November 2017

CÜZAMLININ YASASI

Levililer 13, 14

George Christopher Willis

Cüzamlının Yasası
İçerik
Bölüm   Sayfa
  Önsöz  
  Giriş  
Kısım 1
Cüzamlı ve Çektiği Azap
1. Cüzam Belası  
2. Tepeden Tırnağa Tüm Bedeni Kaplamışsa  
3. “Tamamen Kirli”  
4. “Kirli! Kirli!”  
Kısım 2
Temizlenen Cüzamlı
5. Tanrı’nın Temizleme Şekli  
6. Canlı ve Temiz İki Kuş  
7. Yıkanmış ve Traş Edilmiş  
8. Çadırının Dışında  
9. Daha Fazla Yıkanma ve Traş Olma  
10. Sekizinci Gün  
11. Suç Sunusunun Kuzusu  
12. Bir Log  Zeytinyağı  
13. Hali Hazırdaki Uygulamam  
14. Bittim, Bittim, Vay Halime!  

“Gidin …. Gittiğiniz her yerde duyurun … Cüzamlıları temiz kılın. Matta 10:6,7,8

“Gidin, bildirin ve gösterin … cüzamlılar temiz kılınıyor.” Matta 11:4,5

“Bazılarınız böyle idiniz; ama yıkandınız ve kutsal kılındınız.
Rab İsa Mesih adı ile ve Tanrımız’ın Ruhu aracılığı ile aklandınız.” 1.Korintliler 6:11

Önsöz

“Deri Hastalıkları Yasasını” hem en küçük bir düzenlemeye bile gerek duymadan hem de büyük bir ilgi ile okudum. En çok hoşuma giden şey ise yazarın, hastalığın kendisi ile ilgili ayrıntıya girmemiş olması idi. Burada, Kutsal Yazıların bile yazardan farklı davrandıklarına dikkat etmek ilgi çekicidir. Günah nasıl günah ise aynı şekilde cüzam da cüzamdır. Değişik türlerde ve tekrar eden eylemlerdeki günah nedeni ile Tanrının önünde yalnızca suçlu değiliz ama ayrıca günahın özü yüzünden de suçluyuz. Bu neden ile cüzam hastalığının Levililer’e göre yalnızca nesnel olarak teşhis edilmesi gerekli idi. Önemli olan hastanın ne hissettiği ya da ne söylediği değil, kahinin ne gördüğü ve ne söylediği ve neyi geçerli saydığı idi. Cüzamlı hastanın içinde onu temizleyebilecek hiç bir kaynak olmadığı için temizlenmesi için gerekli olanın aynı şekilde nesnel olarak dışardan uygulanması gerekiyor idi. Derisi hasta olan kişinin ordugaha kendi isteği ile dönmesi mümkün değil idi, aynı zamanda ordugahtaki birinin isteği ile de ordugaha dönüş yapamaz idi. Hastanın ordugaha geri dönmesi kahinin titizlik ile uyguladığı Tanrı buyruğuna bağlı idi. Aynı şekilde biz günahkarlar da günahkar olduğumuzu hissettiğimiz ya da hissetmediğimiz için değil ama Tanrı, “Herkes günah işledi ve Tanrı yüceliğinden yoksun kaldı” dediği için günahkarız. Romalılar 3:23

Bu konu ile ilgili ruhsal uyarlamada, Eski Antlaşmadaki cüzamlı ve temizlenmesi hakkındaki tanımın bize sağduyulu ve eksiksiz olarak Yeni Antlaşma ayetlerinde kanıtlandığını düşünüyorum. Burada anlatılanların hepsi bize kurtarışımız ile ilgili Tanrı gücünü yüceltir ve bize insanın kendisini kurtarması konusunda yüzde yüz yetersiz olduğunu öğretir.

Rab bu kitabı, görkemli Krallığının gelmesi için günahkarlara, Mesih olmadan hiç bir şey yapamayacaklarını göstererek bereketlesin.

Lee S. Huizenga, M.D. Shanghai, Çin, Kasım 29, 1938

Giriş

Bir Çinli kardeş bundan sonraki sayfaların Çin’de basılmasını önerdiği için, onun tavsiyelerine göre hazırlanmışlardır. Şimdi de Çince yazılara aşina olmayan, ama Çince baskının içeriğini bilmeyi arzu eden kişilere bir yardım sağlaması umudu ile İngilizce olarak hazırlandılar. Aynı zamanda bir diğer beklenti de şudur: Tanrının kilisesinin çok geniş çaplı olarak yararlanabilmesi için yardımcı olsunlar!

Çocukluklarından beri kutsal yazıları bilme ayrıcalığına sahip olmayan ve bu neden ile kutsal yazıları Hristiyan ülkelerde yetiştirilmiş olan kişilerden çok daha az bilenler için bu güzel resmi daha net hale getirmek amacı ile büyük bir çaba sarf edilmiştir. Bazı kişiler için bu durum gereksiz şekilde ayrıntılı olarak görülür ve gereksiz tekrarlara yer verildiği düşünülür. Burada aynı zamanda oldukça garip bir tarz da dikkat çekmektedir. Ancak yine de konu, tüm bu hatalara rağmen değiştirilmeden bırakılmıştır ve okurlarımıza bu sayfaların Çinli kardeşleri için yazılmış olduğunu hatırlatmakta yarar görüyor ve kendilerine uygun olmayan düşünceler konusunda sabırlı olmalarını rica ediyoruz.

Belki de örnekler ile ilgili birkaç sözcük daha eklememizde yarar var. Yazarın önerisi ile onları hazırlayan Bay Tang Chin Tsang, büyük bir zevk ile bu örnekleri hem hazırlar iken hem de hazırladıktan sonra onlardan çok şey öğrenmiş olduğunu bildirmiştir. Umut ediyoruz ki, bu resimli örnekler onların yalnızca resimli bir çocuk kitabına uygun olarak gören bazı kişiler tarafından küçümsenmezler. Her ayrıntılarının doğru olması ender olarak ümit edilir, ama onlar yine de başkalarını etkileyebilecek öneri ve fikirlere sahip olabilirler. Cüzamlı hasta için çok şey yapan adı belirtilmemiş dostun önemi, eğer onu resimlerde bu kadar sık görmemiş olsa idik büyük olasılıkla atlanırdı.

G. Christopher Willis

Kısım 1
CÜZAMLI VE ÇEKTİĞİ AZAP

Bölüm 1

Cüzam Belası

Okurlarımızın çoğu, Kutsal Kitabın, özellikle Eski Antlaşmanın Rabbimiz İsa Mesih’in en harika resimleri ve O’nun ile ilgili olan daha pek çok şeyi dolu dolu içerdiğini bilirler. Yeni Antlaşmada bu resimlerden “gölgeler” olarak söz edilir. (Koloseliler 2:17; İbraniler 8:5) “Kutsal Yasada gelecek olan iyi şeylerin aslı yoktur, yalnızca gölgesi vardır.” İbraniler 10:1 Bu gölgelerin bazıları o kadar basit ve o kadar harika ayrıntılar içerirler ki onlara baktığımız zaman netlik ve güzellikleri karşısında hayrete düşeriz.

Tüm bu güzel gölgelerin içinde yer alanlardan bir tanesi de diğerlerine göre daha büyük bir ayrıntı ve doluluk ile gösterilmiş olan “Cüzamlının Yasası”dır.

Cüzam, tüm hastalıklar içinde en çok nefret edileni ve tiksinti verenidir. Bu kötü hastalık yalnızca ölüm ile son bulmaz, diğer hastalıkların hepsinden daha fazla ölümü resmeder ve daha insan bedeni canlı iken bedenin üyelerini gerçek ölüm ile etkiler.

Cüzamlının Yasası
“Şiş, kabuk ya da parlak leke” Levililer 13:2

Cüzam hastalığının başlangıcı günahın başlangıcına benzer. Ufak ufak ve sinsice başlar ve başlangıçta korkutucu değildir. Levililer 13:2 ayetinde yaranın ilk çıktığında “parlak” olduğunu dahi okuruz – aynı günahın önce bizi korkutmaması ve aksine genellikle parlak ve çekici olması gibi – ama aslında o parlak yarada ölüm mevcuttur. Günahın ücreti ölümdür, aynı cüzam hastalığının sonucunun kesin ölüm olması gibi.

Cüzam, bedenin hemen hemen her tarafını etkileyebilir. Cüzamlının yaptığı şey onu kirli yapmaz, onu kirli yapan ne olduğudur. Her birimizin şu sözleri söylemesi gereklidir: “Nitekim suç içinde doğdum ben. Ve annem bana günah içinde hamile kaldı.” Mezmur 51:5 Hepimiz kirli doğduk. Bizi kirli yapan, hem yaptığımız şeyler hem de ne olduğumuzdur. Cüzamlı bir hastanın temizlenmek için işte bu yüzden (bir doktora değil), bir kahine gitmesi gerekiyor idi. Burada konunun yalnızca iyileşmek değil, aynı zamanda temizlenmek olduğuna da dikkatinizi çekelim. Bu neden ile cüzam hastalığının günaha en çok uyan resim olduğunu anlayabiliriz.

Konu günah ve günahın temizlenmesi olduğu zaman Kutsal Kitabın ilk bölümü Yaratılış’tan başlayarak Vahiy kitabının sonuna kadar aynı konuyu görürüz. Bu yüzden Levililer kitabının 13 ve 14 bölümlerinde de aynı konu yer alır; konu öylesine güçlü bir şekilde ve ustalık ile gösterilir ki, tapınarak yüz üstü yere kapanmak ve böyle bir resmi Tanrının elinden başka hiç bir şeyin çizemeyeceğini ve böylesine bir temizliğe ancak Tanrı sevgisinin aracı olabileceğini itiraf etmek zorunda kalırız. Cüzam hastalığı yalnızca bir günah örneği değildir ama eğer görecek gözlerimiz var ise bu iki bölümün diğer daha harika resimler ile dolu olduğunu görebiliriz.

Bu bölümleri birlikte okuduğumuz zaman Tanrının yardımı ile bu günah ve onun temizlenmesindeki güzel ayrıntıların bazılarına işaret etmeye çalışacağız.

Önce, bize bu harika resmi – insanın değil – TANRI’NIN vermiş olduğunu her zaman hatırlayalım.

Konunun tamamına girişi, 13.bölümün 1.ayetinde okuruz: “Rab Musa’ya ve kahin Harun’a şöyle dedi.” Yazarken de okurken de gerçek ve diri Tanrı’nın sözlerini incelediğimizi hatırlayalım.

2.bölüm ayet 2’de şunları okuruz: “Bedeninde deri hastalığına dönüşebilecek şiş, kabuk ya da parlak leke bulunan kişi kahin Harun’a ya da Harun’un kahin oğullarından birine götürülecek.” Bir şiş, bir kabuk ya da parlak bir leke! Ve bedende deri hastalığına dönüşebilecek bir şiş, bir kabuk ya da parlak bir leke! Bu sözlerdeki ifade gücü ne kadardır? “Bir dolu!” Bu ifade bize, her birimizin içinde kabaran kibirden söz etmez mi? Övgüye neden olan kibir? Pek çok günah ve kötülüğün kökü ve özü olan kibir? Muhtemelen hiç birimiz bu nefret ettiğimiz şişlerden özgür değiliz ve aslında alçakgönüllü olduklarına inanan kişilerden pek çoğu aslında alçakgönüllü olduklarını düşündükleri için kibirlidirler.

Tanrı sözü şöyle der: “Bilgi insanı böbürlendirir” (1.Korintliler 8:1) ve burada söz edilen bilginin Tanrı Sözüne ve Tanrı yollarına ait bir bilgi olduğunu görmek ne kadar da çarpıcıdır. Bu sözleri duyduğumuz zaman kesinlikle durmamız ve onlar üzerinde düşünmemiz gerekir; Kutsal Kitap hakkında sahip olduğumuz bir bilginin dahi bizi böbürlendireceğini ve cüzam hastalığı öncesinde ortaya çıkan bu “şişliklerin” bir tanesini ortaya çıkartabileceğini fark ettiğimiz zaman durup düşünmemiz önemlidir. Bir kişinin söylediğine göre ırk kibiri, yer kibiri ve yüz kibiri vardır ama tüm kibirlerin en kötüsü, kesinlikle lütuf kibiridir. Ve bu neden ile çok çeşitli şişlikler olabilir ancak kesinlikle en sık görüleni ve en kötüsü Tanrının Kendi Sözünün bilgisi aracılığı ile böbürlenen bilgi kibiridir. Luka 18:11 ayetindeki Ferisi bu türden çok kötü bir şişliğe sahip idi. Firavun ve Nebukadnezar bedenlerinde “bir şiş” ile sıkıntı çeken diğer kişiler idi, ancak bu şiş farklı bir türde idi ve okurlarımız hiç kuşkusuz muhtemelen kendilerini de içeren aynı türde bir cüzamdan azap çeken pek çok başka kişiyi akıllarına getirebilirler.

