Dört Yaratik
Daniel 7
Yedinci bölüm Daniel kitabının ikinci kısmına girişi oluşturur. Bu kısımda artık putperest krallara verilen düşler ve mesajlar yer almaz. Bu kısımda okuyacaklarımız, Daniel’in kendisine verilen açıklamalar ve yorumlar ile ilgilidir.
Kitabın tamamı, daha önce de görmüş olduğumuz gibi öteki ulusların dönemleri hakkındadır. Bu dönem ile ilgili olarak önümüze iki büyük konu getirilir: İlk konu, Daniel 1-6 bölümlerinde işlenir; öteki ulusların Tanrı korkusu ile yönetme sorumluluklarını yerine getirmelerine ilişkin uğradıkları başarısızlık, inançtan dönme ve yargı ile sonuçlanır. İkinci büyük konu 7-12 bölümlerinde yer alır; Yahudilerin bu dönem sırasında içinde bulundukları koşullar. Böylece öteki uluslara ait dört büyük imparatorluk, tekrar karşımıza çıkar. Ancak şimdi onların Yahudi halkı ile ilgili olan ilişkilerini okuruz; Yahudi halkının tamamına değil, ama bu ulustan geriye kalan sadık tanrısayar azınlığa nasıl davrandıklarını öğreniriz. Tanrı, halkını cezalandırsa bile, her zaman Kendisine tanıklık edecek olan sadık bir azınlığı muhafaza eder. Ve Yahudi ulusunu Mesih’in egemenliği altındaki bereket içinde yeniden bina etmek konusundaki amacından hiç bir zaman vazgeçmez.
Yedinci bölüm öteki uluslara ait dört büyük imparatorluğu tekrar önümüze getirir; ama bu imparatorluklar bize, insanlar üzerinde etki yapan bir biçimde sunulmazlar; Tanrı’nın onlara bakış açısı içinde anlatılırlar ve bu nedenle bize dört yaratık şeklinde sunulurlar.
Bölüm üç farklı görüm ve bu görümlerin yorumlarını içerir:—
- İlk olarak 1-6. Ayetler; ilk üçünün ayrıntıları ile birlikte dört yaratık hakkındaki görüm:
- İkinci olarak 7-12. Ayetler; dördüncü yaratığın ayrıntılı bir tanımını veren görüm:
- Üçüncü olarak 13-14. Ayetler; İnsanoğlu’nun egemenliği hakkındaki görüm:
- Dördüncü olarak 15-28. Ayetler; bu görümlerin yorumu
(a) İlk görüm (Ayetler 1 ve 5).
Ayet 1 — Daniel’in peygamberliklerinin Eski antlaşmadaki diğer peygamberliklere benzemedikleri fark edilmiştir. Çünkü bu peygamberlikler Tanrı halkına doğrudan hitap etmezler. Yahudiler, tutsaklık dönemi sırasında artık Tanrı’nın halkı olarak görülmezler; bu yüzden Tanrı’nın bildirdikleri doğrudan onlara hitap etmez, Daniel’e kişisel olarak hitap eder. Her şeye rağmen, Daniel’in gördüğü düşün “özetini yazdığını” okuruz. Böylece dünyanın geleceği hakkındaki açıklama ile ilgili bu görümler, her çağda yaşayan Tanrı halkına rehberlik etmek amacı ile yazılmışlardır.
Ayet 2 — Daniel, düşünde, göğün dört rüzgarının büyük denize saldırdığını görür. Peygamberliğe özgü ayetlerde deniz, “halklar, toplumlar, uluslar ve dilleri” (Vahiy 17:15) ifade etmek için kullanılır. Göğün dört rüzgarı, Tanrı’nın, dünyanın bir karmaşa ve devrim içine düşmesine izin veren bir ilahi takdirinin yeryüzünün her köşesinde mevcut olacağını ima ediyor gibidir.
