Tanrı İbrahim’i Neden Çağırdı
Why God Called Abraham
Yaratılış 11, 12
Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmasını arzulayan esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk yolu programınızı sunmak için bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Önceki derslerimizde, Tanrı ve O’nun doğruluk yolu hakkında bilgi edinmiştik. Adem ve Havva’yı, Kayin ve Habil’i, Şit ve Hanok’u, Nuh ve Nuh’un kuşağındaki insanları ve Nemrut ve Babil kulesini gördük. Atalarımızın yalnızca bir kaç tanesi Tanrı’yı ve O’nun doğruluk yolunu izledi; çoğu Şeytan’ın ve onun kötülük yolunun ardından gittiler.
Bugün, adı, Tanrı’nın Sözü’nde çok iyi bilinen ve Adem’in çocuklarını kurtarma konusunda Tanrı’nın planında çok önemli bir yere sahip bir insanın öyküsüne bakacağız. Kutsal Yazılar, bu adamdan Tanrı’nın dostu ve iman eden herkesin babası olarak söz eder. Bu kişinin kim olduğunu biliyor musunuz? Tanrı’nın peygamberi İbrahim. Kutsal Yazılar, İbrahim hakkında pek çok şey anlatırlar. İbrahim’in adı, peygamberlerin Yazılarında üç yüz defadan fazla geçer. Bu nedenle, Tanrı isterse, bugün ve daha sonraki derslerde, Tanrı’nın dostu olarak adlandırılan bu adam ile ilgili olarak neler öğrettiklerini görmek için Kutsal Yazıları gözden geçireceğiz. Bugün İbrahim’in öyküsünün başlangıcını incelemeyi düşünüyoruz; Tanrı’nın İbrahim’i O’nu izlemesi için nasıl ve neden çağırdığına bakacağız.
Başlamadan önce, size, İbrahim’in adının önceleri İbrahim değil, Avram olduğunu bildirmemiz gerekir. Bundan iki ders sonra Tanrı’nın Avram’ın adını neden İbrahim olarak değiştirdiğini göreceğiz. Ancak bugün yine de İbrahim’in ilk adının Avram olduğunu aklımızda tutmak ile yetinelim. Yaratılış kitabının on birinci bölümünde, İbrahim’in Şit’in soyundan geldiğini öğreniriz. Sam, Ham ve Yafet’i hatırlıyor musunuz? Bu kişiler Nuh’un üç oğullarıydılar. Sam ve Avram arasında on kuşak vardı, aynı Adem ve Nuh arasında on kuşak bulunduğu gibi. İbrahim’in babasının adı Terah idi. Kutsal Yazılar şöyle der: “Terah, Avram, Nahor ve Haran’ın babasıydı. Haran’ın Lut adında bir oğlu oldu. “ (Yaratılış 11:27) Lut, Avram’ın büyük kardeşinin oğluydu. Lut’un babası ölmüştü (Wolof kültüründe böyle bir durumda Avram, Lut’un işlevsel babası olurdu). Avram2ın eşini adı Saray’dı. “Saray kısırdı, çocuğu olmuyordu.” (Yaratılış 11:30) Avram ve Saray’ın babaları aynıydı, ama anneleri farklıydı.
Avram bugünkü Irak olarak binen Kildani ülkesindeki Ur kentinde yaşardı. Bu kent, Nemrut’un yüksek kulesi ile birlikte inşa etmek istediği Babil kentinden fazla uzakta değildi. Bu ülkenin insanları putlara tapılırlardı. Adem’in tüm soyu gibi, Avram da günahın karanlığı içinde dünyaya gelmişti. Avram’ın babası da Avram da gerçek Tanrı’yı tanımıyorlardı.