“Bir kabuk.” Bir kabuk eski bir yarayı örter. Bu kabuklar yüzünden acı çekenimiz çoktur! Biri geçmişte bize kötü davranmıştır ve bu kötü davranış hala yüreklerimize batmaktadır. Eski yaranın üstünü örtmeye çalışmış olmamıza rağmen bu kişileri asla gerçekten bağışlamamışızdır. Bu durumu acılık köküne benzetebiliriz (İbraniler 12:15). Yerin altında derine saklanmıştır ve üstü örtülüdür ama her an yukarı sıçramaya ve pek çok şeyi ”kirletmeye” hazır durumdadır; aynı şekilde kabuk da her an cüzamı saklayabilir ve böylece de pek çok kişiyi kirletebilir. Ah, sevgili dostlar, bu kabuklara karşı dikkatli olalım çünkü en büyük tehlikeyi onlar arz eder. Kral Saul “kabuklar” ile korkunç şekilde hasta olan kişiler için önemli bir örnektir.

“Parlak bir yara.” İbraniler 11:25 ayetinde “günahın zevklerini” okuruz. Günah, kendine özgü zevklere sahiptir ve genellikle çok parlak görünür. İbraniler 3:13 ayetinde “günahın aldatıcılığını” okuruz ve bu ifade her zaman gerçektir. Günah aldatıcıdır. Şeytan, gözlerimizi günahın tehlikesinden uzaklaştırmak ve bize günahın ne kadar yararlı ve ne kadar çekici ya da parlak olduğunu söyleyerek bizi kandırmak ister. İlk günahın bu dünyaya nasıl girdiğini hatırlıyor musunuz? Şeytan, günahı kadına parlak bir yara olarak sundu. Kadın yasaklanmış olan iyiliği ve kötülüğü bilme ağacını gördü. Ve ağacın güzel, meyvesinin ise yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Yaratılış 3:6. Her şey öyle parlak görünüyordu ki, kadın meyveyi aldı ve yedi.

Şeytan o günden bu yana hiç durmadan “parlak yaralar” hazırlar ve bu yaraların amacı kişiye cüzam hastalığını bulaştırmaktır. Geceleri Şanghay caddelerindeki en parlak yerler genellikle en günahkar olan yerlerdir. Bu yerler cüzam ile dolu kötülük mağaralarıdırlar. Ah, dostlarım, böyle yerlerdeki “parlak yaralara” karşı dikkatli olun. Bu parlak yerlerden çok daha parlak hatta onlar ile kıyaslanamaz yerler vardır; Kurtarıcımızın parlak yuvası; Kurtarıcımız yolun sonunda Kendisine ait olanları beklemektedir ve onları kesinlikle cüzam hastalığından kurtarır ve korur.

Cüzamlının Yasası
Kahine götürülecek. Levililer 13:2

Lütfen özellikle şu sözlere dikkat edin, “Kahin Harun’a götürülmelidir.” Bu sözler çok önemlidir ve Levililer 14:2 ayetinde de temizlenmek söz konusu olduğunda hemen hemen aynı sözleri okuruz. Bir kişinin cüzamlı olup olmadığına karar verecek soru ya da bir kişinin cüzam hastalığından temizlenmeye hazır olup olmadığı ve bu konu ile ilgili her şey kahine aittir. Hasta kişi ve arkadaşlarının bu konuda söyleyecekleri hiç bir şey yoktur. Bir şişe, bir kabuğa ya da parlak bir yaraya sahip bir kişi şöyle diyebilir: “Ben bu gibi şeylere hiç önem vermem. Bana göre ve tüm büyük bilim adamlarına göre bu gibi şeyler önemli değildir.” Dostum, bu adamın öğrenmesi gereken ilk şey, kahinin dışındaki kişilerin yani kendisinin ve diğer tüm canlıların düşüncelerinin bir değere ya da öneme kesinlikle sahip olmadıklarıdır. Burada tek önemli olan konu şudur, “Kahin ne diyor?”

Belki de bu kişi kahine gitmek için istekli değil idi. Belki de bedenindeki şiş, kabuk ya da parlak yara hakkında kendisinin karar verebileceğini düşündü. YA da belki bedenindeki bu küçük yaranın çok geçmeden iyi olacağını düşündü. Ama Tanrı Sözü kesin olarak önümüzdedir: “Kahinin önüne götürülmelidir.” Hatta Tanrı sözü, kişinin kendisinin kahinin önüne gitmesini söylemez. Ama şöyle der: “Kahinin önüne götürülmelidir.”

Cüzamlının Yasası
“Kahin bakacak.” Levililer 13:3

İşte bu yüzden, “Kahin Harun’un önüne götürülmelidir” sözleri, en önemli sözlerdir. Sevgili okuyucu, sen yüce Baş Kahin Rab İsa Mesih’in önüne hiç götürüldün mü? Hiç O’nun “alev alev yanan ateşe” benzeyen gözlerinin bakışına kendisini teslim ettin mi? Vahiy 1:14. Yaşamında tamamen doğru olmadığını bildiğin bazı şeyler olabilir. Bu konu hakkında ne denebilir? Kahin bu konulara baktı mı? Onları gördü mü? Kahinin onlara “kirli değil” demesi gerektiğini biliyorsun. Belki de arkadaşların seni çok kez dua aracılığı ile Rab İsa’ya götürdüler: Ama eğer daha önce bu Kahine hiç götürülmediysen, Tanrı sana kendini O’na götürmesi için bu küçük kitabı ihsan etti. Belki de şöyle diyorsun: “Ah, bu gibi şeylerin sonucu olmaz. Bu yalnızca bir şiş, bir kabartı.” Ama acaba bu bir kibir kabartısı mı? Sorunun kökeninde günah mı var? Bu konuda karar verecek olan tek kişi, kahindir. Dostum, kalk ve git, henüz zaman ve umut var iken Ona git – senin için gerçeği cehenneme gittiğini bilmeden oraya düşmeden önce yani hemen şimdi öğrenmen çok daha iyidir.

Kahinin sabırsız ya da zalim olmadığını göreceksin. O’nun sempati ve sevgi ile dolu olduğunu anlayacaksın. O, tüm bu şişlere ya da kabartılara bakacak – bazı eski sorunlara işaret eden o kabuğa, yani belki eski bir tartışmaya ya da kötü duyguya bakacak; o tercih ettiğin, ama iç varlıktaki yanlış bazı şeylerden söz eden parlak yaralara bakacak. Çabucak bakmayacak. O’nun gözü asla hata yapmaz ve eğer herhangi bir sorun var ise o zaman parlak yarayı yedi gün kapatacak ya da eğer gerekli olur ise sonra bir yedi gün daha kapatacak. (Bakınız ayetler 4-7)

Ama Kahinimiz Rab İsa Mesih zaten insana kendisini cüzamlı hale getirmemesi için bir şans vermemiş midir? Kesinlikle vermiştir. O, Adem’i, Aden bahçesinde masumiyet içinde iken denedi. Ama çok geçmeden cüzam belirdi ve günah içeri girdi. Tanrı insanı tufandan önce rehberini vicdanı yaparak denedi ve Tanrı insana “baktığı” zaman öylesine korkunç bir cüzam gördü ki, sekiz kişi dışındaki tüm insanları yok etti. Bu tür bir hastalık için başka bir çözüm yolu yok idi. Sonra Nuh’u ve oğullarını denedi ama günah tekrar ortaya çıktı. Sonra İbrahim’i ve onun soyunu aldı ve onları diğer uluslardan ayırdı ancak cüzam tekrar kendini gösterdi yani dışarı çıktı. Tanrı sonra onlara yasayı verdi ama yasa da çözüm getirmedi.

Cüzamlının Yasası
Kahin hastayı kapalı bir yerde tutacak. Levililer 13:4

Sonunda Kendi biricik Oğlunu gönderdi ve insanlar O’nu öldürdüler. Şimdi, Tanrı ne diyor? Deneme sona ermiştir. Artık insanı bir yere kapatmaya gerek yoktur. Romalılar kitabının 3.bölümünü okuyun. Ve 10.ayete bakın: “Doğru olan hiç kimse yok, tek bir kişi bile.” Ayet 12: “Hepsi saptı. Tümü yararsız oldu. İyilik yapan yok, tek kişi bile!” 22 ve 23.ayetler: “Hiç ayrım yoktur. Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı.” Ve aynı zamanda Romalılar 11:32 ve Galatyalılar 3:22 ayetlerine de bakınız. Her ağız kapanmıştır (Romalılar 3:19), öyle ki sizin bile söyleyeceğiniz tek bir sözünüz olamasın. Kahin daha şimdiden sizi ve her insanı kirli olarak ilan etmiştir.

Dostum, Kahin’in size bakar iken söylediği söz işte budur: O, sizin bir günahkar olduğunuzu ilan eder. Sizin doğru olmadığınızı söyler. Size, sizin iyilik etmediğinizi söyler. Sizin ağzınız kapanmıştır. Yapabileceğiniz en iyi şey, ağzınızı “kapatmak” ve “Kirli! Kirli!” diye bağırmak olacaktır. Şimdi Kahine götürüldünüz. O, size baktı. Ve bedeninizdeki belanın cüzam hastalığı olduğunu gördü. Saçların beyaz renge dönüştüğünü gördü. Bunun anlamı nedir? Anlamı, çürümüşlük ve ölümün belirtisidir. Kahin, size daha şimdiden kanınızın bozulmuş olduğunu söyler. O’nun gözünde siz zaten ölüm belirtilerini, bunu izleyecek olan yargıyı ve sonra da “ikinci ölümü” taşıyorsunuz. Vahiy 20:14.

Dostum, bele, deriden daha derinlerdedir. (Levililer 13:3) O, sizin için yalnızca yüzeysel bir sıkıntı değildir. Hayır, gerçek sıkıntı bundan çok daha derinlerdedir. Sorun yüreğimizdedir ve Kahin onu şu sözler ile ilan eder: “Yürek her şeyden daha aldatıcıdır, iyileşmez.” Yeremya 17:9. Ve şunları ekler: “Onu kim anlayabilir? Ben Rab, yüreği yoklar ve düşünceyi denerim.” (ayet 10) Tanrı, sizin yüreğinizi sizden daha iyi bilir. Sizin gerçekten ne kadar kötü olduğunuzu yalnızca Rab bilebilir. Durumunuzun hiç de böylesine umutsuz olduğuna inanmaya istekli olmadığınızı Tanrı çok iyi bilir. O, sizin cüzamınızın iyileşemeyecek kadar kötü olduğunu bilemeyeceğinizi de çok iyi bilir. (Bakınız Yeremya 17:9 J.N.D çevirisi) Ama gerçek tam olarak budur ve sizin durumunuz da budur.

Kutsal Kitap’ta Tanrının bu dünyaya ve üzerindeki insanlara baktığını okuruz. Yaratılış 1:31 ayetinde şu sözleri okuruz: “ Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü.” Bu ifade, günah ortaya çıkmadan önceki insanı tanımlar, ancak ne yazık ki çok geçmeden günah dünyaya girer ve Yaratılış 6:5 ve 12 ayetlerinde şu sözleri okuruz: “ Rab baktı, yer yüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte … Tanrı yeryüzüne baktı ve her şeyin ne denli bozulduğunu gördü. Çünkü insanlar yoldan çıkmıştı.” Ve daha sonra Mezmurlar kitabında yine şu sözleri okuruz: “Rab göklerden bakar oldu insanlara, akıllı ve Tanrı’yı arayan biri var mı diye. Hepsi saptı. Tümü yozlaştı, iyilik eden yok, bir kişi bile!” Mezmur 14:2-3. Özetle diyebiliriz ki, Kahinimiz baktı ve bu dünyadaki herkesin cüzam hastası olduğunu gördü.

Kahin size baktı ve sizin kirli olduğunuzu ilan etti. Sevgili okur, bu Kahin asla bir hata yapamaz. Bu Kahin sizi temizleyecek olan çözümü bilmese idi o zaman asla “kirli” gibi korkunç sözler kullanmaz idi çünkü sizi çok seviyor. Birkaç yıl önce bir doktor ile bir akşam yemeği yemiştim. Bu doktor cüzam hastalığı konusunda bir uzman idi. Bana akşam yemeğinde buluştuğumuz akşamdan iki gün önce genç bir delikanlının muayenehanesine geldiğini söyledi; bu genç adam doktora elinde bulunan ve bir türlü geçmeyen bir yarayı gösterdi. Doktor onu muayene etti, elindeki yaraya dikkatlice baktı, inceledi ve bu genç adamın cüzam hastalığına yakalandığını anladı. Hasta gençti ve belli ki sağlığı yerinde idi, bir karısı ve küçük çocukları vardı. Cüzam hastalığına yakalanmış olabileceğine dair en ufak bir düşüncesi yoktu. Doktor bana bu genç adama yakalandığı hastalığı söylediği zaman onun gözlerinden nasıl yaşlar aktığını üzülerek anlattı. Doktor da gözyaşlarına hakim olamamış ve bu zavallı, kirli genç adam ile birlikte ağlamıştı. Ve bizim Yüce Baş Kahinimiz Rab İsa Mesih de, aynı şekilde kirli olan ama yine de temizlenmek için O’na gelmek istemeyen kişiler için ağlamıştır.

Cüzamlının Yasası
Kahin onu kirli ilan edecek. Levililer 13:3,8

Sevgili okur, Kahinin sizi kirli ilan etmesi gerekir, çünkü siz kirlisiniz. Kaybolmuş, mahvolmuş ve kirli olduğunuzun ve cehenneme doğru yol almakta olduğunuzun farkında bile olmayabilirsiniz. Ama, sizi zaten temizlemiş olan aynı Kahine gelmediğiniz sürece sizin gerçek yeriniz ve durumunuz budur.

