Bölüm V

Belgeler Ve Belgelerin Tarihleri

İtalyan Belgesi

Şimdi belgenin kendisinden bir şey öğrenip öğrenemeyeceğimizi görelim. Önsöz’de ifade edildiği gibi, belge, Avusturya Viyana Ulusal Kütüphanesindedir (Kodeks no. 2662). Sahta Barnaba Müjdesi’nin yazılmış olduğu kağıt özenli bir şekilde incelendiği zaman, bir çapa biçimindeki bir filigran tarafından karakterize edildiği görülür. Kağıdın bu türü İtalyan’dır ve on altıncı yüz yılın ikinci yarısının tarihini taşır. Yazı stili de aynı zamanda aynı tarihe özgüdür. The Raggs, önsözlerinde bunu 1543 ve 1567 yılları arasında yazılmış olan belirli Venedik el yazması belgeleri ile kıyaslamışlardır. “En kesin benzerlik … Franco Vianello, Segretario Ducale imzasını taşıyan (Aziz Mark’ın Arşivleri, Venedik) bir belgedir ve tarihi, 15 Nisan 1584 yılına aittir…….” 1 The Raggs’lardan bu güne kadar tüm bilginler Barnaba Müjdesi’nin bu İtalyanca kopyasının 1550 yılından sonra, belki de 1600 yılı civarında yapıldığı konusunda aynı fikirdedirler.

1709 yılından beri Nakledilme Tarihi (İsnad)

Müslümanlar, Peygamber Muhammed’in bir sünnetini ya da bazı diğer tarihi belgeleri doğrulamayı arzu ettikleri zaman, sünnetin ya da belgenin nakledildiği tanıklar zincirine ait bir kayıt araştırırlar. Arapça’da buna isnad ( الإسْناد ) adı verilir. Bu İtalyanca kopyanın isnadı, Hollanda’da, 1709 yılında, kopya Bay John Tolland tarafından, Amsterdam’lı Bay J. F. Cramer’den ödünç alındı. Barnaba Müjdesi hakkında herkesin önünde konuşacak ya da yazacak ilk kişi olan Bay Toland, onu, bir “sahtelik”, bir yalan olarak adlandırdı. An Historical Account of the Life and Writings of the Late Eminently Famous Mr. John Toland (Son Zamanların Ünlü Bay John Toland’ına ait Yaşamın ve Yazıların Tarihi anlatımı) adlı, 1722 yılında yayınlanan bir kitapta Bay Toland’ın alıntı yaptığı sözleri okuyalım,

Kitabı yazmamın nedeni yapmış olduğum şu keşifti: Elçi Barnaba’ya ait olduğu söylenen doğruluğu kabul edilmeyen bir müjde; tamamen sahteleştirilmese de, yazıya ek sözcükler ilave edilerek asıl metin değiştirilmişti. 2

Ve bir başka yazısında Toland şuna değinir: “Sahteliği ortaya çıkartmak için hiçbir fırsatı kaçırmadım.” 3 1713 yılında el yazması belge Savoy Prensi Eugene’ye verildi ve 1738 yılında bu gün dosyalanmış olarak bulunan Viyana’daki İmparatorluk Kütüphanesi’ne (şimdi Avusturya Ulusal Kütüphanesi) bağışlandı.

İspanyol Belge

1734 yılından beri Nakledilme Tarihi (İsnad)

George Sale, tercüme ettiği Kur’an’ın İngilizce çevirisinin önsözünde Barnaba Müjdesi’nin İspanyolca bir kopyasını tanımladı. 4 George Sale bunu 1734 yılında gördü ve İtalyanca kopya ile tamamen uyum içinde olan İspanyolca metin dahil olmak üzere üç alıntı verir. Bir başka öğrenci ve kitapsever olan Bay J. E. Fletcher, Sale tarafından tanımlanan el yazması belgenin son zamanlarda bulunan kısmi bir kopyasını bulana kadar bu İspanyolca çeviri hakkında başka bir şey işitilmedi. On sekizinci yüz yılda yapılan bu kopya, Avustralya’daki Sydney Üniversitesi’nin Fisher Kütüphanesi’nde bulunur ve Onu George Sale’e bağlayan bir isnad ile tamam hale gelir. 5 Ön kapağın iç kısmında şu sözler yazılıdır:

Muhterem Vaiz Bay Edm. Callamy’nin sahibi bulunduğu el yazması belgeden nakledildi. Kendisi, bu el yazması belgeyi Bay George Sale’in 17.. yılındaki ölümünden sonra satın aldı ve şimdi Bay John Nickolls’un 1745 yılındaki ölümünde bana verdi. (imza)”N. Hone”. 6

Ancak bu kopya, Sale’in 1736’daki ölümü ve Nickolls’un 1745’deki ölümü arasında bir İngiliz tarafından yapılan bir kopya olduğu için kağıdın türünden ya da el yazısının tarzından bir şey öğrenmemiz mümkün değildir.

1634 yılından önce herhangi bir İsnad’ın Eksikliği

Barnaba Müjdesi’nin tarih verilmek için bulunan en eski ifadesi, Tunuslu biri olan Morisco tarafından İspanyolca dilinde yazılan bir mektupta yer alır. Şu anda Madrid’deki Ulusal Kütüphane’de No. 9653 olarak bulunan bu mektup, İbrahim el-Taybili tarafından 1634 yılında yazıldı (İspanyolca’da Juan Perez). 7 Tevrat’ta ve Müjde’de Muhammed’den söz edildiğini, ama kilisenin insanların bunu okumasına izin vermediğini ifade eden uzun bir paragraftan sonra İbrahim el-Taybili sözlerine şöyle devam eder:

Ve aynı zamanda, kişinin ışığı bulabileceği Aziz Barnaba Müjdesi’nde.

