7. Temel

“Akıllı bir adam… evini kaya üzerine kurar.”

Matta 7:24

Nasıralı İsa, Dağdaki Vaazını şu sözlerle sona erdirdi:

İşte bu sözlerimi duyup uygulayan herkes, evini kaya üzerine kuran akıllı adama benzer. Yağmur yağar, seller basar, yeller eser,eve saldırır, ama ev yıkılmaz. Çünkü kaya üzerine kurulmuştur. Bu sözlerimi duyup da uygulamayan herkes evini kum üzerine kuran budala adama benzer. Yağmur yağar, seller eser, evi sarsar. Ev yıkılır; yıkılışı da korkunç olur.” (Matta 7:24-27)

Fırtına karşısında ayakta kalan ve fırtına tarafından yıkılan bu iki ev arasındaki fark neydi?

Temel.

Akıllı adam evini sağlam kaya üzerinde inşa etti; budala adam ise evini yer değiştiren kum üzerinde kurdu.

Tanrı, Kutsal Yazılar’da herkesin anlamasını ve inanmasını istediği Mesajı için kaya kadar sağlam bir temel attı. Bu temel, Tevrat’tır. (aynı zamanda Musa’nın Yasası, Eski Antlaşma’nın ilk beş kitabı olarak da bilinir).

BAŞLANGIÇLAR KİTABI

Musa’nın Tevrat’ı Kutsal Yazılar’ın ilk beş kitabını içerir. İlk kitap, Yaratılış (Genesis) adını taşır. ‘başlangıç’ anlamına gelir. Yaratılış, Tanrı’nın, yeryüzünün, yaşamın, insanların, evliliğin, ailelerin, toplumların, ulusların ve dillerin orijinlerini bildirdiği Başlangıçlar Kitabıdır. Yaratılış, yaşamın en büyük sırlarına yanıtlar sağlar. Tanrı nasıldır? İnsan nereden geldi? Neden buradayız? Kötünün kaynağı nedir? İnsanlar neden sıkıntı çekerler? Mükemmel bir Tanrı kusurlu insanları nasıl kabul edebilir?

Bunlara ve diğer önemli sorulara Kutsal Yazılar’da daha sonra daha ayrıntılı yanıtlar verilse de, Yaratıcı, verdiği Yanıtlarının temelini Yaratılış kitabında atmıştır. Kutsal Kitap’ın ilk kitabı, daha sonraki tüm kitapların temelidir.

TANRI’NIN ÖYKÜSÜ

Kutsal Kitap, binlerce yıllık bir dönemde gerçekleşen yüzlerce öykü içerir. Bu öyküler hep bir arada şimdiye kadar anlatılmış öykülerin en iyisi olan tek bir öyküyü oluştururlar. Tanrı, bu öykünün içine tek bir ana mesaj yerleştirmiştir – bu mesaj, şimdiye kadar duyulan haberlerin en iyisini verir.

Tanrı’nın dramatik öyküsü, pek çok doruk noktasını içerir. Kutsal Yazılar’da yaptığımız yolculukta ilerlerken, Müjde kayıtlarında yüksek bir zirve ile karşılaşacağız. Önümüze çıkacak olan bir başka şaşırtıcı zirve, Kutsal Kitap’ın son kitabı olan ve “Perdenin Kaldırılması” anlamına gelen Vahiy adlı kitapta bulunur.

Tanrı’nın, planını açıklamış olduğu gerçeğine rağmen, bu plan insanlar için çoğu zaman bir sır olarak kalır.

ÖNCELİKLİ OLAN KONULAR EN BAŞTA

Yaratılış kitabı, Kutsal Kitap’ın 1.189 bölümünün 50 bölümünü kapsar.92 Kutsal Kitap’ın tamamını başından sonuna kadar bir oturuşta okuyacak olsaydınız, bitirmeniz için yaklaşık üç gün ve üç gece boyunca okumanız gerekirdi.

İlerleyen yolculuğumuz sırasında Kutsal Yazılar’da bulunan öykülerin çoğunun yanından geçerek devam etmek zorunda kalacağız; Tanrı’nın insanlık için tasarladığı şaşırtıcı planın “büyük resmini” açıklayan pek çok klasik, anahtar öyküyü ziyaret etmeyi tasarlıyoruz. Yolculuk için ayırdığımız zamanımızın önemli bir bölümü Kutsal Kitap’ın ilk dört bölümünde geçecek, çünkü bu başlangıç sayfaları Tanrı’nın Sözü’nden başka hiçbir yerde bulunmayan büyük gerçekleri açıklarlar.

Kutsal Kitap’ın ilk birkaç bölümünün önemi, hiçbir zaman yeterince vurgulanamaz.