Belki de, “ama ben kendimi kirli hissetmiyorum” diyebilirsiniz. Ama bunun konu ile hiç bir ilgisi yoktur. Şöyle bir öykü anlatılır: Uzun yıllar önce M.Damien adında biri, Hawai adalarına, Molokai’ye gitti, amacı oradaki cüzamlı hastalar arasında hizmet etmekti. Ve orada sağlığı bozulmadan uzun yıllar çalıştı. Sonra bir akşam ayaklarını yıkar iken ayak parmaklarına biraz sıcak su damladı. Canı yanmadı ama su öyle sıcaktı ki, derisi su topladı. Ve hemen o anda cüzama yakalanmış olduğunu anladı, çünkü cüzam hastalığının en erken belirtilerinden biri yaralanan bölgede hiç acı hissinin duyulmaması idi. Aynı şekilde siz zavallı günahkar, siz de hissetme duygunuzu kaybettiniz ve bu yüzden bu korkunç hastalığa sahip olduğunuzu bilmiyorsunuz. Cüzamdan etkilenmiş olan bölgeye bir iğne batırabilirsiniz ama hasta kişi bunu hissetmez. Aynı şekilde, günah işlemeye devam eden kişi de vicdanına batan iğneleri artık hissetmez ve bir günahkar olduğunu bilmez. Kahin Rab İsa, sizin kirli olduğunuzu bildirmiştir. Ve sizden şöyle söz eder: “Doğru olan kişi yok, tek kişi bile!” (Romalılar 3:10)  - siz bile günahkarsınız! Cüzam hastası şu yanıtı verebilir: “Ama ben kendimi gayet sağlıklı hissediyorum; Kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.” Kahin ona şu yanıtı verir: “Üzgünüm, ama yine de üzülerek de olsa seni kirli ilan etmek zorundayım.” Adamın duygu ve düşüncelerinin konu ile hiç bir ilgisi yok idi. Her şey kahinin sözlerine bağlı idi. “Kahin ona bakacak ve onu kirli ilan edecek.” (ayet 3) Kahinin sözü konuya son verirdi; o konu artık bir daha açılmazdı. Adam kirli olduğunu bilirdi, çünkü bunu söyleyen kahin idi; Adamın kendini kirli hissetmesi ya da kirli olduğunu düşünmesi ya da arkadaşlarının böyle düşünüyor olmaları hiç önemli değil idi. Her şey kahinin söylediği söze bağlı idi.

Hawai adalarındaki cüzamlı hastaların, Kalawao olarak bilinen kayalık bir üçgenden oluşan kara parçasına tek başlarına gönderilmelerine karar verildiği zaman, M.Damien’in hizmet verdiği “Molokai adasında genç ya da yaşlı, soylu ya da halktan, kısaca kendisinde cüzam hastalığı ile ilgili en ufak bir iz taşıyan herkes bu adadan götürüldü. Yasa, her noktası ile etkin bir halde uygulandı. Adaların hepsinde bulunan cüzamlı hastalar ve cüzama yakalanmış olma olasılığı bulunanlar polis tarafından yakalanmaya başladı, bu kişiler evlerinden zorla alındılar ve eğer aralarında doktor tarafından hastalığına teşhis konmuş cüzamlı kişiler bulunuyor ise o zaman bu kişileri cüzamlı kişiler için ayrılmış bir devlet hapishanesine koyuyorlardı. Çocukları anne ve babalarından, anne ve babaları ise çocuklarından zorla ayırdılar. Karı kocalar ise sonsuza kadar birbirlerinden ayrı yerlere kondular. Bu konuda hiç bir ayrım yapmadılar ve Hawai kraliçesinin bir yakın akrabasını dahi aldılar ve götürdüler.” (Oceana’daki Görevli Kahramanlar.) İşte GÜNAHın da bize yaptığı şey tam olarak budur. Eğer günah temizlenmez ise karı ve kocalar, anne babalar ve çocuklar ve birbirini çok seven en yakın dostlar sonsuza kadar ayrılmak zorunda kalırlar.

Bölüm 2

Tepeden Tırnağa Tüm Bedeni Kaplamışsa

Şimdi aşağıdaki 12 ve 13.ayetlere doğru gidelim. Orada çok sıra dışı bir ifade okuruz. “Eğer deri hastalığı yayılıp kahinin görebildiği kadarıyla tepeden tırnağa hastanın tüm bedenini kaplamış ise kahin hastaya bakacak ve bedenini hastalık saran kişiyi temiz ilan edecektir. Yaralar beyazlaşmış ise hasta temizdir.”

Cüzamlının Yasası
Bütün bedeni kaplanmış. Levililer 13:12

Garip! Garip!! Garip!!! Birkaç ay ya da yıl önce tek bir şiş, kabuk ya da parlak yara nedeni ile kahine götürülen bu kişiyi kahin kirli olarak ilan etmişti ve bu kişinin ordugahın dışına gitmesi ve tek başına kalması gerekiyor idi. Oysa şimdi deri hastalığı bedeni tepeden tırnağa kapladığı bir durumda kahin ne demektedir? “Temizsin!” Gerçekten de garip! Bunun ne gibi bir anlamı olabilir?

Cüzamlının Yasası
“Kahin bakacak.” Levililer 13:13

Bu durum bize kendisi hakkında söyleyecek tek bir sözü bulunmayan zavallı bir günahkarı anlatır. Kutsal Kitapta bedeni tepeden tırnağa cüzam ile kaplı olan pek çok cüzam hastası görürüz ve hepsi de temizlenir. Luka 5. Bölümdeki Petrus’a bakın. Simun Petrus orada bedeninin tepeden tırnağa cüzam ile kaplı olduğunun ilk kez farkına varır. Ne dediğini dinleyelim:” Ya Rab, benden uzak dur, ben günahlı bir adamım.” (ayet 8) Eğer bir bardağın tamamı su ile dolu ise artık o bardakta başka bir şey için yer yoktur. Eğer bir insanın her tarafı günah ile dolu ise artık onda herhangi bir iyilik için yer yoktur. Elçi Petrus da böyle hissediyordu. Aynı bölümde yer alan daha sonraki ayetlerden bazılarına bakalım: “ İsa kentlerden birinde her yanını cüzam kaplamış bir adam ile karşılaştı. Adam İsa’yı görünce yüz üstü yere kapanıp yalvardı: ‘Ya Rab istersen beni temiz kılabilirsin’ dedi. İsa elini uzatıp adama dokundu ve ‘İsterim, temiz ol!’ dedi. Adam anında cüzamdan kurtuldu.” Luka 5:12-13. Günah ile ya da cüzam ile kaplı bir kişinin temizlenmesi için beklemesine gerek yoktur. Çünkü Kahinimiz ve Kurtarıcımız Rab İsa bu şekilde iyileşme isteği duyan kişileri bekler. Çarmıhtaki hayduda bakalım: “Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyoruz, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz.” Luka 23:41 Ve bu sözleri söyleyen o haydut aynı gün Kurtarıcısı ve Rabbi İsa ile birlikte cennette idi. Luka 15:21 ayetindeki kaybolan oğul örneğine bakalım: “Baba, Tanrı’ya ve sana karşı günah işledim, ” ve “babası hemen koşup boynuna sarıldı ve oğlunu öptü (onu öpücüklere boğdu).” Luka 15:20 (J.N.D. çevirisi) Luka 18:13. ayetteki vergi görevlisine bakalım – “ Tanrım, ben günahkara merhamet et” diyordu ve evine aklanmış olarak döndü. Bu kez de Pavlus’a kulak verelim: “İçimde yani benliğimde iyi bir şey bulunmadığını biliyorum.” Romalılar 7:18. Eyüp bu konuda ne demiş bir de ona bakalım: “Bak, ben değersiz biriyim. Sana nasıl yanıt verebilirim? Ağzımı elimle kapatıyorum.” Eyüp 40:4 Ve tekrar:” Bu yüzden kendimi hor görüyor ve toz ve kül içinde tövbe ediyorum.” Eyüp 42:6. Ancak aklanma hemen gerçekleşir. Yeşaya kitabına da bakalım: “Vay başıma, çünkü mahvoldum, dudakları kirli bir adamım.” Yeşaya 6:5. Anında: “İşte bu kor dudaklarına değdi, suçun silindi ve günahın bağışlandı.” Yeşaya 6:7

Evet, dostum, tüm bu insanlar aynı şekilde temizlenmeye kavuştular. Onlar yalnızca cüzamlı olduklarını anlamak ile kalmadılar ama aynı zamanda tüm bedenlerinin tepeden tırnağa cüzam ile kaplı olduğunun da farkına vardılar. Bu insanlardan hiç biri iyi işleri nedeni ile cennette olmayacaklardır. Onların hepsi ayağa kalkar ve “iyilik eden bir kişi yok, tek kişi bile!” ifadesine tanıklık ederler. Romalılar 3:12. Sevgili okuyucu, Petrus, Pavlus, Eyüp ve Yeşaya’nın zayıf düşüp başarısız oldukları noktada, siz başarılı olamazsınız. Her biri cehenneme giden yolda önce kayboldular ve sonra mahvoldular. Ve zavallı, kaybolmuş ve mahvolmuş günahkarlar olarak her biri yalnızca kurtarıldıkları zaman bağışlanma ve temizlenme elde ettiler. Aynı şekilde siz de yalnızca bu durumda bağışlanma ve temizlenme elde edebilirsiniz.

Eyüp kitabında 33:27-28 (Çeviri J.N.D) ayetlerinde şu sözleri okuruz: “Sonra insanların önünde türkü çağırır: “Günah işleyip doğru yoldan saptım ama Tanrı hak ettiğim cezayı vermedi bana. Canımı çukura inmekten O kurtardı, ışığı görmek için yaşayacağım.” Cennette olup da şu şarkıyı söyleyebilecek hiç kimse yoktur: “Ben asla günah işlemedim ve bu sayede kendimi cennete getirdim.” Eyüp kitabında yer alan şarkı, bize mahvolmuş durumumuzun ümitsizliğini ve Tanrının lütfunu söylemektedir.

O zaman gelin! Şimdi gelin! O lütufkar Kahine olduğunuz gibi gelin. O sizi bekliyor ve şöyle diyor: “Rab diyor ki, Gelin, şimdi davamızı görelim. Günahlarınız sizi kana boyamış olsa bile kar gibi ak pak olacaksınız. Elleriniz kırmız böceği gibi kızıl olsa da yapağı gibi bembeyaz olacak.” Yeşaya 1:18 Çeviri J.N.D. O sizin tepeden tırnağa cüzam olduğunuzu – günah ile dolu olduğunuzu – biliyor. Ancak siz O’nun sizin hakkınızdaki tanıklığınıza inanacak mısınız? Kaybolmuş bir günahkarın o günah ile dolu yerine kendinizi koyacak mısınız? Eğer böyle yapabilirseniz bağışlama, esenlik ve bereket sizin olacaktır.

Ama bu ayetlerden ayrılmadan önce söylemek istediğimiz son bir şey daha var. 14 ve 15. Ayetlerde şu sözleri okuruz: “Ama kızıl et görülüyor ise kişi kirli sayılacaktır. Kahin kızıl et görür ise kişiyi kirli ilan edecektir. Kızıl et kirlidir, deri hastalığıdır. Eğer kızıl et iyileşir ve beyazlaşır ise kişi temiz sayılacaktır.” Bu bize şunu anlatır: Günah işlemeye devam etmekte istekli olan kişi bir günahkar olduğunu kabul etmesine rağmen tepeden tırnağa cüzam hastalığı ile kaplıdır, ama kızıl et yani günah onun içinde aktif bir şekilde çalışmaktadır. Kutsal yazılarda “evet, ben günah işledim” noktasında yerini alan pek çok kişi olmasına rağmen yine de onların hepsinin temizlenme elde etmemiş oldukları oldukça dikkat çekicidir. Davut (2.Samuel 12:13), Nehemya (Nehemya 9:33), Eyüp (Eyüp 40:4; 42:6), Yeşaya (Yeşaya 6:5, 64:6), Yeremya (Yeremya 14:7,20), Daniel (Daniel9:5), Mika (Mika 7:9), kaybolan oğul (Luka 15:21), ve çarmıhtaki haydut (Luka 23:41): tüm bunlar günahkarların yerini aldılar, Ve hepsi de temizlendi ya da bereketlendi. Ama bir de diğer kişilere bakalım: Firavun (Mısırdan Çıkış 9:27; 10:16), Balaam (Çölde Sayım 22:34), Ahan (Yeşu 7:20), Saul (1.Samuel 15:24; 26:21), Şimi (2.Samuel 19:20), ve Yahuda (Matta 27:4): Tüm bu kişiler günah işlediklerini kabul ettiler ama yine de mahvoldular. Bu kişilerin hepsi cüzam hastalıklarını itiraf ettiler ama kızıl et yine de bedenlerinde göründü. Günahtan nefret etmediler. Günahtan dönmek ve ondan vazgeçmek için istek duymadılar. Tövbeleri ya da dönüşleri gerçek olmadı. Ama aktif haldeki kötülük benliklerinde işlemeye devam etti.