Madrid’deki Ulusal Kütüphane’nin, Bejarano adlı (Arapça’da Ahmad El-Hagari)bir adam tarafından yaklaşık aynı zaman içinde yazılan ikinci bir mektubunda, hem el-Taybili hem de İstanbullu Mustafa de Aranda’dan söz edilir. 8 De Aranda, Sale’in 1734 yılında gördüğü Barnaba Müjdesi’nin İspanyolca kopyasının çevirmeni olarak sözünü ettiği kişidir. 9 Başka bir deyişle, Barnaba Müjdesi’nden ilk kez söz edilmesi ve bir çevirmen adının verilmesi on yedinci yüz yılın başlangıcında gerçekleşir – sahip olduğumuz İtalyanca kopyanın yazılışının muhtemel zamanından hemen sonra. Bu zamandan önce tam bir sessizlik söz konusudur.

Bazı Müslümanlar tam bir sessizlik olduğunu kabul etmezler, çünkü Gelasyan Buyrukları’nda bahsedilen bir “Barnaba Müjdesi’nin incelemekte olduğumuz sahte-Müjde olduğuna inanırlar. J.Slomp bu konuyu “Tartışılan Müjde” adlı yazısında irdeler, şunları yazar,

G.B.V.nin (Barnaba Müjdesi) bütününde metin geleneği yoktur … Barnaba Müjdesi’nin (G.B.V.) kimliğini ya da güvenilirliğini kanıtlamak için kilise babalarının alıntıları ya da diğer kayıtlarda alıntılar mevcut değildir. Sahte- Gelasyan Buyrukları’nda (altıncı yüz yıl) yalnızca tek bir referans bulunur ve ayrıca bir başka referansa da daha ilerdeki bir tarih taşıyan Grek kilisesi kitaplarının doğruluğu kabul edilen ve edilmeyen kitaplar listesinde rastlanır. Ama Barnaba Müjdesi’nin adı bu kitaplarda yalnızca kilise tarafından reddedilen kitaplardan biri olarak geçer. 10

Başka bir deyişle, Müjde’nin içeriğinden hiç söz edilmez. Bunun, Viyana’daki el yazması belge ile aynı olduğunu (ya da olmadığını) gösterecek hiç bir yol yoktur.

Burada çok önemli bir konuya işaret etmem gerekiyor. Bir eserin kilise tarafından doğru olmadığının ilan edilmesi, o eserin bu nedenle İslam öğretişlerini kabul ettiği anlamına geldiği varsayılamaz. Böyle bir durum söz konusu olamaz. İsa’nın Tanrısal Tanrı Sözü olduğunu ve bizim günahlarımız uğruna çarmıhta öldüğünü açıkça ileri süren bir Petrus Müjdesi vardı. Kilisenin bu Petrus’un Müjdesi’ni reddetmesinin nedeni her şeyden önce, kitabın Petrus tarafından yazılmayışı idi ve ikinci olarak, İsa’nın çarmıhta iken hiç acı çekmediğini söyleyerek O’nun gerçek insanlığını inkar etmesi idi. 11 İsa’nın günahlarımız uğruna öldüğü öğretişini bütünü ile kabul eden bir Pavlus’un İşleri adlı kitap vardı; ama aynı zamanda evli kişiler arasında bile cinsel ilişki bulunmaması gerektiği anlamına gelen “iffetli kalmadığınız ve bedeni kirlettiğiniz takdirde dirilişte payınız olmayacaktır” da diyordu. Kilise bu kitabı reddetti, çünkü bu sözler Hıristiyan öğretişine karşı olduğu gibi, Kur’an’ın öğretişine de karşıdır. Ve yine aynı zamanda Asyalı bir kilise önderi bu kitabı Pavlus’a karşı duyduğu sevgi nedeni ile yazdığını itiraf etmiştir. Başka bir deyişle, bu kitap tamamen bir sahteliktir. Bu nedenle, Asyalı kilise önderi, kilise görevinden bu yalanı yüzünden uzaklaştırılmıştır. 12

Son olarak, Barnaba Mektubu’ndan söz edeceğim. Bu kitap, ikinci ve üçüncü yüz yıl Hıristiyanlarının pek çoğu tarafından öylesine büyük saygı gören bir kitap idi ki, Kutsal Kitap’ın bir ilk kopyası ile birlikte dahi yazıldı 13 Mesih hakkında kapsadığı öğretiş doğrudur, ama yine de doğruluğu kabul edilmeyen bir kitap olarak ilan edildi. Neden? Öncelikle, kitabın Barnaba tarafından yazıldığına dair bir kanıt yoktu ve ikinci olarak, Musa’nın Yasası’nı bir kötü ruhun (cinin) hileleri olarak nitelendiriyordu, 14 bu, İsa’nın sözleri ile çelişen ve aynı zamanda Kur’an’ın sözleri ile de çelişen bir ifade idi.

