Denizin Ortasında Açılan Bir Yol
A Path Through the Sea
Mısır’dan Çıkış 13-15
Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile birlikte sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmasını arzulayan esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizlerle beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Son dersimizde Tanrı’nın İsrail halkını Mısırlılar’ın tüm ilk doğanlarını öldürerek, kölelikten nasıl kurtardığını gördük. Ama yine de, Tanrı, İsrailliler’in ilk doğanlarını ölümden kurtardı, çünkü onlar kuzunun kanını evlerinin kapılarına sürdüler. Zira Tanrı’nın Kendisi şöyle demişti: “Bulunduğunuz evlerin kapılarının üzerindeki kan sizin için bir belirti olacak. Kanı görünce üzerinizden geçeceğim.” (Mısır’dan Çıkış 12:13)
Böylece o gece, İsrail’in tüm oymakları Mısır’dan çıktılar. O Fısıh gecesi, İsrail halkı için büyük bir sevinç gecesi oldu. Bu konu üzerinde düşünün! Mısır halkı İsrailliler’e yüzlerce yıl adaletsizce davranmış ve onları yaşamlarından bezdirecek noktaya getirinceye dek eziyet etmişti. Ama şimdi..şimdi özgürdüler! O Fısıh gecesinde, Rab Tanrı onları kurtardı! Kölelik zincirleri kırıldı! Ve şimdi Tanrı onlara çölde rehberlik etmek ve bildiğiniz gibi, Tanrı’nın çok uzun zaman önce İbrahim, İshak ve Yakup’un soyuna vermek için ant içmiş olduğu Kenan diyarına geri götürmek için vaatte bulundu. Kenan, Yakup ve oğullarının Yusuf ile birlikte yaşamak için Mısır’a gitmeden önce oturdukları ülkeydi. Bu ülke bugün Filistin ya da İsrail olarak adlandırılır.
Bugün, Tanrı’nın İsrailliler’i firavunun ordularından nasıl kurtardığı hakkındaki şaşırtıcı öyküyü okuyacağız. Okuyacağımız kısım, Mısır’dan Çıkış kitabının on dördüncü bölümüdür. Peygamber Musa’nın Tevrat’ta yazdığı öyküye kulak verelim:
(Mısır’dan Çıkış 12) 37İsrailliler kadın ve çocukların dışında altı yüz bin kadar erkek ile yaya olarak Ramses’ten Sukkot’a doğru yola çıktılar. 38Daha pek çok kişi de onlar ile birlikte gitti. Yanlarında çok sayıda davar ve sığır vardı. 13:19Musa, Yusuf’un kemiklerini yanına almıştı, çünkü Yusuf İsrail’in oğullarına ‘Tanrı kesinlikle size yardım edecek, kemiklerimi buradan götüreceksiniz’ diye sıkı sıkı ant içirmişti…21Gece gündüz ilerlemeleri için Rab gündüzün bir bulut sütunu içinde, yol göstererek, geceleyin bir ateş sütunu içinde ışık vererek onlara öncülük ediyordu. 22Gündüz bulut sütunu, gece ateş sütunu halkın önünden eksik olmadı.
(Mısır’dan Çıkış 14) 1RAB, Musa’ya, 2‘İsrailliler’e söyle, dönsünler’ dedi, ‘(Kızıl) deniz kıyısında konaklasınlar. 3Firavun şöyle düşünecek: ‘İsrailliler ülkede şaşkın şaşkın dolaşıyorlardır, çöl onları kuşatmıştır. 4Firavunu inatçı yapacağım. Onların peşine düşecek. Böylece firavun ile ordusunu yenerek yücelik kazanacağım. Mısırlılar bilecek ki, ben Rab’bim! ‘ İsrailliler söyleneni yaptılar.
5Halkın kaçtığı Mısır firavununa bildirilince, firavun ile görevlileri onlara ilişkin düşüncelerini değiştirdiler. ‘Biz ne yaptık?’ dediler, ‘İsrailliler’i salıvermek ile kölelerimizi kaybetmiş olduk!’ 6Firavun savaş arabasını hazırlattı. Ordusunu yanına aldı. Seçme altı yüz savaş arabasının yanı sıra Mısır’ın bütün savaş arabalarını sorumlu sürücüleri ile birlikte yanına aldı.
