LEVİLİLER

Kitabı Hakkında
NOTLAR

Yazan

C. H. Mackintosh

Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinlemesidir
2 Timoteosa 3:16


Önsöz

Rab İsa Mesih’in Kişiliğinde ve işinde hem bir günahkar hem de tapınan biri olarak insanın her gerekliliğini karşılayan sınırsız bir doluluk mevcuttur. O’nun Kişiliğinin sınırsız saygınlığı yaptığı işe sonsuz bir değer verir. Yaratılış kitabında vaat edilen tohumun içinde “insanın mahvolmasına karşı hazırladığı çözümü” görmüştük – Kurtuluş Gemisi ve düşmüş ve günahkar insana açıklanan tanrısal lütfun zenginlikleri. Tomurcuk burada yer alır, şimdi gökleri ve yeryüzünü sevinç ve mutluluk ile dolduran tam tomurcuklanmış yücelikler ve onların kokuları.

Berdan Nehri, Tarsus, Türkiye
Berdan Nehri, Tarsus, Türkiye

Mısırdan Çıkış kitabında, “Tanrının insanın sorusuna verdiği yanıtı” görmüş idik. İnsan orada yalnızca Edon’un dışında değil idi, ama aynı zamanda zalim ve güçlü bir insanın ellerine de düşmüş idi. İnsan dünyanın kölesidir. Firavunun köleliğinden ve Mısırın ateşli fırınından nasıl kurtarılması gerekir? Nasıl kurtarılabilir, nasıl aklanabilir ve vaat edilen ülkeye getirilebilir? Bu tür soruların yanıtını yalnızca Tanrı verebilir idi ve Tanrı yanıtını boğazlanmış Kuzu’nun kanı aracılığı ile verdi. Bu kanın kurtaran gücünde her mesele çözüme ulaştı; kan göğün en yüksek taleplerini karşılar ve insanın en derin ihtiyaçlarını yerine getirir. Şaşırtıcı yeterliliği sayesinde Tanrı yüceltilir, insan kurtarılır, aklanır ve Tanrının kutsal konutuna getirilir; bu arada düşman tamamen yenilir ve gücü yok edilir.

Ve şimdi, Levililer kitabı üzerinde düşünür iken, “İnsanın ihtiyacı için Tanrının sağlayışı” olarak adlandırabileceğimiz açıklamalar göreceğiz; ya da bir Kurban, bir Kahin ve bir Tapınma Yeri. Tüm bunlar, bu kitabın çok açık bir şekilde kanıtladığı gibi, Tanrıya yaklaşma konusunda elzem gerekliliklerdir. Ama bunlar ile bağlantılı olan her şey Tanrı tarafından atandı ve O’nun yasası tarafından bina edildi. Hiç bir şey insanın ürettiği hayal gücüne ya da onun sağduyusunun düzenlemesine bırakılmadı. “Böylece Harun ile oğulları Rabbin Musa aracılığı ile verdiği tüm buyrukları yerine getirdiler.” (Levililer 8:36; 9:6,7.) Rabbin sözü olmaksızın ne kahin ne de halk doğru yönde tek bir adım bile atamazlar idi. Bu durum halen böyledir. Bu karanlık dünyada Kutsal Yazılardan dökülenin dışında tek bir ışık ışını bile mevcut değildir. “Sözün adımlarım için çıra, yolum için ışıktır.” (Mezmur 119:105) Tanrının çocukları her konuda Tanrının sözü ile yönlendirildikleri zaman, O’nun sözünü onurlandırmış olurlar ve bu gerçek bir mutluluktur. O zamanlar Yahudiler kadar şimdi bizim de kabul edilebilir tapınma için tanrısal yöne ve tanrısal rehberliğe ihtiyacımız vardır. “Ama içtenlikle tapınanların Babaya ruhta ve gerçekte tapınacakları saat geliyor. İşte o saat şimdidir. Baba da kendisine böyle tapınanları arıyor. Tanrı ruhtur. O’na tapınanlar da ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar.” (Yuhanna 4:23,24) Çocukların tapınmasında duygusal içtenlik ya da atanmadan daha fazlası talep edilir. Tapınma ruhta ve Tanrının gerçeğine uygun olarak yapılmalıdır. Ama adına övgüler olsun ki, biz her şeye kutsanmış Rab İsa Mesihimiz’in Kişiliğinde ve işinde sahibiz. O bizim hem kurbanımız hem de kahinimizdir ve en kutsal yere girmek için sahip olduğumuz hakkımızdır. Ah! O’nun yaralı böğrüne yaslanıp durmak ve kalıcı bir duygu ile tüm tapınmamızın temeli, malzemesi ve hoş kokusu olan O’na yakın durmak ne büyük mutluluktur.