Müslümanlar, hadis konusunda aynı sorun ile karşılaşmışlardı, hadislerin çoğu “zayıf” olarak ilan edilmişti. Bir hadisin zayıf olduğu ilan edildiği zaman, bu şu anlama gelir: “Şu ya da bu sözlerin gerçekten Muhammed veya onun orijinal refakatçilerinden biri tarafından söylendiğine dair bir kanıt yoktur.” Hadisteki öğretiş doğru olabilir, ama onun kaynağının güvenilirliği ya da doğruluğu kuşkuludur. İşte Hıristiyanlar da “apokrifal” ya da “kanonik olmayan” sözcüklerini kullandıkları zaman, söylemek istedikleri tam olarak budur.

Şimdi bir isnad’ın eksikliği konusuna tekrar geri dönelim; Jomier şöyle der:

Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman geleneklerinin tam sessizliği rahatsız edicidir. Eğer, az bir öneme sahip ikinci bir metin mevcut olsa idi, bu sessizlik anlaşılabilirdi. Ama, İsa’nın verdiği doğrudan buyruklar ile yazılmış olduğu iddia edilen temel bir eserin tarihte bazı izler bırakmış olması gerekirdi. 15

Jomier’in ifadesindeki gerçek, Barnaba Müjdesi’ne göre Yahuda’nın İsa’nın yerine çarmıha yerleştirildiği öğretişinin yalnızca Barnaba’ya açıklanan gizli bir öğretiş olmadığının farkına vardığımız zaman, daha da zorlayıcı hale gelir. Bu, çok sayıda kişiye öğretildi. Böüm 219’da şunları okuruz,

İsa, görkem ile çevrelenmiş olarak Bakire Meryem’in iki kız kardeşi, Marta ve Mecdelli Meryem ve Lazarus ve yazan kişi ve Yuhanna ve Yakup ve Petrus ile birlikte kaldığı odaya geldi.

Bölüm 221’de hala yukarıda belirtilen tanıkların huzurunda olarak şöyle der,

Ve İsa … şöyle dedi: “Bak, Barnaba, ben dünyada iken olup biten her şey ile ilgili müjdemi ne olursa olsun yaz. Ve aynı şekilde Yahuda’nın yaptıklarını da yaz, öyle ki, sadık olanlar kandırılmasın ve herkes gerçeğe inanabilsin.” Sonra yazan kişi onu şöyle yanıtladı: “Ey Efendi, Tanrı’nın isteği ile hepsini yapacağım. Ama Yahuda ile ilgili olanları bilmiyorum, çünkü olup biten her şeyi görmedim.” İsa şu karşılığı verdi: “Burada her şeyi görmüş olan Yuhanna ve Petrus var ve onlar sana neler olduğunu anlatacaklar.” Ve sonra İsa bize kendisini görebilmeleri için onun sadık öğrencilerini çağırmalarını buyurdu. Sonra Yakup ve Yuhanna Nikodemus ve Yusuf ile birlikte diğer yedi öğrenciyi bir araya gelmeleri için çağırdılar, gelmeleri için yetmiş ikilerin bazılarına da haber verdiler ve hepsi toplanıp İsa ile birlikte yemek yediler. Üçüncü gün İsa şöyle dedi: “Annem ile birlikte Zeytinlik Dağı’na gidin, çünkü ben orada tekrar göğe yükseleceğim ve siz benimle birlikte kimin cesur kalıp dayanacağını göreceksiniz.” Böylece hepsi birlikte oraya gittiler, yetmiş iki öğrenciden yirmi beş tanesi korktuğu için Şam’a kaçmışlardı.

Şimdi eğer tüm bu bilgiyi bir araya getirir isek, Yahuda’nın İsa’nın yerine geçtiğini bildiği farz edilen aşağıdaki kişiler ortaya çıkacaktır.

Bakire Meryem ve onun iki kız kardeşi 3

Marta, Mecdelli Meryem ve Lazarus

3

Barnaba, Yuhanna, Yakup ve Petrus

4

Diğer yedi öğrenci (Yahuda ile birlikte on iki öğrenciyi tamamlamak için)

7

Nikodemus ve Yusuf

2

Yetmiş iki öğrenciden ayrılan yirmi beş öğrenci

47

Toplam:

66

Şimdi size şu soruyu yönelteceğim, sevgili okuyucular. Bu kişilerden hiç birinin bildiği şeyi hiç bir zaman söylememiş olduğuna gerçekten inanabilir misiniz? Özellikle, İsa’nın Barnaba’ya yazmasını söylediği zaman, aralarından azılarının bunu işitmemiş olduğunu düşünebilir misiniz? Kendilerinin teselli edildikleri gibi, onlar da İsa’yı seven kişileri teselli etmeyi istememiş olabilirler mi? Yukarıda alıntısı yapılan Bölüm 221’de, aslında onlara, yani sadık kişilere, “aldatılmamaları için” İsa’nın ölümü ile ilgili bilgi vermeleri emredilmemiş miydi?

Verebileceğim tek yanıt, İsa’yı kişisel olarak tanımış, mucizelerini görmüş, öğretişini işitmiş ve İsa’yı çok sevmiş bu altmış altı anahtar kişinin her birinin İsa’nın kendilerine vermiş olduğu doğrudan buyruğa itaat etmemiş olduklarına inanamam. Müslüman okuyucular buna inanabilirler mi? Eğer inanabilirler ise, o zaman Kur’an’ın bile karşı çıtığı bir şeye inanmış olacaklardır. El-Saff Suresinde (Savaş safı) H.S.3, 61:14 ayetinde şunu okuruz:

Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nasıl ki, Meryem oğlu İsa da havarilere, ‘Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimlerdir?’ demişti. Havariler de, ‘Biz Allah’ın yardımcılarıyız’ demişlerdi.