Cüzamlının Yasası
“Kızıl et.” Levililer 13:14

Beni, günah ile dolu zavallı günahkarı alan ve o korkunç durumda beni temizleyen ve beni Tanrı’ya götüren, Tanrının o harika lütfunu bildiğimiz zaman bu lütuf bize kutsal olmamız için özlem verir ve günahın üzerimizde egemenlik sürmeyeceğine karar verir. (Romalılar 6:14) Eğer aktif günahın iç varlığımda kontrol edilmeden işlemeye devam etmesine izin verir isem o zaman Tanrının temizleyen ve bağışlayan lütfunu bilmediğim kanıtlanmış olur. Yuhanna şunu yazar: “Günah işleyen şeytandandır.” 1.Yuhanna 3:8 J.N.D. Çeviri

Bu sözler, biz kurtulduktan sonra bir daha asla günah işlemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Elçi Yuhanna şu sözleri söyleyen kişiler hakkında çok net olarak şöyle yazar: “Eğer günahımız olmadığını söyler isek o zaman kendimizi aldatmış oluruz.” 1.Yuhanna 1:8. Burada bu davranışımız ile Tanrıyı ya da diğer insanları değil yalnızca kendimizi kandırdığımıza dikkat edin.

Levililer kitabındaki bu ayette aynı anlamdadır, yani günah işlediğimiz takdirde o zaman bu asla kurtulmamış olduğumuzun kanıtı değildir. Şeytan genç imanlıları bu tür yalan ile ne kadar da çok aldatmaktadır! Bir koyun çamura düşebilir ve kirlenebilir, ama bu onun koyun olmadığı anlamına gelmez; ayrıca koyun çamurdan dışarı çıkana ve bir kez daha temizlenene kadar içi rahat etmez, mutlu değildir. Ama bir domuz çamurdan hoşlanır ve kir onu rahatsız etmez. Kısaca domuz kiri sever, koyun ise kirden nefret eder. “Köpek kendi kusmuğuna döner. Domuz da yıkandıktan sonra çamurda yuvarlanmaya döner.” (Bakınız 2.Petrus 2:22) Ama bir domuz asla bir koyun olmaz, o her zaman domuzdur.

Rab İsa’nın temizlemiş olduğu kişi yalnızca dışardan değil, yeniden doğduktan sonra içerden de değişir. Rab ona temiz bir yürek verir, günahtan nefret eden, tiksinen ve iğrenen bir yürek ihsan eder ve yeniden doğmuş olan kişi günaha düştüğü zaman tekrar restore edilene kadar asla mutlu olmaz.

Bölüm 3

“Tamamen Kirli”

Şimdi dikkatimizi 42-44.ayetlere vermemiz gerekiyor. Buradaki ifadeler çok özeldir ve günümüzdeki pek çok kişiye seslenmektedirler. “ama saçı dökülmüş ya da alnı açılmış adamın başında ya da alnında kırmızımsı beyaz yaralar çıkmış ise adam deri hastalığına yakalanmış demektir. Kahin adama bakacak. Saçı dökülmüş baş ya da alındaki şişler deri hastalığının yol açtığı yaralar gibi kırmızımsı beyaz ise adam deri hastalığına yakalanmıştır. Kirlidir. Başındaki yaradan ötürü kahin kesinlikle onu kirli ilan edecektir.” Levililer 13:42-44

Cüzamlının Yasası
“Başındaki yaradan ötürü kesinlikle kirlidir.” Levililer 13:44

Alın, cüzamın kendisini göstermesi için en elverişli yerdir. Günümüzde başlarında cüzam belasını taşıyan o kadar çok kişi vardır ki, ama yine de “tamamen kirli” olduklarına dair en ufak bir fikirleri dahi yoktur. Kendileri hakkında tamamen farklı düşünürler. Onlar her şeyi kendi düşüncelerine göre değerlendirirler. Tanrının sözüne güvenmek yerine kendi akıllarına güvenirler. Gurur, özellikle zeka ile ilgili gurur, başta bulunan cüzam belasının köküdür. Kendilerini “bilim adamı” olarak adlandıran pek çok kişi aslında başlarında cüzam hastalığı olan kişilerdir. Uzziya gururu nedeni ile yalnızca kahinlere ait olan yeri almış idi ve bu davranışı ile yukarda anlatılanlar için en büyük örneklerden birini oluşturuyor idi. Ne var ki güçlenince kendisini yıkıma sürükleyecek bir gurura kapıldı. Tanrısı Rabbe ihanet etti. Buhur sunağı üzerinde buhur yakmak için Rabbin Tapınağına girdi. Kahin Azarya ile Rabbin yürekli seksen kahini de onun ardı sıra tapınağa girdiler. Buhur yakmak için elinde buhurdan tutan Uzziya kahinlere öfkelendi. Öfkelenir öfkelenmez de kahinlerin önünde, Rabbin Tapınağındaki buuhur sunağının yanında duran Uzziya’nın alnında deri hastalığı belirdi. Baş kahin Azarya ile öbür kahinler ona bakınca alnında deri hastalığı belirdiğini gördüler. Onu çabucak oradan çıkardılar. Uzziya da çıkmaya istekli idi. Çünkü Rab onu cezalandırmış idi.” 2.Tarihler 26:16, 19-20.

Bölüm 4

“Kirli! Kirli!”

“Böyle bir hastalığa yakalanan kişinin giysileri yırtık ve saçları dağınık olmalı. Kişi, ağzını örtüp, ‘Kirliyim! Kirliyim!’ diye bağırmalı. Hastalığı devam ettiği sürece kirli sayılacaktır. Çünkü kirlenmiştir. Halktan uzak ve ordugahın dışında yaşaması gerekir.” 45-46.ayetler

Bu üzücü ayetler bize günahkar ile ilgili canlı bir resim sunarlar. Muhtemelen daha önce cüzam yaralarını elbisesinin parçalarıyla örttüğü için şimdi giysilerinin yırtık olması gerekmektedir. Artık hastalığını örtmesi için hiç bir yolu kalmamıştır. “Tanrının görmediği hiç bir yaratık yoktur. Kendisine hesap vereceğimiz Tanrının gözü önünde her şey çıplak ve açıktır.” İbraniler 4:13. Adem çıplaklığını incir yaprakları ile örtmeye çalıştı ama başarısız oldu ve Tanrı bahçeye geldiği zaman Adem’in saklanması gerekti. “Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım ve bu yüzden gizlendim.” Yaratılış 3:10.

Zavallı günahkar, üzerindeki giysiler Tanrının gözü önünde yırtıktır. Tanrı senin çıplaklığını görür. Günahın ve kusurun her noktası Tanrının gözünde açık ve nettir. Onları gizleyemezsiniz. Adem’in hata yaptığı yerde sizin başarılı olma umudunuz yoktu ve şunu hep hatırlayın: “Günahlarını gizleyen başarılı olmaz. İtiraf edip bırakan ise merhamet bulur.” Süleyman’ın Özdeyişleri 28:13.

Cüzamlının Yasası
Giysileri yırtık, saçları dağınık, ağzını örtmüş. Levililer 13:45

“Ve saçı dökülmüştür.” Suçlu başınızı örtecek hiç bir şey yoktur. Sizin ve yüksek gökler arasında size barınak olacak hiç bir şey yoktur. Günahtan nefret eden bir Tanrının tüm gazabı korunaksız yani saçınızın olmadığı başınıza iner. “Tanrının gazabı o kişinin üstünde kalır.” Yuhanna 3:36. Kahin Çölde Sayım 5:18 ayetindeki kocasına ihanet eden kadının saçını açacak ve kadının altında saklanacağı hiç bir şey olmayacak.

“Savaş gününde başımı korudun” diyebilen birkaç kişiden söz edildiğini de okuruz. (Mezmur 140:7) Ama zavallı cüzamlının sahip olmuş olabileceği her türlü örtüyü çıkartıp atması gerekiyor idi. “Saçı dökülmüş baş” kusurlu günahkar hakkındaki bir insan zihninin kavrayabileceği en korkunç ve en ciddi gerçeklerden birini ortaya koyar.

Sevgili okuyucu, senin başın örtülü mü? Ya da Tanrının gözü altında saklanabileceğin hiç bir şey olmadığı için kir ve kusurdan başka bir şey göremiyor mu?

“Ve kişi ağzını örtüp, ‘Kirliyim!’ Kirliyim!’ diye bağırmalı. Hastanın başının saçsız olması gerekse de ağzının kapalı olması şarttı. Cüzamlının ağzından çıkan her soluk bulaşıcı idi. Elinden gelenin en iyisini yapsa bile bir gün kutsal bir Tanrının huzurunda durabilmek için uygun olması mümkün değil idi. Düşünülemezdi bile. Hayır, o aslında kendisi kadar kirli olmayan diğer insanlar ile bile bir araya gelmek için uygun değil idi. Tek feryadı, diğer kişileri uyarmak için ağzından çıkan şu üzücü sözlerdi: “Kirliyim! Kirliyim!” Aldığı her nefes kirli ve kötü olan birine, böyle korkunç bir durumda iken kendisini temizleyebileceğini önermek ne büyük bir ahmaklık olur.

Bölümün geriye kalan kısmı bir giysideki ya da deri bir eşyadaki cüzamdan ya da küften söz eder. Eğer Rab isterse bu ayetlere daha sonra bakabiliriz. Ama şimdi zavallı kirli cüzamlının yolunu izleyeceğiz ve – insan umutsuz ve çaresiz olduğu zaman ve kendisini temizlemek için hiç bir çaresi olmadığı zaman Tanrının insanı temizleme yolunu göreceğiz.

Kısım 2
TEMİZLENEN CÜZAMLI

Bölüm 5

Tanrı’nın Temizleme Şekli

Rab İsa’nın Kendisi bize peygamber Elişa zamanında İsrail’de çok sayıda cüzamlı yaşadığını söyler ve Suriyeli Naman dışında hiçbir cüzam hastasının iyileştirilmediğini bildirir. Bakınız Luka 4:27.

Elişa peygamber zamanında İsrail’de yaşayan bu cüzam hastalarının hiç biri temizlenmemiş olsa bile yine de Eski Antlaşmada yer alan uzun bir bölümde cüzam hastalığının nasıl çözüm bulacağı hakkındaki çare, hatta tek çare ile ilgili ayrıntılı dakik bilgilere yer verilmiştir.

Hiç kuşkusuz durum günümüz için de aynıdır. Zamanımızda yüzlerce milyon günahkar vardır ve onların her biri ya da hepsi Tanrının çözüm yolu ile gelip temizlenmeye istekli oldukları takdirde temizlenebilirler.

Tanrı temizlenme yolunu anlatırken, hemen hemen bir insanın cüzam hastalığına yakalandığını nasıl bileceğini söyler iken kullandığı aynı sözcükleri kullanır. “Rab Musa’ya şöyle dedi:” Levililer 14:1. Temizlenme yolunu anlatan bu sözcükler diri Tanrının ağzından çıkan kendi sözleridir ve bu sözler gerçek ve sadıktır. Onları tüm yüreklerimiz ile dinleyelim.

“”Deri hastasının temiz kılınacağı gün şu yasa geçerlidir: Hasta kahine götürülecek.” Levililer14:1

O şiş, kabuk ve parlak yaranın ilk ortaya çıktığı zaman kahine götürüldüğünüz o günü hatırlıyor musunuz? Kahine gitme konusunda ne kadar isteksiz olduğunuzu anımsıyor musunuz? Ve O’nun üzücü kararını hatırlıyor musunuz? “Kirlisiniz?” Günahkar olduğunuzu ilk kez fark ettiğiniz o anı hatırlıyor musunuz? Belki siz de diğer kişiler gibi düşünüyordunuz, “Ben diğer pek çok insan gibi kötü değilim” ama yine de ölüm ile sonuçlanan gizli belanın orada olduğundan haberiniz vardı.

Ama şimdi durumlar daha da kötüleşmiştir. Hastalık yayılmıştır. O dönemdeki eski günlerde hasta olduğunuzu üzerinizdeki giysiler ile gizleyebilirdiniz. Ama böyle olduğu zamanlarda bile yine de ordugahın dışına gitmeniz, giysileriniz yırtmanız ve başınızı traş ederek, “Kirli!” Kirli!” diye bağırmanız gerekirdi. Ama hastalık yine de bulaşır, yüzünüzü ve başınızı kaplar, sonra bedeninize, bacak ve ayaklarınıza yayılır – tepeden tırnağa sizi kaplardı. Her yanınız beyaz olurdu! Gerçekten de çok zor durumda kalırdınız! Bedeninizde cüzam bulunmayan hiç bir nokta kalmazdı. Gerçekten de “cüzam ile dolu” olurdunuz.

Peki ondan sonraki durumunuz ne olurdu? Belki bir arkadaşınız sizi ordugahın dışında bu üzgün, tükenmiş ve umutsuz durumunuzda görür ve gözleri ile sizi inceledikten sonra şöyle diyebilir: “Gel, seni kahine götüreceğim. Tüm bedenini cüzam kaplamış. Temizlenebilirsin.” Siz ise şu yanıtı verirsiniz: “Hayır, benim için artık umut kalmadı. Şu ana kadar hiç böyle kötü olmamıştım. Ordugahın dışında benim kadar kötü durumda olan başka hiç cüzamlı yok. En kötüsü benim. Bak, tüm bedenimi hastalık kapladı.” “Evet, görüyorum,” diye yanıtlar arkadaşınız, “ve işte bu yüzden şimdi, temizlenmen için en uygun zaman. Benimle bir an önce kahine gel.”