Ayet 3 — Bu büyük denizin içinden birbirinden farklı dört büyük yaratık çıktı. Daha sonra yapılan yorumdan anlaşıldığına göre, bu dört yaratık, daha önce Nebukadnessar’ın düşünde gördüğü heykel ile tanımlanan dört büyük dünya imparatorluğunun bir başka görünümünü temsil ediyor gibidir. Heykel ile ilgili görümde bu imparatorluklar insanların gözünde etkili görünen, ama aslında yıkıcı olan güçler olarak ifade edilirler. Burada bu aynı imparatorluklar, Tanrı’nın gözündeki ahlaki bozukluklarını belirten bir biçimde sunulurlar. Zalimlik, bencillik, açgözlülük, zorbalık, Tanrı’yı tanımama ya da reddetme gibi özellikler canavarı belirtir; ve Mesih’in egemenliği kuruluncaya kadar dünya imparatorluklarının kötü özellikleri sergilenir.
Ayet 4 — Birinci yaratık, “aslana benziyordu, kartal kanatları vardı.” Diğer Kutsal Yazıların vardığı sonuca göre bu ilk canavar, ilk dünya imparatorluğu olan Babil’i temsil ediyordu. Yeremya’nın dördüncü bölümünde yer alan 7. Ayette, peygamber, bir aslan figürü ile Babil’e işaret eder. Hezekiel 18. Bölümde Babil bir kartala benzetilir. Yine Yeremya 49:19 ve 22. Ayetlerde, her iki figür de Babil’i, gücü ve görkemine ve aynı zamanda fetihlerindeki hızına değinerek temsil eder.
Ayrıca, peygamber bu canavarda dikkat çekici bir değişiklik görür. Canavarın kanatları koparılır, yerden kaldırılır, insan gibi ayakları üzerine durdurulur ve ona bir insan yüreği verilir. Koparılan kanatlar, imparatorluğun hızlı fetihlerinin sona ereceğini belirten bir örneğe benzer. Bir insan gibi ayaklarının üzerinde duran bir aslan ve bir insanın yüreğine sahip olması, bir saygınlık ya da güç ifadesi değildir ve bu, Babil’in bir dünya gücü olarak saygınlığını kaybettiği ve yalnızca Pers İmparatorluğuna bağımlı bir il haline geleceğine işaret ettiği kesindir.
Ayet 5 — İkinci yaratık, “ayıya benziyordu, bir yanı üzerinde doğrulmuştu”, ve ağzında, dişleri arasında üç kaburga kemiği vardı. Bu tanımın, Babil İmparatorluğundan sonra gelen Med-Pers İmparatorluğunu önceden bildirdiği kesindir. İmparatorluk iki ulusun birleşmesinden oluşuyordu; Pers ulusu, Med ulusu üzerinde üstün gelmişti. Babil’i ele geçiren Darius’un Med ulusundan geldiğini biliyoruz, Persli kral Koreş’ten hemen sonra da olsa, Darius imparatorluğun büyük gücü haline geldi. Canavarın dişleri arasındaki üç kaburga kemiği, büyük olasılıkla diğer ulusları acımasızca yutan bu imparatorluğun zalim karakterine işaret etmektedir.
Ayet 6 — Üçüncü yaratık, “parsa benziyordu”, ama sırtında dört kuş kanadı vardı. Bu figürler, Grek İmparatorluğunun karakterini ve tarihini canlı bir biçimde ortaya koyarlar. Dört kanat, Grek İmparatorluğunu önde gelen bir egemenlik haline getiren Büyük İskender’in fetihlerindeki tez canlılığı ve çabukluğu uygun bir şekilde ortaya koyar. Dört baş, Büyük İskender’in ölümünden sonra nihayet ikiye bölünen imparatorluğun dört krallığına işaret eder gibi görünür.
(b) İkinci görüm (Ayetler 7 ve 10).
Ayet 7 — Dördüncü yaratık, gerçekleşmek üzere olan olayları büyük ölçüde önceden bildirdiği için öylesine büyük bir öneme sahiptir ki, ayrıntıları Daniel’e ikinci bir görüm aracılığı ile verilir. Doğada, bu yaratık ile kıyaslanabilecek hiç bir varlık mevcut değildir. Kasıtlı olarak doğa üstü bir canavar şeklinde temsil edilir, canavarı gören herkes büyük bir dehşete ve korkuya kapılır. Canavarın büyük, demirden dişleri vardır; yiyip parçalar ve arta kalanı ayaklarının altında çiğner. Kendisinden önceki yaratıklara benzemez, on tane boynuzu vardır.
