazi hayvanlarimizi kullanacagiz. Oraya varmadikça hangi hayvanlari Rabbe sunacagimizi bilemeyiz.” (Misir’dan Çikis 10:26) Ah, bu Musa adli adam Tanri’nin halkinin ruhunun, caninin ve bedeninin Tanri’ya ait oldugu konusunda ne kadar da emin. Bu, yüregi çok tazeleyici bir taniklik. Bu adamin söyledigi sözleri söyleyis biçimi yüregimi çok tazeliyor. Tamamen Tanri’ya ait olmamiz gerekir. Dünyada bir tirnak bile birakilamaz. Tek bir hayvani bile arkamizda birakamazdik. Her seyin Rabbe ait olmasi gerekir. Bu, bir iman ilkesidir. Hiristiyanin kendisi ve sahip oldugu her sey Rabbe aittir. “Bedeninizin Tanri’dan aldiginiz ve içinizdeki Kutsal Ruh’un tapinagi oldugunu bilmiyor musunuz? Kendinize ait degilsiniz. bir bedel karsiligi satin alindiniz; onun için Tanri’yi bedeninizde yüceltin.” (1. Korintliler 6:19,20)
On ikinci bölüme geldiginiz zaman, firavunun su sözlerinde bu ilkenin yer aldigini göreceksiniz: “Kalkin! Siz ve Israilliler halkimin arasindan çikip gidin, istediginiz gibi Rabbe tapinin. Dediginiz gibi davarlariniz ile sigirlarinizi da alip götürün ve beni de kutsayin.” (Misir’dan Çikis 12:31,32) Seytanin kendisi bile Hiristiyanin, Rabbe adanarak tapinmasi gerektiginin farkindadir. Mesih’in düsmani Hiristiyanin Mesih’e ait oldugunu ve sahip oldugu her seyin tamamiyla Rabbe adanmis olmasi gerektigini hisseder.
On birinci ve on ikinci bölümler bizi bir baska düsünceye yönlendirirler. Bu düsünce nedir? Tanri ile ilgili her canin ölümden kurtulmasi imkansizdir, çünkü ölüm, günahin bir yargisi olarak her canin üzerindedir. Bu temel olmadan canlarimiz ve Tanri arasinda bir iliski olamazdi. On birinci bölümde Tanri’nin söyledigi su sözleri okuruz: “Misir’daki bütün ilk doganlar ölecek” (Misir’dan Çikis 11:5); ve sonra “O zaman Rabbin Israilliler ile Misirlilara nasil farkli davrandigini anlayacaksiniz” (Misir’dan Çikis 11:7). Bu fark ne idi? Hepimiz esit derecede günahkar degil miyiz? Elbette öyleyiz. Fark su idi: Kuzu’nun kani Israillileri korudu ama Misirlilari (dünya) korumadi. Misirlilar Tanri’nin düsüncesine karsi idiler ve O’nun düsmanlari O’nun isine karsi koyuyorlardi, Israil ise, burada, Tanri’nin etkinligini bildigi kanin tüm degeri içinde duran Tanri halki olarak ortaya konur.