Şimdi daha önce söz edilmiş olan üç nokta üzerinde kısaca duralım.

I. İlk planda gözlemlememiz gereken, kurbanın tapınmanın temeli olduğudur. Tanrı için kabul edilebilir tapınmanın O’nun tarafından kabul edilebilir bir kurbanın temeli üzerinde olması gerekir. Kendi içinde suçlu ve murdar olan insanın suçunu uzaklaştırmak, onu murdarlıktan temizlemek ve Tanrının kutsal huzuruna uygun hale getirmek için bir kurbana ihtiyacı vardır. “Kan dökülmeksizin bağışlama olmaz.” Ve bağışlanma olmadan, bağışlanma bilgisine sahip olmadan mutlu bir tapınma olamaz; gerçekten yürekten, hayranlık ile övgü ve teşekkür sunulamaz. “Bir tapınma yeri” olarak adlandırılan bir yere gitmek ve Tanrıya tapınmak birbirlerinden çok farklı şeylerdir. Tanrı kutsaldır ve insanın O’na Tanrının yolu ile ve O’na uygun şekilde yaklaşması gerekir. Musa, Nadav ve Avihu’nun ciddi günahı konusunda şöyle dedi: “Rab şöyle diyor,’Bana yaklaşanlarda kutsal kılınacağım ve halkın önünde yüceltileceğim.” İnsanların O’na nasıl yaklaşacakları konusundaki talimatları yalnızca Rab verebilir idi. Levililer kitabının temel konusu budur. İlk yedi ve on altıncı bölümlerdeki “NOTLAR” okuyucuya kurban düzeni ve Yahudi tapınmasının karakteri hakkında tam ve ilginç bir düzeni aktarmaktadırlar.

İsrailoğullarının Tanrıya tapınan halk olarak oluşması sunulan ve kabul edilen kurbanın temeli üzerinde gerçekleşir. Şimdi, Tanrının tapınan halkını oluşturan İsa imanlıları da aynı, yani, sunulan ve kabul edilen kurban temeli üzerinde tapınırlar. (Şu ayetleri özen ile okuyunuz. Levililer 16; İbraniler 9,10) İsa imanlıları İsraillilerin yerini almışlardır, ama eski düzenden çok daha farklı ve büyük bir düzen içindedirler; kurbana, kahine ya da tapınma yerine bakalım. Aralarındaki karşıtlık büyüktür ve Kutsal Yazılarda, özellikle İbranilere mektupta güçlü bir şekilde vurgulanmıştır. Yahudilerin sundukları kurbanlar hiç bir zaman kurban sunan kişinin vicdanını tatmin edemediler ve Yahudi kahin kurban sunan kişiyi asla “tam temiz” ilan edemedi. Elçinin bize söylediği gibi, yasa altında sunulan armağanlar ve kurbanlar, onları sunan kişinin vicdanını asla yetkinleştiremedi. Her zaman kurbanın yansıması olan vicdan kurbanın mükemmel olmadığını gördüğü için mükemmel olamadı. “Çünkü boğaların ve keçilerin kanının günahları ortadan kaldırması imkansızdır.” Bu yüzden Yahudi tapınması, yetersiz kurbanlar ile bağlantılı idi; ağır yük yükleyen bir tören idi ve vicdanı temizlemek yerine kurbanı sunan kişide bir esaret ve korku ruhuna neden oluyor idi.