Bir çocuğa bir öykü anlatırken ya da okurken, nereden başlarız? Öykünün ortasından başlar ve sonra bir-iki satır okuduktan sonra sonuna mı geçeriz? Hayır, öyküye başından başlarız. Ama söz konusu olan Kutsal Yazılar ise, okuyucuların çoğunun kitabın başını okumadan geçip gittiklerini görürüz. Tanrı’nın öyküsü, acaba Tanrı’nın kitabının ilk sayfaları ihmal edildiği için mi kendileri için bir sır olarak kalıyor? Pek çok kişinin, elektronik postasında “günahkârlarla ilgili bu konu benim için bir şey ifade etmiyor” cümlesini yazan Ahmed ile aynı fikirde olması şaşırtıcı bir durum mu? (Bölüm 1)

Eğer Tanrı’nın öyküsünün başlangıcı hakkında fikrimiz yoksa, öykünün sonunu değerlendirmekte zorlanırız. Ama bir kez, ilk birkaç bölümü anlarsak, son bölümün anlamı büyük olacaktır.93

BİR TOHUMUN TOPRAĞI

Bir buğday tohumunu örnek alalım. Buğday tohumu önemli görünmeyebilir, ama bu basit görünümlü tohumun içinde tohum ile yüklenmiş olgun bir bitki üretmek için gerekli olan kompleks kod ve görünmeyen güç bulunmaktadır. Kutsal Yazılar’da, süreç şöyle tanımlanır:

Toprak kendiliğinden ürün verir…Önce filizi, sonra başağı, sonunda da başağı dolduran taneleri verir.” (Markos 4:28)

Tanrı, tohumları, meyveleri ve sebzeleri hemen olgunlaşacak şekilde tasarlamadı, aynı şekilde öyküsünü ve mesajını da bir anda açıklamak üzere planlamadı. Tanrı, insan bedenine nasıl zaman içinde büyüyen bitkiler aracılığıyla yiyecek sağlamayı seçtiyse, insan canı için gerekli ruhsal yiyeceği de aynı şekilde zaman içinde açıklanan gerçek aracılığıyla tedarik etmeyi tercih etmiştir.

Bütün söylediği buyruk üstüne buyruk, buyruk üstüne buyruk, kural üstüne kural, kural üstüne kural, biraz şuradan, biraz buradan.” (Yeşaya 28:10)

Yaratılış kitabı, Tanrı’nın gerçek “tohumlarını” özenle ektiği verimli bir toprak gibidir. O’nun mesajı bu gerçeklerden filiz verir ve Kutsal Yazılar’ın diğer kitaplarında, dünyaya yaşam ve tazelik sunarak olgunlaşır.

BİR EMBRİYO

Modern teknoloji sayesinde bir zamanlar gizem içinde örtülü olan ne varsa şimdi görülebilmektedir. Örneğin bugün, gelişmekte olan bir insan embriyonunun görüntülerini net olarak izleyebiliriz. Olağanüstü! Annenin rahminde döllenen yumurta sekiz hafta içinde yerfıstığı büyüklüğünde bir bebek haline gelir; bu bebek gözleri, kulakları, burnu, ağzı, kolları, elleri, bacakları ve ayakları ile tamdır. Kendi parmak izlerine dahi sahip durumdadır. Tam olarak biçimlenmemiş olmasına rağmen, bedeninin tüm üyelerine sahiptir.

Aynı şekilde bizler de bugün Yaratıcımız tarafından açıklanan Kendisi ve insanlık hakkındaki planıyla ilgili her elzem gerçeğin Yaratılış kitabında embriyonik biçimde yer aldığını biliyoruz. Ancak yine de “Tanrı’nın sır olan tasarısı”nın (Vahiy 10:7) olgunlaşma yolunda ilerlemesi Kutsal Yazılar’ın tamamı içinde gerçekleşir.

Bu güne kadar, Tanrı’nın kişiliği ve amaçları, birçok kişi için bir sır olarak kalmıştır, ama böyle olması gerekmez, çünkü “geçmiş çağlardan ve kuşaklardan gizlenmiş olan sır ...şimdi açıklanmıştır.” (Koloseliler 1:26)

Tanrı kendi sırrını anlamamızı istiyor. Ama biz de onu anlamayı istememiz gerekir.

KÜÇÜK PARÇALAR

Kutsal Kitap biraz oyma testeresiyle kesilmiş tahta parçalarından oluşan bir bilmeceye benzer.

Bazı parçaların nasıl bir araya gelecekleri çok belirgindir, ama bilmeceyi yapan kişi, nasıl bir araya gelecekleri belirgin olmayan diğer parçalar nedeniyle güçlük çekebilir. Bilmecenin tamamlanması için sabır ve dayanma gücü gereklidir. Aynı şekilde, zihin karışıklığının uçup gitmesi ve Tanrı’nın uyumlu planının ortaya çıkması, ancak Tanrı’nın Sözü üzerinde düşünmek için zaman ayırmak ile gerçekleşebilir.