Ancak her şeye rağmen Kutsal Yazılar bize RAB Tanrı’nın bir gün Kendisini Avram’a açıkladığını ve onun ile konuştuğunu bildirirler. Eski zamanlarda Tanrı’nın bazen insanlar ile doğrudan konuştuğunu bilmelisiniz, çünkü o günlerde Peygamberlerin Yazıları bulunmamaktaydı. Tanrı bugün insanlara Kutsal Yazılar aracılığı ile konuşur. İşte bu nedenle Tanrı’nın doğruluk yolunu bilmemiz için artık göklerden gelen seslere, ya da görülere, ya da meleklere ihtiyacımız yoktur. Kutsal Yazılar üzerinde düşündüğümüz zaman, Tanrı’nın sesini dinleriz.
Şimdi Tanrı’nın Avram’a ne söylediğini dinleyelim. On ikinci bölümün birinci ayetinde şunu okuruz: “RAB, Avram’a, ‘Ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git’ dedi.” (Yaratılış 12:1) Tanrı’nın, Avram’a ne buyurduğunu işittiniz mi? Ondan, baba evini bırakmasını, akrabaları ile vedalaşmasını, ülkesinden ayrılmasını ve Tanrı’nın kendisini götüreceği bir ülkeye gitmesini istedi. Tanrı’nın Avram’dan yapmasını istediği şey, insan düşüncesine göre, çok ama çok zor bir şeydi, ama Tanrı Avram’ı çok bol bereketlenmek için planlar yapmıştı.
Şimdi bu ayeti ve bu ayeti izleyen diğer iki ayeti yeniden okuyalım ve Tanrı’nın Avram’dan neden baba evini bırakarak başka bir ülkeye gitmesini istediğini öğrenelim.
“RAB Avram’a,’Ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git’ dedi. ‘Seni büyük bir ulus yapacağım, seni kutsayarak sana ün kazandıracağım, bereket kaynağı olacaksın. Seni kutsayanları kutsayacak, seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar senin aracılığın ile kutsanacak.” (Yaratılış 12:1-3)
Tanrı, Avram’a neden başka bir ülkeye gitmesini buyurdu? Nedenini söyleyelim: Tanrı, peygamberlerinin ve dünyanın Kurtarıcısı’nın geleceği yeni bir ulusun Avram’dan kaynaklanmasını planlamıştı. Tanrı, bundan dolayı Avram’a şu vaatte bulundu: “Seni büyük bir ulus yapacağım. Bereket kaynağı olacaksın. Yeryüzündeki ütün halklar senin aracılığın ile kutsanacak.”
Burada büyük bir gerçeğin bulunduğunu görüyoruz. Bu büyük gerçeği anlıyor musunuz? Tanrı, Avram’ı, dünyaya gelecek olan vaat edilen Kurtarıcı’nın soyunun babası olması için seçti. O’na inanan herkesin günahın, Şeytan’ın ve sonsuz ateşin egemenliğinden kurtarılabilmesi için bu Kurtarıcı dünyadaki tüm insanların Kurtarıcısı olacaktı. Böylece İbrahim’i çağırdığı zaman Tanrı’nın, günahkarların Kurtarıcısını dünyaya göndermek için tasarlamış olduğu planını harekete geçirmiş olduğunu görüyoruz. İbrahim’in kendisi dünyanın Kurtarıcısı değildi, ama vaat edilen Kurtarıcı’nın geleceği bir ulusun babası olacaktı.
Tanrı’nın Avram’a verdiği vaadin (ya da onun ile yaptığı antlaşma) koşulu, onun ülkesinden ayrılması ve Tanrı’nın ona göstereceği yere gitmesiydi. Avram, Tanrı’ya itaat etti mi? Sizin düşünceniz nedir? Tanrı Sözü bize şunu söyler:
“Avram, Rabbin buyurduğu gibi yola çıktı. Avram, Harran’dan ayrıldığı zaman yetmiş eş yaşındaydı. Karısı Saray’ı, yeğeni Lut’u, Harran’da kazandıkları malları, edindikleri uşakları yanına alıp Kenan ülkesine doğru yola çıktı. Oraya vardılar.” (Yaratılış 12:4-5)
Avram, neden baba evine ve dinine sırt çevirerek Tanrı’ya itaat etti? Bunun tek bir nedeni vardı. Avram Tanrı’ya güveniyordu. Avram nereye gittiğini bilmiyordu, ama “Yola çık! Eğer yola çıkarsan, seni çok bereketleyeceğim” diyen Rabbin sözüne inandı. Ve Tanrı sadık bir Tanrı olduğu için, Avram’ı, bugün Filistin ya da İsrail olarak adlandırılan Kenan ülkesine götürdü.