Ama şimdi, bir kez sunulan Mesih’in kurbanına bakalım. O “günahı Kendini kurban ederek ortadan kaldırdı.” Her şey tamamlandı. “Günahlarımızı üstlendikten sonra yücelerdeki Babanın tahtının sağındaki yerine oturdu. Tapınan kişi, bu kurbanın temeline güvenerek Tanrının önüne geldiği zaman, yapacağı tek şey, “kendisini karanlıktan, kendi şaşılacak ışığına çağıran” Tanrıya övgüler yükseltmekten başka yapacağı hiç bir şey yoktur. Mesih’in kendisinin bile artık aklanmamız ve kabul edilmemiz için yapacağı başka bir şey yoktur. “Çünkü O tek bir sunu ile kutsal kılınanları sonsuza kadar kutsal kıldı.” Kurban sunan Yahudi yalnızca törensel açıdan temizlenir idi ve bu yalnızca o an için geçerli idi. Ama Mesih’in kurbanı aracılığı ile bir imanlı, gerçekten temizdir ve sonsuza kadar temizdir. Ah, “SONSUZA KADAR” sözü ne kadar da tatlı bir söz! Tanrının önünde tapınanlar olarak mükemmel kılınan tüm imanlılar bu ortak ayrıcalığa sahiptirler. Çünkü “İsa Mesih bedenini ilk ve son kez olarak sunmuştur.” Kutsal Yazıların bu çok derin öneme sahip konusunda pek çok ayet mevcuttur. “Çünkü tapınanlar bir kez günahlarından arındıktan sonra artık günahlılık duygusu kalmaz idi.” “O’nun oğlu İsa Mesih’in kanı bizi her günahtan temizlemiştir.” “Ve onların suçlarını ve günahlarını artık anmayacağım.” (1.Yuhanna 1:7; İbraniler 9) Mesih’in bizim için yaptığı iş aracılığı ile tüm günahlarımız ortadan kaldırıldı. Ve şimdi, Tanrının sözüne iman aracılığı ile, tüm günahlarımızın bağışlandığını ve unutulduğunu biliyoruz. Bu yüzden Tanrıya yaklaşabiliriz ve O’nun kutsal huzurunda durabiliriz. Yüce Baş Kahinimiz bizi akladı. (Yuhanna 13) Buna inandığımız zaman, günahlılık duygusu ortadan kaldırılır ve artık “GÜNAH BİLİNCİNE SAHİP OLMAYIZ.”

Berdan Nehri, Tarsus, Türkiye'de balıkçılık
Berdan Nehri, Tarsus, Türkiye'de balıkçılık

Bu çok derin ve değerli gerçek, günahlılık bilincinin artık var olmadığı anlamına gelmez. Kesinlikle hayır! Ya da bir hata sonucu kötü bir vicdana sahip olamayacağımız – ya da Tanrının ve insanın önünde vicdanımızda huzursuzluk olması gerekmediği anlamına da gelmez. Hayır, konu bu değildir. Konu, çok basit olarak şudur: Mesih tek, mükemmel ve tamamlanmış bir kurban olarak tüm günahlarımızı dalarlından ve kökleri ile birlikte sonsuza kadar söküp atmıştır. Ve bunu bilme ve buna inanma konusunda yönlendirildiğimiz zaman, vicdanımızda günah nasıl mevcut olabilir? Mesih onların hepsini ortadan kaldırmıştır. İlk ve son kez sunulan ve kabul edilen kurbanımızın değerli kanı bizi günahın her leke ve kirinden temizlemiştir. Konut kurmuş olan günahın ve günlük yaşamımızda yer alan pek çok günahlar ve hatalar ve bunların hepsinin tanrıya acı veren itirafı olabilir. Ama yine de Mesih’in günahlarız için öldüğüne onların hepsini ortadan kaldırdığına ve bunların tek bir tanesinin bile bizi suçlamasının mümkün olmadığına dair kesin güvence mevcuttur. Bu güvence, var olan gerçeklerin en harikasıdır, aynı zamanda tapınan birinin en çok ihtiyaç duyduğu gerçektir. Tamamen mükemmel olan Tanrının huzurunda eğer O’nun istediği gibi temiz olmasak nasıl durabilir idik? Sınırsız Kutsallığın gözü önünde yeterince temiz olmamız gerekir. Ama Tanrıya şükürler olsun ki, İsa’ya inanan ve O’nun tamamladığı kurbana güvenen herkes bağışlanmış ve aklanmıştır. Sonsuz yaşama, Tanrı doğruluğuna ve esenliğe sahiptir. Suçlu günahkarın ilk merhamet çağrısına kurbanın kanı aracılığı ile cevap verilir. Bu kan, onun ihtiyaçlarının en derin yerlerine nüfuz eder, onu göklerin en yüce yerlerine yükseltir ve orada Tanrının tahtının tam önünde uygun şekilde ve mutlu tapınan biri olarak kalmasını sağlar. “Nitekim Mesih de bizleri Tanrıya ulaştırmak amacı ile doğru kişi olarak doğru olmayanlar için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü”. “Tekeler ile boğaların kanı ve serpilen düve külü murdar olanları kutsal kılıyor, bedensel açıdan temizliyor. Öyle ise sonsuz Ruh aracılığı ile kendini lekesiz olarak Tanrıya sunmuş olan Mesih’in kanının vicdanımızı ölü işlerden temizleyeceği ne kadar daha kesindir.” (1.Petrus 3:18; İbraniler 9: 13,14)