Son zamanlarda, Lübnan’da yaşayan ve yüksek bir hedefi arzulayan bir gazeteciyle haberleşme ayrıcalığına sahip oldum. Henüz karşılaşmamamıza rağmen dost olduk. Bana gönderdiği ilk elektronik postasında şunları yazdı:

Subject: Email Feedback

Ben nihai gerçek ile ilgili kesin bir kanıta sahip olma sonucuna ulaşmanın mümkün olduğuna inanmıyorum.

Lübnanlı arkadaşımı tüm önyargılı düşüncelerini bir kenara bırakması ve Kutsal Kitap’ı kendisi için okuması konusunda teşvik ettim. Kutsal Kitap’ın kendisi adına konuşması için ona izin vermesini söyledim. Aşağıdaki elektronik postasından da görülebileceği gibi arkadaşım Kutsal Kitap’ı okumaya başladı:

Subject: Email Feedback

Yeni Antlaşma’nın Arapçasını okudum ve Eski Antlaşma’ya başlamaya niyetliyim. Daha önce Kutsal Kitap’tan yalnızca küçük parçalar okumuştum. Şimdi, sormuş olduğum pek çok sorunun okuduğum sayfalarda yanıtlandığını gördüm…. Bu okuyuşum, bana ne kazandırdı? Kutsal Kitap’ın mesajına daha derin bir saygı duyuyorum. Bu mesajı, bir bireyin yaşamını değiştirecek bir güç olarak görüyorum. Bu mesaj, her insanda gerçek bir değişim yaratabilir. Aslında bir dizi katı kuraldan oluşan görevler insanları değiştiremezler. Belki de elimizde sahip olduğumuzdan emin olmamız için bir yolun olabileceğini fark ettim.

Geçenlerde bana yazdığında, aktardığı gözlemi şuydu:

Subject: Email Feedback

Uzun zaman önce atmış olmam gereken bir adımı attım. “Kutsal Kitap’ı okudum” demenin yeterli olmadığını anladım; o, sürekli okunması gereken bir kitap. Pek çok sorumun bu kitabın gölgesinde ortadan yok olmaları çok şaşırtıcı.

Tanrı’nın mesajı, bu kişi için ortaya çıkmaya başlıyor.

Kutsal Yazılar’da yapacağımız yolculuk, tarihin büyük bilmecesinin en önemli parçalarını bir araya getirecek ve Tanrı’nın şaşırtıcı öyküsü ve mesajı netleşecek ve anlaşılacak.

Kutsal Yazılar’ı kendimiz için “sürekli okuduğumuz” takdirde, diğer “parçaların” nereye uyduklarını keşfedeceğiz.

SEVGİ MEKTUPLARI

Genç bir hanıma aşık olan bir askerin öyküsü anlatılır. Asker, genç hanım için derin bir sevgi beslerken, genç hanımın asker için ne hissettiği belirsizdi. Zamanı gelince, asker uzak bir ülkeye gönderildi. Yanıt almamasına rağmen asker, sadakatle hanıma mektup yazmayı sürdürdü.

Sonunda askerin geri döneceği gün geldi. Vardığında, yaptığı ilk iş sevdiği kişiyi ziyaret etmek oldu. Genç hanımın evine gittiğinde, onu evde buldu. Genç hanım, askeri görmüş olduğu için memnun olmuş gibi davranıyordu, ama odanın köşesindeki tozlu bir kutu, yüreğinin gerçek duygularını açıklamaktaydı.

Kutu, askerin gönderdiği açılmamış mektuplarla doluydu.

GÖKYÜZÜNDEN YERYÜZÜNE

Kutsal Yazılar, Tanrı’nın size yazdığı bir dizi mektuba benzerler. Gökyüzünün ve yeryüzünün Yaratıcısı ve Sahibi, Yazılarında size Kendisini tanıtıyor, Sevgisini ifade ediyor, ve size O’nunla O’nun sonsuz evinde görkem ve sevinç içinde nasıl yaşayabileceğinizi anlatıyor.

Aşağıda Tanrı’nın 2.700 yıl önce yeryüzüne göndermiş olduğu bir “mektuptan” alınmış bir parça sunuyoruz:

Ey susamış olanlar, sulara gelin;
Parası olmayanlar, gelin, satın alın, yiyin…
Gelin, şarabı ve sütü parasız, bedelsiz alın.
Paranızı neden ekmek olmayana,
Emeğinizi doyurmayana harcıyorsunuz?
Beni iyi dinleyin ki, iyi olanı yiyesiniz.
Bolluğun tadını çıkarasınız!
“Kulak verin, bana gelin.
Dinleyin ki yaşayasınız.
Ben de sizinle sonsuz bir antlaşma yapayım…
“Çünkü gökler nasıl yeryüzünden yüksekse,
Yollarım da sizin yollarınızdan,
Düşüncelerim düşüncelerinizden yüksektir.
(Yeşaya 55:1-3,9)
Sevgiler
Yaratıcınız

Tanrı’nın size yazdığı mektupları açtınız mı?

Onları okudunuz mu?

O’nun mektuplarına karşılık verdiniz mi?

Yolculuk başlasın.