İsa’nın öğrencileri, ‘Biz Allah’ın yardımcılarıyız’ dedikleri zaman, Kur’an bu ifade ile elbette şunu kast etmez: Öğrencilerin hepsi sessiz kaldılar ve İsa’nın onlara yapmalarını buyurduğu şeye itaat etmediler. Yalnızca, M.S. 1634 yılından önce isnad olmadığı sonucuna varabiliriz, çünkü bu sahte Barnaba Müjdesi henüz yazılmamıştı.

Özet

  1. On dördüncü ve on altıncı yüz yıllar arasındaki bir tarihi ima eden Hıristiyan öğretişinin gelişimi;
  2. Belgeden, Muhammed’in bir peygamberliği olarak ilk kez söz edildiği zamanın tarihi olarak M.S. 1634.
  3. M.S. 1634 yılından önce herhangi bir isnad’ın eksikliği.
  4. Belgeyi M.S. 1550 ile 1600 yıları arasında tarihlendiren kağıt, mürekkep ve İtalyanca kopyadaki el yazısı;

Bunların tümü bu sahte Barnaba Müjdesi’nin olası yazılış tarihine on altıncı yüz yılın sonu olarak işaret etmektedir. Hatta Sale tarafından görülen İspanyolca kopyanın ya da Viyana’daki İtalyanca belgenin kitabın orijinali ve diğerinin bir çeviri olması dahi mümkündür.

Arapça Notlar

Benim düşünceme göre İtalyanca kopyadan öğrenilmesi gereken son bir şey vardır; ve bu şey, sayfa kenarlarında ve bazen metinde yazılmış olan Arapça notlar ile ilgilidir. Farklı bir mürekkep kullanılarak yazılmış olan bu notlardan daha önceki yazarlar tarafından söz edilmiştir ve bu notları ana dili Arapça olmayan birinin yazdığı öne sürülmüştür. Arapça’daki hataların bu düşünceyi destekledikleri kesindir. Bölüm 42’deki 16 “hazırlarlar” sözcüklerini (يحظروا ) yerine (يحضروا ) olarak hecelemek ve “Yaratıcımızı” Bölüm 206’da 17 (خالق نا ) yerine (خالقنا ) olarak hecelemek, ancak Arapça’sı zayıf olan bir kişinin yapacağı hataları temsil ederler.

Ama yine de bundan daha da önemli olan şey, Arapça olarak sayfa yanlarına yazılmış bu yorumlar İtalyanca metindeki üzeri çizilmiş olan değişiklikleri öneriyor gibi görünürler.; sanki bu bir çalışma kopyası ya da bir müsvedde çalışması, belki de Arapça’ya bir çeviri yapmak için düzenlenmiş bir hazırlık gibidir. Hatta bazı durumlarda bu notlar Figür 6’da görülebileceği gibi ters olarak yazılmışlardır.

Bazı notlar bölüm başlıkları için önerilerdir. Hatta,Kur’an’da yer alan bir bölüm olarak kullanılan Sureler olarak bile adlandırılırlar. Bölüm 40 için önerilen ad, “Adem’in mahrumiyeti Suresi’dir.” Bölüm 41’in, “Adem’in, Havva’nın, yılanın ve şeytanın Cezalandırılması suresi” olarak adlandırılması gerekir. Bölüm 42’ye verilen ad, “İyi Haber Suresi’dir.” Bu önerilerden biri, Figür 7’de çok net olarak görülebilir; burada, Arapça notların yazarı Bölüm 44’ün başlığı olarak “Tanrı’nın Peygamberi Ahmed Muhammad’ın Suresi” (سورة أحمد مُحمد رسول اللهِ ) adını önerir.

Diğer notlar, stili Kur’an’a daha çok benzeten ya da metni Müslüman teorisine uyumlu hale getiren önerilerden ibarettir.

Bölüm 42’demetinde şunlar yazılıdır: “Sonra İsa şöyle dedi: ‘Ben tüm Yahuda’da haykıran bir sesim ve şöyle sesleniyorum: Hatta Yeşaya’da yazılı olduğu gibi, Tanrı elçisinin yolunu hazırlayın.’ Arapça not şunu ileri sürer, “İsa, şöyle dedi, ‘Ben Tanrı Elçisinin yolunu hazırlasınlar diye bağıran bir sesim, çünkü o gelecektir.’” 18 Arap yazarın bu “il nontio di dio”  (Tanrı’nın Elçisi) önerisini değiştirmek için “رسول الله ” (Tanrı’nın Elçisi) sözcüklerini yerleştirerek yapılan öneri Barnaba Müjdesi’nin tamamında yer alır ve bu kitapta yeniden üretilen dört orijinal fotoğrafta beş kez görülebilir. Ve bir durumda (Figür 8) bu, metnin içinde dahi yazılıdır. Bu Arapça önerilerin yazarının neden bu değişiklik konusunda ısrar etmek için bu kadar ısrarlı davranması gereksin; el yazması belgenin tamamında birebir olarak yüzlerce kez geçen, özellikle “nontio” İtalyanca’da elçi anlamına geldiği için ve “رسول ”, Arapça’da yine elçi anlamına geldiği için bu değişiklik konusunda neden bu kadar meraklı davranılmıştır?