Büyük olasılıkla herkes bu yaratığın Roma İmparatorluğunu ima eden bir figür olduğunu kabul edecektir. Herkese üstün gelen gücü, ve dünya ulusları arasında yarattığı dehşet ile tanınır. Karşı konulamaz fetih gücü ve yükselen itibarı ile diğer ulusları baskısı altına alır ve ona karşı koymaya ve reddetmeye çalışanları ezip geçer.
Ayet 8 — Bu imparatorluğun, kendisini diğer üç imparatorluktan farklı kılan önemi, şu gerçekten kaynaklanır: öteki ulusların dönemlerinin son günlerinde var olacak olan bu imparatorluktur, Mesih ve O’nun halkı ile iletişimi olacaktır, ve bu yüzden doğrudan yargılanacak ve Mesih’in krallığı tarafından ortadan kaldırılacaktır. Ama daha sonra bu imparatorluk yine de dünyanın yakın geleceği ile ilgili önemli bir rol oynayacaktır. Roma İmparatorluğunun bu gelecekteki görünümü bize, on boynuz ve küçük boynuz aracılığı ile verilen görümde bildirilir. Küçük boynuzun insan gibi gözleri ve böbürlenen bir ağzı vardır.
Yorum bize, bu on boynuz ve onlardan daha küçük olan boynuz hakkında daha fazla ayrıntı sağlayacaktır. Burada şu konuya dikkat etmemiz yeterli olacaktır: bu on boynuzun bizi geleceğe taşıdığı aşikardır ve bu gelecekte roma İmparatorluğu tek bir baş altında toplanmış on krallık olarak yeniden canlanacaktır. (bakınız Vahiy 13:1; Vahiy 17:12).
Ayetler 9 ve 10 — Aynı zamanda dördüncü yaratığı da tanımlayan ikinci görüm, yaratığın yargılanacağını önceden bildirir. Daniel, sonsuz Tanrı’nın, Eskiden beri var Olan’ın yargı tahtının üzerinde oturduğuna ilişkin bir görüm görür. Biz, Mesih’in İnsanoğlu olduğu kadar tanrısal bir Kişi (Tanrı)olduğunu ve aynı zamanda Eskiden beri var Olan olduğunu da biliyoruz. Vahiy kitabının ilk bölümünde Mesih, Daniel’in kitabında Eskiden beri var Olan’a işaret eden tüm özellikler ile sunulur. Ayrıca, Daniel yalnızca Eskiden beri var Olan’ın tahtını görmek ile kalmaz, ama aynı zamanda” kurulan” başka tahtlar da görür. Bu tahtlar, yaşayan ulusların bu yargılanması sırasında Mesih ile birlik olacak olan kutsalların tahtlarına işaret ettiği aşikardır. Bu tahtlara Vahiy kitabında tekrar değinilir; elçi Yuhanna şöyle der: “Bazı tahtlar ve bunlara oturanları gördüm, onlara yargılama yetkisi verilmişti” (Vahiy 20:4,22; 1.Korintliler 6:2).
Tahtın çevresinde binlerce melek bulunmaktadır. Yargının infazı, meleklerin işlevlerinden biridir. Matta 25. Bölümde yer alan yaşayan ulusların yargısını tanımlayan bölüm, yücelik tahtına gelen İnsanoğlu’nu ve “O’nunla birlikte tüm kutsal melekleri” sunarak başlar (Matta 25:31).
Ayet 11 — Buradaki yargı özellikle küçük boynuz ve bu boynuzun üzerinde egemenlik sürdüğü yaratık hakkındaki konular ile ilgilidir. Yargı, “boynuzun söylediği övüngen sözler” duyulur duyulmaz ortaya çıktı. Yeniden canlanmış olan Roma İmparatorluğunun son başını belirleyecek olan Tanrı’ya yönelik küfür dolu baş kaldırma, kendisinin ve egemenliğinin üzerine ani ve yıkıcı bir yargı getirecektir. Daniel’in sözünü ettiği yargının ölülerin dirilip yargılanacakları zaman olan Büyük Beyaz Taht’ın yargısı olmadığını fark etmek yerinde olur. Daniel, Mesih’in egemenliğinden önceki yaşayan ulusların yargısından bahseder, ama bu yargının özellikle Roma İmparatorluğu ve onun başı ile ilgili kısmına değinir.