II. İkinci olarak Tanrı lütfunun zengin sağlayışlarında, Rabbimiz İsa Mesih’e Baş Kahinimiz olarak bizim adımıza Tanrının önünde durması lütfuna sahibiz. “söylediklerimizin özü şudur: Göklerde, Yüce olanın tahtının sağında oturan kutsal yerde, insanın değil, Rabbin kurduğu asıl tapınma çadırında görev yapan böyle bir baş kahinimiz vardır.” O kurbanlık görevini sonsuza kadar yerine getirdiği için oturdu. Harun her zaman ayakta duran bir konum içinde anlatılır. Harun’un işi hiç bir zaman bitmedi. “Her kahin her gün ayakta durup görevini yapar ve günahları asla ortadan kaldıramayan aynı kurbanları tekrar tekrar sunar. Oysa Mesih, günahlar için sonsuza dek geçerli tek bir kurban sunduktan sonra Tanrının tahtının sağında oturdu.” Rabbin yasasının verilmesinin hemen ardından kurban konusunda kahinlik sistemi kuruldu. (8 ve 9. Bölümlerdeki NOTLAR’a bakınız.) Kutsallar, Mesih’te her ikisine de sahiptir. Mesih bizim hem kurbanımız hem de kahinimizdir. Çarmıhta bizim için yalnızca bir kez göründü. O’nun çarmıhta neyi başardığını ve şimdi göklerde ne yaptığını bilmek, yüreklerimizde O’nun gelişine dair umudu besleyecek ve O’nun yüceliği içinde görünmesini özlememiz için bizi yönlendirecektir.

Yeni Antlaşma’da iki kahinlik düzeninden söz edildiğini okuruz – yani, göklerdeki Yüce Baş Kahin Mesih ve yeryüzündeki tüm imanlıların ortak kahinliği. “O sizi diri taşlar olarak ruhsal bir tapınağın yapımında kullansın. Böylelikle İsa Mesih aracılığı ile Tanrının  beğenisini kazanan ruhsal kurbanlar sunmak üzere kutsal bir kahinler topluluğu olursunuz.” (1.Petrus 2:5) “Yücelik ve güç sonsuzlara dek, bizi seven kanı ile bizi günahlarımızdan özgür kılmış ve bizi bir krallık haline getirip Babası Tanrının hizmetinde kahinler yapmış olan Mesih’in olsun.” (Vahiy 1:5,6) Bu bölümler, tüm imanlıların Tanrının önünde kahinler olarak ortak bir konuma sahip olduklarını aşikar bir şekilde kanıtlarlar. Yeni Antlaşma’da, diğer Hıristiyanlardan ayrı olarak farklı bir sınıf ya da kahin hizmet düzeni olduğuna dair hiçbir bilgi yer almaz. Mesih, Tanrı evi üzerindeki Yüce Baş Kahindir ve O’nun tüm halkı da O’nunla olan bağlantıları sayesinde kahindirler ve bir kez tamamen arınmış olan tapınanlar olarak en kutsal yere girme ayrıcalığına sahiptirler. Elçiler bile alçakgönüllü Tanrı çocukları olarak onlardan farklı ya da üstün olarak asla kahinlerin yerini almamışlardır. Onlar pek çok kişiden daha fazla şekilde ayrıcalıklarını bilebilirler ve onlardan daha çok keyif alabilirler. Söz’ün hizmeti hakkındaki armağanları ve çağrıları farklı ve özeldir, ama tapınan kişiler olarak tüm diğer kişiler gibi aynı yerde durdular ve onlar ile birlikte tüm halkının Yüce Baş Kahini olan İsa Mesih aracılığı ile Tanrıya tapındılar.