Arap yazar, İtalyanca’da apostolo anlamına gelen, “elçi” sözcüğünü kullanmak ister. Çünkü bu ünvan Müslüman teolojisinde daha büyük bir anlama ve onura sahiptir. Bir elçi, vahiy aracılığı ile Tanrı’dan, halkı için bir kitap almış olan biridir. Ve İsa’nın ve Muhammed’in durumunda bu kitap “tüm alemler için bir kitaptır”. Barnaba Müjdesi’nin ilk cümlesi, “Barnaba apostolo di iessu nazareno” (Nasıralı İsa’nın elçisi Barnaba), ifadesi ile başlar. Eğer Barnaba bir “elçi” ise, notların yazarının zihninde aynı zamanda Muhammed’in de yalnızca bir “haberci” değil, bir “elçi” olduğunu göstermek için kesin bir istek mevcuttu.

Figür 7’deki fotoğrafa tekrar bakalım, bölüm 44’ün başlangıcında yer alan üzeri çizilmiş sözcükleri okuyalım: “İsa, içini çekerek yanıt verdi: ‘Böyle yazıldı, ama bunu Musa yazmadı, Yeşu da yazmadı, ama Tanrı’dan korkmayan bizim din önderlerimiz yazdı.’” Arapça notların yazarı şunu yazdı, “Yahudiler sözlerin yerlerini değiştirirler ve daha sonra Hıristiyanlar da aynı şekilde Müjde’yi değiştirirler.” Şimdi bu Arapça ifade Müslümanlar arasında Kutsal Kitap hakkındaki standart konuşma şeklidir. Bu, benim şahsıma pek çok kez tekrar edilmiştir. Kur’an’ı bilen okuyucularımın hepsi şunun farkına varacaklardır: “Yahudiler sözcüklerin yerini değiştirirler” ifadesinin ilk yarısı (اليهود يحرّفون الكلم من بعد مواضعه ) El-Ma’ida (Masa) Suresindeki 5:44 ayetinden alınmıştır; burada Yahudilere karşı bu suçlamada bulunulur. Bu suçlama, İsa’nın din öğretmenleri hakkındaki yakınmasını kabul eder ve mantıklı bir düşünce olarak değerlendirilebilir. Ama ifadenin diğer ikinci yarısı için ne diyelim? “Ve sonra aynı şekilde Hıristiyanlar da Müjde’de değişiklik yaptılar” (وبعده النصارى كذلكَ يحرفون في الإنجيل )? Bir Müslüman, ilk yüz yılın gerçek Müjdesi olduğuna inandığı bir kitap hakkında böyle bir ifadeyi nasıl yazabilir?

Bu yüzden bu konuda üç şey aşikar olarak ortaya çıkar. Birincisi şudur: Kur’an’dan bir alıntının dahil edilmesi için bu Arapça notların İslamiyet’in başlangıcından sonra bir Müslüman tarafından eklenmeleri gerekmişti. Barnaba, birinci yüz yıla gerçekten ait olsa idi, Arapça’yı ne konuşabilir ne de yazabilirdi. İkinci olarak, kendisinin yazmayı henüz tamamlamamış olduğu bir Müjde’yi Hıristiyanların önceden değiştirmiş olduklarını söyleyemezdi. Üçüncü nokta ise, bu notları ekleyen Müslüman’ın bunun gerçek Müjde olmadığını bilmesiydi. Bir Müslüman, Muhammed’in geleceğini önceden bildiren bir kitap bulduğu takdirde, güvenilir Müjde olduğunu düşünebileceği bir kitabın sayfa kenarlarına Hıristiyanların Müjde’yi değiştirmiş olduklarını yazmayacağı kesindi. Ayrıca buna ek olarak Tanrı’nın sözlerini değiştirmek için çeşitli yollar ileri sürmeye cesaret etmezdi ve her şeyden önce, böyle bir kitabın içine yazılar yazmaya korkardı.

Kanonik Müjde hakkındaki konuşmaların yirmi beş yıldan daha fazlası sırasında hiç bir Müslüman bana soru sormak istediği bir bölüm ile ilgili olarak kendisine hatırlatma yapmak için bir ayete küçücük bir nokta koymaya bile istekli olmamıştır. Bunun nedeni, ikinci halife Ömer’in Kur’an’ın sayfa kenarlarına hiç bir şekilde not yazılmaması konusunda verdiği buyruk olabilir. En azından kısmen değiştirildiğine inandığı Hıristiyan Kanonik Müjde’nin üzerine herhangi bir işaret koymaktan çekinen bir Müslüman söz konusu olduğuna göre, onun tamamen gerçek ve Tanrı’dan olduğuna inandığı bir kitabın sayfa kenarlarına notlar yazabileceğine nasıl inanabiliriz? Böyle bir davranış kendisinin gözünde Tanrı’nın kutsal Sözü’ne bir saygısızlık addedilir ve kendisi için böyle davranmak düşünülemez bir tutumdur. Bu güçlü duygusal neden tüm zihinsel delillerden önce gelen bir gerçektir. Bu yüzden, yine tekrar ediyorum. Hiç bir Müslüman Tanrı’nın Kutsal Sözü olduğuna inandığı bir belgenin üzerine bu notları asla yazmazdı. Bu notlar, bu kitabın gerçek Müjde olmadığını bilen bir kişi tarafından yazıldılar. Arap yazar ve İtalyan yazar John Toland’ın M.S 1709 yılında söylediği gibi bir sahtekarlık yapıyorlardı.

Sonuç

Varabileceğimiz tek sonuç, Barnaba Müjdesi’nin M.S. ilk yüz yılın tarihi bir belgesi olarak hiç bir değere sahip olmadığıdır.