On ikinci bölümde ilk doganin yerine öldürülen (yani, onun yerine geçen) kuzunun kani ile ilgili çok iyi bilinen bir öykü okuruz (Misir’dan Çikis 12:6). Kuzuyu öldürmeleri ve kanini kendi görebilecekleri sekilde içeri degil, Tanri’nin görebilecegi sekilde disari sürmeleri gerekiyordu. Bu olay, Rab Isa Mesih’in ölümüne isaret eden çarpici bir örnektir. Eski Antlasma’da da Rab Isa Mesih’in ölümü ile ilgili çok çarpici dört örnek bulacaksiniz. Eski Antlasma’da Mesih’in isine isaret eden ve çesitli sekillerde temsil edilen pek çok kurban mevcuttur. Çünkü Eski Antlasma Mesih’e örnek teskil eden kitaptir. Her seyden önce bu fisih kuzusuna yer verilir. Tanri’nin, üzerimizde bulunan yargisini üstlenerek yerimize geçen ve kefaret eden Mesih’in ölümünün örnegidir. Bir sonraki örnek Kizil Deniz’dir. Kizil Deniz, Mesih’in bizim yerimize geçerek ölmesi ve dirilmesinin bir örnegidir. Üçüncü örnek, yeniden dogusun gerekliligini ortaya koyan, bedendeki günahin yargisi olan tunç yilandir. Çöl yolculugu tamamlanana kadar bu gerçegin farkina varmazsiniz, tam bir denemeden sonra benligin iyilesmesi mümkün olmayan kötülügü kanitlandigi zaman gerçek ortaya çikar. Dördüncü örnek Seria irmagindan geçistir. Ayni zamanda bu örnek de Rab Isa Mesih’in ölümünün ve dirilisinin ve bizim O’nunla birlikte ölmemizin ve dirilmemizin çarpici bir örnegidir. Bu nedenle, her dört örnek de Rabbimiz Isa Mesih’in çarmihina iliskin gerçegin görünümü ile ilgili ayrilik ve farklilik gösterirler.
Belki bu fisih kuzusunun nasil olup da Rab Isa’nin bir örnegini teskil ettigi konusunda tam bir açiklamaya sahip degilsinizdir. Eger durum böyle ise, Yeni Antlasma’daki Kutsal Yazilarin referansi olan dört farkli tanigi dinler iseniz, bu örnegin dogruluguna güvenebilirsiniz. Rab Isa yeryüzünde göründügü zaman Vaftizci Yahya söyle dedi: “Iste, dünyanin günahlarini ortadan kaldiran Tanri Kuzusu!” (Yuhanna 1:29) Mesih çarmihta öldügü zaman, elçi Yuhanna söyle yazdi: “Bunlar, ‘O’nun bir tek kemigi kirilmayacak’ diyen Kutsal Yazinin yerine gelmesi için oldu” (Yuhanna 19:36). Bu, Misir’dan Çikis 12:46 ayetinin dogrudan bir alintisidir. Ayni konuda elçi Pavlus da sunlari yazar: “Fisih kuzumuz Mesih bizim için kurban edildi” (1. Korintliler 5:7) Ve son olarak, elçi Petrus’un bu konuda yazdiklarini okuyalim:” biliyorsunuz ki, atalarinizdan kalan bos yasayisinizdan altin ya da gümüs gibi geçici seyler ile degil, kusursuz ve lekesiz kuzuyu andiran Mesih’in degerli kaninin fidyesi ile kurtuldunuz. Dünyanin kurulusundan önce bilinen Mesih çaglarin sonunda sizin yarariniza ortaya çikti. O’nu ölümden diriltip yücelten Tanri’ya O’nun araciligi ile iman ediyorsunuz. Böylece imaniniz ve umudunuz Tanri’dadir.” (1.Petrus 1:18-21) sizin günahiniz ile benim günahim tesadüfen meydana çikmadi, öyle ki, Tanri daha önceden bilinmeyen güç bir durum ile karsi karsiya kalsin. Her sey sonsuzlugun geçmisteki çaglarinda görüldü ve önceden hazirligi yapildi. Tanri’nin tüm amaçlari ve yollari Mesih’in etrafinda toplanmistir. Ve Eski Antlasma burada yasayan bir insan olarak mükemmel yanitini O’nda bulan örnekler araciligi ile ifade edilen gerçek ile doludur. Kutsanmis Rab öldügü zaman, Romali askerler, “gidip birinci adamin, sonra da Isa ile birlikte çarmiha gerilen öteki adamin bacaklarini kirdilar. Isa’ya gelince O’nun ölmüs oldugunu gördüler. Bu yüzden bacaklarini kirmadilar. Ama askerlerden biri O’nun bögrünü mizrak ile deldi. Bögründen hemen kan ve su akti. Bunlar ‘O’nun bir tek kemigi kirilmayacak’ diyen Kutsal Yazinin yerine gelmesi için oldu.” (Yuhanna 19:32-37) Kutsal Yazinin yerine gelmesi gerekir ve yerine gelme sekli bize bu bölümün Rab Isa için bize nasil tam bir örnek oldugunu gösterir.