Kutsanmış Rabbimizin kahinlik hizmetinde özel ilgi konusunda pek çok düşünce mevcuttur; biz yalnızca aşağıdaki iki tanesine dikkat çekeceğiz:—

  1. Mesih, Yüce Baş Kahinimiz olarak bizi göklerdeki tapınakta temsil etmektedir. Ve- ah! Ne yüce bir Temsilci! Adı her adın üstünde olan Tanrının biricik Oğlu ve yüceltilmiş İnsan!” Çünkü Mesih asıl kutsal yerin örneği olup, insan eli ile yapılan kutsal yere değil, ama şimdi bizim için Tanrının önünde görünmek üzere asıl göğe girdi.” (İbraniler 9:24) Ah! Ne yüce bir saygınlık! Bizi Tanrıya ne kadar da çok yaklaştırdı! Ah! Yüreklerimizin bu gerçeği daha fazla takdir etmesini diliyorum. Harun, Rabbin önünde yücelik ve güzellik giysileri içinde göründüğü zaman, İsrailoğullarını temsil etti. Harun’un giysisinin güzel göğüslüğünün üzerinde değerli taşlar ile İsrailoğullarının adları yazılı idi. Mesih’in yüreğindeki gerçek ve sonsuza kadar kalıcı olan kutsanmış yerimize ilişkin harika bir örnek! Mesih, Harun’un yaptığı gibi en kutsal yerde yılda yalnızca bir kez görünmez; O bizim için Tanrının önünde sürekli olarak görünür. Her imanlının adı Tanrının gözü önünde biricik Oğlu Mesih’in yüceliği ve güzelliği içinde sürekli olarak görünür. Biz, Mesih’in doğruluğunda dururuz; O’nun yaşamına sahibiz, O’nun esenliğinin tadını çıkartırız, O’nun sevinci ile dolar ve O’nun yüceliğinin parlaklığını yansıtırız. Kendimize ait bir hakkımız, ünvanımız ya da ayrıcalığımız olmasa da O’nda her şeye sahibiz. Mesih orada bizim için ve biz olarak vardır. Adına sonsuzlara kadar övgüler olsun!

“Onların Baş Kahini göklerde durur ve

Adlarını göğsünün üzerinde taşır.”

O’nun göklerdeki sürekli aracılığı sayesinde yeryüzündeki kutsallar çöl yolculuklarında korunur ve desteklenirler ve aynı zamanda ve aynı zamanda O’nun tanrısal üstünlüklerinin hoş kokusu içinde perdenin iç tarafında tapınırlar. Ve bu konulardaki bilgisizlikleri ya da bu konulardan keyif almamaları bu konuların kutsanmış, görkemli ve sonsuz gerçekliklerini ne değiştirir ne de etkiler. “Onlar için sonsuza kadar aracılık etmek için yaşamaktadır.” (İbraniler 7:25)