Figür 6: 2662 no.lu Kodeks’in sayfa no. 134r, Viyana’daki Avıstırya Ulusal Kütüphanesi’nden. Barnaba Müjdesi. Bölüm 125.
Fotoğraflar, Avusturya, Viyana, Avusturya Ulusal Kütüphanesi Müdürü Profesör Doktor Otto Mazal’ın izni ile kullanıldı.

Figür 6 ile ilgili notlar

Karşı sayfadaki asıl metinden alınan suret Avusturya Ulusal Kütüphanesi’ndeki Sahte Barnaba Müjdesi’nin İtalyanca kopyasının 134r sayfasını gösterir. Barnaba Müjdesi’nin pek çok İngilizce kopyasında bu sureti alınmış sayfayı görebilirsiniz, ama Arapça notlar atlanmıştır. Belki de böyle yapılmasının nedeni, okuyucunun bu otları görmesi halinde kitabın sahte bir Müjde olacağından kuşku duyacağı içindir. Yazının üst kısmında Arapça sayfa numarası ( ۱۳۲ ) görülebilir. The Raggs’ın 1907 yılına ait orijinal baskısındaki 286’dan 289’a kadar olan sayfalara bakınız.

  1. Arapça notların yazarı, dikkat çekmek için bizim yaptığımız gibi sözcüklerin ya da ifadelerin altını çizmek yerine üstlerini çizmiştir. İkinci satıra aşlayan ilk üstleri çizilmiş sözcükleri okuyalım: “date quello che auete del milgiore per ammore di dio. Ditemi uollete uoi riceuere chossa ueruna da dio chatiua no certo ho poluere he cenere.” Anlamı şudur: “Tanrı’nın sevgisi uğruna sahip olduğunun en iyisini ver. ‘Söyle bana, Tanrı’dan, kötü olan herhangi bir şey almak ister misin? Kesinlikle istemezsin, Ey toprak ve kül olan!’
    Sağdaki sayfa kenarının üzerindeki Arapça öneri şudur: (إذا أرديتم من الله شيئاً ارديتم بخير الاشياء فإذ فعلتم عمل الصدقة اعملوا الصدقة من الخير منه ) Şu anlama gelir: “Eğer Tanrı’dan bir şey arzu ediyor isen, her şeyin en iyisini arzu edersin. Eğer sadaka veriyor isen, iyi olan sadakayı ver.”
  2. Beşinci satırın sonunda başlayan üstü çizili sözcüklerin ikinci grubunu okuyalım: “chome hauete fede in uoi se darete chossa ueruna chatiua per ammore de dio.”
    Ya da: “eğer Tanrı sevgisi uğruna herhangi kötü bir şey verecek isen, sende nasıl bir iman vardır?”
    Sağdaki sayfanın kenarında bulunan ikinci Arapça öneriyi okuyalım: (من أي دين عنده ينبض أن يصدق الخبائس منه )  Ya da: “Kötü olan sadaka vermeyi hangi din buyurur?”
  3. Onuncu satırda başlayan üçüncü üstü çizilmiş bölümü okuyalım: “ma dando chossa trissta he seruando per uoi il milgiore qella sera la scusa.”
    Ya da: Ama değersiz bir şey verir iseniz ve en iyisini kendiniz için saklarsanız, özrünüz ne olacaktır?”
    Sol sayfa kenarındaki Arapça şu öneride bulunur: : (إذا اعطيتم الله تعالى من الخبائس ما قلتم عند الله تعالى منه )
    Ya da: “Eğer en yüce olan Tanrı’ya kötü olanı verir iseniz, onuna Tanrı’nın önüne ne söyleyebilirsiniz?”
Figür 7: Viyana’daki Avusturya Ulusal Kütüphanesinden 2662 numaralı Kodeks’in 46r numaralı sayfası. Barnaba Müjdesi Bölüm 43’ün sonu ve Bölüm 44’ün başlangıcı.

Figür 7 ile ilgili notlar

Karşı sayfadaki suret, Avusturya Ulusal Kütüphanesindeki sahte Barnaba Müjdesi’nin İtalyanca kopyasının 46r sayfasını gösterir. Yazının üst kısmında Arapça 44 ( ٤٤ ) numaralı sayfa görülebilir. The Raggs’ın 1907 yılına ait orijinal baskısında bulunan 102. ve 103. sayfalara bakınız.