Ayet 12 — Dördüncü yaratık Tanrı’nın doğrudan yargısı altına girer. İlk üç yaratığın egemenlikleri ellerinden alınmıştır. Doğrudan yargı aracılığı ile değil, ilahi takdire dayalı bir şekilde dünya çapındaki güçlerini kaybetmişlerdir. Her şeye rağmen, yaşamları belirli bir süre için uzatılmıştı. Egemen konumlarını kaybetmiş olmalarına rağmen, hala ulus olarak varlıklarını sürdürmektedirler, ancak çok güçsüz ve kırılgan bir hale gelmişlerdir.
(c) Üçüncü görüm (Ayetler 13 ve 14).
Yaratığın yargılanması sonucu Mesih’in krallığının bina edilmesi için yol açılmış olur. Üçüncü bir görüm aracılığı ile görkemli olay önceden bildirilir; Daniel bu olayda İnsanoğlu’na benzeyen birinin bulutlar içinde gökten yere indiğini görür. Eskiden Beri Var Olan ve Tanrı’dan gelen Adam olarak Krallığını alır. Egemenliği tüm dünyaya hükmeder, “tüm halkları, ulusları ve dilleri” kapsar. Egemenliği sonsuza kadar kalıcı olacaktır. O’nun Krallığı diğer krallıklar gibi geçici olmayacaktır. Ve asla yıkılmayacaktır.
(d) Görümlerin yorumu (Ayetler 15 ve 28).
Ayet 15 — Bu görümlerin ani etkisi ile Daniel’in ruhu üzüntü ile sarsıldı ve zihni karışarak ürktü. Üç görümde Daniel’in anlayamadığı pek çok şey mevcut olmalı idi, ama en azından bu görümlerin sevgili halkı ile ilgili bir deneme ve sıkıntı zamanını önceden bildirdiğinin farkına vardı.
Ayet 16 — Tanrısal açıklama olmaksızın Daniel’in ne putperest kralların ne de kendi gördüğü düşlerin yorumunu yapabilmesi mümkün değildi. Bu yüzden “orada duranlardan birine yaklaştı ve tüm bunların ne anlama geldiğini açıklamasını istedi”. Bize “orada duranların” kim oldukları tam olarak bildirilmez. Büyük olasılıkla bu, görümde Eskiden Beri Var Olan’ın “önünde duran” meleklere işaret eder. Daniel’in yaklaştığı kişinin Tanrı’nın zihnine yakın biri olduğu belli idi, aynı zamanda temsilci olarak atandığı da aşikar idi; Vahiy kitabındaki haberci melekler gibi, görümlerde görülenlerin “yorumunu yapmak” ile görevlendirilmişe benziyordu.
Bunu izleyen yorumda bir kişinin söylemiş olduğu şu sözlere dikkat etmemizde yarar var, “Peygamberlik ya da benzetme ile ilgili yorumun orijinal ifadedeki içeriğin ötesine geçtiğini her zaman görürüz.” Bu yüzden, bu bölümde yer alır: görümler önümüze dört dünya gücünün karakterini ve tarihini getirirler; Yorum, bu dünya güçlerinin Tanrı’nın halkı ile olan bağlantısını gösterir. Böylelikle yorumdan söz edilirken, kutsallardan da beş kez bahsedilmektedir (ayetler 18, 21, 22,25,27).
Ayet 17 — Önce Daniel’e, bu dört yaratığın yeryüzünde ortaya çıkacak olan dört kral oldukları anlatılır. Ve kısa bir süre sonra, “dördüncü yaratık, yeryüzünde ortaya çıkacak dördüncü krallıktır.” (Ayet 23) Sonra, bunun sonucu olarak, “kralların” krallıkları temsil etmek için kullanıldıkları aşikardır. O zaman biz bu dört yaratığın dört krallığı temsil ettiklerini düşünmek ile yanılmış olamayız. Görümde, denizden çıkıyorlardı; burada ise yeryüzünde ortaya çıkmaktadırlar. Görüm, onların ilahi takdir ya da politik orijinini, yorum ise ahlaki orijinlerini tanımlar. Dört yaratık, bir ilahi takdir sonucu olarak dört yaratık siyasi bir karışıklık ve ayaklanma sırasında ortaya çıkarlar; ahlak açısından yerseldirler, gökten gelen İnsanoğlu’nun krallığının karakteri ile tezat içindedirler.