  1. Mesih, yüce Baş Kahinimiz olarak Tanrıya, tapınan halkının armağanlarını ve kurbanlarını sunar. Tapınan kişi yasa altında kahine sunusunu getirirdi ve sunu kahin aracılığı ile O’nun Kendi sunağında Tanrıya sunulur idi. Her şey Rabbin sözüne uygun olarak kahin tarafından düzenlenir idi. Şimdi tüm bunlar göklerdeki Baş Kahin aracılığı ile tapınan kişi için mükemmel bir şekilde yerine getirilir! Dualarımız, övgülerimiz ve şükranlarımızın hepsi tanrının tahtının önüne ulaşmadan önce O’nun ellerinin arasından geçer. Bu ne kadar harika bir merhamettir; hele bizim zihin karışıklığı içinde ve karmaşık bir şekilde yaptığımız hizmetleri düşündüğümüz zaman. Ama kutsanmış rab bunların arasında nasıl bir bölme ve ayırım yapacağını bilir. Et ve kandan olanın reddedilmesi gerekir ve tahta, saman ve anız olarak yakılmalıdır. Ama Kutsal Ruh’tan olan değerlidir ve korunur ve Tanrıya O’nun Kendi kurbanının değerli ve hoş kokusu içinde sunulur. “Bu nedenle, İsa aracılığı ile Tanrıya sürekli övgü kurbanları, yani O’nun adını açıkça anan dudakların meyvesini sunalım.” (İbraniler 13:15) Filipelilerin Pavlus’a gösterdikleri iyilik, Tanrıyı hoşnut eden, hoş kokulu bir buhur, kabul edilebilir bir kurban idi. Bu nedenle, şu öğüdün önemini belirtelim: “Söylediğiniz ve yaptığınız her şeyi Rab İsa’nın adı ile, O’nun aracılığı ile Baba Tanrıya şükrederek yapın.” (Koloseliler 3:17)

III. Üçüncü olarak, gözlemlediğimiz şudur: İmanlının tek tapınma yeri perdenin iç kısmındadır. Ve hamdolsun ki, Öncü’müz bizim için oraya girmiştir. İmanlı, ordugahın dışında ancak bir tanık olarak yer alır; perdenin iç kısmında ise tapınan olarak yer alabilir. Her iki konumda da Mesih’in imanlı ile birlikte olduğu kesindir. “Öyle ise biz de O’nun uğradığı aşağılanmaya katlanarak ordugahtan dışarı çıkıp yanına gidelim.” “Bu nedenle, ey kardeşler, İsa’nın kanı sayesinde perdede yani kendi bedeninde bize açtığı yeni ve diri yoldan kutsal yere girmeye cesaretimiz vardır.” (İbraniler 13: 13; 10: 19) Mesih’in kendisi ile birlikte bu iki konumu, Kutsal Ruh’un öğretişi aracılığı ile bilmek söz ile anlatılamaz bir berekettir. Kilisenin yeryüzünde tapınma için tanrısal olarak ayrılmış bir yeri yoktur. Göklerde olan Mesih’in kurbanı ve kahinlik hizmeti sayesinde yerimiz göklerdedir. İmanlıların Rab İsa’nın adı ile toplandıkları binanın özelliği ne olur ise olsun, onların tek ve gerçek tapınma yeri, göksel tapınaktır. Tanrının sözüne iman aracılığı ile ve Kutsal Ruh’un gücü aracılığı ile imanlılar Tanrıya, “insanın değil Rabbin kurduğu gerçek tapınakta” tapınırlar.

İsrail dünyasal bir tapınağa sahip idi ve buna göre tapınmalarının özelliği de dünyasal idi, “ilk tapınak henüz durduğu için en kutsal yere giden yol henüz görünmemiş idi.” Ama artık bu yol İsa Mesih’in kanı sayesinde açılmıştır. Kuzu’nun üzerine inen darbe, aynı zamanda tapınağın perdesini de yukarıdan aşağıya doğru yırtmış idi. En kutsal yere giden yol o zaman açıldı ve Mesih, kanı ile yıkadığı herkes ile birlikte hemen Tanrının huzuruna perde olmadan girdi. Artık halk için dış avluda bir tapınma ve yasa altındaki kahin için tapınakta tapınma yok idi. Halkının yüce Baş Kahininin varlığı ve müdahalesi aracılığı ile tüm imanlılar eşit derecede yakındırlar- eşit derecede özgürdürler ve hepsi eşit şekilde kabul edilmiştir. Bizi tüm günahtan temizleyen aynı değerli kan Tanrıya çocukları ve tapınan kahinleri olarak yaklaştırır. Ve eğer biz göksel yerlerdeki bu kanın harika etkinliğini ve gücünü gerçekten bilirsek, tüm özgürlük ve evlatlığın saygınlığı içinde yuvada olacağız ve orada mutlu olacağız ve bir kez arındırılmış tapınanlar olarak en kutsal yere yakın olacak ve orada duracağız.