Cüzamlının Yasası
“Hasta kahine götürülecek. Levililer 14:2

Siz belki de bir zamanlar kahinin cüzamınızı tespit eden o delici bakışlarını hatırlıyor ve bu yüzden kahinden uzak kalmak istiyorsunuz, ama arkadaşınız çok ısrar ediyor ve şimdi de sizi kahine götürüyor. Arkadaşınız sevinçli çünkü sizin başınıza iyi şeyler geleceğini biliyor. Belki de kahini görmek üzere yolda giderken sizin yüreğiniz utanç ve korku ve tehdit edilme gibi duygular ile dolu.

Sevgili okuyucu, henüz kurtulmamış arkadaş ya da akrabalarınız var mı? Onları Kahine götürdünüz mü? Onları dua ile Kahine götürdünüz mü? Ya da fırsatınız olduğu zaman onları müjdenin vaaz edildiği yerlere götürdünüz mü? Bu tür durumlar, sizin ve benim ne yazık ki gereğinden fazla yavaş davrandığımız kutlu ayrıcalıklardır. Rab her birimize, aslında yalnızca ordugahın dışındaki zavallı ve kirli cüzamlılar olan kurtulmamış arkadaşlarımıza karşı daha sadık davranmamız için güç olsun!

Yuhanna 1:41-42 ayetlerinde bunu yapan bir kişiye ait çok hoş bir kayıt mevcuttur. Bu kişi Rabbi bulmuştur – ya da Rab onu bulmuştur – ve bu kişi o zaman ne yapar? “Önce gidip kendi kardeşi Simun’u bulur.” Ben burada geçen o küçük “önce” sözcüğünü çok severim. Rea’SaaAnt dört sularındaydı. Gün sona ermeye yakındı. Ama Andrea yiyecek, içecek, dinlenme ya da başka herhangi bir şey için durmadı, beklemedi ve önce gidip kendi kardeşi Simun’u buldu. Ve onu bulduktan sonra onunla ne yaptılar? Andrea kardeşi Simun’u Rabbe götürdü. Daha sonra Andrea’dan hiç bir zaman söz edilmez. Ondan bahsedildiğini işitmeyiz. Ama onun kendi kardeşi Simun Petrus’dan çok söz edilir ve Andrea’nın kardeşi her birimiz için ne kadar büyük bir bereket olmuştur! Andrea’ya o akşam yaptığı iş için her birimizin borcu büyüktür!

Ve daha sonra Andrea hakkında fazla bir şey işitmediğimiz doğru olsa bile işittiklerimiz yine de çok çok hoş şeylerdir. Andrea’ya verilmiş olan armağanın özel bir işleyişi var gibi görünür. Onu ikinci kez Yuhanna 6:8 ayetinde görürüz. Andrea Rab İsa’ya burada “bir çocuk” getirmektedir. Yuhanna 12:22 ayetinde onu tekrar İsa’ya Grekleri getirirken, yani aynı işi yaparken görürüz. Ne kadar mutlu eden bir iş! Rab her birimize diğer insanları teker teker Kendisine getirmeyi öğretsin ve bunu yapacak gücü sağlasın. Cüzamlı hastayı kahine götüren arkadaşı da aslında bizim düşündüğümüzden daha önemlidir. Bizler de bu kişiye benzeyelim; adımız bilinmesin, bizden hemen hemen hiç söz edilmesin ve yine de cüzam hastasının tek başına temizlenemeyeceği o yardım zincirinin içinde yer alalım.

Cüzamlının Yasası
“Kahin hastaya ordugahın dışında bakacak.” Levililer 14:3

Cüzamlı hastayı ve onu kahine götürmek için yolda telaşla yürüyen arkadaşını gördük. Ama, durun! Zavallı cüzamlı ordugahtan içeri giremez. O murdar ve kirlidir. Nasıl olur da o kahin ile yüz yüze gelebilir? O kahinin evi, Tanrının evidir ve ordugahın tam merkezidir. Ancak kahin bu konuda bir çözüm bulmuştur ve bu çözümü 3.ayette okuruz: “Kahin ordugahın dışına çıkmalıdır.” Yüce Baş Kahin Rab İsa Mesih 1900 yıl önce yüceliğinden soyundu. Ve aşağıya bu hem üzücü hem de kötü dünyaya geldi ve burada yeryüzünde iken bile İsa çarmıhını kendisi taşıyıp Kafatası – İbranice’de Golgotha –denilen yere çıktı.” Yuhanna 19:17. “Bunun gibi İsa da kendi kanı ile halkı kutsal kılmak için kent kapısının dışında acı çekti. (İbraniler 13:12) Zavallı kirli günahkar, O seni görüyor ve daha önceden senin bulunduğun yere gitti (Luka 10:33) O, seni temizlemek için bekliyor. “İyi olmak ister misin? (İyileştirilmek ister misin?)” Yuhanna 5:6. İşte asıl soru budur: Ah, zavallı günahkar, nasıl da hemen yanıt verir: “Evet, tüm yüreğim ile, iyileştirilmek istiyorum.”

“Ve kahin hastaya ordugahın dışında bakacak. Ve eğer işte cüzamlıdaki cüzam iyileşmiş ise.” Levililer 14:3.  O alev alev yanan ateşe benzeyen gözler sizi bir kez daha araştırırlar. Cüzamdan herhangi bir leke kalıp kalmadığını bulmak için sizi araştırmadan önce kahinin sizi kirli ilan etmiş olması gerekir. Sonra bu korkunç beladan tamamen temizlenip temizlenmediğinizi görmek için bakmıştır. Şimdi ise tepeden tırnağa cüzam ile kaplı olup olmadığınızı görmek için bakar. Aynı şekilde Baş Kahinimiz Rab İsa Mesih de O’na gelen günahkarı inceler. O’na gelen kişi gerçekten de zavallı, kaybolmuş, mahvolmuş ve suçlu bir günahkar olduğunu fark etmiş olarak mı gelmiştir? Kendisi hakkında söyleyeceği iyi hiç bir şey yok mudur? Günah ile tamamen mi doludur? Kahin bakacak ve eğer günahkar bu koşulların içinde ise ancak o zaman temizlenebilecek idi. O, “tövbe etmiş bir günahkardır” ve Tanrının melekleri göklerde bu kişi için büyük sevinç duyarlar. Luka 15:10

Cüzamlının Yasası
“Kahin bakacak.” Levililer 14:3

Ama eğer hala cüzam bulunmayan az da olsa et parçası var ise  - eğer cüzamlı arkadaşlarına dönüp hala, ‘ben sizlerden daha iyiyim! Bedenimde sizinki kadar çok cüzam hastalığı yok’ diyebiliyor ise; eğer hala kendini yüceltebileceği iyilik işlerine sahip olduğunu düşünebiliyor ise – o zaman tekrar ordugahın dışındaki eski yerine gitmesi gerekecektir. Temizlenmek için henüz hazır değildir. Elçi Pavlus şu sözleri söyleyebildi: “Rabbimiz İsa Mesih’in çarmıhından başka hiç bir şey ile asla övünmem.” Galatyalılar 6:14

Bölüm 6

Canlı ve Temiz İki Kuş

Ama şimdi izleyeceğimiz cüzamlı gerçekten de tepeden tırnağa hastalık ile kaplı olan cüzamlıdır. Kahin bakar – bakma amacı cüzamlının temizlenmiş olup olmadığı değildir; bakma amacı onun iyileşmiş olduğunu kontrol etmektir. Ve şimdi bedendeki her yer cüzam belası ile kaplıdır, kaplı olmayan tek bir nokta bile kalmamıştır ve sevinç, ah, ne büyük sevinç! Çünkü artık hasta şimdi iyileştirilebilir.

Sevgili okuyucu, şimdi cüzamlının iyileşmek için ne yapması gerektiğine lütfen özellikle dikkat edin. Onu kahine bir başkası götürdü; kendisi gitmedi. Kahin ordugahın dışına çıkar ve bakar ve cüzamlının temizlenme aşamasında olup olmadığına karar verir. Şimdi, dinleyin! Kahin konuşur; “pak kılınacak kişi için iki temiz ve canlı kuş, sedir ağacı, kırmızı iplik ve mecanköşkotu getirilmesini buyuruyorum.” (ayet 14:4) Cüzamlı bu kuşları ve diğer şeyleri kendisi alamayacak kadar yoksul ve çaresizdir. Zaten kahin de bu şeyleri alması için cüzamlı hastayla konuşmaz; cüzamlı hastanın temizlenmesi için ihtiyaç duyduğu bu şeyleri cüzamlı hastaya değil, başka birine söyler.

Cüzamlının Yasası
“İki temiz canlı kuş, sedir ağacı, kırmızı iplik ve mercanköşk otu.” Levililer 14:4

Bu durum bize İshak’ın şu sorusunu hatırlatır: “yakmalık sunu için kuzu nerede?” Ve İbrahim’in oğluna verdiği yanıt üzerinde düşünelim: “Oğlum, yakmalık sunu için gerekli olan bir kuzuyu Tanrının Kendisi sağlayacak.” Yaratılış 22:7-8. Sunuyu her zaman Tanrının sağlaması gerekir. Eğer biz zavallı günahkarlar uygun bir kurban peşinde koşsa idik günahlarımızın içinde ölmek zorunda kalacaktık çünkü böyle kusursuz bir kurbanı asla ve asla bulamayacaktık. Ama Tanrının sözü şöyle der: “Kahin, cüzamlı hasta için getirilmesini buyuracak.”

Tanrı bu iki canlı ve temiz kuşu tedarik etmiştir. Her ikisi birlikte Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in çok hoş bir örneğini teşkil ederler. “Kahinin buyruğu ile kuşlardan biri toprak bir kapta ve akar suyun üzerinde kesilecek.” (ayet 14:5) Zavallı ve yoksul cüzamlı bu aşamada da bir kenarda tek başına hiç bir şey yapmadan durur; o durur iken biri sunuyu tedarik eder ve bir başkası da sunuyu kurban eder. Bir an için buradaki resme bakalım. Toprak bir kap; bu toprak kabın içinde saf, temiz ve lekesiz bir kuş. Gökler kuşun yuvasıdır – gökler kuşun doğal havasıdır – ama kuş aşağı iner ve toprak bir kabın içine girer. Yani doğal havasını bırakır, bu zavallı ve üzüntü dolu yeryüzü için göklerdeki yuvasını terk eder. Ve o toprak kabın içinde öldürülür. Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’e ait ne kadar ilginç bir örnek! O, göklerdeki yuvasını ve göklerdeki tahtını bırakır ve bu üzüntü dolu dünyaya gelir ve topraktan yapılmış bir beden alır. Çünkü bedenlerimiz gerçekten de “toprak kaplardır”. Bildiğiniz gibi Adem’in ibranice’deki anlamı, “topraktan” ya da “kızıl toprak” anlamına gelir. Bu neden ile Rabbimiz topraktan bir beden aldı. Bu göksel Adamın toprak bedeni içinde bu dünyada yürüdüğünü görmeyi ne kadar çok severiz! Ve O, aynı beden içindeyken öldürüldü. Kötü insanlar o bedeni çarmıha çivilediler ve O’nun değerli kanı döküldü.

Cüzamlının Yasası
Kuşlardan biri toprak bir kapta, akarsuyun üzerinde kesilecek. Levililer 14:5

Ama kuş toprak bir kap içinde akan suyun üzerinde kesilerek öldürüldü. Akan su yaşama sahiptir ve içinde güç vardır. Niyagara Şelalelerinin içinde nasıl da şaşırtıcı bir güç mevcuttur! Kutsal Kitapta su, genellikle Tanrının Sözünü ima eder. (Bakınız Mezmur 119:9; Efesliler 5:26)

Ve akan su ya da diri su, bize Tanrının diri sözünü ima eder. Bu diri söz yüreklerimize Tanrının Ruhu tarafından uygulanır. Bu söz, “diri ve güçlüdür.” İbraniler 4:12. (aynı zamanda bakınız J.N.D. Çeviri)Söz, Mesih’in ölümü ile ilgilidir. Ve bana Ruhun diri gücü içinde Rab İsa Mesih’in benim için öldüğünü ve çektiği acıların benim günahlarım yüzünden olduğunu söyler. Belki O’nun ölümü ile ilgili öyküyü çok sık duymuşsunuzdur. Toprak kapta öldürülen o kuşu çok sık görmüşsünüzdür: ama sevgili okuyucu, bu ölümün sizin için olduğunun hiç farkına vardınız mı? O’nun akan suyun üzerinde öldürüldüğünü hiç gördünüz mü? “İman, Tanrının sözünü işitmek ile gelir.” Romalılar 10:17. Diri imanı alacağınız yer diri sözden olacaktır.

Kurtarıcımızın kargı ile delinmiş böğründen” su ve kan” aktı. Yuhanna 19:34

“Çağların Kayası! Günah yapıldı,
Lütuf bizi güvence içinde saklar!
O’nun delinmiş böğründen akan
Suyun ve kanın olduğu yerde,
Günahın suçundan ve gücünden temizlendik.”

[Böylece o toprak kapta hem su hem de kan vardı ve o ölü kuşun yaşamından söz ediyorlar idi. 1.baskı, 1938]

Ayet 6: “Sonra kahin canlı kuşu, sedir ağacını, kırmızı ipliği ve mercanköşk otunu akarsuyun üzerinde kesilen kuşun kanına batıracak ve pak kılınacak kişinin üzerine yedi kez serpecek, onu temiz ilan edip canlı kuşu kıra salacak.”