Ayet 18 — Daha sonra Daniel’e kendisinin ve bizim rahatlığımız için Tanrı’nın halkı ile ilgili olarak öteki ulusların dönemlerinin nihai sonu hakkında bilgi verilir. Bu krallıklar Tanrı’nın halkına muhalif olabilirler ve Tanrı’ya küfür edebilirler, “ama” Tanrı’nın halkı sonunda zafere sahip olacaktır, çünkü “Yüceler Yücesi’nin kutsalları krallığı alacak, sonsuza dek ellerinde tutacaklar. Evet, sonsuza dek.”
Yüceler Yücesi’nin kutsallarının kimler olduklarını sorabiliriz. Bu ifade ile ilgili daha iyi bir çeviri, “en yüce yerlerin kutsalları” şeklindedir. Bu kişiler yaratıklar ve onlara tabi olanlar gibi ahlak açısından yerseldirler ve ayrıca göklerin Tanrısına sahip olan Tanrı halkı da vardır ve böylelikle göksel ya da yüce yerler ile bağlantı içindedirler. Üçüncü görümde, gökten İnsanoğlu’nun göğün bulutları ile geldiği görülür ve O’na sonsuza kadar kalıcı olan krallık verilmiştir. Burada bir başka gerçek daha öğreniriz: tüm çağlara ait Tanrı halkı, tüm dünya tarihi boyunca gök ile temasta bulunmuş olanlar, İnsanoğlu’nun görkemli egemenliğine paydaş olacaklardır. Hanok, peygamberlik ettiği zaman bu büyük olay ile ilgili olarak şu sözleri söyler: “İşte Rab herkesi yargılamak üzere on binlerce kutsalı ile geliyor.” (Yahuda 14)
Ayetler 19 ve 22 — Sonra, Daniel, dördüncü yaratık ile ilgili daha özel bir şekilde bilgi verir. Görümü tekrar eder, ama görüme ayrıntılı bilgiler ekler, çünkü şimdi kutsallara işaret etmektedir ve Daniel bize on boynuzdan sonra çıkan öbür boynuzun kutsallar ile savaşıp onları yendiğini söyler, böyle yapmasına sınırlı bir zaman için izin verilmiştir; çünkü kutsallar üzerinde kazanılan bu zafer, “Eskiden Beri Var Olan” gelinceye dek sürecektir ve sonra kutsallar kendilerini yenmiş olanları yargılayacaklardır.
Ayet 23 — Melek, Daniel’in sorularına yanıt olarak, dördüncü yaratık hakkındaki görümü açıklar. Bize söylenen kesinlikle şudur: dördüncü yaratık “yeryüzündeki dördüncü krallığı” temsil eder. Biz, bu krallığın Roma İmparatorluğu olduğunu biliyoruz. Bu krallık bütün öbür krallıklardan farklı olacaktır. Daha önce demir ve kilden oluşan heykel ile ifade edildiği gibi, bu krallığın yönetim biçiminde hem otokrasi, yani mutlak hakimiyet hem de demokrasi bir arada bulunacaktır. Hemen hemen evrensel olan hükümranlığı nedeni ile bu krallık hakkında hiç tereddüt etmeden, “bütün dünyayı yiyip bitireceği” söylenir. Dünyayı çiğneyip parçalayacaktır ve ulusları kendine bağımlı kılacaktır, kendisine boyun eğmeyi reddedenleri ise ezip geçecektir. Böylelikle eski döneme ait bozulmamış gücü ile Roma İmparatorluğu resmedilmektedir.
Ayet 24. Ayetin ayrıntıları Daniel’in gününde halen geleceği ifade eden olaylara değinmektedir. Biz bu gün, tüm bunların harfiyen yerine geldiklerini biliyoruz. Melek şöyle der: “On boynuz bu krallıktan çıkacak olan on kraldır.” Varılan şu sonuca karşı çıkmak mümkün değildir: Roma İmparatorluğu, Vahiy 17. Bölümde açıkça ifade edildiği gibi, tek bir imparatorluğun başı altında bir araya gelmiş on krallık şeklinde canlanacaktır.