9Mısırlılar firavunun bütün atlıları, savaş arabaları, atlıları, askerleri ile onların ardına düştüler ve (Kızıl)deniz kıyısında konaklarken onlara yetiştiler. 10Firavun yaklaşırken İsrailliler Mısırlıların arkalarından geldiklerini görünce dehşete kapılarak RAB’be feryat ettiler. 11Musa’ya, ‘Mısır’da mezar mı yoktu da bizi çöle ölmeye mi getirdin?’ dediler. ‘Bak, Mısır’dan çıkarmakla bize ne yaptın?’ 12Mısır’dayken sana, ‘Bırak bizi Mısırlılara kulluk edelim’ demedik mi? Çölde ölmektense Mısırlılara kulluk etsek bizim için daha iyi olurdu!’
İsrail halkı ne diyordu? Tanrı’ya neden güvenmiyorlardı? Onları kölelik boyunduruğundan kurtarmış olan Tanrı, şimdi tekrar firavunun ordularından kurtulmalarını sağlayamaz mıydı? Elbette, onları tekrar kurtarabilirdi! Ancak İsrailliler bunu hiç düşünmediler, çünkü büyük bir dehşete kapılmışlardı. Önlerinde deniz vardı. Sağ ve sol yanlarında ise dağlar bulunuyorlardı. Firavunun orduları onları tekrar ele geçirmek hatta öldürmek için yaklaşmaktaydılar! Ne yapmaları gerekiyordu? Ne yapabilirlerdi? Şimdi Musa’nın sözlerini dinleyelim ve Tanrı’nın ne yaptığını görelim.
(Mısır’dan Çıkış 14) 13Musa, ‘Korkmayın’ dedi, ‘Yerinizde durup bekleyin. Rab bugün sizi nasıl kurtaracak görün. Bugün gördüğünüz Mısırlıları bir daha hiç görmeyeceksiniz.. 14Rab sizin için savaşacak, siz sakin olun yeter.’ 15RAB Musa’ya, ‘Niçin bana feryat ediyorsun?!’ dedi, ‘İsraillilere söyle, ilerlesinler. 16Sen değneğini kaldır, elini denizin üzerine uzat. Sular yarılacak ve İsrailliler kuru toprak üzerinde yürüyerek denizi geçecekler. 17Ben Mısırlıları inatçı yapacağım ki, artlarına düşsünler. Firavunu, bütün ordusunu, savaş arabalarını, atlılarını yenerek yücelik kazanacağım. 18Firavun, savaş arabaları ve atlılarından ötürü yücelik kazandığım zaman, Mısırlılar bilecek ki, ben Rab’bim . 19-201İsrail ordusunun önünde yürüyen Tanrı’nın meleği yerini değiştirip arkaya geçti. Önlerindeki bulut sütunu da yerini değiştirip arkaya geçti. Önlerindeki bulut sütunu da yerini değiştirip arkalarına, Mısır ve İsrail ordularının arasına geldi. Gece boyunca bulut bir yanı karartıyor, öbür yanı aydınlatıyordu. Bu yüzden, bütün gece iki taraf birbirine yaklaşmadı.