Kutsal Yazılar, daha sonra şunu söyler: “Avram ülke boyunca ilerledi. O günlerde orada Kenanlılar yaşıyorlardı. RAB Avram’a görünerek, ‘Bu toprakları senin soyuna vereceğim’ dedi.” (Yaratılış 12:6-7) böylece, Avram’ı yeni bir ulusun babası yapacağını vaat eden Tanrı’nın, aynı zamanda ona yeni bir ülke vaat ettiğini de öğreniyoruz. Tanrı, Avram’a görünüp “Bu toprakları senin soyuna vereceğim” diye söz verdiğinde kastettiği buydu.
Burada tekrar, insan bilgeliğini çok aşan bir konu ile karşı karşıya kalıyoruz. Kenan ülkesinin her tarafında insanlar yaşıyorlardı. Avram ve soyu bu durumda, Kenan ülkesine nasıl sahip olabilecekti? Avram yemiş beş yaşındaydı. Karısı altmış beş yaşındaydı ve çocukları yoktu. Bu iki yaşlı insan, ülkeyi dolduracak sayıda çocuklara ve soya sahip olabilecekler miydi? Böyle bir şey nasıl mümkün olabilirdi?
Tanrı’nın Avram’a vaat ettiğini bir örnek vererek anlamaya çalışalım. Çocukları olmayan yaşlı bir adam, uzak bir ülkeden Senegal’i ziyarete gelir. Yanında, hiçbir zaman hamile kalamamış yaşlı karısı vardır. Senegal’e geldiklerinde, biri onlara şöyle der: “Bir gün sen ve soyun Senegal ülkesinin tamamına sahip olacaksınız!” Yaşlı adam, bu söz üzerine güler ve şöyle der: “Çok komiksin! Soyum bu ülkeye sahip mi olacak? Benim soyum yok ki! Ben yaşlı bir adamım, çocuklarım yok ve karım hamile kalamıyor, çünkü kısır – ve sen bana soyumun çoğalacağını ve Senegal’e sahip olacağını söylüyorsun. Sen hasta mısın?”
Belki bu örnek, biraz saçma gibi görünüyor; ama her şeye rağmen, Tanrı’nın, yaşlı, çocuksuz ve kısır bir karısı olan Avram’a verdiği vaat böyle bir vaatti. Tanrı’nın, on üçüncü bölümde Avram’a ne vaat ettiğine kulak verelim. Tanrı şöyle demişti:
“Gördüğün bütün toprakları sonsuza dek sana ve soyuna vereceğim. Soyunu toprağın tozu kadar çoğaltacağım. Öyle ki, biri çıkıp da toprağın tozunu sayabilirse, senin soyunu da sayabilecek. Kalk, sana vereceğim toprakları boydan boya dolaş.” (Yaratılış 13:15-17)
Tanrı, verdiği sözü yerine getirdi mi? Avram’ı büyük bir ulus yaptı mı? Filistin ülkesini Avram’ın soyuna verdi mi? Kesinlikle evet! Gelecek derslerde Avram2ın İbrani ulusunun babası olduğunu göreceğiz; tanrı, bu İbrani ulusuna bugün İsrail olarak adlandırılan ülkeyi verdi.