Daha sonra 8, 20 ve 21. Ayetlerde yer alan küçük boynuzun anlamını öğreniriz. On kraldan sonra, onlardan farklı olan bir başka kral ortaya çıkacak ve üç kralı tahtından indirecektir. Bu kral, farklı krallıkları temsile den on krala benzemeyecektir, ama bu kral on krallığın ortasında meydana çıkan ve üç krallığı kendine bağımlı kılarak egemenliğe sahip olan özel bir gücü temsil eder. Üzerine yargı gelerek, egemenliğine son verilip büsbütün yok edilecektir (ayet 26) ve bu yüzden küçük boynuzun üç kralı tahtından indirmesine rağmen, tüm imparatorluk üzerinde güç elde edeceği gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır.
Roma İmparatorluğunun son dönemine ilişkin sunulan örneğin, bağımlı kılınan üç krallık ile tek bir imparatorluk başı – küçük boynuz -altında birleşmiş olan yedi krallık ile ilgili olduğu aşikardır. Bu ayeti, bize Vahiy 13:1 ve Vahiy 17:1 ayetlerinde verilen ayrıntılar ile bağlantılı olarak okuyacak olduğumuz takdirde, varacağımız tek sonuç şu olacaktır: bu bölümdeki küçük boynuz Vahiy kitabında sürekli olarak önümüze getirilen Roma İmparatorluğunun canlanan başıdır.
Ayet 25 — Bize önceden bu korkunç adam ile ilgili dört kez bilgi verilmiş olduğu kesindir. Birincisi, “Yüceler Yücesini kötüleyen sözler söyleyecek” olmasıdır. Herhangi bir insanın olduğu gibi, Tanrı ile düşmanlık içinde olmak ile kalmayacak, ama aynı zamanda küstahça bir putperestlik ile herkesin önünde Tanrı’ya kafa tutacaktır (bakınız Vahiy 13:6). İkinci olarak, yücelerde ya da göklerde Tanrı’ya sahip olanların ve En Yüce Olan’ın kutsallarına zulmedecektir (bakınız Vahiy 13:7). Üçüncü olarak, “belirlenen zamanları ve yasaları değiştirecektir.” Yalnızca kutsallara baskı yapmak ile kalmayacak, ama aynı zamanda Tanrı’nın yersel halkı olan ve o dönemde ülkeye geri dönmüş olacak olan Yahudilerin belirlenen zamanlarını ve yasalarını değiştirmeyi düşünecektir. Dördüncü olarak, bize söylenen şudur: bir süre için üstün gelmesine ve belirlenen zamanları değiştirmesine izin verilecektir; kutsallar, üç buçuk yıl için eline teslim edileceklerdir (bakınız Vahiy 13:5).
Ayet 26 — Bu korkunç adamın Tanrı’ya küfür etmeye ve kutsallarına zulmetmeye devam etmesine izin verilmeyecektir. Belirlenen zamanın sonu geldiğinde, bu adamın üzerine yargı inecektir. Egemenliği elinden alınacak ve büsbütün tüketilecek ve son gelene kadar yok edilecektir. Çağların sonu gelinceye kadar hiç bir zaman canlanmayacaktır.
Ayet 27 — Yaratığın ve krallığının üzerine yargı geldikten sonra yeryüzünde bulunan tüm krallıklar kutsallara, Yüceler Yücesinin halkına – Tanrı’nın yersel halkı olan Yahudiler’e verilecektir. Sonra Tanrı’nın halkı aracılığı ile, yeryüzündeki tüm halklar krallığı sonsuza kadar sürecek Olan’a hizmet etmek ve tapınmak için getirileceklerdir.
Ayet 28 — Daniel’e geleceği görme ve insanları En Yüce Olan Tanrı’nın yeryüzünde kurduğu dünya çapında ve sonsuzluğa kadar kalıcı bir krallıkta yaşayacaklarını görme ayrıcalığı verilmişti. Daniel , insanların, krallığa ulaşıncaya kadar geçecek olan dönemde sıkıntı ve deneme denizi ile karşılaşacaklarını onlara öğretmişti. Ama yine de düşünceleri Daniel’i çok ürküttü ve benzi soldu. Ve bu olayı içinde sakladı. Böyle yapması iyi oldu, çünkü tüm çağlardaki Tanrı halkının uzun karanlık gecenin sonuna bakması ve yüreklerinde gelecek olan iyi günleri selamlaması gerekir.
Çünkü kralların Kralı geliyor,
Ve gökte şafak söküyor,
Ve dağlardaki gözcüler
Günün yakın olduğunu ilan ediyorlar.