Burada adı geçen iki kuşun Rabbimiz İsa Mesih’in bir örneğini oluşturduklarına dikkat çekilmiştir. Biz, O’nun göklerden aşağı geldiğini ve O’nun için hazırlanmış olan bedeni aldığını ve o “toprak kap” içinde çarmıhta bizler için öldüğünü gördük. O, çarmıhta kalmadı ama ellerinde ve ayaklarında ve böğründe bulunan o izleri hala taşıyarak mezara bırakıldı – ama üçüncü gün O ölümden dirildi ve ölümünde almış olduğu o izleri hala bedeninde taşıyordu. Ve bizler bu neden ile canlı kuşun kesilen kuşun aşağıdaki kanına batırıldığını ve onun ölüm tarafından işaretlenmiş olan tüyleri ile birlikte yukarı geldiğini görürüz. Bu olay, Rabbimiz İsa Mesih’in ölümü ve dirilişine ilişkin ne kadar da harika bir örnektir! Ama kahin kuşu hala elinde tutmaktadır. Kuş henüz göklerdeki asıl yuvasına yükselmek için özgür değildir.

Cüzamlının Yasası
Canlı kuşu ve diğerlerini kesilen kuşun kanına batıracak. Levililer 14:6

Ancak canlı kuş, ölü kuşun kanına batırılır iken tek başına değildi: kahin canlı kuş ile birlikte sedir ağacı, kırmızı iplik ve mercanköşkotunu da kesilmiş olan kuşun kanına batırmıştı. Sedir ağacı bize doğadaki değerlerin en büyüğünü ve en yükseğini sembolize eder. Mercanköşkotu, bize doğadaki en kötü, an alçak ve en acı değerleri ima eder. Süleyman’a kulak verelim: “Lübnan sedir ağacından duvarlarda biten mercanköşkotuna kadar bütün ağaçlardan söz ettiği gibi hayvanlar, kuşlar, sürüngenler ve balıklardan da söz edebiliyor idi.” 1.Krallar 4:33. Doğada büyük olan her varsa hepsi de bu değerli kanın altına girmek zorundadır. En akıllı, en zeki erkek ya da kadın: yeryüzündeki en nazik ve en insan sever kişi yaşamakta olan en samimi ve en dürüst insan – hiç ayırımsız hepsi kurtuluşu yalnızca Mesih’in kanı aracılığı ile elde edebilirler. Ve yine, yaşamı ağır yükler altında ağırlaşmış en yoksul ve en sefil hamal da eğer kurtuluş elde etmek istiyor ise aynı şekilde kanın altına girmek zorundadır. “Yanlışlıkla ya da bilgisizlikten günah işleyen biri için ayın yedinci günü aynısını yapacaksın.” (Hezekiel 45:20). Mor renk kraliyeti anlatır ve bize yeryüzündeki en yüksek konumları işgal eden kişilerin en alçak düzeydeki kişiler ile birlikte aşağıya kanın içine inmeleri gerektiğini belirtir.

Ama tüm bu şeyler bize daha da fazlasını anlatırlar. Bu şeylerin hepsi bu dünyaya aittirler ve “Mesih aracılığı ile dünya benim için çarmıha gerilmiştir, ben de dünya için.” (Galatyalılar 6:14) Bu dünya Bu dünya, Kurtarıcım olan Tanrının Oğlunun kanı ile lekelenmiştir. Ve dünya ve ben bir daha asla dost olamayız. Dünya ve benim aramda çarmıh durmaktadır. Söz, gerçekten de bana çok açık olarak şöyle demektedir: “Dünya ile dost olan kişi, Tanrının düşmanı olur.” Yakup 4:4

Bizler bu dünyada yabancılarız,
Dünyada bir yuva aramıyoruz.
Senin çarmıhın bizi dünyaya bağlayan bağları kopardı.
Hazinemiz olan Sen dünyadan daha yukardaki bir alandasın.”

“Kahin pak kılınacak olan kişinin üzerine kanı yedi kez serpecek ve onu temiz ilan edip canlı kuşu kıra salacak.” (ayet 7)

Cüzamlının Yasası
Pak kılınacak kişinin üzerine serpecek. Levililer 14:7

Hoş bir ayet! Bir an durun ve bu harika sahneye dikkatlice bakın. Zavallı cüzamlı ordugahın dışından getirilmiştir ve kahin onun yanına gitmiştir. Bir diğer kişi bu arada iki canlı ve temiz kuş hazırlamıştır. Bir başkası bu kuşlardan birini kesip öldürmüştür ve kuşun kanı şimdi canlı kuşun tüyleri, sedir ağacı, kırmızı iplik ve mercanköşkotu ile birlikte leğenin içindedir ve hepsi de ölü kuşun kanı ile lekelenmiştir. Zavallı cüzamlı ise tüm bu olup bitenlere bakmıştır ama kendisinde ve durumunda herhangi bir değişiklik olmamıştır. Ancak kahin şimdi kanı cüzamlı hastanın kendisinin üzerine yedi kez serper – bir, iki, üç kez .. ve devam eder, altıncı kez serper ve hala bir değişiklik yoktur, ama yedinci kez kanı serptikten sonra adam hemen temiz olur! Kan, adamı temizlemiştir. Zavallı cüzamlı için kandan başka temizlenme yolu yoktu.   “Kan dökülmeksizin günah bağışlaması olmaz.” (İbraniler 9:22) Ama bu kan, cüzamlıyı her tür kirden temizleyecek güce sahip idi.  Temiz kuş, kirli cüzamlıyı temizleyebilir. Kuş temiz olduğu sürece zavallı cüzamlının ne kadar kirli ve tiksinti verici olduğunun hiç bir önemi yoktu! Yedi kez ifadesi, temizliğin mükemmeliyetini belirtir. Ve şimdi Mesih’in değerli kanı, en kötü, en kirli ve en tiksinti verici günahkarı günahın her izinden temizleyecek güce sahiptir. Bu konunun doğruluğundan lütfen kesinlikle emin olalım. Cüzamlı hastayı temizleyen, kandı, yalnızca kandı. Ve aynı şekilde günümüzde herhangi bir günahkarı temizleyen de kandır, yalnızca kandır!

Ama cüzamlı hasta temizlendiğini nasıl biliyordu? Kan üzerine yedinci kez döküldüğü zaman cüzam hastalığı aniden yok mu olmuş idi? Böyle olduğunu sanmıyorum. Üzerine kan serpildikten sonra daha önce hissettiğinden farklı bir şey hissetmiş olduğunu düşünmüyorum. Üzerine kan serpildikten sonra daha önce göründüğünden daha farklı göründüğünü de sanmıyorum.

Cüzamlının Yasası
Kahin hastayı temiz ilan edecek. Levililer 14:7

O zaman cüzamlı hasta temizlenmiş olduğunu nereden biliyor idi? Kanın yedinci kez serpildiği anda kahin onu temizlenmiş olarak ilan etmişti. Orada ayakta durup bu harika olayı izlerken kahinin şu bereketli ilanda bulunmuş olduğunu işitebilirsiniz. “Temiz ol!” Kuşun kanı onu temizledi ve şimdi kahinin sözü ona temiz olduğunu bildiriyor. Daha önce kirli olduğunu ona bildiren de kahinin sözü idi ve aynı şekilde şimdi de aynı kahinin sözü ona temiz olduğunu bildiriyor.

Ama her şey bununla bitmez; kahinin zavallı cüzamlıyı temiz ilan ettiği anda ölü kuşun kanına batırılmış olan o canlı kuşu alır ve onu özgür bırakıp kırlara salar. Kurban işi sona ermiştir, cüzamlı hasta temizlenmiştir ve temizlendiğini bilir ve şimdi bu canlı kuşu artık aşağıda tutmanın bir anlamı yoktur.

Rab İsa Mesih de tamamen aynı şekilde üzerinde ölümün izlerini taşıyarak ölümden dirildi ve kısa bir süre sonra burada aşağıda insanların arasında yaşadıktan sonra işini tamamlamış olduğuna dair kanıt teşkil eden aynı izleri hala üzerinde taşıyarak göklere yükseltildi; zafer kazandı, günahlarımızı ortadan kaldırdı ve O’nun Kendisi ve biz O’nun ile birlikte şimdi kabul edilmiş olarak göklerdeyiz. Gelecek olan bir günde O, üzerinde leke ya da kırışık ya da herhangi bir kusur olmayan görkemli bir kiliseyi, kendi kilisesini kendisine takdim edecek. (Efesliler 5:27) Kilisenin burada dünyadaki savaşında aldığı yaralar ve izler silinip gidecek ama Rabbimiz İsa Mesih ölümün o izlerini ellerinde ve ayaklarında ve böğründe tüm sonsuzluk boyunca taşıyacak.

Cüzamlının Yasası
"Kahin canlı kuşu kıra salacak." Levililer 14:7

Eğer Rab İsa’nın çarmıhtaki işi tamamlanmamış olsa idi – eğer günahlarımızı gerçekten temizlememiş olsa idi – günahlarımızdan tek bir tanesi bile eğer O’nun üzerinde kalmış olsa idi – O asla mezardan dirilemez ve göğe çıkamaz idi. Ama Tanrı’ya övgüler olsun ki, O işini tamamlamıştır! Tamamladığı işi yücelerde kabul edilmiştir ve O, işini tamamlamış olduğunun kesin kanıtı olarak göklerdeki yuvasına geri dönmüştür.

Şimdi yaşlı bir komşunun temizlenmiş olan bu eski cüzam hastası ile karşılaştığını ve ona şu sözleri söylediğini varsayalım: “Ne yapıyorsun buralarda? Sen bir cüzam hastasısın. Çabuk buradan uzaklaş!” Eski cüzamlı ona şu yanıtı verir: “evet, doğru1 eskiden cüzamlıydım ama şimdi Tanrıya şükürler olsun ki temizlendim!” “Komşu ise ona inanmadan devam eder: “Temizlendin mi? Aksine, her zamankinden daha kötü görünüyorsun. Görüntün, tepeden tırnağa cüzam ile kaplı!”

“Öyle gibi görünebilir ama kahin kuşun kanını üzerime serpti ve beni temiz ilan etti ve ben temiz olduğumu biliyorum çünkü kahin öyle söyledi.”

“Saçma! Sen kahini yanlış anlamışsın. Büyük olasılıkla kahin sana temiz olmadığını söylemiştir! Senin cüzamlı olduğunu yalnız ben değil herkes görebilir.”

“Ah, hayır! Kahini yanlış anlamam mümkün değil. Önce kanı kendi üzerime benim serpmem gerekiyor idi ve sonra ben kahinin kendi sesi ile bana temiz olduğumu söylediğini duydum ama hepsi bu kadar da değil – ben kendim de kendi gözlerim ile canlı kuşu gördüm – tüyleri kan ile örtülü idi ve gökyüzüne doğru özgürce uçup gitti. Sen yasayı biliyorsun. Kahin beni temiz ilan etmediği sürece canlı kuş özgürce uçup gidemez, kahin onu salmaz.”

Komşu, “ama sen kendin tepeden tırnağa cüzam ile kaplı olduğunu itiraf etmene rağmen bana kendini temiz hissettiğini mi söylemek istiyorsun?”

Cüzamlının Yasası
“Kıra salacak.” Levililer 14:7

“Dostum, konu bu değil ki! Kahin bana temiz olduğumu söyledi ve bu da konuyu sona erdiriyor. Senin de bildiğin gibi onun yani yalnızca kahinin herhangi birini temiz ilan etme yetkisi var ve beni temiz ilan eden kahinin kendisi! Bu neden ile ben kendimi nasıl hissedersem hissedeyim önemi yok, çünkü temiz olduğumu biliyorum.”

Komşu susar ve cüzamlı sevinç ve esenlik ve zafer ile doludur; eski yuvasına geri dönmek üzere özgürce uçup giden o canlı kuşun görüntüsü gözlerinin önüne gelmiştir.

Sevgili dostum ve kardeşim, aynı şey İsa Mesih’in kanında temizlenen senin ve benim için de geçerlidir. Biz de iman gözlerimiz ile baktığımız zaman göklerdeki yuvasına geri dönen Rabbimiz ve Kurtarıcımızın kabul edilmiş olduğunu ve aynı zamanda bizim de O’nda kabul edilmiş olduğumuzu biliriz. (Efesliler 1:6)

Ama o göklere geri dönen diri Kurtarıcı, bize, temizlenme işinin tamamlanmış olduğu gerçeğinden çok daha fazlasını söyler. O’nun dirilmesi ve göğe yükselmesi, bize O’nun özlüm ve mezar üzerinde zafer kazanmış olan bir Galip olduğunu bildirir. Evrenin en güçlü savaşı yapılmıştır ve kazanılmıştır ve şimdi O zaferle şarkı söyleyebilir ve bizler de zaferle O’na eşlik edebiliriz, “Ey ölüm, dikenin nerede? Ey mezar, zaferin nerede?” 1.Korintliler 15:55

“Ah, bana Kurtarıcımın çarmıhta kanadığını,
Öldüğünü ve mezara girdiğini göstermeyin.
Çünkü O ölümden dirildi, sonra yücelerdeki göğe alındı,
Bana kefaret eden şimdi tüm yüceliği ile tahtta oturuyor.

“Golgotha tepesinde O’nun için ağlamayın!
Yalnızca kendi günahlarınız için ağlayın;
Boş mezara bakın, umudunuzun başladığı yer orasıdır.
Ancak orada da kalmayın, yukarı göğe bakın.
O’nu orada, Tanrının sağında bizim için aracılık ederken görün.