Önce kuzuyu öldürmeleri gerekiyordu ve sonra bir demet mercanköskü otu alarak legendeki kana batirip kani kapilarinin yan ve üst sövelerine süreceklerdi .” (Misir’dan Çikis 12:7,22) Ayrica Tanri söyle dedi:” Bulundugunuz evlerin üzerindeki kan sizin için belirti olacak. Kani görünce üzerinizden geçecegim.” (Misir’dan Çikis 12:13) Tanri bir yargiç olarak ülkeden geçiyordu ve cani, Tanri’nin yargisindan kurtarabilecek olan tek sey, sürülecek olan kan idi. Bu önemli noktayi gözden kaçiran çok sayida can mevcuttur. Mercanköskü otunun kullanilmasi gerekiyordu. Legendeki kana batirilmaliydi ve bu durumda bunu Israillinin kendisi kullanmasi gerekiyordu. Eger kuzunun kaninin degerinden yararlanmak istiyorsaniz, mercanköskü otunu da kullanmalisiniz. Bunun su anlama geldiginden hiç kuskum yok: canda iyi olan hiç bir seyin bulunmadigi düsünüldügü zaman, can, Mesih’in ölümünden yararlanmaktadir. Insanlar Mesih’in öldügüne ve dirildigine ve kefaret isini tamamladigina inanirlar, ama O’nun ölümünün sagladigi degerden yararlanmazlar. Eger bir kisi Tanri’nin önünde kendini yargilayarak, kirilarak ve tövbe ederek alçalirsa, o zaman canlarimizin bu mercanköskü otunu kullandigina inaniyorum. En derin boyanin günahkarlari olarak Mesih’e kaçariz. Bizim üzerimize inmesi gereken yargi, Tanri’nin sevgili Oglu’nun üzerine inmistir ve Rab bu sayede adil davranarak üzerimizden geçebilir. Kapi sövelerindeki kan Tanri’nin bir yargiç olarak disarida kalmasina neden olur. Tanri ayni konuda iki yargi birden veremez – önce kuzu, sonra ilk dogan. Sonuç, O’nunla barismaktir. Tanri ile barismis oldugumuz bu konum duygularimiza bagli degildir. Baris, Kuzu’nun, Tanri’nin Kendi Kuzusu’nun Tanri’nin gözü önünde dökülen kefaret kanidir, baris ve esenligimizin temeli, bu dökülen kandir. “Kani gördügüm zaman, üzerinizden geçecegim.” “Kani siz gördügünüz zaman” degil! Hayir. Kani Tanri gördügü zaman ve kani gören Tanri’dir.
Büyük olasilikla, ‘Mesih’in kanini yeterince takdir ettigimi düsünmüyorum’ diyebilirsiniz. Sizin kani takdir etmediginizden oldukça eminim, ama Tanri takdir ediyor. Ve söyle diyor:” Kani gördügüm zaman üzerinizden geçecegim.” Anlamaniz gereken sudur: caninizin Tanri ile olan esenliginin temeli, bu dökülen ve sürülen kandir (Misir’dan Çikis 12:8). Ama sonra sizin ve benim Kurtaricimizin bizi kurtarmak için nasil bir bedel ödedigine iliskin aniyi yüreklerimizde her zaman barindirmamiz gerekir. “Ateste kizartilmis kuzu” ifadesi bize bu aniyi düsündürür. Bu ifade, çarmihtaki Mesih’in caninin çektigi korkunç acilari tanimlar. 22, 69,88 ve 102. Mezmurlar kutsanmis Rabbimizin günahlarimizi tasidigi zaman yasadigi içsel deneyimleri tasvir eder. Ah, O ne kadar büyük bir bedel ödedi! Kuzuyu “ateste kizartarak” yemeleri gerekiyordu. “Eti çig ya da haslanmis olarak degil, basi, bagirsaklari ve iskembesi ile birlikte kizartarak yiyeceksiniz” (Misir’dan Çikis 12:9). Yalnizca O’nun ölümünden beslenmeye degil, ama ayni zamanda Isa’nin ahlaki yollarindan ve harika zekasindan da beslenmeye çagrildiniz. Isa, olacak olanlari bilerek, kararli bir sekilde ölüme gitti. “Isa basina geleceklerin hepsini bilerek öne çikti.” (Yuhanna 18:4) Ve sonra Isa’nin güzel ve sevecen yürüyüsünden beslenirsiniz. Böylelikle yasaminizin her gününde caninizi besleyecek ruhsal yiyecege sahip olursunuz. Mesih’ten beslenin. Aci otlar, kendini yargilama düsüncesini ima ederler, çünkü benim günahim Mesih’in yasamina mal oldu.