  1. Satır ikinin sonunda, satır üçün başında ve satır onun sonunda ve satır on birin başındaki İtalyanca yazıyı okuyalım: “il nontio di dio”, ya da “Tanrı’nın elçisi”.
    Sol sayfa kenarındaki Arapça notlar şu öneride bulunur: “رسول الله ” ya da “Tanrı’nın elçisi”. Bu çok genel düzeltmenin açıklaması için metne bakınız.
  2. Satır altının ortasındaki İtalyanca ifadeyi okuyalım: “ha deto dio al mio signore”, ya da “Tanrı, Rabbime bunu dedi.”
    Sol sayfa kenarındaki Arapça notu okuyalım: “رسول ”, ya da “elçi”. Arap yazar Rab ünvanını Muhammed’e uygulamanın uygun olmayacağını hisseder ve bunu “elçi” sözcüğü ile değiştirmeyi önerir.
  3. Bölümler arasındaki yerin karşısındaki sağ sayfa kenarında yazılı olan Arapça ifadeyi okuyalım: “هذا سورة أحمد محمد رسول الله ” Ya da: “Bu, Tanrı’nın elçisi, Ahmad Muhammad’ın suresidir (bölümüdür).”
  4. 16-18. satırların İtalyancası’nda üstü çizili sözcükleri okuyalım: “iessu con gemito elgie scrito chosi ma peron on la scrito mosse ne iosue ma sibene li rabini nostri che non temono dio.”
    Ya da: “İsa içini çekerek yanıt verdi: ‘Yazılmıştır: ama onu Musa yazmadı, Yeşu da yazmadı, Tanrı’dan korkmayan din öğretmenlerimiz yazdı.”
    Bu konu ile ilgili olarak sol sayfa kenarındaki yorumu okuyalım: “اليهود يحرفون الكلم من بعد مواضعه وبعده النصارى كذلك يحرفون في الإنجيل
    Ya da: “Yahudiler, sözcüklerin yerlerini değiştirirler ve daha sonra Hıristiyanlar aynı şekilde Müjde’deki sözcüklerin yerlerini değiştirirler.”
Figür 8: Viyana’daki Avusturya Ulusal Kütüphanesinde bulunan 2662 numaralı Kodeks’in 213r numaralı sayfası. Barnaba Müjdesi Bölüm 205’in sonu ve Bölüm 206’nın başlangıcı.

Figür 8 ile ilgili notlar

Karşı sayfadaki suret, Avusturya Ulusal Kütüphanesi’ndeki sahte Barnaba Müjdesi’nin İtalyanca kopyasının 213r sayfasını gösterir. Yazının üst kısmında 212 ( ۲۱۲ ) numaralı Arapça sayfa görülebilir. The Raggs’ın 1907 yılına ait 454 v4 455 numaralı sayfalarına bakınız.

  1. Sayfanın sol kenarındaki ilk Arapça sözcük “رسول ” ya da “Elçi”dir. İtalyanca metindeki onuncu satırın sonunda bulunan “mesia” ya da “mesih” sözcüğünün bir düzeltmesi de olabilir, ama sözcüğü değiştirmek için hiç bir girişimde bulunmadığı başka yerler de mevcut olduğu için bu tamamen kesin değildir.
  2. 14’den 16’ya kadar olan İtalyanca satırlardaki altı da çizilen üstü çizilmiş sözcükleri okuyalım: “-to nel libro di moisse he uerissimo imperoche dio chreatore nosstro he solo. He io son seruo di dio il qualle chiamate messia. Dis-“ Anlamı şudur: “Musa’nın kitabında yazılan doğrudur, madem ki Yaratıcımız Tanrı tektir ve ben Tanrı’nın hizmetkarıyım, sizin Mesih dediğiniz Tanrı elçisine hizmet etmeye arzu duyuyorum.”
    Her iki sayfa kenarında da bunun nasıl yazılması gerektiği hakkında öneriler yazılıdır. Sağ kenarda yazılanlar şöyledir: “قال عيسى الله خلق نا (خلقنا) أحد وأنا عبده وأريد أن أخدم رسوله منه ” Anlamı şudur: ‘İsa şunu dedi, ‘Yaratıcımız Tanrı tektir ve ben onun kuluyum ve onun elçisine hizmet etmeyi arzu ediyorum.’ “الله خالق
    Sol kenarında şunlar yazılıdır: “قال عيسى اللهُ أحد وأنا عبد منه ”.
    Tanrı Yaratıcıdır
    Anlamı şudur: “İsa şöyle dedi, ‘Tanrı Tek’tir ve ben Tanrı’nın kuluyum.’”
  3. Metnin ana bölümünde, “Tanrı’nın elçisi” anlamına gelen, on altıncı satırdaki “al nontio di dio” sözcüklerinin üstünde Arapça olarak şunlar yazılıdır: “رسول الله ” ya da “Tanrı’nın elçisi”.
    Bu değişikliğin önemi hakkındaki yorumlar ve metnin ana bölümünde yazılı olan gerçek için metne bakınız.
  4. Not: Bu sayfa, “Mesih” ile ilgili iki bölüme sahiptir. Yukarıda 2. numarada İsa’ya şu sözler söyletildi: ‘Sizin Mesih olarak adlandırdığınız Tanrı elçisi Muhammed’e hizmet etmeyi arzu ediyorum”. 8’den 10’a kadar olan satırlardaki İtalyanca ifadeyi okuyalım: “pontifice dicendo. Di a me ho iessu sci tu smentichato di quanto chonffesato hai che tu non sei dio ne fiollo di dio ne tampocho il mesia. Risspose iessu. Certo no.”
    Ya da:”Baş kahin şu sözleri söyleyerek yaklaştı: ‘Ey İsa, söyle bana, itiraf ettiğin her şeyi unuttun mu; tanrı olmadığını, tanrının oğlu olmadığını, hatta Mesih de olmadığını?’ İsa yanıt verdi, ‘Kesinlikle unutmadım.’”
    Bu sözcükler, İsa’nın Mesih olmadığını söylediğini ifade ederler. Bölüm 2’ye bakınız.
Figür 9: Viyana’daki Avusturya Ulusal Kütüphanesi’ndeki 2662 numaralı Kodeks’in 44r numaralı sayfası. Barnaba Müjdesi, Bölüm 42.

Figür 9 ile ilgili notlar

Karşı sayfadaki suret, Avusturya Ulusal Kütüphanesi’ndeki sahte Barnaba Müjdesi’nin İtalyanca kopyasının 44r sayfasını gösterir. Yazının üst kısmında 42 ( ٤٢ ) numaralı Arapça sayfa görülebilir. Bu durum, The Raggs’ın 1907 yılındaki orijinal baskısında yer alan 96-99 sayfalarında temsil edilir.