“Ben her zaman o utanç veren çarmıh ile övüneceğim.
Çarmıhta O’nun sevgili kanı döküldü.
Bana sağladığı büyük kefareti ile tüm suçumu ortadan kaldırdı.
Ayartma ve çatışmanın ortasında bana güç veren nedir?
Kurtuluş Komutanı diridir; bu sayede O’nun hizmetkarları da diridir.

“Ölümü aracılığı ile ölümün karanlık kralını yenilgiye uğrattı,
Ve mezarı yendi.
Dirilerek zaferini tamamladı, O yaşıyor!
O, egemenlik sürmek üzere yaşıyor!
Cennetin mutlu şehitleri O’nun önünde eğiliyorlar.
İnsanların Yargıcı olan O, geliyor!
Bu gözler O’nu görecek ve O’na hayran kalacak:
Rab İsa gel ve egemenlik sür.”

J.Condor

Bölüm 7

Yıkanmış ve Traş Edilmiş

Ayet 8: “Pak kılınacak kişi giysilerini yıkayacak, bütün kıllarını traş edecek ve yıkanacak. Bundan sonra pak sayılacak. Artık ordugaha girebilir ama yedi gün çadırının dışında kalmalı.”

Zavallı cüzamlı şimdi artık temiz ve lekesizdir. Kahin onu temiz ilan etmiştir ve bu ilan edişin temelinde Tanrının Kendisinin tüm yetkisi ve kesinliği bulunmaktadır.

Bunu izleyecek olan durum nedir? Adam hemen o anda kendisi ile ilgili her şeyi temizlemek ve her şeyi şimdi Tanrının huzurunda durduğu şekilde  - hatta temiz ve lekesiz – yani o harika duruşa uyum sağlayacak hale getirmek ister.

Belki hatırlayacaksınız; sizden cüzamlının temizlenmek için ne yapması gerektiğine dikkat etmenizi özellikle istemiştik. Eğer biraz önce üzerinde durmuş olduğumuz Levililerin bu bölümündeki yedi ayeti izlediyseniz adamın tek bir şey bile yapmasının gerekmediğini fark etmiş olmanız gerekir. Her şey onun için yapılmıştı. Onun yapması gereken başkalarının onun için yaptıklarını kabul etmek ve yalnızca dökülen kana güvenmek ve kahinin söylediği söze inanmak idi. Onun yapması gereken en ufak bir şey bile yoktu; yalnızca Tanrının onu temizlemek için yapmış olduğu harika planı kabul etmesi, hayranlık ve şaşkınlık içinde Tanrıya bunun için teşekkür etmesi yeterli idi. Ama şimdi her şey değişir. Cüzamlı şimdi çalışmaya başlar. Duralım ve onu izleyelim.

Cüzamlının Yasası
Giysilerini yıkayacak. Levililer 14:8

Önce giysilerini yıkar. Giysileri belki daha önce öylesine kirli ve tiksinti verici idi ki hiç kimse onlara dokunmak istemiyor idi. Belki bazılarımız yol kenarında yalvaran cüzamlılar görmüşüzdür ve onların giysilerinin ne kadar kötü ve kirli olduğunu biliriz. Onların kendileri çaresizlik ve umutsuzluk içinde kirli idiler. Neden giysilerini temiz tutmaları için çaba sarf etmeleri gereksindi? Ancak şimdi her şey farklıdır, değişmiştir. Adam Tanrının gözünde temizdir ve iman aracılığı ile kendi gözünde de temizdir. Şimdi ise diğer insanların gözünde temiz görünmesi gerekir.

Ya da belki eski günlerinde giysisini pek çok başka cüzamlının giysisinden daha temiz tutma konusunda başarılı idi, öyle ki diğer cüzamlılar onun, giysilerini nasıl öyle temiz tuttuğuna şaşırıyorlar idi. Ve muhtemelen belki adamın kendisi giysisinin durumundan oldukça hoşnut idi. Ama şimdi, Tanrının gözünde temiz ve lekesiz olarak, giysisinin kesinlikle olması gereken durumda olmadığının farkına varmıştır. Giysisinin yıkanması gerekir.

Giysiler bize, çevredeki dünyanın bizi bağlantılı olarak gördüğü, bulunduğumuz yerler hakkında fikir verirler. Belki insanlar bizi kumarhanelerde ya da diğer kötü yerlerde görmeye alışmışlardır. Tüm bu bağlantıların ve yolların “yıkanması” gerekir. Yollarımızı, arkadaşlıklarımızı ve gittiğimiz yerleri nasıl yıkarız? Bu soruya bizim için Mezmur 119:9 ayetinde yanıt verilmiştir – “Genç insan yolunu nasıl temiz tutar? Soru budur. Ve işte bu soruya Tanrının yanıtı: ”Senin sözünü tutmakla.”

Levililer 13:47-59 ayetlerinde bize giysideki cüzamdan söz edilir. Bunun anlamı, kişinin kendisi cüzam belasından özgür olsa bile çevresinde bulunan günahtır. Bizim kendimizin günahtan temizlenmiş olmamız yeterli değildir. İster iş ilişkileri ve dindar dernekler olsun ister bağlantıda olduğumuz diğer başka konular olsun, çevremizde bulunan günahlı şeyler ile yolumuza devam edemeyiz.

Cüzamlının Yasası
“Bütün kıllarını traş edecek.” Levililer14:8

Bundan sonra ne olur? Bundan sonra, “bütün kıllarını traş edecektir.” Bir İsraillinin başını kazıtması ya da traş etmesi yasaya aykırı idi, ayrıca sakallarının uçlarını da kesmemeleri gerekiyor idi.  (Levililer 21:5; 19:27) Saçların traş edilmesi ya da sakalların ucundan kesilmesi bir utanç ve paylama belirtisi idi; bakınız Yeşaya 15:2 –“ Hepsinin saçları traş edilmiş ve sakalları kesilmiş olacak.” ( aynı zamanda bakınız Yeremya 41:5; 48:37; 2.Samuel 10:4-5) Ama şimdi tüm saçların kesilmesi gerekiyor idi. “Saçını, sakalını, kaşlarını ve bedenindeki bütün kılları traş edecek.” Kendisine ait olan tüm doğal güzellik ve yüceliğin gitmesi gerekmektedir. Herhangi bir kirliliği gizleyebilecek olan her şeyin bedeli ne olur ise olsun kesilmesi gerekir.

Kan aracılığı ile temizlenmiş olan kişi, Tanrının Sözü ile uyumlu bir yolda yürümeyi istiyor ise  kendisini Rabbin azarlanmasını ve utancını paylaşmaya çağırılmış olarak bulacaktır. Çin’de başlarını ve saçlarını traş etmeye alışmış olan bizler için böyle bir traşın kişiye getireceği utanç, azarlanma ve aşağılanmanın nasıl bir şey olduğunu fark etmek zordur. Eski dönemlerde kişilerin “bazen sitem ve sıkıntılara uğrayıp seyirlik olduklarını” okuruz. İbraniler 10:33. Söz bize Musa’nın “bir süre için günahın sefasını sürmektense Tanrının halkı ile birlikte baskı görmeyi tercih ettiğini ve Mesih uğruna aşağılanmayı Mısır hazinelerinden daha büyük zenginlik saydığını” söyler. İbraniler 11:25-26.

Bize de O’nun uğradığı aşağılanmaya katlanmamız öğütlenir. İbraniler 13:13. Rabbin Kendisi aşağılanmanın ne demek olduğunu bilir. Ve şu sözleri söyleyebilmiştir: “Bana nasıl hakaret edildiğini, utandığımı ve rezil olduğumu biliyorsun. Düşmanlarımın hepsi senin önünde. Hakaret kalbimi kırdı, dertliyim. Acılarımı paylaşacak birini aradım ama çıkmadı. Avutacak birini aradım ama bulamadım. “Mezmur 69:19-20. Şimdiye kadar hiç kimse O’nun kadar derin bir şekilde aşağılanma ve utanç yaşamadı. Ama sevgili imanlı kardeşim, siz ve ben O’nun aşağılanmasını bir ölçüde tecrübe etme ayrıcalığına sahibiz. O, bize bu zavallı dünyanın sunabileceğinden daha büyük zenginlikleri takdir etmeyi ihsan etsin!

Herkesin başında saça ve yüzünde çalı gibi büyük bir sakala sahip olduğu bir ülkede saçı ve sakalı olmayan temizlenmiş bir cüzamlının gerçekten de tüm bakışlara hedef olacağı aşikardır. Yoldan aşağı doğru yürürken onu işaret eden pek çok parmak olacağı ve pek çok kişinin ona kötü şakalar yaparak kalbini kıracağı kesindir. Ama tüm bunlara değmez mi? Ordugahın dışında bir sakal ile dolaşarak “Kirli!” “Kirli!” diye bağırmak mı yoksa sonsuza kadar temizlenmiş olmak ve sakalsız olarak Rabbin halkının topluluğunda bulunmak mı? Hangisi daha değerlidir? Elbette sonsuza kadar temizlenmiş olmak ve Rabbin halkının topluluğunda saçsız ve sakalsız bulunmak! Yedi gün çadırının dışında kalacaktı. Yedi gün çabuk, çok çabuk geçecekti ve yedinci gün saçını, sakalını, kaşlarını ve bedenindeki bütün kılları traş edecekti. Sonra da aşağılanma, utanç duyma ve rezil olma gibi sıkıntılardan kurtularak kendisine ait olan o sevgili yuvaya, kendisine ait olan sevdiği kişiler ile esenlik, sevinç ve sevginin tadını çıkartarak yaşamaya geri dönebilecekti. O zaman fırsatı varken çevresindeki herkese kendisini temizleyen ve Rabbin topluluğuna tekrar geri getiren lütuf ve güç hakkında cesaretle tanıklık edebilirdi.

Ama bundan fazlası da vardır. Cüzamlının “suda kendisini yıkaması” da gerekiyordu. “Kendisini yıkamak.” Bunun anlamı nedir? Sanırım kendisini yıkaması, giysilerini yıkamasından daha kolaydır: Yollarını ve ilişkilerini temizlemekten çok kendisi ile daha yakından bağlantısı olan bir durum! Bu konu, yaşamımın her alışkanlığına dokunan bir konudur. Ve hatta düşüncelerimi temizler, bunun sonucunda ise etkisi sözlerime, davranışlarıma ve tüm alışkanlıklarıma ulaşır –“kendim”. Çünkü bir insan nasıl düşünüyor ise öyledir. (Süleyman’ın Özdeyişleri 23:7) Şimdi herkesin kan aracılığı ile değil su aracılığı ile temizlenmesi gerekmektedir.

Kuş bir kez kesildi. Kan yalnızca bir kez serpildi ama su, pek çok kez uygulanabilir. Bölümümüzde ilerlerken onun yedinci günde tekrar yıkanması gerektiğini göreceğiz; bu kez söz konusu olan kan ile temizlenmesi değildir, su ile temizlenmesidir. Hatırlayacak olursanız tapınakta kahinlerin el ve ayaklarını yıkadıkları su ile dolu leğenler sunak ve tapınak arasındaki bir yerde dururdu. Ve kahinler hizmet etmek için tapınağa girmeden önce bu leğende sürekli olarak yıkanırlardı. Bu durum, bu dünyanın kirliliklerinden arınmak için sürekli bir ihtiyacın var olduğunu gösterirdi. Ancak temizlik kan ile olmazdı – bu temizlik daha önce bir kez yapılmıştı ve yalnızca bir kez yapılırdı – ama su ile yıkanma, Sözün suyuyla yıkanma anlamına gelirdi.

Su ile yıkanmaktan söz eden bu sözcükler bize Yeni antlaşmadaki pek çok ayeti hatırlatmaz mı? Örneğin, 2.Korintliler 7:1 ayetinde Her Şeye Gücü Yeten Tanrının bize bir Baba olacağına dair güzel vaadi verdikten sonra Söz şöyle devam eder: “Sevgili kardeşler, bu vaatlere sahip olduğumuza göre bedeni ve ruhu lekeleyen her şeyden kendimizi arındıralım. Tanrı korkusu ile kutsallıkta yetkinleşelim.”

Daha sonra tekrar Efesliler 5:2 ayetinde bize şunların söylendiğini okuruz: “Mesih bizi nasıl sevdi ise ve bizim için kendisini güzel kokulu bir sunu ve kurban olarak nasıl sunduysa, siz de sevgi yolunda öylece yürüyün.” Bizi günahlarımızdan temizlemiş olan bu harika sunuya baktıktan hemen sonra şu sözleri okuruz: “Aranızda fuhuş, ahlaksızlık ya da aç gözlülük anılmasın bile. Kutsallara yaraşmaz bu. Aranızda açık saçıklık, budalaca konuşmalar ve bayağı şakalar da olmasın. Bunlar size yakışmaz. Bunun yerine şükredin.” (ayetler 3 ve 4)

Bu tam olarak giysilerimizi yıkamamız, saçımızı traş etmemiz ve kendimizi su ile yıkamamızı ifade etmemekte midir?