Kan araciligi ile kurtulus harika bir gerçektir ve insanlar kanin bu siginagi altina girdikleri andan itibaren, ve ateste kizartilmis kuzudan beslendikleri zaman yolculuklarina baslarlar ve sunlari okuruz: “Dört yüz otuz yilin sonuncu günü, Rabbin halki ordular halinde Misir’i terk etti. O gece Rab Israillileri Misir’dan çikarmak için sürekli bekledi.” (Misir’dan Çikis 12:41,42)
Onlari yargiç olan bir Tanri’dan koruyan kan, Tanri ile olan iliskilerini tamamlanmis olan kurtulus temelinde bina eder ve o andan itibaren ilk kez “Rabbin ordulari” olarak görülür ve çagrilirlar. O’nun kurtarilmis olan ordulari arasinda yer almak, günahin ve seytanin kölesi olmaktan ne kadar daha iyidir! Siz nerede duruyorsunuz ve O’nun ile olan iliskiniz nedir? Simdiye kadar, Israil’in yaptigina benzer ruhsal bir baslangici yaptiniz mi? Eger yapti iseniz, ilerleyen bölümlerde anlatilan Israil’in tarihini ilgi ile izleyeceksiniz demektir.
Yabanci bir ülkede yolculariz,
Golgota’dan yola çiktik;
Kazanci ve kaybi ile harika çarmihin bulundugu yer
Bizim tarihimizin özetidir.
Biz orada ilk günahin gazabinin çocuklari olarak
Ölüm ile lanetlenmis konumumuzu kaybettik.
Ve yine biz orada göksel toplanti salonundaki senlikte
Lütuf mirasçilari olarak bir konum kazandik.
Bu nedenle, dünyanin genis boslugundan billur gibi deniz araciligi ile
Evimize geçerken sarki söyleriz.
Orada dalgalanan palmiye ve yükselen mezmur sonsuzlugun havasini doldururlar.
Dökülen kanin içinde kalan suçumuzu okur,
Ve akan koyu kirmizi için aglariz.
Ama burada asagidaki bir Baba-Tanri’nin
Peçesiz yüzünün lütfu içinde seviniriz.
Ve Tanri’nin kan araciligi ile kurtarilan ogullari olarak
Misir’dan çabucak uzaklasiriz;
Güzel ülkeye gitmek için çölden geçeriz
Ve sonsuz bir günün sevinçlerini yasariz.
Bir zamanlar isiktan uzakta tutulan gecenin çocuklari idik,
Zalim bir düsman bizi tutsak almisti;
Ama Isa’nin çektigi acilar demir zincirleri kirdi,
Ve canlarimizi inlemekten kurtardi.
Simdi, isigin çocuklari olarak yürüyoruz ve
Zaferli bir sevinç yolunda savasiyoruz.
Çünkü gücümüz Rabde ve O’nun sözü bizim kilicimiz,
Imani da kalkanimiz olarak kullaniyoruz.
Yuvamiz Tanri’nin yanidir ve yürüdügümüz yollardan
Tüm çaglarin en sadik olani geçmistir.
Ve O bizi, kartal kanatlarinda tasircasina
Evlilik salonundaki yerimize götürecektir.
O zaman, iste o zaman Kral’in gelini olarak sarki söyleyecegiz,
Gögün ötesindeki tahtta Eskiden beri var Olan’in parlakligindaki
Konumumuzun zevk ile tadini çikartmamiz için
O’nun kani bizi O’na bu kadar yakin hale getirdi.