Kutsal Yazılar daha sonra şunu yazar: “Avram kendisine görünen Rabbe orada bir sunak yaptı. Oradan Beytel’in doğusundaki dağlık bölgeye doğru gitti ve çadırını kurdu. Orada Rabbe bir sunak yapıp Rabbin adına yakardı.” (Yaratılış 12:7, 8) Tanrı’nın ona vermeyi vaat etmiş olduğu yeni ülkeye vardığında, Avram’ın yaptığı ilk şey ne oldu? Bir hayvan kesti ve yaptığı bir sunak üzerinde bu hayvanı yaktı. Aynı Habil, Şit, Hanok ve Nuh’un yaptığı gibi Avram da aynı şekilde Tanrı’ya hayvan kurbanlar sundu. Avram bunu neden yaptı? Yaptı, çünkü Tanrı’nın şu yasası hala geçerliydi: “Kan dökülmeden günah bağışlaması olmaz!” (İbraniler 9:22) Avram da Adem’in tüm soyu gibi, günahkardı. Tanrı’nın, Avram’ın günahlarını görmezden gelebilmesinin tek nedeni, Avram’ın Tanrı’ya inanması ve O’na, günahkarların yerine geçerek ölmek için dünyaya gelecek olan kutsal Kurtarıcı’nın bir örneği olan kurban kanı getirmesiydi.
Zamanımız dolmak üzere. Bugün çalıştıklarımız çok önemlidir ve unutulmamaları gerekir. Şimdi Tanrı’nın neden Avram’dan baba evini bırakmasını ve başka bir ülkeye doğru yola çıkmasını istediğini anlıyor musunuz? Evet, Tanrı, Avram’ın yeryüzündeki tüm insanlar için bir bereket kaynağı” olacak olan yeni bir ulus kurmasını amaçlamıştı. Tanrı’nın Avram ile yapmayı planladığı, atalarımız Adem ve Havva’nın günah işledikleri günde, Cennet Bahçesinde ilan ettiği harika planın bir parçasıydı. Tanrı’nın, Adem’in çocuklarını Şeytan’ın gücünden kurtarmak için dünyaya gelecek Olan’ı nasıl vaat etmiş olduğunu hatırlıyor musunuz? Tanrı’nın bu vaadi vermiş olduğu günden iki bin yıl sonra, Avram’ın zamanında, Tanrı, vaadini unutmamıştı.
Bugün, sadık olan Tanrı’nın, Avram’ı dünyaya gelecek olan vaat edilen Kurtarıcı’nın ulusuna baba olabilmesi için nasıl çağırdığını gördük. Tanrı, bundan dolayı Avram’a şu vaatte bulundu: “Seni büyük bir ulus yapacağım. Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım. Bereket kaynağı olacaksın. Seni kutsayanları kutsayacak, seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar senin aracılığın ile kutsanacak.” (Yaratılış 12:2, 3)
Bugünkü dersin içeriğini kavradınız mı? Size, bugün çalıştıklarımızı özetleyen bir kaç soru sormamıza izin verin. İlk soru: Tanrı, Avram’a neden ülkesinden ayrılmasını ve başka bir ülkeye gitmesini söyledi? Çünkü Tanrı Avram’dan yeni bir ulus yapmayı planladı. İkinci soru: Tanrı, Avram’dan yeni bir ulus yapmayı neden istedi? Çünkü Tanrı bu ulus aracılığı ile bize peygamberleri, Kutsal Yazıları ve son olarak da kutsal Kurtarıcı’nın Kendisini vermeyi planladı. Böylece, özetleyecek olursak, Tanrı’nın, Avram’ı çağırdığı zaman günahkarların Kurtarıcısını dünyaya getirmek için yaptığı planında harekete geçmiş olduğunu anlıyoruz.
Dostlar, bugün burada bitirmemiz gerekiyor. Bir sonraki dersimizde, Tanrı isterse, Avram’ın neden “Tanrı’nın dostu” olarak adlandırıldığını öğreneceğiz. Tanrı’nın Avram’a verdiği vaat üzerinde düşünürken Tanrı sizi bereketlesin:
“Seni büyük bir ulus yapacağım. Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım Bereket kaynağı olacaksın. Ve yeryüzündeki bütün halklar senin aracılığın ile kutsanacak.” (Yaratılış 12:2, 3)