21Musa elini denizin üzerine uzattı. Rab bütün gece güçlü doğu rüzgarı ile suları geri itti, suları karaya çevirdi. Sular ikiye bölündü. 22İsrailliler kuru toprak üzerinde yürüyerek denizi geçtiler. Sular sağlarında, sollarında onlara duvar oluşturdu. 23Mısırlılar artlarından geliyordu. Firavunun bütün atları, savaş arabaları, atlıları denizde onları izliyordu. 24Sabah nöbetinde Rab ateş ve bulut sütunundan Mısır ordusuna baktı ve onları şaşkına çevirdi. 25Arabalarının tekerleklerini çıkardı, öyle ki, arabalarını zorlukla sürdüler. Mısırlılar, ‘İsraillilerden kaçalım’ dediler, ‘Çünkü Rab onlar için bizimle savaşıyor!’ 26Rab, Musa’ya, ‘ Elini denizin üzerine uzat!’ dedi, ‘sular, Mısırlıların, savaş arabalarının, atlılarının üzerine dönsün.’ 27Musa elini denizin üzerine uzattı. Sabaha karşı deniz olağan haline döndü. Mısırlılar sulardan kaçarken, RAB onları denizin ortasında silkip attı. 28Geri dönen sular, savaş arabalarını, atlıları, İsraillilerin peşinden denize dalan firavunun bütün ordusunu yuttu. Onlardan bir kişi bile sağ kalmadı. 29Ama İsrailliler denizi kuru toprakta yürüyerek geçmişlerdi. Sular sağlarında, sollarında onlara duvar oluşturmuştu. 30RAB, o gün İsraillileri Mısırlıların ellerinden kurtardı. İsrailliler deniz kıyısında Mısırlıların ölülerini gördüler. 31 Rab’bin Mısırlılara gösterdiği büyük gücü gören İsrail halkı Rab’den korkup O’na ve kulu Musa’ya güvendi.
Sonra Musa ve İsrailliler Rab’be şu şarkıyı söylediler: “Ezgiler sunacağım Rab’be, çünkü yüceldikçe yüceldi. Atları da atlıları da denize döktü. Rab gücüm ve ezgimdir, O kurtardı beni. O’dur Tanrım. Övgüler sunacağım O’na. O’dur babamın Tanrısı, yücelteceğim O’nu.” (Mısır’dan Çıkış 15:1,2) böylece şarkı söylemeye ve Tanrı’ya kendileri için başardığı büyük kurtuluş için teşekkür etmeye başladılar. Harun ve Musa’nın kız kardeşi Miryam, eline bir tef aldı ve onu izleyen bütün kadınlar tef çalarak şarkı söylediler ve dans ettiler. Miryam, onlara şu ezgiyi söyledi: ‘Ezgiler sunun Rab’be, çünkü yüceldikçe yüceldi! Atları, atlıları denize döktü.’ (Mısır’dan Çıkış 15:21)
Dostlar, Tanrı’nın İsrail halkı için nasıl denizi açarak geçecekleri bir yol yaptığı hakkındaki gerçek ve harika öykü işte budur. O zaman şimdi bugünkü dersimizden nasıl bir sonuç çıkartabiliriz? Belki şu basit soruyu sorarak bir sonuç elde edebiliriz. İsraillileri firavunun ordularından Kim kurtarabilirdi? İsrailliler kendilerini kurtarabilirler miydi? Önlerinde bir deniz bulunduğunu gördük. Sağlarında ve sollarında ise dağlar vardı. Ve firavunun orduları arkalarındaydı. İsrail halkı bu durumda kendisini kurtarabilir miydi? Denizin kurumasını ya da dağların düzleşmesini sağlayabilirler miydi? Ya da belki firavunun ordularına karşı savaşabilirler miydi? Hayır, hiç birini yapamazlardı! O zaman onları kim kurtarabilirdi? Yalnızca Tanrı! Yalnızca Rab Tanrı onları kurtarabilirdi. Ve Tanrı onları kurtardı. Denizin karşı tarafına vardıktan sonra, şarkı söylemelerinin nedeni buydu: “Rab gücüm ve ezgimdir; O kurtardı beni.”
Tanrı’nın Kendisi, onların kurtuluşu oldu. İsraillilerin firavunun ordularından kendilerini kurtarabilmeleri için yapabilecekleri hiç bir şey yoktu – yapabilecekleri tek şey, Tanrı’nın onlar için denizin ortasında açtığı yoldan geçmek ve sonra kendilerini mutlak bir ölümden kurtardığı için O’na teşekkür etmek ve tapınmaktı!