Budalaca konuşmaların ve bayağı şakaların bir çok aşağılanmayı da beraberinde getireceğini çok çabuk anlarız ve bunlar herkesin gözünü bize dikmesine neden olurlar. Yapılan bir şaka ya da akıllıca verdiğimizi düşündüğümüz bir yanıt bize çok doğal ve zararsız görünebilir ama bunların arkasında çok ciddi ve büyük tehlikeler mevcuttur. “Çok konuşanın günahı eksik olmaz. Sağduyulu kişi ise dilini tutar.” Süleyman’ın Özdeyişleri 10:19. Ve yine başka bir örnek: “Ölü sinekler attarın ıtırını kokutur. Biraz aptallık da bilgeliği ve saygınlığı bastırır.” Vaiz 10:1

Cüzamlının Yasası
“Pak sayılması için yıkanacak.” Levililer 14:8

Bu nedenle bu tür yeteneklerin belirtilerini yok etmek gerekir. Söz bize defalarca şu öğütte bulunur: “Bilge ve saygın olun.” Bu konuda başka örnekler için şu ayetlere bakınız: 1.Selanikliler 5:6; 1.Timoteus 2:15, 1.Timoteos 3:2,4,8,11; Titus 1:8, Titus 2:12.

Yeni Antlaşmada cüzamlının giysileri ve kendisinin temizlenmesi hakkındaki bu acil ihtiyacı vurgulayan pek çok bölüm yer alır. Ve insan yine de bu çok önemli gerçeğin gereği kadar vurgulanmadığını hisseder. Bu zavallı ve çaresiz cüzamlıyı, parmağını bile kıpırdatmadan temizlemiş olan Tanrının lütfuna durup bakmaktan büyük zevk aldık. Ancak biz yıkanma ve traş olma konusunda genellikle çok yavaş davranırız. Ama eğer bizi temizlemesinin Rabbimiz ve Efendimize ne büyük bir bedel ödettiğinin farkına varır isek O bizi burada aşağıda bırakırken en çok istediğimiz şeyin O’nun yüceliğinde yürümek olduğunu nasıl olur da göremeyiz? Görmüş olduğumuz gibi 1.ayetten 7.ayetin sonuna kadar cüzamlı hiç bir şey yapmaz. Kahine getirdiği tek şey, cüzam hastalığı ve kirliliğidir. Her şey onun için yapılır. Ama kahin onu temiz ilan ettiği ve kuşu özgür bıraktığı zaman  - cüzamlı o andan itibaren harekete geçer ve çalışmaya başlar, ama bunu Tanrının önünde temizlenmek için yapmaz – o zaten Tanrının önünde temizdir – ama dış koşullarını Tanrının önündeki konumuna uygun hale getirmek için çalışır.

Bu her iki noktanın Titus 3:4,5,8 ayetlerinde ortaya konduğunu görürüz: “ Ama Kurtarıcımız Tanrı iyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça göstererek bizi kurtardı. Bunu doğruluk ile yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhameti ve Kutsal Ruhun yenilemesi ile yaptı. Bu, güvenilir bir sözdür. Tanrıya iman etmiş olanların kendilerini iyi işlere vermeye özen göstermeleri için bu konularda ısrarlı olmanı istiyorum. Bunlar insan için iyi ve yararlıdır.”

Aynı konuda tekrar Koloseliler 2:20 ve Koloseliler 3:1-14 ayetlerinde bilgi yer aldığını görürüz. “Eğer Mesih ile birlikte öldüyseniz” ve “Eğer Mesih ile birlikte dirildiyseniz.” O lekesiz ve küçük kuş ölümü hak edecek hiç bir şey yapmamıştı. Kirli ya da murdar değil idi. Ama yine de murdar ve kirli cüzamlının yerine öldü. Tanrının gözünde ölümü hak eden cüzamlı idi. Cüzamlı gerçekten de yaşarken ölü idi. (Çölde Sayım 12:12.) Tanrının gözünde cüzamlı o kuş ile birlikte öldü – ama O’nun gözünde, bize çok açık bir şekilde Mesih’in dirilişini anlatan o canlı kuş ile birlikte tekrar dirildi. Tanrının gözünde cüzamlı artık yeni bir yaşama sahip olan yeni bir yaratıktır. Bu neden ile Tanrı bizi, “Mesih ile ölü” ve “Mesih ile diri” olarak görür. Yeni bir yaşama sahip olan yeni insanlar ve Rab Koloseliler 3:3 ayetinde şöyle devam eder: “Çünkü siz öldünüz ve yaşamınız Mesih ile birlikte Tanrı’da saklıdır.” O canlı kuş öldüğü zaman ben zavallı cüzamlı da onun ile birlikte öldüm. Ve o diri olarak uçtuğu zaman ben de yeni bir yaşama sahip yeni bir yaratık olarak onun ile dirildim. Ve canlı kuş özgür göğe geri uçtuğu zaman benim yaşamını aldı ve onu orada Mesih ile birlikte Tanrı’da sakladı.

Bölüm 8

Çadırının Dışında

“Artık ordugaha girebilir ama yedi gün çadırının dışında kalmalı.” (Levililer 14:8)

Temizlenmiş ve traş olmuş ve yıkanmış olan adam şimdi artık ordugaha dönebilir. Onun için ne kadar da mutlu bir gün! Daha önce ordugahtan uzakta ve onun dışındaydı, ama şimdi o temiz kuşun kanı aracılığı ile yakına getirilmiştir. Bu durum bize Efesliler 2:13 ayetini hatırlatmaktadır, öyle değil mi? “Ama bir zamanlar uzak olan sizler şimdi Mesih İsa’da Mesih’in kanı sayesinde yakın kılındınız.” Şimdi artık hiç kimse onun ordugahtan içeri girmesine hayır diyemez. Çünkü ondaki tüm kirlilik yok edilmiştir.

Cüzamlının Yasası
“Artık ordugaha girebilir.” Levililer 14:8

Ama şimdi kendi evinden içeri giremez. Yedi gün süre ile çadırının dışında kalması gerekir. Bu durum bize ne öğretir? Çoğumuz, tüm günahlarımızın temizlendiğini bildiğimiz zaman Mesih ile birlikte olmak için hemen yuvaya dönmek ve bu dünyada karşımıza çıkacak olan tüm sıkıntı, dert, denemeler ve aşağılanmalardan kaçıp kurtulmayı isteriz. Mesih’in Kendisine olan derin ve gerçek sevgimiz nedeni ile sonsuza kadar O’nun ile birlikte olmayı özlememize rağmen bunun olmaması gerekir. Markos 5.bölümde Rabbin kendisinden adı tümen olan çok sayıda kötü ruhu kovduğu adamı hatırlayalım; bu adam Rab İsa’ya, “Seninle geleyim” diye yalvarmış ama Rab İsa ona izin vermemiş idi. Rabbin bu adama ne dediğini okuyalım: “Evine, yakınlarının yanına dön. Rabbin senin için neler yaptığını, sana nasıl merhamet ettiğini onlara anlat.” (ayet 19) Rab onu Kendisi için tanıklık etsin diye geri gönderdi. Ve ben bu temizlenmiş cüzamlının temiz giysiler ile ve traş ettiği başı ile Tanrının gücü ve iyiliğini anlatan çok güçlü bir tanık olduğunu düşünüyorum. Adamın yedi gün boyunca ordugahın yollarında ve patikalarında yürümesi gerekiyor idi. Yolda karşılaştığı kişilerin aşağılama ve alaylarından gizleneceği hiç bir yer yoktu. Ama konuşmadan bile tanıklık etmekte ve onların her birine şunları söylemekte idi: “Bu gördüğünüz cüzamlı temizlenmiş ve yakın kılınmıştır.” Yedi rakamı Kutsal Kitapta mükemmel bir rakamdır ve Rabbin her birimizi “Rab’den uzakta ve bu bedende yaşamaya” bırakmayı seçtiği zamanın mükemmel uzunluğundan söz eder. 2.Korintliler 5:6. Çarmıhta ölmekte olan haydut için bu zaman yalnızca birkaç saat idi. Ama ne denli müthiş bir tanıklıkta bulundu! Onun yaptığı tanıklık yüzlerce yıl boyunca yankılandı ve pek çok kişi de bu zavallı ama artık temizlenmiş cüzamlı aracılığı ile umut bulmuştur ve tüm dünya Kurtarıcı’ya karşı olduğunda ya da O’na tanıklık etmeye korktuğunda, onun bu açık ve canlı tanıklığı aracılığı ile temizlenmiştir. Bu yedi gün diğer kişiler için çok pek çok yıla bedeldir ve uzun bir ömrü kapsar. Ama yine de her birimizin zamanı mükemmeldir ve bizim adımıza Kahinimiz tarafından karar verilir.

Cüzamlının Yasası
Ama yedi gün çadırının dışında kalmalı.” Levililer 14:8

Eğer cüzamlı kişiye izin verilmiş olsa idi o zaman kendisi saçı ve sakalı tekrar uzayana kadar insanlar tarafından aşağılanmaktan kurtulmak için kendi evinde saklanırdı. Ama Tanrı onu Kendisi için bir tanık olarak seçmiş idi ve birazdan göreceğimiz gibi, kişi, saçı uzadığı zaman onu tekrar traş etmesi gerekiyor idi. Ve sevgili okuyucum, eğer siz temizlenmiş bir cüzamlı iseniz, Kendisi için tanıklık edin diye Tanrı sizi seçmiştir. Sizi bu dünyada bedende bırakmış olmasının nedeni budur. O, Kendisini reddeden ve dışarı atan bir dünyada O’na tanıklık etmenizi istemektedir. Sizi burada aşağıda bırakır ve hemen yuvaya almaz. Rab İsa Mesih sadık ve gerçek tanık idi. (Vahiy 3:14) Ah, sevgili dostlar, kendimizi araştıralım ve O’nun için ne tür tanıklar olduğumuzu anlayalım.

Bölüm 9

Daha Fazla Yıkanma ve Traş Olma

“Yedinci gün saçını, sakalını, kaşlarını ve bedenindeki tüm kılları traş edecek. Giysilerini de yıkayacak ve kendisi de yıkandıktan sonra temiz sayılacak.” (Levililer 14:9)

Tanıklık günleri geçer ve şimdi o yedi günün sonuncusu yaklaşır. Kişinin ne yapması gerekir? Bu özlenen yuvaya girmesi için kendisini uygun kılan kandan daha fazlasına ihtiyacı var mıdır? Hayır, daha önce de görmüş olduğumuz gibi kan yalnızca bir kez döküldü ve yalnızca bir kez kurban sunuldu.

Cüzamlının Yasası
Saçını, sakalını, kaşlarını, bedenindeki bütün kıllarını traş edecek.
Giysilerini yıkayacak ve kendisi de yıkanacak. Levililer 14:9

“Çünkü O, kutsal kılınanları tek bir sunu ile sonsuza dek yetkinliğe erdirmiştir.” İbraniler 10:14. Ama yine de tekrar traş olmaya ve yıkanmaya ihtiyacı vardır. Aşağıda bu dünyada olduğumuz ve Rab ile olmadığımız sürece sürekli olarak yıkanma ve traş olma ihtiyacımız olacaktır. Ve traş olma tanımının, kahin kendisini ilk kez temiz ilan ettikten sonra daha dakik ve özenli yapıldığı dikkatinizi çekti mi? Bu, bize şunu anlatmaktadır: bir imanlı olarak yaşamımıza devam eder ve Rabbimizi daha iyi tanımayı öğrenir iken giderek O’na daha çok benzeyeceğiz ve doğal olarak da dünyaya giderek daha az benzeyeceğiz.

Belki de adamın başındaki saçlar onun doğal zekasını, sakalı ise tecrübesini ve kaşları da gözlem gücünü ima etmektedirler. Zeka, tecrübe ve gözlem, bunların hepsi Mesih2e ve O’nun ölümüne benzemeye gereksinim duyarlar.

Ancak adam yalnızca yeniden traş olmak ile kalmaz ama aynı zamanda giysilerini ve kendi bedenini de tekrar yıkar. Bu konu bize düşünce ve söz ve eylemde su ile sürekli temizlenmenin gerekliliğinden söz eder. Sevgili okuyucu, siz ve ben bu ihtiyaç duyulan yıkanma ve traş olma konusunda daha özenli olabiliriz çünkü yaşadığımız dünyanın her tarafı kirli etkiler ile dolu durumda. Yakında yuvada olacağız, o zaman artık suda yıkanmaktan söz edilmeyecek. Vahiy 4:6 ayetindeki tahtın önünde bulunan “deniz” kristali andıran camdan bir deniz idi. Bu anlatım bize asla kirletilemeyen kesin ve kalıcı bir saflıktan söz eder ve temizlik için kullanılması gerekmez.

Ama bu “yedinci gün” hakkında bir başka derse sahibiz. Kutsal yazılardaki yedinci gün bize, dinlenme günü olan Şabat gününden söz eder. Şu sözleri okuruz:” Altı gün çalışacak, yedinci gün dinleneceksiniz.” Mısır’dan Çıkış 23:12. Ama bu yedinci günün Şabat dinlenmesi temizlenmesi gereken kirlilikler yüzünden ihlal edilir ve dinlenmenin yerini çalışma alır. Şabat gününün dinlenmesinin tadını çıkartmak yerine insanın yasanın öngördüğü traş olma, yıkanma ve giysilerini yıkama gibi işler ile meşgul olduğunu görürüz. Bu durum işitmesini bilen kulağa, günah ve kirliliğin girdiği yerde yedinci gündeki dinlenmenin ihlal edildiğini ve yeni başka bir düzenin getirildiğini söylemez mi?

Pages