  1. Üçüncü satırı okuyalım: “io no son il messia”, ya da “Ben Mesih değilim.”
  2. İtalyanca el yazması belgesinin 7’den 9’a kadar olan satırlarındaki üstü çizilmiş sözcükleri okuyalım: “Disse allora iessu io son una uoce che chrida per tuta iudea che chrida. Aparechiate la uia al nontio di dio.”
    Ya da: “Sonra İsa şöyle dedi: ‘Ben tüm Yahudiye’de haykıran bir sesim ve şöyle sesleniyorum: Tanrı’nın elçisinin yolunu hazırlayın.’”
    Sayfanın sağ üst kenarındaki Arapça öneri şöyle der: “سألوا بني إسرائل بعيسى من أنت قال عيسى أنا صوت أنادي أن يحظروا طريق رسول الله ”.
    Ya da: “İsrailoğulları İsa’ya, ‘Sen kimsin?’ diye sordular. İsa şöyle dedi: ‘Ben, Tanrı’nın elçisi’nin yolunu hazırlayın diye bağıran bir sesim, çünkü o gelecektir.’”  (يحضروا )
  3. Dokuzuncu satırın sonunda, onuncu satırın başlangıcında; ve on yedinci satırın başlangıcında şunlar yazılıdır: “al nontio di dio”.ya da: “Tanrı’nın elçisi”. Arapça olarak şu yazılıdır: “رسول الله ”  ya da “Tanrı’nın elçisi”.
  4. On beşten on yediye kadar olan satırlardaki üstü çizili sözcükleri okuyalım: “Risspose iessu … perche io no son degno di sciolgere li leggami dele chalcie houero le choregie dele scarpe del nontio di dio il quale chiamate messia. İl quale he fato auanti di me he uenira dapoi dime he portera le parolle di uerrita onde la fede sua non hauera fine.”
    Ya da: “İsa yanıt verdi, ‘… çünkü, ben, sizin mesih 19 diye adlandırdığınız Tanrı elçisinin çarıklarının ya da ayakkabılarının bağlarını çözmeye layık değilim; o benden önce yaratıldı ve benden sonra gelecek 20 ve gerçeğin sözlerini getirecek, öyle ki onun imanının sonu olmayacaktır.’”
    Arapça’daki öneriye bakalım: “قال عيسى لا ينبغي لي أن يخدم نعلين رُسول الله لأنه خلق من قبلي وسيجيء من بعدي ودينه باق أبداً، منه
    Ya da: “İsa şöyle dedi: ‘Onun (? Benim) Tanrı’nın elçisinin ayakkabılarının bağını çözen bir hizmetkar olmamın gerekmesi benim açımdan uygun değildir, çünkü o benden önce yaratıldı ve benden sonra gelecek ve onun dini sonsuza dek kalıcı olacak.’”

1. Lonsdale and Laura Ragg, op.cit., sayfa xiv.

2. An Historical Account of the Life and Writing of the Late Eminently Famous Mr. John Toland (London: J. Roberts, 1722), sayfa 141.

3. Aynı kitapta. Sayfa 147.

4. The Koran, George Sale tarafından tercüme edildi, (Perth, u.k.: Cowan & Co.Limited), “Okuyucu için” önsöz, sayfa ix.

5. J. E. Fletcher, “The Spanish Gospel of Barnabas”, Novum Testamentum, Cilt.18 (1976), sayfa 314-320.

6. Aynı kitapta, sayfa 317

7. Mikel de Epalza, “Le Milieu Hispano-Moresque de I’lEvangile de Barnabe”, Islamo-Christiana, No.8 (1982) sayfa 176, burada İspanyolca metni verir.

8. Aynı kitapta. Sayfa 172. Mektup, Madrid’deki Ulusal Kütüphane’de bulunur, No. 4953.

9. Sale, op.cit. sayfa ix.

10. J. Slomp, “Tartışılan Müjde,” Islamo-Christiana, No. 4 (1978) sayfa 74.

11. International Standard Bible Encyclopedia (ISBE) (Chicago: Howard Severence Co., 1915) sayfa 197

12. ISBE, sayfa 188-190.

13. Kodeks sinaitikus – Kanonik Müjdelerin tam bir Grek metni ve Yeni Antlaşma’nın geri kalan bölümü. EL yazması belge, M.S. yaklaşık 350 yılının tarihini taşır; Londra’daki British Museum’da bulunabilir.

14. Early Christian Writings, (İlk Hıristiyan Yazıları), (London: Penguin Books, 1972), sayfa 190 ve 205.

15. J. Jomier, op.cit., sayfa 195.3

16. Bakınız Figür 9 artı not 2, bir sonraki sayfada.

17. Bakınız Figür 8 artı not 2, bir sonraki sayfada.

18. Figür 9’a ve notlara bakınız.

19. İsa, Tanrı’nın elçisi Muhammed’in mesih olduğunu söyler. Bu hata ile ilgili bir tartışma için Bölüm II’ye bakınız.

20. Bu ifade, hem İtalyanca hem de Arapça notlarda bulunur ve bu gün Tunus’taki “Sarı Kitaplar” da bulunması, Muhammed’in İsa’dan önce var olduğuna dair inancı gösterir. Bu inanç, Kur’an’ın kendisi ile bile çelişki içindedir.