Sevgili dostlar, Tanrı herkesin, Ademoğulları ve İsrailoğullarının birbirlerinin aynı olduklarını bilmesini ister. Aynı onlar gibi bizlerin de Tanrı bizi kurtarmadığı takdirde, üzerimize gelecek olan felaketten kurtulma konusunda hiç bir umudumuz yoktur. Belki önümüzde deniz olmayabilir, ama ölüm ve cehennem bizi beklemektedir. Belki her iki yanımızda dağlar olmayabilir, ama Tanrı’nın kutsallığı bizi kuşatır ve yargılar. Firavun ve orduları arkamızda değildir, ama Şeytan ve günah üzerimizdedir ve bizi sonsuza kadar mahvetmek ile tehdit etmektedirler.
Ademoğullarını Tanrı’nın adil yargısından kim kurtarabilir? Günahkarı tükenmeyen ateşten kim kurtarabilir? İnsanı Şeytan’ın gücünden kim kurtarabilir? Tüm bu tehditlerden bizi kim kurtarabilir? Kim bizi günah denizinin karşı yakasına geçirebilir ve Cennet olarak adlandırılan kutsal yere götürebilir? Yalnızca Tanrı! Yalnızca Tanrı bizi kurtarabilir! İnsan için kendisini ya da bir başka insanı kurtarması imkansızdır. Kutsal Yazılar bu konuda şu bilgiyi ilan ederler: “İman yolu ile lütuf ile kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı’nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2:8, 9)
Merhameti bol olan Tanrı, tüm Ademoğullarını, Şeytan’ın, günahın ve cehennemin gücünden kurtarmak için bir kurtuluş yolu açmıştır. Günahları içinde ölecek olan tüm insanları bekleyen yargının şiddetli gazap ateşinin yargısından kurtarmak ister, ama O’nun bizim için açmış olduğu kurtuluş yolundan geçmemiz gerekir! Şeytan’ın gücünden, günahın korkunç sonuçlarından, cehennem cezasından kaçabilmeniz amacı ile Tanrı’nın sizin için açmış olduğu kurtuluş yolunu biliyor musunuz? O’nun kutsal huzurunda sonsuza kadar bereketlenebilmeniz için Tanrı’nın ön gördüğü doğruluk yolunda mısınız?
Tanrı’nın Ademoğuları için açmış olduğu kurtuluş yolu, insanın yapabileceği iyi işleri ya da bir dinin taleplerini asla temel almaz. Tanrı, şöyle der: “Kimsenin övünmemesi için iyi işler aracılığı ile değildir.” Tanrı’nın bizler için ön gördüğü kurtuluş yolu nedir? Günahlarımız için ölmek ve sonra tekrar dirilmek üzere - -O’na iman eden herkesi özgür kılmak için – günahın gücü ve ölüm korkusu nedeni ile kölelerden farksız olan bizlerin günahları uğruna ölmek ve tekrar dirilmek üzere göklerden gelen Kurtarıcının yoludur. Kutsal Yazılar, bu güçlü Kurtarıcıdan şu sözler ile bahsederler: “Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur, çünkü bu göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiç bir ad yoktur.” (Elçilerin İşleri 4:12)
Evet, Tanrı günahın cezasından kaçabilmeniz ve Tanrı’nın güvenilir ve kutsal huzuru olan diğer tarafa geçebilmeniz için Tanrı “günah denizinin” içinde sizin için bir yol açmıştır. Kurtarıcı bu yol hakkında şunları söylemiştir:
“İsa, ‘Yol, gerçek ve yaşam Ben’im’ dedi. ‘Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.’…Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip, beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.” (Yuhanna 14:6; 5:24)
Sevgili dost, “Ölümden yaşama geçtin mi?’
Dinlediğiniz için teşekkürler. Tanrı isterse bir sonraki programımızda, Tanrı’nın İsraillileri çölde nasıl beslediğini göreceğiz.. Musa’nın İsraillilere söylediği şu söz üzerinde düşünürken, Tanrı sizi bereketlesin.
“Korkmayın! Yerinizde durup bekleyin. Rab bugün sizi nasıl kurtaracak görün!” (Mısır’dan Çıkış 14:13)