Ah! Yüreklerimiz Tanrının tüm ihtiyaçlarımız için sağladığı lütfunun zenginliklerinin tatlı anısında, bilgisinde ve gücünde korunsun. Ah! Bağışlanma Kapağının üzerine serpilmiş kanı, tapınak hizmetini ve tapınmamızın kutsal, göksel ve sonsuz yerini her zaman hatırlayalım!

Sevgili okuyucumuz, şimdi bu değerli Levililer kitabını dua ederek ve gayretli bir inceleme ile yorumlamaya başlayacağız. Mesih’in Kişiliği ve işinin üzerine dökülen ışık – Tanrı ile olan beraberliğimizin temeli ve karakteri bu sonsuz gerçekliklerin tadını çıkartarak yaşamayı arzu eden yürek için çok bereketlidir. Okuyucu, metni açıklayan NOTLAR’ı çok yararlı bulacak ve törenlerin çoğuna ilginç ve uygulamalı bir bakış açısı sağlayacak olan örnekler okuyacaktır. Genellikle bu törenler bize ilginç ve eğitici gelmedikleri için onları atlamaya eğilim gösteririz. Bu konu ile ilgili örnek olarak 11. Bölüme bakınız.

Ve şimdi Rab lütfu aracılığı ile bu küçük kitaba sahip çıksın, kullansın ve kendi adının yüceliği için ve pek çok değerli eşsiz canın rahatı ve bereketi için kutsasın.

Andrew Milller, Londra, Mayıs, 1860

İkinci Baskı İçin Önsöz

Tarsus, Türkiye'de Apostle Paul Kuyusu
Tarsus, Türkiye'de Apostle Paul Kuyusu

Bu kitabın çok sayıdaki ilk baskısının çabucak satılması, Levililer kitabının incelenmesine duyulan yoğun ilginin bir kanıtıdır. Ve ben bunun için Rabbi yüceltiyorum. Tanrı halkı dahil olmak üzere pek çok kişi, kendilerini ilgilendirmeyeceğini ya da kendileri için önemli olmadığını düşünür gibidirler. Bu kitabın kendileri ile hiç ilgisi olmayan bir tören ve seremoni ayrıntısı olarak görürler. Kendileri için bir yarar sağlayacağını düşünmezler. Ancak bunun bir hata olduğunu artık binlerce kişi keşfetmektedir. Yıllar boyu pek çok kişi Levililer kitabına sıkıcı ve kuru Yahudi düzenlerinin bir kataloğundan biraz daha fazlası olarak görürler. Ama şimdi bu kitabın yeterince teşekkür edemeyecekleri kadar tükenmez bir ruhsal zenginlik kaynağı olduğunun farkına varmaktadırlar. Bu kitabın sayfalarını Yeni Antlaşma ayetlerinin ışığı altına getirmişlerdir ve önlerinde açıklanan harikalara bakakalmışlardır. Onlar adına içtenlikle arzuluyorum ki, bu değerli hazinenin çok daha fazlasını keşfedebilsinler.

Okuyacağınız sayfaları özenle yeniden gözden geçirdim ve diyebilirim ki, üzerlerinde fazla değişiklik yapmadım. Belki yanlış anlaşılabilecek bir iki yerdeki bazı ifadelere biraz dokundum. Aynı zamanda kısa bir iki not da ekledim. Bu noktalar dışında İkinci Baskı ilk baskının yeniden basılmasıdır ve birincisinde olduğu gibi şimdi yine tüm nimetlerin kaynağı olan Tanrının özenine teslim edilmiştir. Dilerim ki Tanrı bu kitabı mühür onayı ile tekrar mühürlesin ve onu taçlandırmaktan lütufkar bir şekilde hoşnut kalsın. O’nun onayı ve mührü her kitabı yararlı kılmak için gereklidir ve gerçekten de diyebiliriz ki, O’nun onayına ve mührüne sahip olmayan bir kitap hiç bir şey değildir.

Rab, daha bol bir bereket ihsan et ve tüm övgü Senin adına olsun.

C. H. Mackintosh
47 Mountjoy Street
Dublin, İrlanda
Ağustos 1861